İTO Başkanı İbrahim Çağlar ihmal kurbanı mı? Doktorları konuştu

Önceki gün geçirdiği kalp krizinin ardından 57 yaşında hayatını kaybeden İstanbul Ticaret Odası Başkanı (İTO) İbrahim Çağlar'ın ölümüyle ilgili ihmal iddialarını konuşulmuştu. İbrahim Çağlar'ın doktorları konuştu.

İşte Hürriyet yazarı Vahap Munyar'ın konuyla ilgili yazısı:

İTO Başkanı İbrahim Çağlar’ın kalp krizi geçirip vefat etmesi okları tedavi gördüğü hastaneye çevirdi. Söz konusu hastane grubunun Medikal Direktörü Prof. Gazi Yiğitbaşı, “Çağlar’ın şikâyeti gaz ve karın ağrısıydı. Buna rağmen kalp riski dikkate alınıp EKG çekildi. Sonucu temiz çıkıp, verdiğimiz ilaçla rahatlayan Çağlar hemen çıkıp eve gitmek istedi. Kol ve göğüs şikâyeti olsaydı zorla tutardık” açıklamasını yaptı.

DÜN son yolculuğuna uğurlanan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar’ın pazar günü ve gecesi yaşadıklarını 15 yıllık ortağı, Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Ersoy Ulubaş’tan dinleyip yazdım.

Yazıyı hastane veya doktor hatası üzerine de kurgulamadım. Çünkü, gecenin yakın tanığı Ulubaş, hiç o yönde bir mesaj vermedi. Ancak, yazıyı okuyanların kafasında soru işareti oluştu:

- Çağlar ölüme göz göre gitmiş gibi görünüyor.

Dün söz konusu hastane grubunun Medikal Direktörü Prof. Gazi Yiğitbaşı ile konuştum:

- İbrahim Bey, bizim de yakından tanıdığımız, çok başarılı bir işadamıydı. O geceyi bir de bizden dinleyin.

Çağlar’ın Koşuyolu’ndaki hastanelerine eşiyle birlikte 10 Aralık 2017’yi 11 Aralık’a bağlayan saatlerde, 01.00’e doğru gittiğini belirtti:

-Doktorlarımıza aktardığı şikayet, “Şişkinlik, gaz, geğirme, karın ağrısı” şeklinde. Kamuoyuna yansıdığı şekilde, herhangi bir göğüs ağrısı ya da kolda uyuşma şikâyetleri ile müracaat etmedi.

Ardından gaz için bebeklerde de kullanılan rahatlatıcı ilaç verildiğini vurguladı:

-Muayene bulguları normal olmasına rağmen, bu tür şikâyetlerde nadiren de olsa altta yatan olası bir kalp sorununu ekarte etmek için EKG çekildi ve EKG’sinin normal olduğu görüldü. Mide şikâyeti için verilen medikal tedavi sonrası rahatlayan hastamıza ilave tetkik önerildi, ancak kendisi karın ağrısı ve gaz şikayetlerinin geçtiğini belirterek�“Ben evime gitmek istiyorum” diyor ve hastaneden ayrılıyor.

Eczane önünde arabada ilk kalp krizini geçirdiğini kaydetti:

-Hastane yakınındaki bir eczane önünde geçirdiği baygınlık nedeniyle saat 01:00’e doğru eşinin refakatinde tekrar acil servise alındı. Ani kalp ve solunum durması tanısıyla acil kod verilerek kendisine hızlı bir şekilde CPR (kalp masajı-suni solunum) uygulaması yapıldı. Kalp atımı doğal ritmine döndü, tansiyonu normal seyretti, solunumu doğal seyrine doğru düzelmeye başladı.

12 DAKİKADA BAĞCILAR’A

Durumdan grubun Bağcılar’daki merkez hastanesinin haberdar olduğunu, hastanın oraya sevkinin kararlaştırıldığını anlattı:

-Durumu düzelen hastamızın, ara ara kalp ritmi bozukluğu gösterdiğinden dolayı ve yeni bir atak geçirme ihtimaline karşı anjiyografi, koroner yoğun bakım ve ECMO (kalp-akciğer makinası) ya sahip ileri bir merkez olan Medipol Mega Üniversite Hastanesine sevk edilmesi uygun görüldü. Ambulans ile ve 3 hekim eşliğinde, saat 02:08’de transferi başlatıldı ve 12 dakikada ulaşıldı.

Bağcılar’daki hastanede Çağlar’ın anjiyoya alındığına değindi:

-Saat 02:20’de hastamız koroner anjiografi birimine alındı, kalbi besleyen ana damarın tam tıkalı, diğer damarların normal olduğu görüldü. Ana damara başarılı şekilde stent işlemi uygulandı. Birkaç dakika içerisinde tansiyon ve kalp ritminin normale döndüğü görüldü ve yoğun bakım ünitesine alındı.

Çağlar’ın eşi ile İTO Başkan Yardımcısı Murat Kalsın’a son durumu şöyle aktardığını paylaştı:

- Yoğun bakımda tüm bulguları tedricen düzelme göstermekteyken stent uygulanmasından yaklaşık 3 saat sonra ani ve şiddetli ritim bozukluğu ve peşinden kalp durması gelişmesi üzerine ECMO’ya bağlandı. Yapılan uzun süreli canlandırma ve ECMO cihazı desteğine rağmen hastamızı maalesef saat 06:00’ya doğru kaybettik.

Anjiyo sırasında ikinci krizle ilgili belirti görüp görmediklerini sordum. Şu yanıtı verdi:

-En küçük bir belirti yoktu. İkinci kriz çok şiddetli çok ciddi bir şoktu.

Prof. Gazi Yiğitbaşı’nın penceresinden o gecenin öyküsü böyle...