İHA
Yavuz Göçen (65), 1976 yılında lise 2. sınıfa giderken babasının sıfır olarak aldığı, aileden biri olarak gördükleri ve sayısız hatırası olan Anadol marka otomobilini satışa çıkardı. Ailesindeki herkesin araba sürmeyi bu otomobilde öğrendiğini hatta ehliyetlerini bile bu arabayla aldıklarını belirten Göçen, zorunlu sebeplerden dolayı arabasını satmak istediğini belirtti. Babasını 2014 yılında kaybeden Göçen, babasının hayattayken son isteğinin arabanın sesini son kez dinlemek olduğunu ifade etti. Göçen, zorunlu sebeplerden dolayı arabasını satmak istese de alıcı çıkması halinde notere nasıl gireceğini, anahtarı bir başka kişiye nasıl vereceğini dalgın bir şekilde düşünüyor.
“BABAMIN İLK GÖZAĞRISI VE İLK ARABAMIZ”
Arabanın alındığı zamanı anlatan Yavuz Göçen, "Arabamızın bize gelişi 1976 yılının Şubat ayıydı. Bir kış günüydü karlı ve buzluydu. Ben o zamanlar lise 2'ye gidiyordum. Babamın ilk gözağrısı ve ilk arabamız. Araba sürmeyi bunda öğrendik, ehliyeti bunda aldık, ilk uzun yollarımızı bununla yaptık. 48 yıl oldu, ilk geldiği günden beri ailenin bir ferdi. Hiç ayrılmadık. Babam 2014 yılında rahmetli oldu. 2013 yılından beri de bende bu araba. Yaklaşık 11 senedir tüm bakımlarını kendim yapıyorum” dedi.
“VEDALAŞMA ZAMANIMIZ GELDİ”
Arabasını zorunlu sebeplerden dolayı satmak istediğini belirten Göçen, “Konya'da önceden bu araba için bir parçacımız vardı. O parçacımız hayatını kaybetti ve dükkanı kapattı. Biz çok dedik ‘sen ne olur hayatta kal, sen gitme'. O dükkan kapandıktan sonra Konya'da tamircisini zor buluyoruz. Yedek parçasını zor temin ediyoruz. İnternet üzerinden iletişime geçip bulmamız gerekiyor. Bu arabanın tamiri ile günlük iş yapamıyorsun. Ustaya götürüyorsun kimse eski arabaya müdahale etmek istemiyor. Bir yerde çekiniyorlar, çoğu anlamıyor. Durum böyle olunca artık vedalaşma zamanımız geldi diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“BABAM, BU ARABAYA ÖLÜNCEYE KADAR BİNDİ”
Ailenin ferdi olan Anadol marka arabası ile unutamadığı hatıralarından anlatan Göçen, “Lise zamanlarımızda her yaz yazlığa giderdik. 1970'li yıllarda bu arabanın kadranında 160 yazar. Abim, birkaç sefer bu arabada 160'i aşıp kilometre telini koparttığını bilirim. Bu arabayla çok güzel hatıralarımız vardır. Bu arabayı alırken 73 model Ford Granada vardı. Babama yalvardık. Baba ‘ne olur Ford Granada'yı alalım'. O 120 bin lira bu da 90 bin liraydı. Babam da bize ‘hiç Alman'ın yaşlısı ile Türk'ün genci bir olur mu?' dedi. Anadol'dan vazgeçmedi. Aradan 4-5 sene geçti Anadol'un yeni kasası çıktı. Babama ‘bunu satalım' dedik. Rahmetli şaşırdı, arabayı çok sever. Babama bu sefer sorunca ne alalım diye babam ‘tekrardan Anadol alalım' dedi. Bu arabaya babam ölünceye kadar bindi. Ölmeden önce de son isteği ‘oğlum arabayı çıkartın, bir sesini duyayım' dedi. Dinledi ve vefat etti” diye konuştu.
“GÖZLERİMİZ YAŞARIR, BU DURUM HİÇ KOLAY OLMAYACAK”
Yeni sahibinin sadece parayı vermesinin önemli olmadığını, arabaya iyi bakması gerektiğini ve notere nasıl gideceğini çok düşündüğünü ifade eden Göçen, “Gözlerimiz yaşarır. Bu durum hiç kolay olmayacak. 1982'de bu arabaya bir alıcı oldu. Adam dedi ki ‘bu arabayı bana satın'. Babamı razı etmiş. Babam en son bu arabayı ne yapacaksın diye sorunca adam da ‘ben bu arabayı ortadan keseceğim. Arkasına kasa yapacağım. Pikap yapacağım' demiş. Babam da kararından vazgeçip adamı kovalamış. Bu araba artık ailenin bir evladı gibi oldu. Ayrılık biraz zor olacak ama zorunlu sebeplerden” dedi.