Birol Güven: 'Mandıra Filozofu'nun kulübesi bir günde kurulur ama Çökertme'yi eski haline getirmeye ömrümüz yetmeyecek
Gözlerimizin önünde yanıp kül olan ormanlar, doğa, hayvanlar, canımızı öyle yaktı ki... Yakmaya da devam ediyor. Ama Çökertme’de dikkat çeken bir detay daha vardı, ‘Mandıra Filozofu’nun çekildiği o kulübe yanıp kül oldu. Çoğu insan için manevi bir miras gibiydi o kulübe. Şimdi sadece çekilen filmde kaldı. Hem filmin yapımcısı hem de kulübenin sahibi ünlü senarist ve yapımcı Birol Güven ile buluştuk. Diyor ki: O kulübe yeniden inşa edilir ama kaybolan canlarımız ne olacak? Yanıp kül olan doğamız ne olacak? Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr
‘Mandıra Filozofu’, milyonların izlediği bir filmdi. Oradan kendine bir hayat felsefesi edinenler vardı. Filmdeki o kulübenin özel bir hikayesi var mıydı?
O dönem teknede tatil yapıyordum... Çökertme’yi çok sevdim. Gittiğimizde Liman Koyu’nda kalıyorduk. Orada kalırken böyle bir hayal kurdum. Mekan bana ilham verdi. Sonra o yeri aldım. ‘Mandıra Filozofu’ diye yazdığım bir karakter vardı. “Buraya çok zengin biri gelse ve otel yapmak istese, bizim Mandıra Filozofu da bilge kişi olsa ve oyunu bozsa” diye kurmuştum kafamda. Bu film böyle çıktı. Küçük filmdi ama büyük bir fikirdi ve gerçekten milyonlara hitap etti.
Film aslında ölümü anlatıyordu...
Ana temamız ölümdü çünkü ortaya ölümü koyduğunuzda, geriye kalan hiçbir şeyin anlamı yoktur. Sen burada otel yapsan ne olur, yapmasan ne olur?
Hepimizin sınırlı bir zamanı var dünyada.
Hikaye, izleyici için o kadar etkileyici oldu ki o hikayeden esinlenip hayatını değiştirenler oldu diye biliyorum...
O kadarını başta ben de kestirememiştim ama evet; çok sevildi ve filmden etkilenip yaşam biçimini değiştirenler, oraya yerleşenler oldu... Çökertme’ye çok sık gittiğim için, o kişilerin bazılarıyla tanıştım. Evet orası güzel bir tarihi mirastı, insanların duygusal bağ kurduğu bir yerdi. Herkes gidip fotoğraf çektiriyordu. 10 yıla yakın bir hikayemiz var.
BİR SİNEMA OKULU KURMAYI HAYAL EDİYORDUK AMA ARTIK ORAYA HİÇBİR ŞEY YAPMAMAK EN BÜYÜK İYİLİK OLUR
Umarım hikaye devam eder...
Böyle bitmez tabii. Biz zaten orada ‘Dijital Esaret’ diye bir film daha çekmiştik. Rasim Öztekin’in de son filmiydi. Eylül ayında vizyona girebilir. Orası taştan bir kulübe, istesek hemen yarın yaparız. Yanan hayvanlar, canlılar, hatıralar paha biçilemez bir doğa gitti. Onu ne yapacağız? Ben oradaki köylülerin, köylerini terk etme anlarına daha çok üzüldüm. Keşke böyle olmasaydı. Bizim ömrümüz bir daha o köyü eski haline getirmeye yetmez. Belki bizim çocuklarımız görür.
Kulübeyi onaracak mısınız yeniden?
Bir müddet sonra düşünüyorum. Eylülden sonra gider temizler, toparlarız. İnsan eliyle yapılmış bir kulübe neticede. Orayı güzel kılan bizim kulübe değildi ki... O doğaydı. Bence kulübe de anlamını yitirdi. Arkadaki çam ağaçları olmadan o kulübe de bir işe yaramaz. İlerleyen zamanlarda oraya bir sinema okulu yapmayı hedefliyorduk. Biz orayı hemen yapsak bahçe olur, halbuki ormanlaşma yapmamız gerekiyor. Oraya şu an hiçbir şey yapmamak en büyük iyilik.
İNSAN, ÇOK KONFORLU YAŞADI VE BUNUN BEDELİNİ ÖDEYECEK
Çok yakın gelecekte belki Antalya ve civarına tatile gidemeyeceğiz.
Olacak olan o! Daha sıcak, daha kuru ve daha çok yangınlı olacak. Orman çölleşiyor, olay çok büyük. İnsan, çok konforlu yaşadı ve bunun bedelini ödeyecek. Hazırlık yaparsak daha az hasar görürüz. Doğayı ve kendimizi nasıl koruruz, ona çalışmalıyız.
YURT DIŞINDAN YARDIM ÇAĞRISI İYİ NİYETLİ BİR ÇABAYDI AMA MANTIKLI BİR ÇABA DEĞİLDİ
Bazı sanatçıların sosyal medya üzerinden yurt dışına yapığı yardım çağırısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mantıklı bulmadım. Çünkü bunu ancak Dışişleri Bakanlığı, diplomasi ile yapabilir. Dünyada kimse, sosyal medyadan çağrı yapıldı diye buraya uçak göndermez. O çağrıları yapanları da iyi niyetli buluyorum ama mantıklı bir çaba olarak görmedim.
BU, İKLİM KRİZİ DEĞİL İKLİM FELAKETİ VE KENDİMİZİ NASIL KORUYACAĞIMIZA DAİR BİR SENARYOMUZ YOK
Son gelişmelere dair neler düşünüyorsunuz?
Felaket anları insanları normalde birleştirirken burada bile bir kutuplaşma yaşandı. Bence şu anda yanlış bir noktada çatışıyoruz. Bu küresel iklim felaketi, burada bir sürpriz yok ve beklenen bir şeydi. Tüm dünyada benzer durumlar var. Her yer yanıyor. Dünya ısındı ve bundan sonra daha fazla böyle şeylerle karşılaşacağız ve bizim kendimizi bundan nasıl koruyacağımıza dair bir senaryomuz yok. Buna hazırlıklı olmalıyız. Önümüzdeki yaz daha kurak geçecek. Tüm kışı önümüzdeki yılın orman yangınlarına hazırlanarak geçirmemiz gerek.
Pandemi çoğu insanda bir farkındalığa yol açtı. Bu olaydan benzer bir öğreti çıkarır mı sizce insanlar kendilerine?
Umalım, öyle olsun. Biz, bir gecede pandemi denilen bir şey öğrendik ve farkındalığımız arttı, bu hafta orman yangınlarının ne demek olduğunu öğrendik. Bu, paha biçilemez bir eğitim. Keşke bu bedeli ödemeden bunu öğrenebilseydik. Bence çatışma zamanı değil. Bu çok anlamsız. Bunun nedeni küresel iklim felaketi, bakın ‘iklim krizi’ demiyorum. Bu tam bir felakettir ve bunlar bizim iyi günlerimiz. Bu yaz, önümüzdeki zamanlarla kıyaslayınca en serin yaz olarak hatırlanacak deniyor.
- 1 hafta boyunca için! 7 günde 7 kilo verdiriyor, aç kalmadan zayıflatıyor, kaşık kaşık yiyince yağları cayır cayır yakıyor
- Botoksa para dökmeye hiç gerek yok! Uyumadan 1 damla süren sabah 10 yaş gençleşiyor
- 40 yıllık yoğurtçunun sırrı! Taş gibi yoğurt yapmak için içerisine 15 adet ekleyin: Hem lezzetli hem şifalı, probiyotik etkisiyle vücuda iyi geliyor
- Kelle paçaya büyük rakip! Ruslar kaşık kaşık tüketiyor: Bağışıklığı çelik gibi güçlendiriyor, damar daralmasını önlüyor, lezzetli ve şifalı
- Kadir Ezildi tarifini verdi! Yağmura çamura meydan okuyor: Temizlik suyuna 1 çay bardağı ekleyin