Edirne Canavarı’nın korku filmlerine taş çıkaracak hikayesi: Ölüm hep kapıyı çalmış!
Adını az duyduğumuz bir seri katil Mehmet Yaman. Edirne'de doğmuş büyümüş bir seri katil. Babası mezarcılık yapıyordu, o da babasıyla meslektaş sayılırdı. Tek bir farkla! Mehmet Yaman sadece kendi öldürdüğü insanları mezara gömen korkunç bir seri katil olarak hafızalarda kaldı. Türkiye'nin ilk seri katillerinden olan Mehmet Yaman işlediği cinayetlerin ardından 'Edirne Canavarı' lakabını aldı.
Barış Sözal / Posta.com.tr - Mehmet Yaman 1930 yılında Edirne'de doğdu. O yıl dünyaya gözlerini açan bu minik bebeğin bir seri katile dönüşmesini elbette ki kimse beklemiyordu. Mehmet Yaman’ın babası mezarcılık işiyle uğraşıyordu. Mehmet de büyümüş babasının mesleğini seçmişti, Mehmet’in bundan sonraki hayatı artık ölüler olacaktı. Fakat o sadece kendi öldürdüklerini gömecekti.
YAŞI BÜYÜDÜKÇE SUÇ DOSYASI KABARDI
Ergenlik yıllarında kavga, soygun ve yaralama olaylarına karışmaya başlamış ve sabıkası her geçen gün daha da kabarıyordu. Mehmet Yaman, cezaevine girmiş ve 1950 senesinde genel aftan faydalanarak çıkmıştı. Mehmet özgürlüğüne kavuşmuş ve babasının yanına dönmüştü.
GÖNLÜNÜ ZEHRA’YA KAPTIRDI
Aradan biraz zaman geçmiş ve Zehra isminde bir kadına gönlünü kaptırmıştı. Zehra daha önce 3 evlilik yapmış dul bir kadındı. Kocalarının hayatlarından çıkması da çok garipti, biri kendini asmış bir diğeri öldürülmüştü. Zehra'nın evliliklerinden sadece 1 oğlu vardı. Mehmet bilindik bir babalık yapmayacaktı Zehra’nın oğluna.
Polislere ilk ihbar 24 Mart 1963 yılında gelmişti; 83 yaşındaki acılı bir anne 34 yaşındaki oğlunun bir süredir kayıp olduğunu belirterek karakola başvurmuştu. Annenin evladına dair gördüğü son an, oğlunun evden çıkmadan önce bir çocuğun onu çağırmasıydı. Polislerin, ifadesi aldıktan sonra yaşlı kadını eve göndermek dışında yapacakları bir şey yoktu.
POLİS BENZERLİĞİ FARK ETTİ
Kayıp olayından 1 sene geçtikten sonra polis bu sefer bir kayıp kadın ihbarı aldı. 3 çocuk annesi bir kadın kaybolmuştu. Ailesi ifadesini verdi ve çaresiz bir şekilde karakoldan çıkarak gittiler. Hemen hemen benzer kayıp durumlarıydı fakat polisin elinde hiçbir delil yoktu.
ÖLÜM HEP ‘KAPIYI ÇALMIŞ’
Yıl 1965 olmuş ve kayıp olanlar hala bulunamamışken bir ihbar daha gelmişti. Bu defa Adem isminde bir adam daha kaybolmuş, kayıp ihbarına gelen ailesi bir çocuğun çağırdığını ve evden çıktığı dışında bilgi veremiyordu. Resmen birbirine benzer olaylar arka arkaya yaşanıyordu kapı çalıyor ve kapıyı açan kişi ortalıktan kayboluyordu. Bir korku filmi gibiydi o dönem haberleşme zayıf olduğu için insanlar birbirini uyaramıyordu.
Bu sefer Mehmet Yaman üvey oğluna, komşuları Nazmiye’yi çağırmasını istedi. 8 yaşındaki Mustafa kapıyı çaldı ve kapıyı açan Nazmiye’ye babasının uygun fiyata mutfak eşyası sattığını söyledi. Nazmiye o evden son kez çıkacağının farkında bile değildi. Mustafa’nın dediğini yaparak evden çıktı. Yaman ailesinin evine gittiğinde bahçe kapısı açıktı oradan içeri girmek istedi. İçeri girdiğinde kimse yoktu ve seslenerek yürümeye başladı, daha sonra Nazmiye kafasının arkasında ciddi bir sızı hissetti yaşadığı acıyla hemen olduğu yere yığıldı. Henüz hayattaydı ama baygın düşmüştü kadın, yere düşen yaralı kadının üzerine Azrail gibi çöken seri katil Mehmet, kadını gözlerinin içine bakarak boğarak öldürdü. Mehmet yeni kurbanını da evden bahçeye çıkardı. Hava karardığında onu da gömecekti. Bu sırada Mehmet’in hiç ama hiç tahmin etmediği bir olay yaşandı. Ve yakayı ele vermek üzereydi.
KISKIVRAK YAKALANDI
Ömer ismindeki arkadaşı işten çıkmış kendi evine doğru ilerliyordu, arkadaşı Mehmet'in evinin bahçe kapısını açık görünce ona selam vermek istedi ve bahçeye ilerlediğinde Mehmet'in o karanlıkta bir şeyler yaptığını fark etti. Dikkatlice bakınca büyük bir çukur kazılmış hemen yanında da bir kadının bacakları toprağın kenarında gözüküyordu. Ömer yaşadığı bu şokla koşarak karakola gitti ve ihbarda bulundu. Vakit kaybetmeden polis olay yerine gelmişti, Mehmet Yaman mezarı daha yeni kapatıyordu. Her şey apaçık ortada olduğu için kıskıvrak yakalandı.
BAHÇESİ CESET TARLASINA DÖNDÜ!
Seri katil Mehmet Yaman gözaltı sürecinde de çok rahat bir şekilde sorulan tüm sorulara cevap verdi. Olayları tüm detaylarıyla polislere anlatarak suçunu itiraf etti. Daha sonra polislere bahçeyi kazmalarını söyledi. Polisler kazdıkça gördükleri manzara karşısında şok oluyorlardı. Bahçenin her tarafından ceset çıkıyordu, elleri ayakları bağlanmış bir şekilde gömülmüşlerdi. Mehmet her şeyi anlatırken son iki cinayette karısını da kendisine yardım ettiğini anlattı. Zehra’nın oğlu Mustafa, devlet tarafından koruma altına alınırken, adliyeye çıkarılan Mehmet Yaman 5 kez, Zehra’da 2 kez idam cezasına çarptırıldı. Karı koca cezaevinde idamı beklerken sadece 14 sene yattıktan sonra aftan yararlanarak serbest kaldılar. 1978 yılında ikisi de tahliye olduktan sonra bir daha iyi ya da kötü haber alınamadı. Türkiye'nin ilk seri katillerinden olan Mehmet Yaman işlediği cinayetlerin ardından 'Edirne Canavarı' lakabını aldı.
“ORTAK ÖZELLİKLERİ ANTİSOSYAL OLMAK”
Seri katiller hakkında görüşünü aldığımız Uzman Klinik Psikolog Berk Karaoğlu; “Seri katillerin büyük bölümünün de antisosyal kişilik bozukluk oluştuğunu biliyoruz. Bu kişilerde yalnızca acımasızlık etkisi uyandırmaz, kimi zaman bunun tersi de olur; acımasız düşünce ve eylemleri bir fetiş nesnesi, hatta kan görmek dahi önceden biçimlenmiş düzeneği harekete geçirir ve öldürme içgüdüsünü uyandırır. Sıradan bir öldürme eyleminde cinayetin amacı ve öldürmekten elde edilen kazanç olsa da seri katillerin birçoğu kurbanını neden öldürdüğünü kolayca ifade edemez. Çünkü o sadistçe dürtüyü ya çocukluğunda edinmiş, ya da içinde bulmuştur.” dedi.