Çıkma teklifini geri getirmek için 'El ele partisi'ni kuralım
Senarist Deniz Gök, ilk romanı ‘Çıkma Teklifi Geri Gelsin’le okuyucusunu çok eğlenceli, bir o kadar da kendini ve günümüz ilişkilerini sorgulatan bir yolculuğa çıkarıyor. Diyor ki: Çıkma teklifini geri getirmek için Taksim’de yürümek, ‘El Ele Partisi’ni kurmak en büyük hayalimdi, gerçeğini yapamayınca kitabını yazdım.
RÖPORTAJ: OYA ÇINAR
Kitabın kapağını açana kadar, son dönemde mütemadiyen kadınlara hap bilgi gibi, ‘erkeği elde etmenin ve tutmanın yollarını’ anlatan ‘boş zaman öldürme’ kitabı sanmıştım ama çok muzip bir dille yazılan çok eğleneli bir romanla buluştum. Sen hangi duygu ve motivasyonla aldın bu romanı kaleme?
Çok teşekkür ederim. İlk kitabım ‘Çıkma Teklifi Geri Gelsin’ aslında tam olarak bu bahsettiğin kitaplara karşı bir kitap olarak yazıldı. Bu kitap kadınlar için bir erkekleri elde etme kitabı değil, bir ayaklanma kitabı. Durun yahu, biz ne yapıyoruz, bir kendimize gelelim kitabı. Aşık olmayı, sevmeyi, sevdirmeyi, ilişki halinde olmayı, bu müesseseyi çok seven, doğduğundan beri hem diyet yapan hem de ‘love sektöründe’ yılların işçisi, yılların emekçisi olan ben, biraz sıkıldım biz kadınlara yapılan bu baskıdan.
Baş kahramanımız da aslında biraz böyle çıkıyor yola…
Evet ama sonra görüyor gerçeğin, gerçek mutluluğun aslında öyle olmadığını. Netlik seviyorum işimde de özel hayatımda da aile hayatımda da. Seven sevdiğine sevdiğini söylesin. Sevmiyorsa da söylesin. Ya siyah ya beyaz olsun, griler olmasın hayatımızda. Taktikler olmasın mesela, birine kendimizi sevdirmemiz ve ilişki kurabilmemiz için. Taktik yok, bam bam bam! Aslında motivasyonum ayaklanalım, yürüyüşler, eylemler yapalımdı. Olmadı parti kuralım, hiçbirini yapamayınca kitap yazdım.
Kitaptaki ‘El Ele Partisi’ de bu fikirle mi çıktı?
Evet, kendim parti kuramadığım için karakterime kurdurdum. (Gülüyor) “Flörtler bundan sonra el ele gezecek” sloganıyla yola çıkıyorlar. Hâlâ çok mantıklı geliyor. Dur bakalım, belki kurarım öyle bir parti. Bu arada içimde ukdedir. Hâlâ en büyük hayalim. Keşke kitabı okuyan kadınlarla hep beraber bir eylem yapsak, ‘çıkma teklifi geri gelsin’ diye. Bunu görmeden ölmek istemiyorum desem yeridir.
6 YAŞINDAN BERİ ‘LOVE SEKTÖRÜ’NDEYİM ERKEĞE MÜCADELE ALANI BIRAKMIYORUM
Finalde okuyucuya soruyorsun, ben de sana sormak istedim. Sen kaç yıldır love sektöründesin? Çıkma teklifi neden geri gelsin?
Altı yaşından beri love sektöründeyim. İlk kez ana sınıfında aşık olmuştum ve beni beğensin diye oyuncak Türk kahve fincanlarında kahve yapıp götürmüştüm ona. Ve çok net hatırlıyorum, sözde kahveleri götürmeden önce kırmızı bir ruj sürmüştüm. Değişen hiçbir şey olmadı. Hâlâ kırmızı ruj sürerim ve hâlâ eğer gözüme birini kestirdiysem ona ilk olarak Türk kahvesi yaparım. Çıkma teklifi geri gelsin çünkü bir erkeği ilişkiye ikna etmek için hiç olmadığımız biri gibi davranma palavralarından çok sıkıldım. Mesela ben bir geyşayım. Şu an gayet de bu geyşa halime kıymet veren, değerini bilen, bana da emek veren biriyle beraberim. Olmadığım biri gibi davranmıyorum.
BİR İLİŞKİMDE ADAM ‘İLİŞKİ’ DİYEMEDİĞİ İÇİN ‘İLETİŞİM’ DEMİŞTİ
Hadi bizimle en tuhaf ilişki deneyimlerinden birini paylaş…
Benim lanet olası bir anımda, adam ilişki demek istemediği için ‘iletişim’ demişti. (Gülüyor) “Bu iletişimde Denizciğim” diye başlayan bir cümle düşün. Senin iletişimine de Denizciğim’ine de… Pis samimiyetsiz. Özetle henüz ilişki bile demeye korkan, iletişim diyen erkolardan zaten koşarak uzaklaşmak gerek.
Melodi belli bir yaşanmışlıktan sonra Hürrem Sultan olmaya karar veriyor ve aslında asıl hikaye de burada başlıyor. Sence bir kadın için o eşik tam neresi?
Karşındaki insanı üzeceğini bilmeden yaptığın şey hata. Kadınlar hatayı affeder. Kitaptaki baş kahramanım Melodi de affederdi… Ama karşındaki insanı üzeceğini bilerek yaptığın şey kötülük. Kadınlar kötülüğü affetmez. Melodi de affetmedi. Affetmemeli kimse. Hemen çıkış yapmalı o ilişkiden.
ADI KONMAYAN TEREDDÜTLÜ İLİŞKİ BİÇİMİN BAŞ KALDIRALIM
Son birkaç yıldır kadınlara, ilişkilerinde çok emek vermemeleri gerektiği bilgisi pompalanıyor. “Bırakın o mücadele etsin” deniyor… Hiçbirine katılmıyorsun o zaman?
Ve daha neler neler… Yok işte erkek mağarasına et getirmekle mutluymuş, ona mücadele etme alanı bırakacakmışım. Kötü davranacakmışım, naz yapacakmışım, kaçacakmışım o kovalayacakmış… Naz da yapmıyorum, mücadele alanı da bırakmıyorum, kaçmıyorum da bilakis koşuyorum. (Gülüyor) Dürüst bir şekilde sevsin, bunu ifade etsin, mağarama da et getirmesin. Ben alırım, gerek yok. (Gülüyo
“Tabii ki ilişkimize emek verelim” diyorsun o halde?
Hem de hep bir ağızdan kadınlar olarak, taktik kovalamadan, sevdiğimiz ve bizi sevdiğini, istediğini net bir şekilde dile getiren insanlara emek verelim, onlarla ilişki kuralım, bu ne idüğü belirsiz ilişkilere, bu zamanın adı konmayan tereddütlü sevgi biçimine baş kaldıralım diyorum. “Beni seviyor mu acaba?” sorusunun kalbimize ve aklımıza düştüğü her anda, aslında sevilmediğimizi bilelim. Gerçek sevgi ve gerçek ilişki ‘acaba?’ dedirtmez çünkü, nettir. Şüphe yoktur.
İkili ilişkilerde durum çok mu vahim gerçekten yoksa biz mi kötü örneklere odaklanıyoruz?
Durum vahim bence ama bu durumu isteklerimizi net bir şekilde ifade ederek ve istediklerimiz olmadan da ilişki içine girmeyerek, görmezden gelmeyerek, hoş görmeyerek, baş kaldırarak, “Çıkma teklifi geri gelsin” diyerek vahim olan durumu tersine çevirebiliriz.
NE YAŞARSAM YAŞAYAYIM BEN DEVAM EDERİM!
Kitabı okurken sık sık içimden “izahı olmayan şeyin mizahı olur” ifadesi geçti. Bir çeşit ağlanacak hale gülme durumu… Sence konuyu bu kadar mizaha çevirmek de bir kabul yöntemi olabilir mi?
Benim bir dövmem var elimde, “devam et” yazıyor. Her ne olursa olsun kabul edip, devam etmek bence benim mutluluğumun formülü. Ben devam ederim, hem de her şeye. Şoka girersiniz. Başıma ne gelirse gelsin hem de. Ölüm dahil buna. Ayrılık ne be! (Gülüyor) Yoğun bakıma girdiğim zannedilir ama ben devam ederim. Hayat akar, aksi hayata aykırı. Onunla beraber akmak lazım. Olan güzeldir. Benim başıma gelen, hayalini kurduğumdan daha iyidir.
- 1 hafta boyunca için! 7 günde 7 kilo verdiriyor, aç kalmadan zayıflatıyor, kaşık kaşık yiyince yağları cayır cayır yakıyor
- Botoksa para dökmeye hiç gerek yok! Uyumadan 1 damla süren sabah 10 yaş gençleşiyor
- 40 yıllık yoğurtçunun sırrı! Taş gibi yoğurt yapmak için içerisine 15 adet ekleyin: Hem lezzetli hem şifalı, probiyotik etkisiyle vücuda iyi geliyor
- Kelle paçaya büyük rakip! Ruslar kaşık kaşık tüketiyor: Bağışıklığı çelik gibi güçlendiriyor, damar daralmasını önlüyor, lezzetli ve şifalı
- Kadir Ezildi tarifini verdi! Yağmura çamura meydan okuyor: Temizlik suyuna 1 çay bardağı ekleyin