İmamoğlu değişim çağrısını tekrarladı: Grup konuşması beklentilerimi karşılamadı
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Bir bütün olarak kendimizi, partimizi, muhalefeti yeniden inşa etmek ve kazanacak bir modeli hayata geçirmek zorundayız" dedi. CHP grup toplantısının ve adaylığının sorulması üzerine İmamoğlu, "Sayın Genel Başkanımızla ilgili çekil gibi tarifler elbette ki benim adıma kullanılamaz. Böyle bir şey mümkün değil, hadsizlik olur. Bizim değişime dair elbette tariflerimiz olmuştur. Bir süre vermek gibi bir şey mümkün değil, bu da saygısızlık olur. Bu haftayı önemsediğimi kendileri biliyor. Grup toplantısıyla birlikte sürece dair bir tarif ya da değişimle ilgili konuştuğumuz kavramlara dair bir gelişme beklendiği doğrudur ama şahsi bir mesele değildir, toplumsal bir beklentidir. Beklentileri karşılayan bir grup toplantısı olmuştur ya da olmamıştır, o tabi halkın ya da Cumhuriyet Halk Partililerin takdiri" ifadelerini kullandı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, görev süresi boyunca gerçekleşen çalışmaları 'İstanbul'a Hizmette 4 Yıl Sunumu' programında anlattı. Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşen programda İmamoğlu, değişim vurgusu yaptı. İmamoğlu, "Muhalefetsiz rejimlerde vatandaşlar iktidarların merhametine terk edilir. Toplumun bizden esaslı bir çaba, değişim ve güçlü bir yolculuğu beklediğini biliyoruz. Bu değişimi gerçekleştirmek zorundayız. Bu şekilde davranırsak bulunduğumuzu mevzileri de koruyamayız. Daha da kötüsü, uzunca bir süre toplumsal muhalefetin değişim arzusunu ve umudunu kolay kolay yeniden harekete geçirmekte güçlük çekeriz" diye konuştu.
"İNSANLARA BİZDEN Mİ, ONLARDAN MI DİYE BAKAN ANLAYIŞTAN KURTULMAK ZORUNDAYIZ"
İmamoğlu, 23 Haziran 2019 seçimlerine dikkat çekerek, "Aynı zarftan çıkan dört oydan yalnızca birini geçersiz ilan edip, vatandaşın iradesini yok sayanlar… Kendilerini ülkenin sahibi zannedenler, o gün derslerini aldılar. Anladılar ki, hiç kimse milli iradenin üzerinde değildir. Milletin kararını ancak millet değiştirir. Milletimiz 23 Haziran 2019'da o demokrasi dersini vermeseydi, Türkiye çok daha karanlık günlere girerdi. 23 Haziran, bu ülkeyi hukuk ve demokrasi rotasında tutma iradesinin mutlak zaferidir.
Demokrasimiz adına yeni umutların başlangıcıdır. 23 Haziran'ı bir demokrasi bayramı, bir şenlik haline getiren irade, milletimizin iradesidir. Ve sandıktan nasıl çıkarsa çıksın, o irade bizim için her zaman kıymetlidir, her zaman itibarlıdır. O irade her zaman başımızın üstünedir. Siyaset, özünde sorunlarımızı konuşarak çözmenin aracıdır. Seçimler, sonuç ne olursa olsun, kim veya kimler kazanırsa kazansın bizim bir arada, kardeşçe yaşama isteğimizin ifadesidir. Türkiye'yi büyük bir aile olarak görmeyen… İnsanlara "Bizden mi, onlardan mıö diye bakan anlayıştan kurtulmak zorundayız. Biz 4 yıl önce kendimize bir soru sorarak işe başladık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu kadim şehrin ve şehirde yaşayan çok karma bir toplum, 16 milyonun iddiasını ve layık olduğu yaşam kalitesini sağlamak bakımından nelere odaklanmalıdır? Sonra da prensiplerimizi tanımladık. İstanbul kutuplaşmayı bitirmek için demokratik değerlere ve demokratik katılıma öncelik verecek. İstanbul Modeli'nde liyakat, şeffaflık, hesap verebilirlik esas olacak. Bütün bunları hedeflerken, bu benzersiz şehirde yaşayan her bir fert için eşit fırsatlar sunan, her biri vatandaşı istisnasız olarak onurlu ve saygın kabul eden bir bakış açısıyla hizmet eden bir sosyal belediyecilik anlayışı hakim olacak. Nihayetinde de İstanbul'da, 16 milyonluk büyük bir aile olduğumuz duygusuyla çalışılacak. Üstlendiğimiz sorumluluğa böyle başladık" ifadelerini kullandı.
"İSTANBUL TARİHİNİN, YILLIK BAZDA EN ÇOK METRO ÜRETEN YÖNETİMİYİZ"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bütçesini aile bütçesi hassasiyetiyle yönettiklerini dile getiren İmamoğlu ulaşım çalışmalarından da bahsederek, "En temel gerekleri yerine getirilmeden, tamamen seçim yatırımı olarak kamuoyuna duyurulmuş, yarım yamalak metro projelerini biz hızla düzelttik ve hayata geçirdik. Size büyük bir gururla söyleyebilirim ki, 3.5 yılda toplam 46 istasyona sahip 46,2 kilometre uzunluğunda 5 metro ve 1 tramvay hattını hizmete açtık. Halen 8 metroda inşaatlarımız devam ediyor. 2024 Mart'a kadar raylı sistem ağına 18,9 kilometre daha raylı sistem kazandırarak bu büyük başarıyı devam ettiriyoruz. Önümüzdeki 9 ayda hizmete açacağımız 3 raylı sistem hattımızla birlikte yıllık ortalama 13 kilometre metroyla İstanbul tarihinin, yıllık bazda en çok metro üreten yönetimiyiz. İBB'nin, devletin finans kuruluşlarından, bankalardan kredi alamadığı 3 buçuk yıldan bahsediyoruz" dedi.
İmamoğlu, Sefaköy - Beylikdüzü metro hattı için de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan onay beklediklerini belirtti.
"FETRET DEVRİ DEĞİL, ATILIM DEVRİDİR"
İmamoğlu programda, yapılan meydan düzenlemelerinden, otopark sorunu çözümlerinden, demokratik katılım için geliştirilen mekanizmalardan, iklim değişikliği ile mücadelelerinden, yeşil İstanbul hedeflerinden, depreme karşı yapılan çalışmalardan, restorasyonlardan, sosyal desteklerden, eğitim desteklerinden, spor çalışmalarından, kadın istihdamından, dijitalleşme yatırımlarından, deprem bölgesine yapılan yatırımlardan bahsederek, "2019'da devraldığımız 4.5 milyar Avroluk borcu kurumumuzda 3.6 milyar Avroya düşürdüğümüzü ve bütün bu yatırımları yaparken bunları yaptığımızı da vatandaşlarımın dikkatine sunmak isterim. Birileri diyor ya İstanbul'un Fetret devriymiş. Bize göre onların tariflediği Fetret Devrinin adı, 16 milyona göre adı büyük atılım devridir. Bunu atılımcı bir İstanbul'a dönüştürmekte kararlıyız. İktidarlar, insanlar ellerindekine razı olsun, daha fazlasını, daha iyisini talep etmesin isterler. İşe yaramadı. İşe yaramaz. Vakti gelmiş bir değişimin önünde asla durulamaz. Gücü, iktidar dayanağı ne olursa olsun göreceksiniz. 23 Haziran bu gerçeğin kanıtlandığı günlerden biridir. O yüzden 23 Haziran bu şehir için Demokrasi Zaferidir" dedi.
"VATANDAŞIN DEĞİŞİM TALEBİNE CEVAP VEREMEDİK"
İmamoğlu, "Ne yazık ki, cumhuriyetimizin 100. yılına girerken Türkiye, milli iradeye dayalı yönetim fikri zayıflamış, toplumsal kesimler arasında kutuplaşma derinleşmiş, adalete güven tükenmiş haldedir. Bu haliyle ülkemiz demokratik dünyadan ne yazık ki uzaklaşmış bir durumda. Muhalefet bileşenleri olarak 21 yıllık iktidarın en zayıf olduğu bir dönemde hem Meclis hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybettik. Vatandaşın değişim talebine cevap veremedik, çare olamadık. İktidarı değiştirecek bir güven ve umut ortamı ne yazık ki oluşturamadık. Bugün içinde olduğumuz tablo sadece bir seçim yenilgisi tablosu değildir. Çaresizlik ve ümitsizlik Türkiye'yi, giderek muhalefetsiz bir otoriterliğe doğru sürüklediğini hep birlikte görmek zorundayız. Dünya örneklerinden biliyoruz ki, muhalefetin etkisiz ve zayıf olduğu demokrasiler yaşamakta zorluk çekerler. Muhalefetsiz rejimlerde vatandaşlar iktidarların merhametine terk edilir. Toplumun bizden esaslı bir çaba, değişim ve güçlü bir yolculuğu beklediğini biliyoruz. Bu değişimi gerçekleştirmek zorundayız. Bu şekilde davranırsak bulunduğumuzu mevzileri de koruyamayız. Daha da kötüsü, uzunca bir süre toplumsal muhalefetin değişim arzusunu ve umudunu kolay kolay yeniden harekete geçirmekte güçlük çekeriz" diye konuştu.
"MUHALEFETİ YENİDEN İNŞA ETMEK VE KAZANACAK MODELİ HAYATA GEÇİRMEK ZORUNDAYIZ"
İmamoğlu, "Bu tablo devam ederse önümüzdeki yerel seçimlerde de elde etmeyi arzu ettiğimiz o üstün başarıyı elde etmekte zorluk yaşarız. Türkiye muhalefetini hep birlikte buradan çıkarmak zorundayız. Bunu çıkartmak yine her zaman olduğu gibi Cumhuriyet Halk Partisi'nin göstereceği kararlı değişim iradesine bağlıdır. Bir bütün olarak kendimizi, partimizi, muhalefeti yeniden inşa etmek ve kazanacak bir modeli hayata geçirmek zorundayız. En acil ve en hayati ihtiyaç budur. Sadece vitrinimizi ve söylemimizi değiştirmenin yetmeyeceğini hepimiz biliyoruz. İdeolojik politik hattımızı sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle, toplumun bugünkü özgürlük, adalet ve eşitlik talepleriyle ve zamanın ihtiyaçlarıyla güncelleme mecburiyetimiz vardı. Parti içi demokrasi vazgeçilmez prensibimiz olmalıdır. Değişmek zorundayız. Değişime direndiğimiz her dakika toplumla aramızdaki mesafeyi aştığımızı unutmamak zorundayız. En şeffaf haliyle vatandaşı dinlemek, taleplerini almak, onlarla beraber güçlenmenin vatandaşın katılımını, en güçlü şekilde artırmak zorundayız. Muhalefette yaşanacak yenilenme yeni bir ittifak mimarisinin kurulmasının da en güçlü anahtarı olduğunu herkesin bilmek zorunda olduğunu ifade etmek isterim. Toplum bizden çok güçlü ve esaslı değişim beklediğini, birebir İstanbullu hemşehrilerim başta olmak üzere milletimizden duyuyorum. Bu değişimi gerçekleştiremezsek, ne vatandaşın beklentilerini karşılayabilir ne de bunu sağlayabiliriz" diye konuştu.
"KENDİMİZİ DEĞİŞTİRME KONUSUNDA KARARLILIĞI İFADE ETMEK DURUMUNDAYIZ"
Ekrem İmamoğlu, "Yeni ittifakların toplumda güven tazelemesi, iktidar umudunu diri ve enerjik tutması bir zaruret olması prensibi üzerinden değişmeyen ve dönüşemeyen bir muhalefet çok net olarak iktidarı da değiştirmekte güçlük çeker ve milletimize ciddi anlamda zarar verir. Ülkeye demokrasiyi getirebilmek için kendimizi değiştirme konusunda yoğun bir çaba, çalışma, çalıştay, vatandaşlarla buluşma ve bu konuda kararlılığı ifade etmek durumundayız. Tarih geçen yüzyılda Cumhuriyet Halk Partisi'ne Türkiye'nin modern ve güçlü bir devlet olmasına öncülük etme rolü vermişti. Zaman şimdi bize toplum eliyle daha güçlü bir demokrasi inşa etme sorumluluğunu kayıtsız şartsız sunuyor. Bu asla ve asla kaçmayacağız. Sonsuz çabayı ortaya koyması gereken en öncü kurumun Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu tekrar hatırlatıyorum. Bu anlamda üzerimize düşen sorumluluğu kayıtsız, şartsız biçimde yerine getirme konusunda her zaman olduğu gibi kararlı bir nefer olacağımı da buradan bütün vatandaşlarıma duyuruyorum" dedi.
"BEKLENTİMİ KARŞILAYAN BİR GRUP TOPLANTISI OLMADI"
Programın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, değişim sürecine ilişkin de kesinlikle bir makam tarifi olmadığına dikkat çekti.
CHP grup toplantısının ve adaylığının sorulması üzerine İmamoğlu, "Sayın Genel Başkanımızla ilgili çekil gibi tarifler elbette ki benim adıma kullanılamaz. Böyle bir şey mümkün değil, hadsizlik olur. Bizim değişime dair elbette tariflerimiz olmuştur. Bir süre vermek gibi bir şey mümkün değil, bu da saygısızlık olur. Bu haftayı önemsediğimi kendileri biliyor. Grup toplantısıyla birlikte sürece dair bir tarif ya da değişimle ilgili konuştuğumuz kavramlara dair bir gelişme beklendiği doğrudur ama şahsi bir mesele değildir, toplumsal bir beklentidir. Beklentileri karşılayan bir grup toplantısı olmuştur ya da olmamıştır, o tabi halkın ya da Cumhuriyet Halk Partililerin takdiri. Ama benim beklentilerimi karşılamamıştır, çok net. Öyle bir süre vermek, çekil demek gibi bir kavram mümkün değil. Bu büyük bir saygısızlık olur. Bir başka husus Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanlığına aday olmak gibi bir kavram da asla konuşulmadı, geçmedi. Ben hiçbir zaman kendime bu sürece dair yaptığım sohbetlerde bir makam biçmedim. Ben tamamen bir değişim sürecine talip olduğumu ve buna liderlik etmeye hazır olduğumu ifade ettiğim doğrudur. Bu bir süreç tarifidir, kişisel bir makam tarifi değildir. Makamla ilgili tarif yapacak kişi olmadım, olmam. Kendilerinin ifadesi vardır, seçim sonrasına dönük. Böylesi bir sürecin de ifade edilmesini doğru bulmadığımı kendilerine ifade ettim. Bir makam meselesi değil bu elbette ki değişim talebimiz var. Elbette bu kişilerin de değişimi anlamına gelebilir, gelecektir zaman içerisinde ama mevzunun Ekrem İmamoğlu sanki kendisine bir makam talep ediyor şeklinde yorumlanmasına, ya da bu şekilde bir zemine oturtulmasına dönük çabaları da açıkçası kınıyorum. Ben öyle bir kişi asla değilim olmadım. Benim şu anda sunduğum yöntemin içinde bir adaylık ilanı yok. Değişim talebi var ve bir sürecin tariflenmesi talebi var. Bu doğrultuda dediğim gibi ben tatmin olduğum henüz bir zaman dilimi yaşamadık" diye konuştu.
"BİR ÖRGÜTÜN İL BAŞKANI FİKRİ SORULACAK KİŞİ DEĞİL"
CHP'li 81 il başkanı tarafından ortak yapılan açıklamayla ilgili de İmamoğlu, "Bunun tartışılması gerektiğini savunuyorum ben böyle bir açıklamanın yerine 81 il başkanının adına açıklama yapan kişilerin değişim sürecine dönük, ki asla kişiler mevzu bahis değil zaten. Meseleyi kişi üzerinden konuşmuyoruz. Değişim sürecine dönük nasıl bir yol haritası ortaya koyacaklarını açıkladıkları bir metin olabilseydi. Aynı fikirde olduklarını düşünmüyorum dedim. Bu konuda benimle konuşan il başkanları var. Burada içerik olarak makul tarifler de var açıklamanın içerisinde, hızlıca okudum. Ama burada bazı imalı ifadelerin Cumhuriyet halk Partisi il başkanlarının topluca ortaya koyacağı bir açıklama metnine çok yakışır olduğunu düşünmüyorum. Değişimi tılsımlı vs. gibi bir tarife oturtarak tabiri caizse biraz da imalı bir cümleye dönüştürerek hatta değişimden yana mıyız? Örgüt ne düşünüyor diye soran olmasa da gibi bir metin yazılmaz. Hangi duyguyla yazıldı bilmiyorum bu ikili konuşma duygusu. Bir kere örgütün il başkanı fikri sorulacak kişi değil. Fikirlerin sorulacağı zemini hazırlayacak kişidir. Hangi il bu işi hazırlamışsa, 4 il dediler bana bilmiyorum. Örneğin İstanbul, Ankara, İzmir var ise acaba seçimden bu yana 1 ay geçti. İlk seçimden bu yana 40 küsür gün geçti. Yarından sonra bayram havası var demek ki iki aya yakın bir süre geçti o zaman örgüt niye bir araya gelmedi, bu konu niye tartışılmayı kendileri bunu sorgulayarak bir takvim açıklasalardı daha doğru olurdu. Bu bağlamda il başkanlarının bu tarz imalı cümleleri içine katarak hazırladıkları bu metni kişisel muhabbetmiş gibi aktarış usulünü çok doğru bulmuyorum. Bu düşünceye 81 il başkanının tamamının da aynı fikirde olduğunu düşünmüyorum" ifadelerini kullandı. İstanbul seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu'nun adaylığını istediğiyle ilgili soruya, "Bu şekildeki tarifin doğru olduğunu. Kılıçdaroğlu'na değişim talebi içerisindeki detayları tarif ettiğini" söyledi.
"İTTİFAK SÜRECİNDEN ÇEKİLMELERİNİ ANLAMAK DA DEĞİŞİM SÜRECİNİN BİR PARÇASIDIR"
İYİ Parti ve Yeşil Sol Parti'nin ittifakları sürdürmek istemediklerine ilişkin sorulan soruya da İmamoğlu, "Elbette ben İYİ Parti'yi çok önemsiyorum çünkü 2019 seçimleri Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti İttifakıyla İstanbul'da kazanılmıştır. Karşımızda da AK Parti ve MHP ittifakı vardı ama ittifakın inşası tarifimden sadece İYİ Parti değil elbette muhalefetin unsurlarını tarifliyorum. Bu siyasi partiler ya da toplumsal ittifaklar da bu işin içine eklenebilir. Muhalefetin inşasından kastım şu. Eğer bugün ittifakın mevcut unsurları 2019'da ya da 2023 seçimindeki mevcut unsurları ittifaka dair olumsuz tarifler yapıyorlarsa, olumsuz birtakım tanımlamalar yapıyorlarsa işte tam da bu bizim sorumluluğumuz çünkü biz ittifakı domine eden ve liderlik eden bir partiyken bugün bu ittifak unsurlarının bu ittifak sürecinden çekilmelerini anlamak, kavramak varsa bir sorun çözmek, süreci bile değişim sürecinin bir parçasıdır. Ben bunu önemsediğim için başından beri bunu dile getiriyorum. Bizim şu anda partimiz olarak ortaya koyduğumuz iki husus var. Bir tanesi MYK değişimi ikincisi de kurultay takvimi. Bu asla benim değişimle ilgili tariflediğim sürecin yüzde 5'i bile değil, 3'ü bile değil. Bu bağlamda şu andaki muhalefet bileşenlerinin her birisinin mevcut durumunu çok üst seviyede önemsiyorum. Bunu İstanbul ve Türkiye odağında takip ediyorum. Şu anda kendi yorumlarını ya da kurultaylarında yapacakları açıklamalara dair yorum yapmam mümkün değil, hadsizlik olur. Sonrasında da hem değişim sürecine dair tutumumla birlikte hem İstanbul hem Türkiye'nin bütün yerel seçim sürecine sunabilecekleri katkılar prensibiyle takip etmeye ve diyalog oluşturulması yönünde de partimi zorlamaya devam edeceğim" diye konuştu.
"GENEL BAŞKANIMIZLA BULUŞMA SORUNUMUZ OLMADI"
Kılıçdaroğlu ile birlikte açıklama yapma ve görüşmelerine ilişkin soruya da İmamoğlu, "Bizim Genel Başkanımızla bir buluşma sorunumuz olmadı, asla olmaz. Her an olabilir, bilmiyorum ama yarın bizim 23 Haziran Demokrasi Şölenimiz var açık havada. Kendilerini de davet ettik, henüz gelip gelmeyeceği konusunda net bir bilgim yok. Belki de orada da olabilir. Bayramda da olabilir, başka bir yerde de. Bizim bir buluşma sorunumuz yok. Genel başkanımızla bir diyalog sorunumuz da asla yok. Belki de genel başkanımızla olan sohbetlerimizde kendimi kendilerine karşı sorumluluk hisseden bir belediye başkanı ve partili kimliğimle, rasyonel bütün duygularını aktarma konusunda sıfır kaygı hissederek, makamıyla ilgili ya da kişisel konumuyla ilgili sıfır kaygı hissederek tüm içtenliğimle düşüncelerimi aktaran bir kişiyim. Bunu en iyi kendileri bilir" dedi.
"NASIL KAZANILACAĞINI BEN AZ ÇOK BİLİYORUM"
Değişimin uzun bir derinlik olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, "Değişim meselesi asla Ekrem İmamoğlu'nun kişisel mottosu olamaz. Mevcut durum kazanamadı, bundan önce de kazanamadı, bu seçimde de kazanamadı. Nasıl kazanılacağını ben az çok biliyorum. Bunu biliyorum ve bunu değişimle ilgili sürece çalışılırken orada da paylaşmak istiyorum. Sonra da bunun bir felsefeye dönüşüp Cumhuriyet Halk Partisi'nde hakim olmasını istiyorum. Ardında da bütün muhalefetin inşasına yol gösterici olmasını istiyorum. Değişimin ana prensipleri bu2 diye konuştu. İmamoğlu, 23 Haziran Demokrasi Şöleni'ne İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i de davet ettiğini söyledi.
"MUHATABI GENEL BAŞKAN"
Siyasi yasakla ilgili yöneltilen soruya da İmamoğlu, "Kötü olan partinin içinde böyle bir konunun gelmesi. Hem de tam da ifade ettiğiniz gibi 'ama onun siyasi yasağı var' klişesiyle gündeme gelmesi çok acı. Ne yazık ki çok vasat açıklama. Bu vasat açıklamanın sahibinin muhatabı ben değilim, muhatabı genel başkan. Sayın genel başkanımızın bu konuda gereğini yapacağına inanıyorum. Bu vasat açıklamaları birkaç kez aynı kişi dile getirmiştir. Anlamsız ve gereksiz zamanlarda dile getirmiştir" dedi.
"KAYBETME DENEYİMİM OLMADIĞI İÇİN SORUNUZA CEVAP VEREMEYECEĞİM…"
Bir gazetecinin "Bu genel başkan değişmeli" ifadesini duymuyoruz, değişim talebinize genel başkan da dahil mi, siz kaç seçim kaybederseniz bırakırsınız sorusuna İmamoğlu, "Ben değimle ilgili fikrim farklı. Değişimin makul bir biçimde kavgasız, gürültüsüz, sancısız olabileceğine olan bir inancım var. Bu benim aile kültürümden geliyor. Karadenizli ailelerde de değişim biraz sancılıdır. Kolay kolay makam, mevki ya da bir mülk, sahiplik devredilmez ama Allah nasip etti benim babam 21 yaşında işi devretti. Ben sorumluluğu genç yaşta yaşadım gördüm. Konumlanmayı ve konumlandırmayı marifetli bir şekilde başaracak bir kişiliğe sahibim. Bu bağlamda benim hala idealim ve hayalim Sayın Genel Başkanımızın hem partiyle ilgili değişimin, hem kurultaydaki gerekiyorsa makamdaki değişimlerin sancısız bir şekilde yürütülebileceğini ispat etmesidir. Bahsettiğiniz sancılı değişimlerin yerine sancısız değişimler partide muvaffakiyet elde ederse işte o gün itibariyle biz kazanan bir parti kazanan bir muhalefet olma yolunda emin adımlarla ilerleriz. Kaç seçim kazanma, kaybetme tarafı…Biraz iğneli bir soru olsa da, kişisel seçimlerim itibariyle kaybetme deneyimim olmadığı için sorunuza cevap veremeyeceğim" ifadelerini kullandı.
"Bayrama kadar somut planı var mı, ben aday gösterilseydim kazanır mıydık diyor musunuz?", diye sorulan İmamoğlu, "Böyle bir şey mümkün değil. Ben her zaman süreç ve sürecin içindeki parametreleri önemserim, kişiden daha önce. Seçim öncesi olan biteni de bu manada çok önemsiyorum. Bu detayların büyük bir kısmı basın mensuplarıyla ve kamuoyuyla paylaşılacak detaylar değil. Detaylar gerçekten önemli. Bunların orada tartışıldığı zaman niçin kaybettiğimizin sorusunu rahatlıkla bulabileceğimizi ben öngörebiliyorum. Bunun orada tartışılıp buradan ders çıkartılması gerekiyor ki bundan sonra aynı hatalar yapılmasın. Dün de kişiye dönük düşünmediğim gibi bugün de aynı fikirdeyim. Grup toplantısında söylenenlerin beni tatmin etmemesinden daha önemli olan şey kamuoyunu, Cumhuriyet Halk Partilileri, il başkanlarını tatmin edip etmediğidir" diye konuştu.
Toplantıyla ilgili katılımın az olmasına ilişkin de İmamoğlu, örgüt daveti yapmadıklarını vurguladı.
"DAVANIN SORUŞTURMA TALİMANITINI VEREN SOYLU'DUR, ALİ YERLİKAYA DEĞİL"
30 Kasım'a ertelenen "ihaleye fesat karıştırma" davasıyla ilgili soruya da İmamoğlu, "Ali Yerlikaya'yı hem tebrik ettim hem de İstanbul'a hizmetlerinden dolayı teşekkür ettim. Bir kısmıyla helalleştik. Hem telefonla, hem mektubumla hem de mesajımla yaptım. Ziyaret etmek de istiyorum. Davanın ilk soruşturma açılma talimatını veren Sayın Soylu'dur, Sayın Yerlikaya değil. Oradan gelen ve davaya dönüşen halidir. Çok uzun bir süreyi de içermiyor. Ne yazık ki bu tür konulara görevli gibi atanan ismi Arif Yıldırım olan bir müfettişin büyükşehirdeki o dönemki İçişleri Bakanına olan hizmeti gayet memnuniyet vermiş olacak ki aynı kişi Beylikdüzü'ne görevli olarak gönderildi. 30 yıllık şantiyelerimin bile dosyaları istendi. Oradan şimdilik bir tane dava çıkarttılar. Muhtemelen birkaçı daha devam ediyor. Bu konuda bir kısım usulsüzlük tespitimiz var Büyükçekmece Savcılığıyla ilgili. Bunlarla ilgili de hukukçularımız hazırlık yapıyorlar. Yeni kabineye sadece telefonla Ali Yerlikaya ve yüz yüze spor bakanına diğerlerine de mektupla dileklerimi de içeren bir tebrik mektubu yazdım" ifadelerini kullandı.
"PARTİMİN YAŞADIĞI SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE DE NEFER OLMA KONUSUNDA KARARLIYIM"
İmamoğlu, "Taht kavgası tarifi tam da Cumhurbaşkanı'na göre. Bizim böyle bir kavgamız olamaz çünkü Türkiye'de ne Cumhuriyet Halk Partisi makamına ne İstanbul Büyükşehir Belediyesi makamına, ne de hiçbir makama taht diye bakmayız. O devri kapatalı 100 yılı aşkın süre oldu. Bizim parti içindeki diyalogumuzda insani, saygı, sevgi, diyalog kalitesi açısından hiçbir sorun olduğunu düşünmüyorum. Tam aksine çok tutarlı, seviyeli, dengeli, saygılı bir süreç var. Sonuç alma bakımından sorunlarımız olabilir ama bunların da zaten bazen ikili diyalogdan çözüme kavuşmayacağı, farklı ortamlarla çözüme kavuşacağı da mümkün. Ekrem İmamoğlu İBB Başkanı. Türkiye'de kimilerinin tarifine göre Cumhurbaşkanlığı makamından sonra en güçlü ikinci makam. Ekrem İmamoğlu'nun bir makam derdi olamaz. Dünyanın bana göre en güzel makamlarından birisindeyim. Ben halkımın taleplerini duyan, kulağı tıkalı olmayan bir biçimde yaşadıklarımı ve hissettiklerimi de partimin genel başkanına aktarmakta ve çözüm aramakta en hararetli insan olmak zorundayım. Seçim döneminde en çalışkan nefer olacağım deyip bunu ispat ettiğimi düşünüyorsam, şu anda da partimin yaşadığı sorunları, sıkıntıları çözümünde de nefer olma konusunda kararlıyım" dedi.
"PARTİYİ TERK ETMEK GİBİ BİR DURUMUM SÖZ KONUSU DEĞİL"
"Değişim süreci olmazsa evin içinde kalacak mısınız?" sorusuna da İmamoğlu, "Partimin bana verdiği görevi yapamamış olsam, başarısız olsam, bir seçimi kaybetmiş olsam bu dediğinizi yaparım. Ben seçim kaybetmedim, partimin bana verdiği görevi kötü yapmadım, hatta genel başkana olan sorumluluklarım konusunda kötü bir görev yapma deneyimi yaşatmadım. Ya da aynı şekilde İBB bünyesinde kamu malına zarar vermedim. Bu kadar büyük bir mekanizmayı yönetirken elbette hatalarımız olabilir ama hiçbir zaman yüz kızartıcı bir sürecin içerisinde olmadım. Bunları yapmayan bir kişi olarak benim partiyi terk etmek gibi bir durumum söz konusu değil, bunu yapanlar varsa onlar düşünsün benim öyle bir derdim yok" dedi.
"SAYIN CUMHURBAŞKANI BU HİKAYEYİ DEĞİŞTİRSİN"
İmamoğlu'nun hikayesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'la benzetildiğine dair soruya da İmamoğlu, "Çok net ifade edeyim, Sayın Cumhurbaşkanı'yla, Sayın Erdoğan'la benzeşmesiyle ilgili bence Sayın Cumhurbaşkanı'nın elinde büyük bir fırsat var. Bunu değerlendirsin. Yargıya müdahale işini bitirsin, başına dert almasın. Bu hikayeyi değiştirsin, birbirine benzemesin" dedi.