Kimilerinin ev arkadaşı, kimilerinin çocuğu gibi sevdiği patili dostlarımız kediler… Kedileri çok sevmekle birlikte, birçok kedi sahibi kedi alerjenlerine karşı olan hassasiyetleri nedeniyle patili dostlarıyla olan ilişkilerinde zorluk yaşayabiliyor. Peki ev alışkanlıklarını değiştiren, kediler ve aileleri arasına giren kedi tüyü alerjenleri ile ilgili bilinmeyenler neler?
Farklı reaksiyonlar gösteren ve şiddeti kişiden kişiye göre değişen alerjenler, hayvan dostu bireylerin evcil hayvanları ile ilişkilerini sınırlandırıyor. Dünyada kedi tüyü alerjeni ile ilgili bilinmeyenler neler? Kedi alerjenine karşı hassasiyeti olan bireylerin davranışları nasıl şekilleniyor? Tüm bu soruların yanıtlarını derledik.
Öncelikle alerji hastalıkları birçok nedenle ortaya çıkabiliyor. En önemli etken genetik olsa da çevrede bulunan alerjenlere karşı belirtiler zamanla ortaya çıkabiliyor.
Toplum içerisinde yaygın olan inanışa göre kedi tüyü bireylerde görülen alerjilerin ana kaynağı olarak görülüyor. Bu sebeple pek çok kedi sahibi kedilerinin alanlarını sınırlandırmak, kedi üzerinde tüy giderici veya alerjen spreyler gibi özel ürünler kullanmak veya kediyi yıkamak gibi yöntemlere başvuruyor.
KEDİ TÜYÜ ALERJEN DEĞİL
Ancak toplumdaki bu inanışın aksine, yapılan araştırmalar kedilerdeki alerjenin tüyleri değil tükürüklerinde doğal olarak ürettikleri Fel d1 adlı bir protein kaynaklı olduğunu ortaya koyuyor. Tüm kediler, cins, yaş, tüy uzunluğu, cinsiyet veya vücut ağırlığı fark etmeksizin Fel d1 üretiyor. Kediler kendilerini temizlerken, alerjen özelliği gösteren Fel d1; kedilerin tüylerine, derilerine ve oradan da çevrelerine yayılarak alerjik reaksiyonlara sebep olabiliyor. Yani "hipoalerjenik hayvan” kavramı bilimsel kanıtlarla desteklenmiyor. Burada belirleyici olan ana etken olarak bireyin kedi alerjenlerine karşı gösterdiği hassasiyet görülüyor.
Türkiye’de binin üzerinde kedi sahibiyle yapılan bir ankete göre kedi alerjenlerine duyulan hassasiyet oldukça yaygın. Kedi sahiplerinin kedileriyle olan ilişkilerini sınırlandıran ve fiziksel olarak reaksiyon gösteren bu hassasiyet 4 yetişkinden birinde görülüyor.
Türkiye’de evimizde, ofisimizde, hatta sokaklarımızda bizlere arkadaşlık eden kedilere karşı alerjisi bulunan bireylerin oranı bu kadar yüksekken; bu bireylerin alışkanlıkları hatta çevreleriyle iletişimleri de buna göre şekilleniyor. Kedi alerjenlerine duyarlı kedi sahiplerinin %61’i bu sebeple eşleri, çocukları, ebeveynleri ya da arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde gerginlik yaşıyor.
KEDİ TÜYÜ ALERJENLERİ İLE NASIL BAŞA ÇIKILIYOR?
Aynı anket sonuçlarına göre Türkiye’de kedi alerjenlerine hassasiyet duyan her 10 kedi sahibinden 9’u, doktoru kedi ile yaşamaması gerektiğini söylese bile bundan vazgeçemeyeceğini belirtiyor. Yaklaşık her 3 kedi sahibinden 1’i ise kedi alerjenlerine olan duyarlılıklarının en kötü yanının kedileriyle olan yakınlığını etkilemesi olduğunu belirtiyor. Kedilerinden vazgeçemeyen ve kedileriyle olan ilişkisinin sınırlanmasını istemeyen kedi sahipleri, kedi alerjenlerini azaltmak için çeşitli yöntemlere başvuruyor.
Evin ve mobilyaların üstünün örtülmesi, mobilyaların her gün temizlenmesi, kedinin yaşam alanından uzaklaştırılması, kediye dokunduktan sonra ellerin yıkanması gibi yöntemler öne çıksa da aslında kedi alerjenleriyle başa çıkmanın en etkili yöntemi alerjiye sebep olabilecek etkenleri henüz ortaya çıkmadan önleyebilmek.
Uzmanlar kedi alerjenleriyle başa çıkabilmek için kedi beslenmemesinin altını çizerken, araştırmalar kedi sahiplerinin yüzde 92’sinin çevredeki alerjenleri limitlemek için tam beslenme sağlayan kedi maması alacağını söylüyor.
ALERJENİ AZALTMAYA YÖNELİK ÇÖZÜM
Evcil hayvanların beslenmesine yönelik ürünler geliştiren Nestlé Purina PetCare, kedi sahiplerinin ve alerjen yüzünden kedi sahibi olamayan hayvan severler için bir ürün geliştirdi. Kedinin tükürüğünde, kedinin doğal fizyolojisini hiçbir şekilde etkilemeden nötralize eden LiveClear® ürünü alerjeni ortama girdiğinde yönetmeye çalışmak yerine, kedinin ağzındayken, yani kaynağında nötralize ederek; çevreye saçılacak olan aktif alerjen miktarını azaltıyor. Temel bileşeni olan ve yumurtalardan elde edilen belirli bir protein sayesinde mama üçüncü haftadan itibaren ortalama yüzde 47 oranında azalma sağlayabiliyor.
- Ankaralı Turgut'tan kötü haber! Yoğun bakıma alındı
- Filenin Sultanları konserde! Yalın'la hatıra pozu verdiler
- Tıpatıp Show'un yıldızı vefat etti! Ünlü isimlerin vedaları yürek sızlattı
- Sevgilisini darp eden müzisyen Can Tunaboylu’nun davasında karar çıktı
- Yıllar sonra itiraf etti! 'Kadın yarışmacı yüzünden ağır bir ceza ödedik'