Beterin beteri varmış! Yıllarca Güneş ışığına hasret kalmışlar
Koronavirüs salgını... Savaşlar... Orman yangınları... Kuruyan göller... İklim değişikliğine bağlı kuraklık... Siz de kuruyan gölleri izledikçe, yer kürenin son haline ilişkin haberleri okudukça, içinde bulunduğumuz dönemin 'çok kötü' olduğunu düşünüyorsanız, haberimizi okuyunca yanıldığınızı anlayacaksınız. Dünya tarihinde içinde bulunduğumuz dönemden çok daha kötü zamanlar var. İşte üzerine belgeseller çekilen, yüzlerce makaleler yazılan okuyunca 'beterin beteri varmış' diyeceğiniz insanların yıllarca güneş ışığına bile hasret kaldığı 'tarihin en kötü' yılı: 536...
Tarihte kaydedilen 'ilk felaket' dönemi, milattan önce 2200-2100 yılları arasında yaşandı. Bu dönemde dünya çapında yaşanan kıtlık birçok medeniyetin çöküşüne neden oldu. Yine milattan önce 441'de Antik Roma'da yaşanan kıtlık da Avrupa'yı kasıp kavurmasıyla tarihe 'en kötü dönemlerden birisi' olarak geçti.
İşte dünyanın 'en kötü' dönemi... Aslında 'çağımıza' haksızlık mı ediyoruz?
927'DE DONDAN, 1097'DE VEBA'DAN, 1230'DA VOLKANLARDAN...
927'de dört aylık donun neden olduğu kıtlık Bizans İmparatorluğu'nu, 1097'deki kıtlık ve veba salgını Fransa'yı, 1199-1202 arasında yaşanan kıtlık Mısır'ı 1230'da volkanik patlamaların neden olduğu ve 2 milyona yakın insanın yaşamını yitirmesine neden olan büyük felaket Japonya'yı derinden sarstı. Yine 1315'te baş gösteren ve Avrupa genelinde 7 milyondan fazla insanın ölümüne yol açan kıtlık da kayıtlara 'kara yıllar' olarak geçti.
Yakın tarihte 1850 ile 1873 arasında Çin'de 60 milyondan fazla insanın ölümüne yol açan kıtlığı aradan geçen zaman zarfında benzerleri izledi. Milyonlarca insanın can verdiği Birinci ve İkinci Dünya savaşları da tarihin en büyük felaketleri olarak kayıtlara geçti.
TARİHİN EN KÖTÜ DÖNEMİ
Ancak ne kıtlıklar ne de savaşlar 'o dönem' yaşananlar kadar ürkütücü ve yıkıcı olmadı... Bilim insanlarının üzerinde "en kötü yıl" olarak uzlaştığı tarih ise 536.
GECE VE GÜNDÜZ BİRBİRİNE KARIŞTI
Tarihi bilgilere göre; 536'da Avrupa, Orta Doğu ve Asya'nın büyük bölümünü gizemli bir sis perdesi kapladı. Tam 18 ay yani bir buçuk yıl boyunca da güneş ışığına hasret kalındı. Aynı yılın yazında, hava sıcaklıkları 1,5 ile 2,5 derece düştü ve böylece son 2300 yılının en soğuk 10 yılı başladı. Ne tarlalar buğday, mısır verdi ne de hayvanlar yumurta ve süt...
Örneğin İrlanda'da 536 ve izleyen 3 yıl boyunca yiyecek ekmek bile bulunamadı.
AÇLIKLA BOĞUŞURKEN BİR DE VEBA SALDINI
Dünya içine düştüğü kıtlıkla mücadele etmeye çalışırken aynı dönem bir de Nil Nehri'nin çevresinde hıyarcıklı veba (bubonik veba) salgını baş gösterdi. Salgın hızlı bir şekilde yayıldı ve Doğu Roma İmparatorluğu'nun nüfusunun üçte birini ortadan kaldırarak, çöküş sürecini de hızlandırdı.
536'DA NELER OLDU?
536'da aslında nelerin olduğu ise uzun süre akademi dünyasının kafa yorduğu konuların başında geldi. Son yıllarda dönemle ilgili artan çalışmalar ise sis perdesini aralamaya başladı.
Harvard Üniversitesi'nden araştırmacılar, İsviçre'de yer alan bir buzuldan alınan aşırı bir buz parçası üzerinde yaptıkları çalışmalarla gizemi gidermeye başladı.
SEBEBİ YANARDAĞ PATLAMALARI MI?
536 yılının baharında oluştuğu anlaşılan buz parçasında, iki adet mikroskobik volkanik cam parçacığı bulundu. Bu da İzlanda veya Kuzey Amerika'da meydana gelen büyük bir volkanik patlamanın küllerinin kuzey yarıküreye yayıldığı tezini güçlendirdi. Volkanik sisin, soğuk hava dalgasıyla birlikte rüzgarlarla önce Avrupa'ya ardından da Asya'ya taşındığı konusunda uzlaşıldı.
536'nın hemen akabinde 540 ve 547 yıllarında da birer büyük volkanik patlama daha yaşanınca yer küre karanlıklar içinde kaldı.
ETKİSİ BİR ASIR BOYUNCA SÜRDÜ
Ardı ardına meydana gelen volkanik patlamalarla ve aynı dönemde baş gösteren veba salgını, dünyayı ekonomik durgunluğa soktu ve bu dönem 640 yılına kadar yani yaklaşık 100 yıl boyunca devam etti.
AKADEMİSYEN KOZAN'DAN DİKKAT ÇEKEN TESPİTLER
Konuyla ilgili akademideki çalışmasını posta.com.tr ile paylaşan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mert Kozan da 'karanlık' dönemi biraz daha açtı ve dikkat çeken tespitlerde bulundu.
Konu ile ilgili teknik çalışmaların sürdüğünü hatırlatan Kozan "1500 sene evvel yaşanmış bir patlamanın nerede gerçekleştiği kesin olarak tespit edilememekte. Şüpheli durumdaki bölgelere bakacak olursak o dönem o coğrafyada yaşayan toplumların gelişmişlik seviyesi de göz önüne alınacak olursa kesin bir yorumda bulunmak çok güç. Örneğin Rabaoul Yanardağı’nın etrafında bulunan kabileler iptidai kabileler. Ayrıca yerleşim yerlerine uzaklığı da göz önüne alınacak olursa bu toplumların yazılı kayıtlarının olmaması sebebiyle burada yaşanan bir patlamanın kayıtlara geçmemesi son derece doğaldır. Aynı şekilde Maya toplumunun eserlerinin özellikle İspanyol conquistadorlar tarafından yok edildiği gerçeği karşımıza çarpıcı bir şekilde çıkmıştır. Belki bu konu hakkında tutulan kayıtlar bu conquistadorlar tarafından yok edilmiştir." dedi.
Her ne olursa olsun özellikle Akdeniz coğrafyasında yaşayan toplumların kayıtlarına bakıldığında küresel çapta bir felaketin yaşandığının aşikar olduğunu belirten Kozan tespitlerini şöyle sürdürdü;
"Buradan hareketle yapılan teknik çalışmalar neticesinde özellikle buz küplerinden ve ağaç halkalarından alınan örnekler incelendiğinde bu kadar yoğun sülfür bulunmasının tek bir nedeni olabilir bu da bir yanardağ patlamasıdır. Ancak bu yanardağ infilakı çok yoğun bir boyutta gerçekleşmiştir. Bu da toplumların hayatlarını insanların yaşamlarını doğrudan etkilemiş bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır."
"Çok değil henüz 20 yıl içerisinde günümüz modern toplumu pek çok doğal felaket yaşamıştır. Bunlar küresel ölçekli olmaktan ziyade daha ok bölgesel felaketler olarak karşımızda durmaktadır. Buradan hareketle modern hayatın getirdiği tüm nimetler ve teknik imkânlar insanoğlunun önüne serilmiş durumdadır. Fakat buna rağmen insanoğlu doğa karşısında çaresiz kalmıştır."
18 AY BOYUNCA GÜNEŞ IŞIĞI BİLE GÖRÜLEMEDİ!
"Bu dönemde gerçekleşen hadise ise bölgesel bazda değil bilakis küresel çapta yaşanmış bir felakettir. 18 ay boyunca güneşin aerosellerin arkasında kalması ve yaşanan soğuma neticesinde ekinler yetişmemiş bu da doğal olarak kıtlığa neden olmuştur. Özellikle bu olguyu İtalya bölgesi açısından inceleyecek olursak bu felaketin üstüne bir de savaş belası eklenmiştir. Elbette bu durum dönemin toplumları üzerinde kalıcı etkiler yaratmıştır."
DOMİNO ETKİSİ...
"Özellikle Kuzey Avrupa bölgesinde yaşanan bu soğuma pek çok toplumun sıcak olduğunu düşündüğü Akdeniz havzasına yerleşmeye çalışmaları ile açıklanabilir. Buradan hareketle özellikle Avar ve Longobard toplumunun göç hareketleri dikkatli bir şekilde incelenmeye mecburdur. Elbette bu göç hareketini başlı başına iklim meselesine bağlamak gerçekçi bir yaklaşım olmayacağı gibi tutarlı tarafı da pek gözükmemekte. Ancak göç olgusunun içerisinde mutlaka bir etken olduğunu ve adeta bir domino etkisi yaptığını yapmamız gerçekçi bir yaklaşım olacaktır"
HANEDANLIKLARI BİLE YIKTI...
"İnsanların yaz aylarında dahi soğuğu hissetmesi; buna bağlı olarak da ekinlerin bitkilerin gelişmemesi gibi faktörler Akdeniz havzasında yaşayan toplulukları da derinden etkilemiştir. Ölümler son derece artmış ekinlerdeki çeşitlilik azalmıştır. Bunun hemen ardından yaşanan salgın hastalık felaketleri de bu toplumları derinden etkilemiştir. Bu dönemde Avrupa’da mevcut olan Got hanedanlığı ve Afrika’da hüküm süren Vandal Krallığı son bulmuştur."
"Bu toplumların ortadan kalkması konjonktürel olarak kendi içlerinde yaşanan bazı tartışmalardan ileri gelmektedir. Ancak bunun yanında yiyecek sıkıntısı gibi faktörlerde hem ordunun hem de halkın morali üzerinde yıkıcı etkiler yapmıştır. Ordunun üzerinde yaşanan bu yıkıntılar elbette yöre halkı tarafından da yaşanmıştır. Yaşanan iklim değişikliği nedeniyle çok sayıda insan hayatını kaybetmiş ve Akdeniz toplumunun yaşadıkları şehir ve kırsal hayat ekonomisi ciddi manada sekteye uğramıştır."