AA / Kameraman: Adem Kutucu Yayınlayan: Mehmet Ali Şitilba
Hem mimari hem de insani açıdan estetik bir düÅŸüncenin eseri olarak ortaya konulan yapılar, Osmanlı medeniyetinde, canlılara gösterilen merhametin de simgesi olarak görülüyor. Serçe, güvercin ve sığırcık gibi birçok kuÅŸ türünün barınması için inÅŸa edilen kuÅŸ sarayları, mimari eserlerin özellikle güneÅŸ gören ve rüzgar almayan kısımlarına yapılıyordu.
"KUÅž EVLERÄ°, YAPILDIÄžI DÖNEMÄ°N MÄ°MARÄ° VE ESTETÄ°K ZEVKÄ°NÄ° GÖSTERÄ°YOR"
Tarihçi, yazar Mehmet Dilbaz, Osmanlı kuÅŸ saraylarının tarihi, yapılış amacı, geçmiÅŸten bugüne önemi ve bu eserlerin baÅŸka toplumları nasıl etkilediÄŸini anlattı.Osmanlı'da kuÅŸ saraylarının aslında Ä°slam'la baÄŸlantılı bir gelenek ve vakıf kültürünün eserleri olduÄŸunu belirten Dilbaz, "Hikayenin temelinde amel defterinin kapanmama ihtiyacı var. Ä°slam dininde Hazreti Peygamberin meÅŸhur bir hadisinde de belirttiÄŸi gibi, insanlar öldükten sonra onları kurtarabilecek bazı ÅŸeyler; ilim, hayırlı bir evlat ve güzel bir eserdir." dedi.
Dilbaz, Türk Ä°slam sanatının zirveye çıktığı dönemlerde Osmanlı toplumunda faydayı sürekli hale getirme bilincinin arttığını aktararak, sosyal hayatın sürdürülebilmesine yönelik de çok sayıda vakıf kurulduÄŸunu söyledi.
GeçmiÅŸte sokak hayvanlarının beslenmesi ve barınmasıyla ilgili önemli çalışmalar yapıldığına dikkati çeken Dilbaz, ÅŸu bilgileri verdi:
"Allah'ın dilsiz bazı canlıları var. Özellikle kış aylarında kuÅŸların barınması için bazı yapılar düÅŸünülmüÅŸ. Ä°stanbul'da ilk kuÅŸ evinin ne zaman yapıldığı net olarak bilinmiyor. Çünkü herkes bilir Ä°stanbul'un makus tarihi, bir deprem, iki yangın... Dolayısıyla ahÅŸap kuÅŸ evlerinden günümüze maalesef ulaÅŸan yok. Ama taÅŸ ÅŸeklinde ya da mermerden oyulmuÅŸ kuÅŸ evlerini görmemiz mümkün. Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren ÅŸehrin farklı yerlerinde yapılmış kuÅŸ evlerine rastlamak mümkün. Osmanlı'nın estetik sanatı, aslında günümüze pek çok ÅŸeyi taşıdı."
"OSMANLI KUÅž SARAYLARI, GÜNÜMÜZDE PEK ÇOK DETAYINI KAYBETTİĞİMÄ°Z BÄ°R ESTETÄ°K ZEVKTÄ°"
KuÅŸ evlerinin genellikle tuÄŸladan veya taÅŸtan yapıldığına ancak ilk örneklerin ahÅŸap olduÄŸuna iÅŸaret eden Dilbaz, "Osmanlı kuÅŸ sarayları, günümüzde pek çok detayını kaybettiÄŸimiz estetik bir zevkti. Ecdat, bu sarayları sadece kuÅŸ içine girsin, yaz, kış burada kalsın, yumurtasını bıraksın ya da kendisini soÄŸuktan, kardan, yaÄŸmurdan korusun, anlayışıyla yapsaydı, sadece dört duvar yapardı. Ecdat estetik bir zevk sahibi olduÄŸu için bu kuÅŸ evlerini hangi dönemde yapıldıysa, o dönemin mimari unsurlarına uygun bir ÅŸekilde zarafet ve detayla yapmış. Dolayısıyla günümüze ulaÅŸan kuÅŸ evleri kendi yapıldığı dönemin net bir ÅŸekilde mimari ve estetik zevkini gösteriyor." deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Mehmet Dilbaz, önceki yüzyıllarda kış aylarının daha çetin geçtiÄŸini, kar örtüsünün uzun süre erimeden durduÄŸunu aktararak, "KuÅŸ evi sadece estetik bir keyif için yapılmıyor. Ä°ki yüz yıl önce Ä°stanbul'da çok yoÄŸun ve çok soÄŸuk kışlar vardı. SoÄŸuk ve yoÄŸun kışlarda iki ay boyunca kar örtüsünün kalkmadığı iklimlerde, bu kuÅŸların girip sığınabileceÄŸi, içinde hayatlarını devam ettirebileceÄŸi tek ortam kuÅŸ evleriydi." diye konuÅŸtu.
"DÜNYADA BÄ°ZÄ°M KADAR DETAYCI BÄ°R VAKIF ANLAYIÅžI YOK"
Vakıf kültürünün Osmanlı medeniyetinden çıkmış bir gelenek olduÄŸunu vurgulayan Dilbaz, ÅŸunları aktardı: "Antik Roma'da bir vakıf kültürü yok. Günümüzde artık modern devletler, Osmanlı'nın vakıf mantığını anladıktan sonra kendi içlerinde vakıflar kurarak bu ÅŸekilde hayır iÅŸleri için bazı çalışmalar baÅŸlattı. Ama hiçbir zaman bizim kadar detaycı bir vakıf anlayışı yok. Bir vakıf kuruluyor yurt dışında eÄŸitim, burs veriyor. Fakat biz sokak hayvanlarını, serçeleri beslemek için vakıf yapıyoruz. Leyleklerin kırık kanadını tedavi etmek için vakıf kuruyoruz. Bursa'da leylek için hastane yapıyoruz. Buna benzer bir örnek ben ÅŸu ana kadar görmedim yani dünyada böyle bir ÅŸey yok. Zaten böyle bir ÅŸey olsa bunu allayıp pullayıp bütün dünyaya da anlatırlardı medya vasıtasıyla. Bizim kadar detaycısı yok."
Tarihçi, yazar Dilbaz, Osmanlı medeniyetinin materyalist olmadığının altını çizerek, kurulan vakıfların üzerinden yüzyıllar geçse de insanlığa hizmet ettiÄŸini vurguladı.Ä°stanbul'da baÅŸta tarihi yarımada olmak üzere pek çok semtte örnekleri görülen kuÅŸ evleri, "KuÅŸ köÅŸkü, "KuÅŸ sarayı", "Serçe sarayı" ve "Güvercinlik" adlarıyla anılıyor.
ÇoÄŸunlukla taÅŸ ve tuÄŸladan iÅŸlenerek, inÅŸa edilen kuÅŸ evlerinin rüzgar almamasına, güneÅŸten ve yaÄŸmurdan korunmasına dikkat edildiÄŸi anlaşılıyor.Üsküdar Valide Sultan Camisi, Üsküdar Ayazma Camisi, Eyüp Sultan Camii, Bali PaÅŸa Camisi, Åžehzade Cami, Sultan Üçüncü Mustafa Türbesi, Büyük Selimiye Camii, Seyyid Hasan PaÅŸa Medresesi, Sultan 1. Mahmud Mektebi ve Millet Yazma Eser Kütüphanesi gibi çok sayıda tarihi yapıda Ä°stanbul'daki kuÅŸ evi örnekleri görülebiliyor.