Kişilerin uyku sırasındaki vücut hareketleri, nefes alıp vermeleri ve kalp atışları ile ilgili 12 bin çalışmayı inceleyen bilim insanları uyku bölünmesinin ölüm riski ile doğrudan bağlantılı olduğunu ortaya çıkardı. Uyku yaşı, insanların sağlıklarıyla bağlantılı uyku özelliklerine dayanan tahmini yaşı olarak biliniyor. Genele bakıldığı taktirde insanlar farklı yaşlarda farklı uyurlar ancak uyku kalitesindeki değişiklikler her yaşta kötü sağlığın ilk belirtilerinden biri olarak göze çarpıyor. Digital Medicine dergisinde yayınlanan araştırmada Parkinson hastaları bu duruma örnek gösterildi. Yapılan çalışmalara göre, parkinson hastalarında diğer semptomların ortaya çıkmasından yaklaşık 5 ya da 10 sene önce, hastaların çoğunun kabuslar gördüğü, uykularında bağırdıkları hatta duvarları yumrukladıkları gözlemlendi. Yapılan araştırmaya göre, insanların geceleri birkaç kez hatırlamadan kısa süreliğine uyanması, ölüm riskinin en önemli semptomlarından biri. Fakat bu uyku bölünmesi, çoğumuzun yaşadığı uykusuzluk ya da uyku apnesi gibi uyku sorunlarından daha farklı bir tablo çiziyor. Uzmanlar riskli uyku bölünmesi yaşayan insanların bunu hatırlamadığına dikkat çekiyor. Uyku bölünmesinin ölüm riski ile doğrudan bağlantısı kanıtlansa da uzmanlar bunun tam olarak sebebini belirleyebilmiş değil. Çalışmaya katılan bilim insanları, ilk olarak belirli bir yaşta ortalama uykunun nasıl olacağını ortaya çıkardı. Sonrasında 12 bin çalışmada yer alan insanların verilerini kullanarak bunu uyku yaşlarını tahmin etmek için kullandılar. Kişilerin kronolojik yaşları ile uyku yaşları arasındaki farkı kullanan araştırmacılar, bunun ölüm oranlarını nasıl etkilediğini belirledi. Araştırmanın sonucunda artan uyku yaşı, uyku bölünmesi ile doğru orantılı çıktı. Artan uyku yaşı ölüm riski ile doğru orantılı fakat haberler tamamıyla kötü değil. Bilim insanlarına göre uyku yaşının değişmesi mümkün. Düzenli saatlerde uyumak ve uyanmak, uykunuzu iyileştirmenin en önemli faktörlerin başında geliyor. Uzm. Klinik Psikolog Nigar Çiçek, yeterince uyumamanın yol açtığı sorunları şu şekilde sıralamıştı: DiyabetYüksek TansiyonKalp hastalıklarıObeziteBağışıklık sistemi zayıflığıEnfeksiyonlara açık hale gelmekBunamanın hızlanması Duygusal dayanıklılığın azalmasıSinir sisteminin yıpranması Çiçek, kaliteli uyku çekmek için bazı ipuçları da paylaştı:Odanızdaki yapay ışık kaynaklarından arındırın. Yatacağınız odanın karanlık ve hafif serin olmasına özen gösterin. Uyku saatlerinizin aralıklarını belirleyin. Mesela melatonin hormonu uykuya dalışta uykudan alacağımız verimi sağlayan ve bizim gelişimimizde önemli olan hormondur. Bu hormon, genelde 22.30-03.30 arasında salgılanır. Bu aralıklarda uyumayan insanlarda; yorgunluk, ruh halinde depresif olma, bağışıklık sisteminin düşmesiyle vücudun savunma sisteminin gücünü yitirmesi gibi etkiler görülür. Uyumadan önce, çayda bulunan tein maddesi ve kahvede, kolada, çikolatada bulunan kafein uyarıcı olduğu için uykuya geçişinizi zorlaştırır. Uykudan önce 4-5 saat önce bu içecekleri içmemeye özen göstermelisiniz. Akşam yemekleri çok ağır olmamalı ancak yatağa da aç girilmemeli. En az 4 saat yemek yedikten sonra yatılması önerilir. Hafta sonu ve tatil günleri çok kalkış saatimizi değiştirmememiz lazım. Arada elbette kaçamaklar olacaktır ama geneldeki uyku düzeninize baktığımızda mutlaka bir saat düzenimizin olması gerekir. Yapılan en sık hatalardan biri de yatmadan sigara içmek. Bu da yine diğer maddeler gibi uyku hijyenimizi bozarak yorgun uyanmamıza yol açar.