Sözcü Çelik'ten Yunanistan'a tepki: Lozan Barış anlaşmasına aykırı davranıyorlar
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarına yönelik eleştirilerle ilgili, "Arzu ettikleri şey, anayasal düzene bağlı güçlü bir ordu değil. Siyasete müdahale eden bir askeri vesayet mekanizması istiyorlar. Maalesef birileri her vesileyle bu Yassıada zihniyetini diriltme peşinde koşuyor" dedi.
Gökhan CEYLAN- Burak TEKİN/ ANKARA, (DHA)
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, Ankara'da cemevlerine yönelik saldırılarla ilgili, "Bunlarla amaçlanan şeyin ne olduğunu biliyoruz ve hiçbir şekilde buna müsaade etmeyeceğimizi, canlarımıza yapılan saldırıların hepimize yapılan saldırılar olarak adlandırılması gerektiğini açık bir şekilde ifade etmek isterim. Bu dönemlerde çeşitli kesimlere dönük olarak provokasyonlar beklentisiyle ilgili olarak çeşitli spekülasyonlar yapılıyor. Fakat emniyet teşkilatı, adliyemiz görevinin başındadır. Türkiye güvenli bir ülkedir. Vatandaşlarımız arasında nifak çıkarmak isteyenlere karşı en kararlı cevap hukuk dairesi içinde verilecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız bugün cemevini ziyaret edecek, orada hep beraber kardeşlik sofrası etrafında lokmalar paylaşılacak" dedi.
'GAZETECİYE ŞİDDET UYGULANMASI VANDALLIKTIR'
Ardından gazeteci Latif Şimşek'in televizyon programında uğradığı saldırıya değinen Çelik, "Latif Şimşek'e yapılan saldırıyı bir kez daha kınıyorum. Bir televizyon programında beğenmediğiniz fikirler olabilir, tartışma alevlenebilir ancak beğenmezseniz o programdan ayrılırsınız. Ama bir gazeteciye şiddet uygulanması gibi bir barbarlık çok nadir görülen bir vandallıktır" diye konuştu.
'TÜRKİYE, HERKESİN TAKDİRİNİ KAZANAN BİR ÜLKE'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son zamanlardaki diplomatik trafiğinin dünyada ses getirmeye devam ettiğini kaydeden Çelik, "En son Tahıl Koridoru anlaşmasıyla dünya büyük bir krizin eşiğinden döndü. Milli Savunma Bakanlığımız da o mekanizmanın parçası olarak bu gemilerin seyrüseferinin denetlenmesinde rol alıyor. Ciddi bir aksaklık olmadan da süreç işliyor. Tam sayın Cumhurbaşkanımız bunu ortaya koyarken, maalesef Türkiye'nin içerisinden, 'Bu anlaşmanın hiçbir önemi yok. Son derece basit bir anlaşma' gibisinden; coğrafya bilmeyen, jeopolitik bilmeyen, uluslararası ilişkilerden haberi olmayan birileri yine birtakım fikirler ortaya koydu. Dünyanın her tarafından görüldüğü gibi bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımıza tebrik gelmeye devam ediyor. 5 Ağustos'taki Soçi Zirvesi'nde Sayın Putin, 'Şahsi girişimleriniz olmasa bu iş gerçekleşmezdi' diyerek Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür etti. Her şeyin yerli yerine konulması lazım; Türkiye şu anda diplomatik her sürecin içerisinde, her sürecin merkezinde ve her süreçte de güven üreten, çözüm üreten, diplomasi üreten bir odak olarak herkesin takdirini kazanan bir ülke durumunda" ifadelerini kullandı.
'SİYASETE MÜDAHALE EDEN BİR ORDU İSTİYORLAR'
Çelik, YAŞ kararlarına yönelik eleştirilerle ilgili de "Bunlar bir önceki YAŞ kararlarını da eleştirdiler, ondan öncekini de eleştirdiler. Nasıl bir silahlı kuvvetler istiyorlar? İşte bunların geçmişte anayasa hukukçusu olan bir milletvekilleri vardı; siyasete müdahale etmeyen orduya 'kağıttan kaplan' diyordu. Şimdi bu helalleşmeden bahsedenler, kendi milletvekilleri tarafından söylenen bu sözlerle hiçbir şekilde yüzleşerek helalleşme kapısı açmaya çalışmıyorlar. Çünkü arzu ettikleri şey, anayasal düzene bağlı güçlü bir ordu değil. Siyasete müdahale eden bir askeri vesayet mekanizması istiyorlar. Maalesef birileri her vesileyle bu Yassıada zihniyetini diriltme peşinde koşuyor" dedi.
'İSRAİL'İN SALDIRILARINI ŞİDDETLE KINIYORUZ'
Çelik, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırısıyla ilgili de "Bugün bir barış süreci başlasa da maalesef İsrail'in Gazze'ye hiçbir şekilde kabul edilemeyecek gayrimeşru ve gayri hukuki saldırısı oldu. İsrail'in bu saldırılarının hiçbir insanı, hiçbir hukuki tarafı yoktur. Bunlar herhangi bir şekilde savunma gerekçesiyle de izah edilemez. Burada ölümlerin ortaya çıkmasını şiddetle kınıyoruz. Hayatını kaybeden Filistinli kardeşlerimize rahmet diliyoruz. Mescid-i Aksa'nın statüsünün korunması en önemli meseledir. Bu statünün değiştirilmeye çalışılması son derece yanlış bir yaklaşımdır. Mescid-i Aksa'nın statüsünün hiçbir şekilde taciz altında olmaması gerekir" diye konuştu.
YUNANİSTAN'A TEPKİ
Yunanistan'daki gelişmeleri de yakından takip ettiklerini işaret eden Çelik, "Tabii iç siyasetteki çalkalanma kendilerinin bileceği bir iş. Bu konudaki durumu yakın bir şekilde bakıyoruz. Fakat Batı Trakya'daki Türk azınlığa dönük, Lozan Antlaşması'nı ihlal eden kararlarını kınıyoruz. Antlaşmayla teminat altına alınmış hak ve özgürlüklerin ihlali anlamına gelen adımlar atıyorlar; okulları kapatıyorlar, vakıfları kapatıyorlar. Lozan Barış Antlaşması'nın 40'ıncı maddesi, Türk azınlığın orada kendi okullarını, kendi hayır kurumlarını kurmasını, kendi müftülerini seçmesini garanti altına alıyor. Bunun ihlal edilmesi Yunanistan'ın Lozan'ı ihlalidir" dedi.
'İÇ SAVAŞ' LAFLARI SORUMSUZCADIR'
Bugünkü MKYK toplantısında tarım konusunu kapsamlı bir şekilde ele aldıklarını belirten Çelik, açıklamasının ardından basın mensuplarını sorularını yanıtladı. Çelik, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın '900 bin Suriyeli oy kullanması için vatandaş yapıldı' iddiası ve bunun resmi verilerle çürütüldüğüyle ilgili değerlendirilmesinin sorulması üzerine, "Dünyanın her tarafında göç politikası eleştirilebilir ama ırkçı bir kışkırtma içinde bulunmak farklı bir şeydir. Her gün kışkırtmaya yönelik yeni bir bilginin yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Bu Türk milletinin, toplumumuzun çıkarlarının korunması anlamına gelmiyor. Türk milletinin çıkarlarının koruması bu tür kışkırtıcılıklarla olmaz. Göçün başladığı noktaya bakarsak; bu şekilde yaklaşım olmasaydı, Türk sınırında katliam olacaktı. Türkiye'nin bir göç politikası vardır. Bu politikayı da kurumlarıyla birlikte uygulamaktadır. Göç meselesi bunların zannettiği gibi başıboş bir mesele değildir. Türkiye'nin ülkede misafir ettiği Suriyeli kardeşlerimizi Suriye'ye döndürmeyle ilgili bir politikası vardır. Bu süreç devam ederken bu meseleyi sağduyuyla, göç politikasıyla yönetebilecek durumdayız ve yönetiyoruz. Siyasetçilerin ağzından 'iç savaş' gibi lafların çıkması sorumsuzcadır. Bu laflar milletimizin, devletimizin iyiliğine değildir" dedi.