Zaman ve mekânlar, kendilerinde vuku bulan önemli hadiselerle değer kazanır. Kadir Gecesi’nin kıymeti de Kur’an-ı Kerim’den gelmektedir. Çünkü Allah’û têâlânın insanlara son hitabı ve evrensel mesajı olan Kur’an-ı Kerim, bu gecede indirilmeye başlanmıştır. Bu gece; kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, taştan, tahtadan ve helvadan yapılmış putların ilah kabul edildiği, zulümatın kol gezdiği ve cahiliye karanlığının çöktüğü diyarların İslam nuruyla tanışmaya, Kur’an’la aydınlanmaya ve Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in risaletiyle şereflenmeye başladığı gecedir.
İnsan için yenilenme ve diriliş vesilesi olan ramazan ayında saklı bulunan Kadir Gecesi, insanlığın sonsuz saadetine vesile olacak fırsatlarla gelmektedir. Yüce Allah, Kur’an’da Kadir Gecesi’nin bin aydan hayırlı olduğunu bildirmektedir. (Kadr, 97/3.) Peygamber Efendimiz de, “…Bu ayda öyle bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. Bu gecenin hayrından mahrum kalan, bin ayın hayrından mahrum kalmış gibidir.” (Nesâî, Sıyâm, 5.) buyurarak Kadir Gecesi’nin önemine vurgu yapmaktadır.
Bin ay yaklaşık seksen yıl, seksen yıl ise bir ömürdür. Bunun için Kadir Gecesi’nde yapılan ibadet ve taatler seksen yıllık bir ömür boyunca yapılanlara bedeldir. Her ne kadar bazı âlimlere göre bu ifadeler kesretten kinaye olsa da, bir yönüyle Allah’ın rahmetinin ve lütfunun da bir tecellisi, müminler için geri çevrilmeyecek bir kapı niteliğindedir. Bir hadis-i şerifte geçmiş ümmetlerin uzun ömürlü olmaları sebebiyle fazla sevap kazanmalarına karşılık Müslümanlara da Kadir Gecesi’nin verildiği belirtilmiştir. (Malik, İ’tikaf, 6. Ayrıca geniş bilgi için bkz. Mustafa Uzun, “Kadir Gecesi”, DİA, XXIV, 124-125.) Bu hususiyet başka hiçbir geceye verilmemiştir. Öte yandan Kur’an’da dile getirilen ilahi müjdeler, başta Hz. Cebrail olmak üzere meleklerin fecre kadar yeryüzünde dualara, zikirlere ve tilavetlere ortak olmalarıyla taçlandırılmaktadır.