Zaferin unutulmaz hikayeleri
Dünya tarihinin en büyük savaşlarından biri olan Çanakkale Savaşı’nı gururla anıyoruz. Bu destansı savaşın en olmadık anlarında, neredeyse mucize denilebilecek bir şekilde ortaya çıkan kahramanlar ve yaşanan olaylar dinleyenleri hâlâ derinden etkiliyor.
Çanakkale Savaşı, birçok kahramanın büyük gayretleri ve azmi ile kazanılmış ve tarihe geçen en şanlı zaferlerden biri olarak tarih sayfalarında yerini almıştır. Savaşın devam ettiği süre içerisinde, bazıları olağanüstü ve gerçeklik ötesi olsa da birçok olay yaşanmış ve bunların kimileri de farklı yazılarla kayıt altına alınmıştır. Bu olaylardan biri de Onbaşı Seyit’in savaşın en kanlı anlarında 250 kilogramlık top mermisini kaldırarak boğazı geçmeye başlayan Ocean gemisini tam bacasından vurmasıdır. İnsan üstü bir gayretle, daha önce gemilerin topları tarafından vurulan mevzideki topun içerisine bir mermi süren Seyit Onbaşı, savaşın sonucunu doğrudan değiştiren bir olaya da imza atmış oldu. Savaş sonrasında aynı mermiyi tekrar kaldırması istendiğinde ise bunu yapamamış ve o gün iman ve inançla bunu başardığını söylemiştir.
MAYIN GEMİSİNİN MUCİZE KURTULUŞU
Savaşın gidişatını değiştiren en önemli olaylardan birisi Nusret Mayın Gemisi’nin boğaza bıraktığı mayınlar old. Nusret’in boğaz mayınlamak için sulara açıldığı gece, görüşü engellemek için Anadolu Feneri’nin projektörleri düşman gemilerinin üzerine tutulacak ve gemilerden de buna karşılık verilince Nusret hızla bu ışık hüzmelerinin altında görevini yapacaktı.
KORKU DOLU BEKLEYiŞ
Ancak tam mayınların bırakılmaya başlandığı sırada fenerin ışıklarında bir arıza meydana geldi. Bundan şüphelenen Fransız gemisi de denizin üzerini ışıkla taramaya başladı. Bu sırada ışıklarını kapatan Nusret ise korku dolu bir bekleyişe geçmişti. Tam gemi fark edilecekken fenerin projektörleri tekrar çalışmaya başlamış ve gemiyi kurtarmıştı. Sonradan öğrenildiğine göre fenerin ışıkları durup dururken bozulup, sonradan kendiliğinden çalışmıştı. Birçok asker bunu bir mucize olarak kabul etmişti.
CEPHELER ARASINDA İSTEK ŞARKILAR
Çanakkale Savaşı’nın yapıldığı coğrafya, oldukça engebeli ve tepelerle doluydu. Böyle bir ortamda cephe savaşlarının yapılabilmesi için zaman zaman çok yakın konumda mevzilenmek de gerekiyordu. İki cephe arasındaki mesafenin 20-30 metrelerle ölçüldüğü yerlerde bile oluyordu. Böyle bir ortamda iki düşman ordunun askerleri de sıcak savaşın olmadığı anlarda birbirlerine dostça davranıyorlardı. Bir gece Türk-Anzak siperleri arasında alışılagelmiş savaşların dışında bir olay meydana gelir ve cepheler arasında şarkı yarışması yapılır. Anzak tarafında bir asker gitar çalıp şarkı söyleyince Türk tarafından ıslık ve alkışlar kopar. Ardından Türklerden bir asker türkü okur ve bu sefer de Anzaklar alkışlamaya başlar. Birkaç gün devam eden bu durum bir gece kesilince Anzaklar bir mektup yazarak neden şarkı okunmadığını sorar. Türkler ise “Bugün 3 güzel sesli askerimizi vurdunuz, söyleyecek adam kalmadı” diye yanıt verir.
‘BEN SİZE TAARRUZU EMRETMİYORUM ÖLMEYİ EMREDİYORUM’
Mustafa Kemal Atatürk, 25 Nisan 1915 sabahı Conbayırı’na doğru ilerleyen düşmana karşı 57. Piyade Alayı ile taarruza başlarken “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum, biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir” emrini vermiştir. Bu coşku ile şahlanan Mehmetçikler, donanmanın yoğun ateşi altında yılmadan sürdürdükleri taarruz ile düşmanın Cesaret Tepe’ye kadar geri atmışlardır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Zaferi ile ilgili tarihi sözleri...
“Onlar mukaddes vatan toprakları için canlarını seve seve vermişler, Çanakkale Savaşları’nın kaderini değiştirmişlerdir. Burada geçen her saniye, kullanılan her an, ölen her nefer, Türk vatan ve milletinin mukadderatını çizmiştir. Kara savaşlarına katılan ilk birlik olan 57. Alay, vatan sevgisinin ne olduğunu insanlığa göstermiştir. Bu kahraman Alayı hayranlık, minnet ve rahmetle anıyorum.” (Atatürk’ün 57. Alay ile ilgili söyledikleri)
“Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
“Benimle beraber burada muharebe eden askerler kesin olarak bilmelidir ki; bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım.” (3 Mayıs 1915 Arıburnu)
“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sessizlik içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” (Çanakkale’de ölen düşman askerlerinin ailelerine hitaben, Atatürk’ün söyledikleri)