Halk arasında daha çok şeker hastalığı denince akla hemen tip 2 diyabet geliyor. Toplumun da çoğunluğunu oluşturuyorlar ancak bugün ülkemizde 20 bin kadar18 yaş altı tip 1 diyabetli çocuk, yine tip 1 diyabetli erişkinler ve prediyabetliler var. Aslında ülkemizde diyabet pandemisi var demek yanlış olmaz. Bunda dijital çağ ile hareketsizlik, yanlış beslenme ve paketli gıda tercihleri, kalitesiz uyku ve olumsuz sağlık davranışlarının etkisi büyük. Yapılan bilimsel araştırmalarda, diyabetin sağlıklı yaşam tarzı değişikliği ile %44-58 oranında risk azalması sağlayarak önlenebileceği (özellikle tip 2 diyabet), diyabetlilerin A1c seviyelerinde düşme sağladığını, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıklarında olumlu değişikliklere rehber olduğunu, komplikasyon ve diğer hastalıklara yakalanma riskinin azaldığını ve sağlık harcama maliyetlerinin de azalmasına neden olduğu gösteriliyor.
Fiziksel iyilik halini korumak için, sağlıklı beslenme, tedavi protokülüne sadık kalma, fiziksel egzersiz, kendi kendini izleme ve diyabet eğitimi en önemli anahtar yöntemlerdir. Duygusal iyilik hali için diyabet stresine karşı baş etme becerileri geliştirmemize ihtiyaç var. Yoga, nefes, yürüyüş, meditasyon benim danışanlarıma sık sık önerdiğim sağlıklı yaşam pratikleri arasındadır. Diyabetin asıl hastaneden çıktıktan sonra başladığını ve direksiyona yaş aralığına göre diyabetlinin kendisinin geçmesinin gerektiğini düşünüyorum. Bu da olumlu sağlık davranışlarını, kalıcı ve yaşam tarzı haline getirerek ve toplumsal diyabet farkındalığımızı arttırarak mümkün. Diyabetle sağlıkla yaşam istinaden her gün ufak hedeflerimiz olsun. Bu ufak hedeflerle, iyi bir kan şekeri ve yaşam kalitesine ulaşalım. Diyabeti bir hastalık olarak değil, hayat arkadaşı olarak yanımıza alalım.