Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan Suriye’de yeni yönetim yorumu: Atacakları adımlara bakacağız
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Suriye’de demokratik bir devlet beklediğini söyledi, “Bir gecede, bir ayda, bir yılda İsviçre demokrasisi beklemek gerçekçi olmaz. Hassas bir süreç. Sürecin iyi yönetileceğini düşünüyorum. Elimizden gelen yardımı yapıyoruz” dedi. Fidan yeni yönetimin ileride atacağı adımlara ilişkin “Hep beraber ne yaptığına bakacağız. Terörle ilişki kurmaması, azınlıklara kötü muamele yapılmaması, kadın hakları fevkalade önemli. Şu ana kadar bir şikâyet görmedik ama her şey çok yeni” mesajı verdi.
(DHA)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan merkezli Al Hades kanalına röportajında, Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi, HTŞ yönetiminden beklentiler, diğer ülkelerin Suriye’ye etkisi, İsrail gibi konularda çarpıcı mesajlar verdi...
MODERN YÖNETİM TAVSİYELERİ
“(Türkiye’nin Suriye politikası) Biliyorsunuz bizim Suriye’deki politikamız birkaç ayaklıydı bu geçtiğimiz 13 yıl boyunca. Bunlardan önemlisi muhalefetiyle barışmayan Esad’dan dolayı daha fazla mültecinin Türkiye’ye gelmesini önlemekti. Onun için ileri hatlarda kontrolü elinde tutan muhalif unsurlarla Türkiye çalıştı. Özellikle Suriye Milli Ordusu, Ulusal Kurtuluş Cephesi, bunlar Türkiye’nin birebir çalıştığı yerlerdi. Bu süreçte Heyet’i tanıma imkânımız oldu. Onlara özellikle modern yönetim algısı nasıl olur, modern yönetim sistemleri nasıl olur, onlar konusunda tavsiyelerimizi hep ilettik. Şu anda Heyet’in ve diğer bileşenlerin bir numaralı önceliği Beşar Esad’ın yaptığı hataları tekrar yapmamak ve halkı kucaklayarak hak ettikleri refahı ve istikrarı götürmek. Bizim yardımcı olmamız, onların da hata yapmaması lazım.
NE İRAN NE TÜRK DOMİNASYONU
(Esad sonrası Suriye’de diğer ülkelerin yayılmacı bir politika uygulamaması konusunda Türkiye’nin planları) “Cumhurbaşkanımızın şöyle bir vizyonu var. Biz bölgede İran dominasyonu istemiyoruz, Türk dominasyonu istemiyoruz, Arap dominasyonu istemiyoruz. Ne Körfez’deki Araplar birbirlerini domine etsinler, ne oradan başka bir yeri domine etsinler, ne biz başka bir yeri domine edelim, ne İranlılar bir yeri domine etsinler. Artık bütün devletler, gerekli miktarda olgunlaştılar, altyapıları güçlü. Yani artık bizlerin bir araya gelip sınırlarına, egemenlik haklarına saygı duyarak, birbirimizi korumayı taahhüt ederek, omuz omuza vererek bölgede kendi düzenimizi kurmamız gerekiyor.
AZINLIKLAR KADIN HAKLARI
(HTŞ’nin gelecekte atacağı adımlar) Biz kendi izlenimlerimizi anlatabiliriz ve onlarla ilgili belki şu ana kadarki olan süreç içerisinde belki belli platformları oluşturmada yardımcı olabiliriz, bir araya gelmede. Ama her şeyden önemlisi ben neyi anlatırsam anlatayım karşı tarafa, Şam’daki yeni yönetimin yaptıklarını gizleyemezsiniz. Eğer ben yanlış bir reklam yapıyorsam yalancı çıkan ben olurum. Dolayısıyla hep beraber yeni yönetimin ne yaptığına bakacağız. Uluslararası toplumun, bölgesel müttefiklerin, ülkelerin nasihatlarını dinliyor mu, gerekli adımları atıyor mu? Terörle ilişki kurmaması, azınlıklara kötü muamele yapılmaması, bunlar başlangıç noktaları, fevkalade önemli. Kadın haklarıyla ilgili konular, bunlar önemli. Şu ana kadar bunlardan bir şikâyet görmedik ama her şey çok yeni. Dolayısıyla bizim tavsiyemiz gerek Amerikalılara gerek Avrupalılara gerek bölgedeki ülkelere, temas edin. Her ülkenin Suriye ile işbirliği yapmak için ne türden bir beklenti içerisinde olduğunu söylemesi lazım. Ben bu noktada yeni yönetimin dikkatli bir diplomatik dil kullandığını görüyorum.”
BİR GECEDE BİR AYDA İSVİÇRE DEMOKRASİSİ BEKLEMİYORUZ
Suriye’de kesinlikle hem sivil hem demokratik bir devlet istiyoruz. Suriye Esad’dan kurtuldu ama yeni dönemde de birtakım sorun alanları olabilir. O konuyu çözmede bölge ülkeleri olarak bizim Şam’daki yeni yönetime yardımcı olmamız gerekiyor. Birincisi Şam, yani bir gecede veya bir ayda, bir yılda bir İsviçre demokrasisi beklemek gerçekçi olmaz. Oradaki temel sorunların hali, bir defa yönetimde kuşatıcılığın yansıması önemli. Diğeri, hem coğrafi olarak hem etnisite olarak orada bir yönetime yansıması olmalı. Orada anayasal vatandaşlık üzerinden, ayrımcılığı da ve bölücülüğü de teşvik etmeden bir bütüncül milli devlet sınırları içerisinde yönetimin kurulabileceğine inanıyorum. Suriye muhalefetini oluşturan gruplar Ordusu, Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Heyet Tahrir el-Şam, güneyde de gruplar vardı ve bunların aslında bir süreç içerisinde artık bir konsolidasyona gitmesi önemli. Bu hassas bir süreç. Ben bu sürecin iyi yönetileceğini düşünüyorum. O konuda elimizden gelen yardımı yapıyoruz.
ESAD NASIL ÇÖKTÜ
“Esad rejimi bir denklem arasında kaldı: Ya gücü kendi halkıyla paylaşacaktı, halkıyla barış yapıp ya da dışarıdan gelen hegemonlarla, güçlerle, onu halkına karşı savunan güçlerle gücü paylaşacaktı. Tabii Rusya’yla ve İran’la bu gücü paylaşınca beraber savaştılar, istedikleri kararları alamadılar. Çünkü her ülkenin farklı çıkarları vardı ve Esad gerek halkıyla barışmada, gerek milyonlarca insanı geri getirmede, Suriye’de bulunan insanlara temel hizmetleri götürmede, ekonomide başarısız olunca artık sistem kendiliğinden çöktü.
TÜRKİYE PARÇASI MI
(Türkiye’nin Esad rejiminin devrilmesine ilişkin süreçteki rolü) Türkiye böyle bir sürecin asla parçası olmadı. HTŞ ve diğer muhalifler tarafından harekât başladıktan sonra bunun en kansız, en problemsiz, en maliyetsiz şekilde nasıl olması için yoğun bir çaba gösterdik, ama onun öncesinde hiçbir ülkeyle veya hiçbir grupla bir araya gelip böyle bir planlama ve çalışma içerisinde olmadık.
ESAD’I KİM ARADI
(Esad’ın ülkeyi terk etmesi için kim aradı) Muhataplarımızın Şam’la belli bir trafik teması içerisinde olduğunu biliyoruz, onlar bize söylediler o gün. Ama birebir hangisi, hangi seviyeden kendisiyle konuştu, o konuda bilgim yok. Ama benim bildiğim, mesaj iletildi. (Esad’ın Suriye’den kaçışı konusunda Türkiye’nin olanak tanıdığına dair iddialar) Yok, asla doğru değil. Ruslar bu işi organize edip götürdüler. Bu konuda bizim bir rolümüz yok.”
KALIN’IN ŞAM ZİYARETİ
(MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın 12 Aralık’ta Suriye’nin başkenti Şam’a yaptığı ziyaret) “Şimdi biliyorsunuz biz İbrahim Bey’i gönderirken ondan önce hem bölge ülkeleriyle hem Batılı ülkelerle geniş bir istişare içerisinde bulunduk, Şam’daki yeni yönetimle hem bölgedeki ülkeler hem dünya ülkeleri nasıl iletişim kurmalı? Terör örgütlerinin yeni dönemde Şam’dan istifade etmemeleri, özellikle azınlıklara karşı iyi davranılması. Hıristiyanlar, Kürtler, Aleviler, Türkmenler başta olmak üzere. Kapsayıcı bir hükümetin kurulması, komşularına tehdit olmaması gibi çeşitli oluşmuş görüşler vardı. İbrahim Bey bu görüşleri karşı tarafa iletti. Karşı tarafın da verilerini aldı. Biz o verileri aldıktan sonra da zaten cumartesi günü biliyorsunuz Ürdün’de çok önemli bir toplantı vardı. Oraya gittik ve orada da alacağımız kararlara temel teşkil eden görüşmeler yaptık.”
İSRAİL ESAD’IN GİTMESİNİ İSTEMEDİ
Suriye’deki gelişmelerin Gazze’ye etkisi sorulan Bakan Hakan Fidan, şöyle konuştu:
“Benim bu konuda farklı fikirlerim var. Suriye’den İsrail’e herhangi bir askeri harekât gördünüz mü siz? Görmediniz. İsrail’den Suriye’ye askeri harekât gördünüz mü? Görmediniz. İsrail’den yapılan bütün askeri harekâtlar İranlı ve İranlı milislere yönelikti, yani Suriye ile ilgili bir problemi yoktu. Esad kendini geriye çekmişti, İran’la İsrail’in kendi toprağında savaşmasını seyrediyordu. Bakın ben size bir şey söyleyeyim, Suriye muhalefeti bundan 6-7 sene önce Şam’da şimdiki yaptıklarını yaptığı sırada, o zaman Biden Başkan Yardımcısıydı, Türkiye’ye geldi, Cumhurbaşkanımızla görüştü ve ‘Biz Esad’ın gitmesini istemiyoruz’ dedi. Biz biliyoruz aslında bu onun değil İsrail’in bir görüşüydü. İsrail hiçbir zaman için Esad’ın gitmesini istemedi. Esad’ın İranlılara verdiği ortamdan mutsuzdu İsrail. Ama Esad’ın genel manada kendisi için faydalı bir aktör olduğunu biliyordu. Yani son güne kadar, Amerikalıların bize söylediği harekât başladıktan sonra da İsrail, Esad’ın gitmesini istemiyor.”
MESAİMİN YARISI SURİYE’YDİ
Bakan Fidan “HTŞ lideriyle uzaktan mı tanıştınız, yoksa belli münasebetlerle bir araya geldiniz mi” sorusuna “Biliyorsunuz Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 13 yıl yöneticiliğini yaptım. Suriye krizi başladığı günden itibaren de, yani mesaimin yarısını 13 yıl boyunca Suriye krizi aldı. Buraya geldikten sonra da aldı. Belli aktörlerle her zaman için temasım oluyordu işim gereği” yanıtını verdi.
- Konut ve araç satışında bir dönem sona eriyor! Sayılı gün kaldı
- Asgari ücret zammı için ağır basan senaryo! İşte masadaki oran ve olası 2025 maaşları
- 40 gemilik yüzer güç kıtalara ‘ışık’ oluyor
- Dokuya dokuya zirveye çıktı! Dünyanın halısı Gaziantepli Merinos’tan
- Yurt dışına çıkış harçlarında pul dönemi sona eriyor