D vitaminin vücut için önemli işlevi olduğunu ve eksikliğinin çeşitli hastalıklara yol açtığını hatırlatan Karaduman, "Normalde D vitaminin bilimsel kanıta dayalı neden sonuç ilişkisinin kurulduğu tek bir şey var, o da kırık riskinin engellenmesi. Ama yapılan çalışmalar ve gözlemsel çalışmalar şunu göstermiş ki, D vitamini eksik olan kişilerde kolon kanseri başta olmak üzere, meme kanseri, prostat kanseri, bağışıklık sisteminin baskılanması, üst solunum yolu enfeksiyonlarının sık görülmesi ki son iki yılda korona gibi bir pandemi geçirdik. Koronavirüs D vitamini eksik kişilerde daha fazla görüldü. Onun haricinde şeker hastalığı, demans, alzheimer gibi hastalıklara, kalp hastalıklarına neden olma ihtimalinin arttığı görebiliyoruz. Aslında D vitamini bunlara baktığımız zaman tek bir kemik koruyuculuğundan ziyade diğer organlarda da etki ettiği ve ileri çalışmaların gerektiği görülüyor. Yani belki bundan bir 5 yıl sonra veya 2-3 yıl sonra bu çalışmalar daha detaylı olduğunda biz burada D vitamini herkese vermeliyiz. Çünkü 'kanserden koruyor' gibi iddialı bir cümle de kurabiliriz. Ama yine de 'Ben o zaman bunu sürekli alayım' gibi bir düşünce olmamalı. Bunun dozajları var. Toksik doz dediğimiz dozlara çıktığı zamanda ters etki yaparak hem kırık riskini artırıp hem de sağlığın bozulmasına neden olabiliyor" ifadelerini kullandı.