Hande Fırat yazdı: Soylu ile Bakan Koca arasında cumartesi günü tartışma oldu
Hürriyet gazetesi yazarı Hande Fırat, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun istifasını ve istifanın Erdoğan tarafından kabul edilmediği süreci köşesine taşıdı. İstifa kararının perde arkasında olanları yazan Fırat, Bakan Soylu ile Sağlık Bakanı Koca'nın arasında cumartesi günü ciddi bir tartışma yaşandığını ileri sürdü.
İşte o yazı:
Pazar gecesi Süleyman Soylu fırtınası esti. Fırtınanın perde arkasındaki bilgileri, Ankara’da konuştuğum kaynaklardan aldığım bilgileri aktaracağım. Bu satırların yazılmakta olduğu saatlerde Bakanlar Kurulu toplanmış, not bırakmama rağmen henüz Süleyman Soylu’ya ulaşamamıştım. Bu yazımı kulis bilgilerine dayanarak yazıyorum.
10 Nisan günü 30 büyükşehir ve Zonguldak’ta gece saat 24.00’ten sonra sokağa çıkma yasağının açıklanması karmaşa yaratmış, özellikle açıklamanın yöntemi, açıklamayla genelge arasındaki saat farkı tartışma yaratmıştı. Edindiğim bilgiye göre, cumartesi günü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Sağlık Bakanı Fahrettin Koca arasında telefonda ciddi bir tartışma oldu. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan’a verdiği demeçte “Eleştirileri aldım, kabul ettim” diyen Süleyman Soylu’nun süreçte eleştiri ve hakaretlere karşı kabine içinden destek alamaması kendisini kırdı.
Benzer süreci, yani “yalnız kalma” sürecini CHP’li belediyelerin yardımlarına el konulması kararında da yaşamıştı. Pazar sabahı kendisine çok yakın bazı isimlerle istifa kararını paylaştı. Bir kaynağım, “Oflu ve fevri bir damarı var. Ancak birkaç gündür bir anlamda travma yaşıyordu, kendisini suçluyor, yalnız bırakıldığını düşünüyordu” dedi. Pazar günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradı ve istifa düşüncesini iletti. Erdoğan, “İşine bak” diyerek konuyu kapatmak istedi. Soylu sosyal medyaya istifa açıklamasını koyunca ortalık karıştı.
Kritik 2.5 saat
Süleyman Soylu cep telefonlarını kapattı, İstanbul’a doğru yola çıktı. Kendisine bir ara Cumhurbaşkanlığı ekibi dahi ulaşamadı. Sonrasında temas kuruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tanıyoruz. Normal koşullarda gitmek isteyene, üstelik kendisi ona telefonda “Kal” demiş olmasına rağmen sosyal medya yoluyla açıklama yapana bir kez daha “Kal” demesi mümkün değildir. Ancak hem geçilen özel süreç, hem sürece dair tek sorumluluğun Soylu’da olmaması, hem de Soylu’ya sosyal medyadaki yoğun destek Cumhurbaşkanı’nın kararında etkili oldu. Aslına bakarsanız destek karşısında istifayı kabul etseydi belki de kimi çevreler Erdoğan’ı sorumlu tutacaktı.
Bahçeli Yakın takipte, Destici telefonda
MHP Genel Başkanı, kendisi ya da kendisinin görevlendirmesi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ya da kurmaylarını aramadı, aratmadı. Ancak bazı MHP’li vekiller, Erdoğan’ın kurmaylarıyla “Neler oluyor” diye sormak ve fikirlerini söylemek için harekete geçti. Bahçeli titizlikle izledi, bekledi. Aramama ya da önden açıklama yapmama sebebi, başka bir partinin içişlerine karışmamak. Açıklama yapmak için İletişim Başkanlığı’nın mesajını bilerek bekledi. Peki gerçekte ne düşünüyor? Bir kaynağım Bahçeli’nin düşüncelerini şöyle anlattı:
“İstifanın zamanı, yeri ve zemini yok. İnfaz yasası çıkıyor, sonrasındaki takip önemli olacak. Virüsle mücadele sürüyor. Terörle mücadelede belli bir noktaya gelindi, o noktaya zarar gelmemeli. Ancak böyle hassas bir dönemde ‘Milletime, devletime zararlı olur’ diyerek istifa etmemeliydi.”
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a telefon açtı, süreci dinledi ve Cumhurbaşkanı’na, “Kabul etmeyin istifayı, terörle mücadele zarar görür. Kaya sağlam kalmalı, kopuş olmamalı” dedi. Cumhurbaşkanı, Destici’ye istifayı kabul etmeyeceği mesajını verdi.
Kritik 2.5 saatte Süleyman Soylu ile temas kuruldu. İstifasının kabul edilmeyeceği kendisine de söylendi.
Fırtına geçti ama mutlaka izleri kalacaktır. Virüsten kaynaklı anlaşmazlıklar, daha kadim anlaşmazlıklar zaman zaman gerginlik ve güven sorunu yaratabilecektir. Parti içinde sorulan sorulara gelecek olursak... “Neden şimdi istifa etmeye kalktı? Arkasındaki desteği mi görmek istedi? Virüsten sonra ne olur?”
Tıpkı dünyada her alanda olacağı gibi Türkiye’de de siyasette virüsten sonra hiçbir şey ya da birçok şey eskisi gibi olmayacaktır dersek yanlış olmaz.