Yapılan en büyük hata antibiyotiklere sarılmak! Uzman isim açıkladı: Geçmeyen öksürüğün temelinde...

Son dönemlerde görülen influenza vakaları pek çok kişide uzun süredir devam eden öksürük şikayetlerinin temelini oluşturuyor. Pek çok kişi antibiyotiklere sarılsa da kullanılan ilaçlar da öksürüğe tam anlamıyla çare olmuyor. Bu da akıllara şu soruyu getiriyor: Bu öksürük neden bir türlü geçmiyor? Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, Posta.com.tr okurlarına özel olarak bir türlü geçmeyen öksürüğün nedenlerini ve altında yatabilecek olası problemleri ele aldı. İşte detaylar…

Beyza Erdoğan – Posta.com.tr / Öksürük, genellikle vücudun solunum yollarındaki bir tahrişe veya enfeksiyona verdiği bir tepki olarak ortaya çıkar. Soğuk algınlığı, grip, alerjiler veya astım gibi durumlar öksürüğün yaygın nedenleri arasında yer alır. Son dönemlerde artış gösteren influenza gibi viral enfeksiyonel rahatsızlıklar da öksürüğün nedenleri arasındadır. Hem ülkemizde hem dünyada büyük bir kitleyi etkisi altına alan bu enfeksiyon, ardında bıraktığı bir türlü geçmeyen öksürük ile biliniyor. Peki, bu öksürüğün nedeni ne? Geçirmek için neler yapılabilir? Antibiyotik kullanımı doğru mu?

Tüm bu soruları kendisine yönelttiğimizde Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, “Bizim için özellikle çok önemli bir konu. Ondan çok değerli bir soru olduğunu söyleyeyim ilk sorunun. Biz de de dünyada da uygunsuz antibiyotik kullanımı çok yoğun. Bu nedenle bizim en büyük yaralarımızdan bir tanesi, yani grip sonrasında bir öksürük oluşur ve bu öksürüğün tamamı enfeksiyona bağlı değildir. Şöyle ki, bu öksürükler, şöyle diyeyim, grip sonrası oluşan öksürükler iki-üç nedene bağlı meydana geliyor. Bir tanesi bronşların aşırı duyarlılığı. Bu öksürük tipinde enfeksiyon bizim solunum yollarının iç mukozasını soyuyor veya hasarlıyor. Buna bağlı olarak sinir uçları açığa çıkıyorlar. Hani nasıl dişimiz oyulduğu zaman veya çürüdüğü zaman sinir ucu açığa çıktığında ağrı yapıyorsa bronşlarda sinir ucu açığa çıktığı zaman ise gıcık şekilde öksürük yapar. Bu nedenle aslında enfeksiyon sonrasında ortaya çıkan öksürüğün büyük bir kısmı bronşlardaki aşırı hassasiyetten meydana gelir. Bu nedenle bunlarda antibiyotik kullanmanın hiçbir faydası yok. Hatta ve hatta oluşabilecek bir enfeksiyonu engellemez. Orada kullanılacak antibiyotiğin sadece direnç kazanmasına neden olur. Bu nedenle bu tür durumlarda erken dönemde antibiyotik kullanmanın faydası yoktur, zararı vardır. Kesinlikle bu noktayı önermiyoruz.” dedi ve açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:

“İkincisi ise bu enfeksiyon sonrasında oluşan öksürükler bazen enfeksiyondan bedene gelen alvolar hasar gibi durumlarda ortaya çıkabilirler. Bunlar hem sinir ucunun ortaya çıkmasına bağlıdır hem de burada o var olan atıklara yani temizlenme sırasında ortaya çıkacak olan balgamın temizlenmesi sırasında ortaya çıkan öksürüklere bağlıdır. Ki burada antibiyotik kullanmaya gerek yoktur. Çoğu zamanda bunları, bu tür öksürükleri özellikle son dönemlerde çok görmeye başladık.
Üst solunum yollarındaki mukozaların aşırı hareketliliği sinüslerin tıkanmasına, geniz akıntısına bağlı meydana gelir. Burada da antibiyotiğin hiçbir faydası yok. Maalesef bize gelen hastalar büyük kısmı antibiyotik kullanmış olarak geliyorlar. O nedenle burada antibiyotik kullanmasını önermiyoruz.”

Uzman isim doktor onayı almadan ve sorunun tespit edilmesini beklemeden kullanılan antibiyotiklerin zararlı olabileceğini belirtti. Peki, hangi durumlarda antibiyotik kullanılmalı? Bu soruyu kendisine yönelttiğimizde ise “Bazen de uzamış enfeksiyonlara bağlı olarak yani ikinciye enfeksiyon oluşumuna bağlı öksürük meydana gelir. Burada antibiyotik kullanmak lazım. Buradaki en önemli şey balgamın var olması, sarı ve yeşil renkli düzeyinde olması ve enfeksiyonun varlığını göstermesi. Böylece antibiyotik kullanmayı öneriyoruz buralarda.” dedi.

BU BALGAMIN KESİLMESİNİ İSTEMİYORUZ!
Prof. Dr. Akkoyunlu, balgamın ortaya çıkış şeklinin önemini de vurguladı. Balgamı yapan öksürük tipini belirlemenin önemine dikkat çeken uzman isim, “Burada balgamı yapan ve öksürüğü yapan ne olduğunu bilmek gerekiyor. Eğer akciğerde oluşan hasarın temizlenmesi sırasında ve yeniden yapılanma sırasında ortaya çıkan bir balgam ise bu bazen uzun sürebiliyor, 3-6 haftaya kadar uzayabiliyor. Bunun kesilmesini istemiyoruz. İkincisi, enfeksiyona bağlı bir balgam ise kesinlikle kesilmesini istemiyoruz. Çünkü o enfeksiyonun atılmasını sağlıyor; kaldığı zaman, ilerleyen süreç içerisinde zatürrenin çoğalmasına, artmasına neden olabiliyor. Tabii eğer enfeksiyona bağlıysa o zaman doktor kontrolünde uygun bir antibiyotik kullanmak gerekiyor. Çünkü her antibiyotik her enfeksiyona iyi gelmiyor.” dedi ve sözlerini sürdürdü:
“Maalesef antibiyotiklerin gereksiz kullanımının yanında uygun olmayan antibiyotik kullanımı da çok fazla. İkincisi, eğer enfeksiyondan bağımsız bahsettiğimiz gibi hasarın düzenlenmesi veya aşırı duvarın ortadan kaldırılması için ortaya çıkan bir balgam durumu söz konusuysa, o zaman balgama sabretmek lazım. Çünkü bu koruyucu bir mekanizma, bir temizlik mekanizması. Onun bozulmasını da çok fazla istemiyoruz.”

SALGIN SONRASI BİR TÜRLÜ GİTMEYEN ÖKSÜRÜĞÜN SEBEBİ!
Son dönemlerde artış gösteren influenza sonrası geçmeyen uzun süreli öksürük hemen herkesin gündeminde. Bu salgına yakalananların yarısından fazlasında uzun süredir bir türlü geçmeyen gıcık hâlinde öksürük gözlemlenmekte. Bu öksürüğün nedenlerini sorduğumuzda Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, “Oluşan viral enfeksiyonlar sonrasında akciğerde hassaslaşma meydana geliyor. Bazen sinüzit bazen de sinüzite benzer olarak geniz akıntısının fazla olmasına bağlı öksürükler meydana geliyor. Bu daha çok akşam saatlerinde meydana gelen veya sabah saatlerinde meydana gelen geniz çekme şeklinde olan öksürüklerdir. Bazen de enfeksiyonlara bağlı meydana geliyor. Burada da uzamış öksürükleri görüyoruz. Ama en fazla gördüğümüz bronş hiperreaktivitesi ve bronş aşırı duyarlılığı. Eğer bunlar ileri düzeyde ise, burada bazı tedaviler uyguluyoruz. Astım ilaçlarından bazılarını kullanabiliyoruz. Bazen de bu durumlarda bazı alerji ilaçları, o duyarlılaşmayı ortadan kalacak bazı ilaçları kullanabiliyoruz.” yanıtını verdi.

BU ÖKSÜRÜKLERDE DOKTORA BAŞVURMAYA GEREK YOK!
Uzman isme doktorlar ve hastalar arasındaki yıllardır süren ‘hangi öksürük tipinde doktora başvurulmalı’ tartışması ile ilgili fikrini sorduğumuzda ise “Bu çok değerli bir soru. Yani her öksürükte doktora başvurmak gerekiyor mu? veya her gripte doktora başvurmak gerekiyor mu? Tabii ki hayır. Ne reel bir şeydir bu ne de hastanelerimizin kaldıracağı bir durum söz konusudur bu durumda. Burada şuna bakmak lazım. Yani grip olduğunuz zaman bilinsin. Eğer 1-2 gün ateş oldu, geçti, çok yükselmedi veya sadece öksürük, kas ağrısı ve ateş gibi durumlar söz konusuysa doktora başvurmaya gerek yok. Ama enfeksiyon sırasında eğer ateş düşmüyorsa, yani 2 günden daha uzun süren bir ateş söz konusuysa, bununla beraber ek başka bulgular meydana geliyorsa; gözlerde sararmalar, bilinçte değişiklikler gibi veya nefes havada zorlanmalar gibi durumlar meydana geliyorsa o zaman kesinlikle doktora başvurmak gerekiyor.” açıklamasında bulundu.
Sözlerini “Ya da gribal enfeksiyon geçtikten sonra öksürük eğer balgamlıysa, nefes darlığı yapıyorsa ve çok yoğun bir öksürük söz konusuysa, balgam eğer sarı yeşil çıkıyorsa, ateş düşükten sonra yeniden yükselmeye başladıysa veya da halsizlik ve kırgınlık aşırı bir şekilde devam ediyorsa o zaman doktora başvurmak gerekiyor. Bir şeyler ters gidiyor demektir.” şeklinde sürdüren profesör, öksürükteki ayırt edici etkenleri ateş ve balgam rengi olarak belirtti.

BAHAR ALERJİSİ Mİ INFLUENZA MI?
Bahar aylarına gün sayarken enfeksiyona bağlı öksürük ve alerjik öksürükler arasındaki ayrıma da dikkat çekmek gerekiyor. Profesör Akkoyunlu, “Bu bizim açımızdan özellikle bahar aylarında, önümüzdeki aydan itibaren çok fazla kafa karıştıran semptomlardan bir tanesi olacak. Hem bu soğuklarla beraber influenza salgınının veya üst solunum yolu enfeksiyonlarının daha yoğun bir şekilde ortaya çıktığı hem de aynı zamanda çiçeklerin, polenlerin oluşturduğu alerjik reaksiyonlarla beraber bahar alerjisinin tetiklediği durumlar olacak.
Burada aslında kafayı karıştıran şey şu; bu dönemlerde gribal enfeksiyonlar biraz daha sakin geçiyor havaların ısınmasına bağlı olarak aslında tam bir bahar alerjisi modunda geçebiliyor. Tabii bu olay bahar alerjisi mi yoksa gribal bir enfeksiyon mu onu ayırmak bazen zor olabiliyor bizim açımızdan. Olabildiğince az ilaçla geçebiliyorsa eğer durumu öyle takip etmeye çalışıyoruz. Bazen de ayrım yapmak gerekebiliyor. Özellikle kritik hastalıklarda. Burada ise tabii ki önemli olan şey hastanın yaşı, ek hastalığı var mı yok mu? Tüm bunlara göre bir ayrıma gitmek lazım. Yani hafif bir grip geçiliyorsa da tabii ki orada müdahalede bulunmuyoruz.” dedi. Açıklamalarını ise şu şekilde sürdürdü:

“Hapşırık, burun akıntısı kişiler dışarı çıktığı zaman tetikleniyor veya bir toza, dumana maruz kalındığı zaman tetikleniyorsa daha çok bahar alerjisi gibi düşünürüz. Ama bundan bağımsız hapşırık, burun akıntısı, hafif kas ağrıları olabiliyorsa bunu daha çok enfeksiyon lehine değerlendiriyoruz. Bunlar kesin net olan ayrımlar değil çünkü bahar alerjisinde hafif bir yorgunluk, bahar yorgunluğu dediğimiz hafif bir kırgınlık oluşabiliyor günlerin değişmesine bağlı olarak. Tabii semptomlar geçmiyor, hayatı rahatsız edici boyuta giriyorsa o zaman doktor kontrolüne gelmek gerekiyor.”

ALERJİK ÖKSÜRÜK VE ENFEKSİYONEL ÖKSÜRÜĞÜN FARKI NEDİR?
Bahar aylarında artan alerjik öksürük ve hapşırık ile enfeksiyonel öksürüğün farkı da merak edilen bir konu. Uzman isim bu iki öksürük tipinin ayrımı hakkında, “Alerjik öksürükte daha çok ataklar tarzında hapşırma, burun ve geniz akıntısı şeklinde meydana geliyor. Bazen de alerjenlerle tetiklediğini net olarak görebiliyoruz. Ya işte toza maruz kaldı, işte çamaşır suyuna maruz kaldı veya parka bahçeye çıktık, o anlık oluşan ve kısa süreli olan öksürük, hapşırık atakları şeklinde meydana geliyor. Enfeksiyon değilse ataklar daha uzun ve genelde ara vermeyen bir şekilde olarak ortaya çıkıyor. Yani işte 3 günden beri öksürüyor, hapşırıyor şeklinde gidiyor. Çünkü öksürük ve hapşırık ayrımını evet alerji ve rinit açısından değerlendiriyoruz, ayrı ayrı değerlendiriyoruz ama biliyoruz ki rinit dediğimiz bazı üst solunum enfeksiyonlarında sadece hapşırık da olabiliyor. Veya bazı alerjik durumlarda öksürük de olabiliyor. Ama rinit daha çok şöyle, alerjik kitlerde daha çok hapşırık, diğer enfeksiyonlarda daha çok öksürük meydana gelir.” dedi.

Alerjik ve enfeksiyonel öksürük arasındaki farkı belirlerken balgam ayrımının da önemli olduğunu belirten Akkoyunlu, “Balgam ayrımı önemli. Burun akıntısı veya gelen balgam şeffaf ise daha çok alerjik rinit şeklinde veya alerjik öksürük şeklinde olan durumlardır. Ama renkli ise, sarı gibi, yeşil gibi renkli ise daha çok enfeksiyon lehine bir ayrımda bulunabiliriz. Enfeksiyonda ek semptomlar da vardır beraberinde. İşte baş ağrısıdır, halsizlik, kırgınlıktır, hafif ateşli yükselme veya ciddi ateşli yükselmeler söz konusuyken bunu daha çok alerjik durumlarda genel olarak görmüyoruz. Ama görüldüğü ender durumlar da olabiliyor.” diyerek sözlerini noktaladı.