Arada bir bakıyor musunuz?
İlginçtir, bakıyorum, ama o fotoğraftaki adam 30 yılımı geçirdiğim Ferdi gibi gelmiyor. Sanki yabancı gibi. Bir şey hissetmiyorum. Kedimizin camda onu beklediği anlar, onun kapıyı çaldığı saat, terliklerini kapının önüne koyuşum, onun meyvesini soyuşum... Tüm bunlar gerçek değil de, hayalmiş gibi geliyor. Her şey silindi...
Ayrıldıktan sonraki en kötü anınız hangisiydi?
Bir gece avazım çıktığı kadar bağırarak ağladım. Atlatamayacağımı düşündüm, paniğe kapıldım. Kızım Tuğçe beni hayata bağladı. O olmasaydı bitmiştim. 30 yılın acısını kızım sayesinde yendim.
Diyelim ki birine aşık oldunuz. Ona sonsuz bir özgürlük tanıyacak mısınız yoksa ‘takipçi’ mi olacaksınız?
Yaşayacağım aşka bağlı. Çok çılgınca şeyler de yapabilirim.
Sizin hayatınızdan bir dizi film çıkar mı?
Hem de nasıl. Ne ‘Aşk-ı Memnu’ kalır ne de ‘Yaprak Dökümü’. Necla’nın yaşadıkları reyting rekoru kırar.
30 yıllık eş gitti, ihanet acısı da bitti. Şimdi ne yapacaksınız?
Yıllarca yalnızca Ferdi Tayfur’un Necla’sıydım. Şimdi elimin tersiyle ittiğim Necla Nazır’ı geri istiyorum.
Bütün bu olan bitenden sonra ne diyorsunuz?
‘İyi ki gitmiş’, ‘Çok enayiymişim’... Keşke 15 yıl önce gitseydi. O zaman bu kadar enayi durumuna düşmezdim. Ama artık iyiyim. Hem de eskisinden çok daha iyi...