HASTALIK BİR HAFTA İÇERİSİNDE KENDİLİĞİNDEN GEÇİYOR
Enterovirüs ailesinden coxsacki virüsünün yol açtığı bu hastalığın yaz ve sonbahar aylarında salgın yoluyla kolayca bulaşabileceğine dikkat çeken Uzm. Dr. Tarık Ersöz, şu uyarılarda bulundu:
“El, ayak, ağız hastalığı solunum yolu, tükürük, yakın temas ve dışkı yoluyla bulaşabilmektedir. Grip enfeksiyonunu taklit edebilir. Hastalık virüs hastalığı olduğu için antibiyotik tedavisi etkili değildir ve hastalık bir hafta içinde kendiliğinden geçer. Bu sürede hasta çocuğun başkalarıyla yakın temasta olmaması önemlidir. Yazın havuz sezonunun açılması ile birlikte, havuz sularının istem dışı yutulması ile ayrı bir risk oluşmaktadır. El-ayak-ağız hastalığına korunmanın en etkili yöntemi hijyendir.”
EL- AYAK VE AĞIZDA SUÇİÇEĞİ GİBİ KABARCIKLAR OLUR
Hastalığın bulaştığı çocuk ve bebeklerde ilk 3 günün sonunda el, ayak ve ağız çevresinde suçiçeği benzeri, içi su dolu kabarcıkların dikkat çekeceğinin altını çizen Uzm. Dr. Tarık Ersöz, “Suçiçeğinden farklı olarak kabarcıklar gövdede değil, el-ayak ve ağız çevresinde oluşur. El ve ayak içleri, parmak aralarının yanı sıra ayak tabanlarını da donatan içi sıvı dolu kırmızı kabarcıklar hem ağrı, sızı hem kaşıntıya neden olur. Boğazda aft denilen yaralar olur ve çocukta yutma problemi ve buna bağlı iştahsızlık görülebilir. Bunun dışında bademcikte kızarıklık, kulak ve boğaz ağrısı, halsizlik görülebilir” açıklamasında bulundu.
HALSİZLİĞE NEDEN OLUR
El ve ayak içleri, parmak aralarının yanı sıra ayak tabanlarını da kaplayan içi sıvı dolu kırmızı pütürlerin hem ağrı, sızı hem de kaşıntıya neden olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Tarık Ersöz, “Halsizlik ve kırıklığa kulak ve boğaz ağrısı da eşlik eder. Ağız içindeki aftlar ve bademcikte kızarıklık ise yemek yemeği işkence haline getirebilmektedir” dedi.
HASTALIĞIN ÖZEL BİR TEDAVİSİ BULUNMUYOR
Viral bir enfeksiyon olduğu için hastalığın tedavisinde antibiyotiğin yeri olmadığını belirten Uzm. Dr. Tarık Ersöz, “Hastalığa özel bir tedavi bulunmadığı herhangi bir aşısı ve ilacı da bulunmamaktadır. Tedavide kaşıntı oluşumunu azaltmak ve hafifletmek için spreyler ve çeşitli losyonlar kullanılabilmektedir” şeklinde konuştu.
Hastalığın 10 gün içerisinde kendiliğinden geçtiğini de sözlerine ekleyen Uzm. Dr. Ersöz; el ve ayaklarda sıvı dolu kırmızı kabarcıklar kuruyarak yerini lekeye bırakabileceğini fakat zamanla lekelerin kaybolacağını ve endişelenmeye gerek duyulmadığını ifade etti.
HASTALIKTAN KORUNMAK İÇİN HİJYEN ÖNEMLİ
El ayak hastalığına karşı korunmada en önemli tedbirin hijyen olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Ersöz, şu önerilerde bulundu:
“Ellerin sık sık yıkanması, kirli ellerin ağıza ve yüze sürülmemesi çok büyük önem taşır. Bulaşıcı olduğu için bu hastalığa yakalanan kişilerden uzak durulması gerektiğini vurgulayan Ersöz; “ortamın sık sık havalandırılmasını, okul ve kreş gibi yerlerde ellerin ve yüzeylerin dezenfekte edilmesi, gerekli hijyen kurallarına uyulmasının hastalığın yayılma riskini engelleyeceğini belirtmektedir.”
BOL SU TÜKETİLMELİ VE BAHARATLI YİYECEKLERDEN UZAK DURULMALI
Hastalık sırasında iştahsızlık ve halsizliğin de görülebileceğini belirten Uzm. Dr. Ersöz; bu gibi etkiler görüldüğü zaman çocuklara mümkün olduğunca serin gıdalar (yoğurt, muhallebi, dondurma vs.) ve ağız içi yaraları tetiklemeyecek türden (baharatlı ve sıcak) yiyeceklerden kesinlikle uzak durulması gerektiğini, bol su tüketilmesine de dikkat edilmesi gerektiğini işaret etti.
BULAŞMAYI ÖNLEMENİN EN KOLAY YOLU SIK SIK EL YIKANMASI
Hastalığın ilk 7 günü bulaşın en yüksek olduğu dönem olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Ersöz, “Ancak virüs belirtiler tamamen kaybolduktan sonra da günler ve haftalar boyunca ağız sıvıları ve dışkı yoluyla yayılmaya devam etmektedir. Hastalığın başkalarına bulaşmasını önlemenin en kolay yolu çocuğunuzun elinin ve kendi elinizin iyice yıkanmasından geçmektedir. Özellikle çocuğun burnunu sildikten ve altını değiştirdikten sonra ellerin mutlaka yıkanması büyük önem taşımaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.