'Çalışan annelerin en büyük sorunu' Doğum iznini artırmak nüfusu artışı sağlar mı?
Türkiye’deki doğum artış hızının artması için zaman zaman siyasi partilerden ya da sivil toplum kuruluşlarından öneriler adımlar geliyor. Son zamanlarda konu hakkında en çok konuşulan birkaç nokta da kadınların doğum sonrası izinlerinin 24 haftaya çıkartılması oldu. Doğum sonrası izninin uzatılmasından sonra ise gelir vergisi kesintisi ve kreş yardımı alıyor. SGK Dilek Ete, doğum sonrası iznin uzatılmasının kadınların çalışma hayatına etkilerini ve atılması gereken adımları değerlendirdi.
İpek ALEMDAR GÖDE / ipek.alemdar@posta.com.tr – Türkiye’deki doğurganlık oranın azalması ile birlikte doğuma teşvik için çeşitli adımlar atılıyor yada öneriler sık sık gündeme geliyor. Annelerin çalışma hayatının içerisinde yer alması ile en çok konuşulan konu da doğum sonrası izinlerin uzatılması oluyor. Doğum öncesi 8 doğum sonrası 8 toplamda 16 hafta olan doğum izninin 24 haftaya çıkartılması önerisini ise çalışan annenin maaşından 24 ay süre ile gelir vergisi alınmaması ve kamuda çalışan personellerin kreş desteği takip ediyor.
“KADIN ÇALIŞANLAR TERCİH EDİLMEZ”
Kadının çalışma hayatında aktif olarak bulunması gerektiğini dile getiren SGK uzmanı Dilek ETE, uzatılan doğum sonrası iznin kadının çalışma hayatından uzaklaşmasına neden olacağını savundu. Ete açıklamasında, “Doğum yapacak kadınlara en kurumsal firmada bile olumsuz gözle bakılıyor. Kadının doğum izninde olduğu sürede kadrosu doldurulmuyor. Doldurulması için bir kişinin işten çıkarılması gerekiyor. Yöneticiler de çalışanlarına doğum izni bittiğinde hemen işe dönmesi gerektiğini belirtiyorlar. Hatta doğum sonrası kullanılan 8 haftalık iznin bitmesi beklemeyen yöneticiler bile bulunuyor. Ya da tam zamanlı dönmese bile izni bitmeden yarım gün çalışma ya da evden çalışma baskısını uyguluyor. Doğum izni 24 haftaya çıkartılırsa iş veren işe alım yaparken erkeği tercih edecek. Böylece kadınlar çalışma hayatında yer bulamamaya başlar. Burada doğum izninin uzatılmasından ziyade kreş desteği artırılmalı” dedi.
“İZİN YERİNE KREŞ AÇILMALI”
Kreş sayısının artması ile annelerin daha rahat çalışma hayatında bulunabileceğinin altını çizen Ete, “Kreş sayısının da artması ile anneler çalışma hayatından daha aktif bulunabilirler. Sayı arttığında annenin işine yakın bir kreşe çocuğunun gitmesi hayatı kolaylaştırır. 24 haftalık süreç iş hayatından ayrılmak için uzun bir süre. İş dünyasına ilişkin birçok yeniliği kaçırabilir anne burada. Araya uzun zaman gireceği için iş hayatına dönmek de istemeyebilir. Ailesi de annenin evde olmasından yana tercihini kullanabilir bu süreçte.
Avrupa’da doğum izinleri uzun olabilir ama burada Avrupa ailelere yaptığı destek ile bu sorunu çözebiliyor. Avrupa’da doğum sonrası ailelere önemli destekler yapılıyor. Her çocuk için devlet aileye para veriyor. O yüzden orada çocuk doğurmak anlamlı” ifadelerini kullandı.
24 AYLIK GELİR VERGİSİ DESTEĞİ
Doğum yapan annelerin maaşından 24 ay süre ile gelir vergisi alınmamasını değerlendiren Ete, “Doğum yapan annelerin maaşından 24 ay süre ile gelir vergisi kesilmemesi de konuşulan bir konu. Bu da doğum yapmaya teşvik edebilecek bir husus değil. Gelir vergisi ile bir bebeğin masrafları arasında çok büyük farklar var. Bir çalışanın gelir vergisine hemen girmesi için asgari ücretin üç katı üzerinde maaş alıyor olması gerekiyor. Yani 60 bin lira brüt maaş alan bir kişinin ocak ayı ile mart ayında aldığı maaşı aynı olmuyor. Buradan gelir vergisi kesiliyor. Ama asgari ücretin üzerinde çalışan kişi sayısı çok değil. Asgari ücret ile çalışan kişilerden zaten gelir vergisi alınmıyor. Ortalama bir hesap ile eline 22-25 bin lira maaş geçen bir kişiden kesilen gelir vergisi 200-300 lira. Bu da bir bebeğin masrafları düşünüldüğünde çok ufak bir rakam olarak kalıyor” şeklinde konuştu.
ÇALIŞMA SAATLERİ DÜZENLENMELİ
Çalışan annelerin özellikle okul çağında çocuğu olan annelerin çalışma saatlerinin düşürülmesinin de olumlu katkıları olacağını öneren Ete, “Annelerin çalışma hayatından daha aktif rol alması isteniyorsa kadınların çalışma saatleri düşürülebilir. Okula giden çocuğu olan annelerin işten çıkış saati okulların kapanış saatine göre ayarlanmalı. Çoğu annenin en büyük sorunu bu oluyor. Kadınların çalışma saatini haftalık 45 saat değil de 30-35 saat olarak düzenlenirse burada anneler çalışma hayatının içinde daha fazla rol alabilirler. Bu durum iş verenin de işine gelir. Anneye de ona göre ücret verir.
Küçük şehirlerde iş çıkış okul çıkış saatleri çok fazla sorun olmuyor ama büyük şehirlerde ciddi sıkıntılar olabiliyor. Nüfus ne kadarsa o kadar kreş yapılması gerekiyor. Ondan sonra kadınlar çocukları var diye tercih edilmeme sebebi olmayacak” dedi.
NÜFUS KADAR KREŞ AÇILMALI
Kreş desteğinde kamu ile özel sektör arasında ayrım olmaması gerektiğini belirten Ete, çözümün kreş sayısının artması ile mümkün olacağını da sözlerine ekledi. Kreşlerin ulaşılabilir olmasının kadınlar için olumlu katkı sağlayacağını ifade eden Ete, “Kreş desteğinin kamuda çalışan kadına verilmesi özel sektöre verilmemesi ya da teşvikinin zorlamasının yapılmaması tamamen bir ayrım oluyor. Kreş ödeneği vermek de yine bizim ülkemize çok uymuyor. Kaldı ki 2 bin liralık kreş desteği çok düşük bir rakam. Evet nüfus artış hızı azalıyor ama bu yöntemler ama doğuma teşvik edecek daha birçok adımın atılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.