"Bir aya hem düğün hem Türkiye hem dünya şampiyonası sığdırdık"
Kübra Dağlı ve Emirhan Muran tekvandonun ülkemizdeki yıldızları. Defalarca Dünya ve Avrupa şampiyonu olarak göğsümüzü kabarttılar. 30 Kasım’da da Honkong’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’na katıldılar. Uzun yıllardır birlikte çalışan genç sporcularımız geçtiğimiz eylülde evlendiler ve ilk kez bir Dünya Şampiyonası’na karı koca olarak katıldılar. Döner dönmez kapılarını çaldım. Eğlenceli sohbetimize buyurun…
OYA ÇINAR
Honkong’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’ndan yeni döndünüz. Ayağınızın tozuyla buluştuk. Nasıl bir şampiyona geçirdiniz?
Emirhan Muran: Biz maalesef sekiz yıldır dünya şampiyonalarına gidemiyorduk. Arada geçen zamanda dünyanın gelişimini gördük. Eksiklerimizi gördük. Daha çok çalışmamız gerektiğini gördük. En son gittiğimizde Kübra ile dünya şampiyonu olmuştuk. Geçen süreç belli ki bazı şeylerde bizi geri bırakmış.
Kübra Dağlı: Biz en son Türk Milli Takımı olarak 2017’deki Dünya Şampiyonası’na gittik ve orada Emirhan’la çiftler kategorisinde dünya şampiyonu olmuştuk. Zaten herkes bizi o şampiyonadan sonra tanıdı. Sonra, iki yılda bir olan şampiyonlara federasyonumuz bizi götürmemeye başladı. Bunun yarattığı sonucu bu şekilde görmüş olduk.
Federasyon neden götürmüyordu sizi?
E.M.: O zamanki federasyon başkanımız öyle uygun görüyordu herhalde. Hiçbir açıklama yapılmadı bize. Sadece söylenen bütçe olmadığıydı ama diğer kategorilerde 10 kişi gidilebilecekken 70 kişi götürdükleri oluyordu. K.D.: Çok şükür şimdi federasyon başkanı değişti ve yeni başkanımız Bahri Tanrıkulu bizi götürme kararı aldı ama bu kez de zamanlama çok sıkışık oldu. Biz şampiyonaya gideceğimizi 20 gün önce öğrendik, düşünün. k Sponsorların desteği olmuyor mu böyle durumlarda?
K.D.: Benim resmi sponsorum Red Bull ama önceki yıllarda sponsorların ‘biz götürelim’ talebine de olumsuz bakıldı. Onların götürmesine de izin verilmedi.
ZAMANLAMA DOĞRU YÖNETİLSE BİZ YİNE MADALYAYLA DÖNECEKTİK
Biraz talihsiz olmuş gerçekten. Peki, böyle durumlarda büyük bir motivasyon kaybı yaşıyor musunuz yoksa artık ‘bazen olmaz’ dediğiniz bir noktada mısınız?
K.D.: Sekiz yıldır çalışıp çalışıp gidememek tabii ki motivasyon kırıcı. Ben kesinlikle ‘bazen olmaz’ diyemiyorum çünkü sahip olduğumuz potansiyeli biliyorum. Altıncı olduk ama doğru zamanlamayla yönetilseydi bu süreç, eminim ki biz yine madalyayla dönecektik.
E.M.: Kendi özelimizde düşününce de ilginç oldu. Bir aya hem nişan, hem nikah, hem Türkiye hem de de Dünya Şampiyonası sığdırdık. (Gülüyor) Kübra’nın da benim de dört Avrupa şampiyonluğumuz var. Kübra üç kez ben bir kez dünya şampiyonu olduk. Dediğimiz gibi zaman yönetimi doğru yapılsa ben de aynı şekilde madalyayla döneceğimizden çok emindim.
Dünya şampiyonu olduktan sonra bir sporcunun önünde başka nasıl bir hedef oluyor? Doyum noktası diye bir yer var mı?
E.M.: Benim için üç dört yıl art arda dünya şampiyonu olup efsane olmak derim. Kaldı ki bu ara verilmeseydi zaten o şekilde ilerliyorduk. Yine çok iyi yarıştık, tüm Avrupalıları geçtik ama Asyalılara yenildik maalesef. Zaten tekvando Kore sporu biliyorsunuz. İşin en ehillerine yenildik yani.
‘BAŞINI KAPATMIŞ BACAĞINI KALDIRIYOR’ GİBİ SÖYLEMLER ÇOK KIRICI
Kübra, günümüzde bu algı yavaş yavaş kırılsa da hala dövüş sporları erkek sporu gibi algılanıyor. Sen bunun handikaplarını çok yaşıyor musun?
K.D.: Hep yaşadım, hâlâ yaşıyorum. Başladığımdan beri “Senin ne işin var, bu erkek sporu” ifadelerine maruz kaldım. Sporumu yaparken de, “Nasıl vuruyorsun, erkek gibi vur şuna, kız gibi yapma” diyenlere hâlâ denk geliyorum. O kadar dünya şampiyonu oldum bu kez de, “Aman eni sonu sarı bezini alıp oturacaksın işte evine” diyorlar.
Başörtülü olmanın önyargılarıyla mücadele etmek zorunda kaldın mı?
Tabii ki! Zaten Emir’le dünya şampiyonu olduğumuzda bu başarı konuşulmadı. Emir de hiç konuşulmadı, sadece benim başörtüm konuşuldu. “Başını kapatıyor bacağını kaldırıyor” gibi çok tuhaf bakış açıları var. Sadece ben de değil. Voleybolcu kız arkadaşlarım da aynısını yaşıyor işte. Onların da şortlarını konuşuyorlar. Bunlar neden hep kadınların başına geliyor? Çok düşündürücü ve üzücü.
EMİRHAN MURAN: ESKİDEN KAVGACI BİR ÇOCUKTUM ARTIK HİÇ KAVGA ETMİYORUM
Tekvandonun karakterinize en büyük etkisi ne oluyor sizce?
E.M.: Ben spora başlamadan önce kavgacı bir çocuktum, artık dışarıda hiç kavga etmeyen bir insan oldum. Yaramaz bir öğrenciydim, tekvandodan sonra çok iyi bir öğrenci oldum. Beden disiplininden, istikrardan bahsetmiyorum bile. Sonsuz faydasını yaşıyorum.
K.D.: Pes etmemeyi ben tekvando sayesinde öğrendim. Yirmi kere de olmasa bir şey, istikrarla çalışmaya devam edersen yirmi birincide mutlaka olacağını öğrendim. Başarının en temel anahtarı istikrar. Tekvando sayesinde bunu edindim.
SPORCU OLMAK BÜYÜK FEDAKARLIK İSTİYOR
Yolunuzdan gitmek isteyen gençlere ne önerirsiniz?
E.M.: Hayatın hemen hemen her alanından fedakarlık etmeleri gerekiyor. Ben yıllardır evde çay içtiğimi hatırlamıyorum. Bir akşam evde oturup yayıldığımı bilmiyorum. Hep antrenmandayım. Özellikle en başta; sekizde okula gideceksem beşte kalkıp antrenman yapıyordum, sonra okula gidiyordum. Her sabah beşte beni o yataktan kaldıran şey, “Dünya şampiyonu olacağım” hissiydi. Tüm bunları iyi düşünmelerini ona göre bu yola baş koymalarını öneririm.
K.D.: Şu önemli; spor mu yapmak istiyorsun, sporcu mu olacaksın? Spor yapmak istiyorsa herkes yapabilir tabii ama sporcu olmak isteyenlerin çok istikrarlı, asla pes etmeyen bir yapıları olmalı.
‘BU KIZ SANA BAKMAZ OĞLUM VAZGEÇ BU SEVDADAN’ DİYORDUM
Kaç yıldır birlikte yarışıyorsunuz?
E.M.: 2013’ten beri.
Nasıl tanıştınız? K.D.: Ben o zaman 16 yaşında falandım. İsmim yeni yeni duyuluyordu, Emirhan daha çömezdi geç başladığı için. (Gülüyor) Milli sporcu olmayı hedefleyen iki amatördük. Tribünde otururken ben ona çubuk kraker uzatmıştım. O şekilde tanıştık. Sonra hocalarımızın yakın arkadaş olduğunu öğrendik ve çok iyi arkadaş olduk. Birlikte antrenmanlar yapmaya başladık.
Sonra nasıl romantik ilişkiye evrildi hikayeniz? İlk kim duygularını açtı?
E.M.: Yaklaşık bir buçuk yıl önce ben açtım duygularımı çünkü yıllarca hiç ihtimal bile vermedim böyle bir şeye. O kadar güzel ki Kübra… “Bu kız sana bakmaz oğlum, vazgeç bu sevdadan” diyordum. (Gülüyor)
Tüm eforunuzu tekvandoda kullandığınızı düşününce, gündelik hayatta sizi ne sinirlendirir diye merak ediyorum…
K.D.: Ben stres seviyesi yüksek bir sporcuyum maalesef. Sporda ya da o alanın dışında fark etmiyor pek. Yine aynı şekilde tepki gösterebiliyorum rahatsız eden şeylere.
E.M.: Bende tam tersi. Sizi çileden çıkarabilecek şeylere gülüp geçebiliyorum gerçekten. Komik geliyor çoğu insanın sinirlendiği şeyler bana.
- Çalışma, İçişleri, Tarım bakanlıklarının 2025 yılı bütçeleri TBMM'de kabul edildi
- Bakan Işıkhan'dan asgari ücret ve emekli zammı açıklaması
- Bakan Bayraktar'dan istihdam müjdesi: 250 personel alacağız
- Bakan Uraloğlu: 26 olan havalimanı sayısını 58'e çıkardık
- Bakan Bayraktar: Terörü bertaraf ettikçe petrol üretir hale geldik