Filmin hatırası yıllar boyunca hepimize yetecek
80’lerin özlenen yanlarına, fedakarlığa, sabretmeye, aşka ve dostluğa büyük bir övgünün olduğu 'Hatıran Yeter' filminin başrol oyuncusu Sümeyye Aydoğan ve yönetmeni Ömer Faruk Yardımcı ile buluştuk. "Hikayemizde aşkın iyileştirici gücüne parmak basmak istedik. Gerçek aşkın iyileştiremeyeceği şey yoktur" dediler.
RÖPORTAJ: OYA ÇINAR
Sümeyye Aydoğan, yeteneğiyle son dönemin en dikkat çeken oyuncularından ve şimdi yeni filmi ‘Hatıran Yeter’ vizyonda. 80’lerin özlenen yanlarına, fedakarlığa, sabretmeye, aşka ve dostluğa büyük bir övgü var filmde. Başrol oyuncusu Sümeyye Aydoğan ve yönetmen Ömer Faruk Yardımcı'yla buluştuk. Diyorlar ki: Filmimizin hatırası hepimize uzun yıllar yetecek.
Sümeyye, 24 yaşındasın ve en az 35’inde birinin kariyer çıtasını yakalamış durumdasın. Hem kariyerinde hem özel hayatında hızlı koşan biri misin?
Sümeyye Aydoğan: Özellikle koşu bandında çok iyi koşarım, evet. (Gülüyor) Şaka bir yana, özellikle öyle bir amaç gütmedim hiç ama hem kendi çabam hem de şansın yanımda olması sonucu çok iyi projelerle buluştum. Zaman kavramı göreceli tabii ama bazen iki projeyi aynı anda devam ettirdim. Çalışmayı çok sevdiğimden, önüme çıkan iyi fırsatları değerlendirdiğim için böyle bir algı olabilir.
Şu an bulunduğun yeri bütünüyle sen mi inşa ettin, yoksa biraz şansa da inanır mısın?
S.A.: Ben, insanın şansını kendisinin yarattığına inanıyorum Oya. O yüzden kendi çabam olarak görüyorum bunu, elbette doğru insanlarla ve doğru projelerle buluşmuş olmam bir şanstı. Şu ana kadar yürüdüğüm yoldan çok memnunum, umarım böyle devam eder.
“Hatıran Yeter” cuma günü vizyona girdi. Hem yazan yöneten taraf, hem de başrol oyuncusu olarak, filmin duygusunu nasıl anlatırsınız?
Ömer Faruk Yardımcı: ‘Hatıran Yeter’, 80’lerde başlayan, Yeşilçam filmlerinin duygusunu veren, güzel bir aşkla başlayan, sarsıcı bir hikaye. İzleyen herkes kendinden bir şey bulacak. Özünde bir aşk hikayesi gibi görünse de anne, baba, babaanne, torun… Pek çok farklı karakterin çok katmanlı bir hikayesi bu. 50 yıllık bir süreci inşa ettik. Ben sette çekilen ağlama sahnelerinin duygusuna filmi izlerken de girdim. İzlerken de ağladım.
S.A.: Tabii ki biz hikayemiz insanları sarssın, ağlatsın diye özel bir çaba sarf etmedik ama bizim çekerken yaşadığımız duygunun izleyene de aynı şekilde geçeceğine çok inanıyoruz.
80’LERİN ÖZLENEN YANLARINA DEĞİNDİK
80’ler, Türkiye’nin geçmişinde hem çok yaranın hem de çok güzel yaşanmışlıkların olduğu bir dönem. Biz filmde 80’lerin en çok hangi yanını göreceğiz?
Ö.F.Y.: Nostaljik yanını çünkü biz 80’lerin güzel ve özlenen tarafıyla ilgilendik. Bir arada olabilme duygusunu yaşatmaya çalıştık çünkü günümüzde en çok buna hasretiz ve hasret olduğumuz her duyguya dokunuyoruz. Aile bağlarına, komşuluğa, dostluğa…
Sümeyye, Leyla’nın sağır ve dilsiz olması senin için çok zorlayıcı oldu mu?
S.A.: Olmaz mı! Daha kostümlerimiz belli değilken başladık ders almaya, çalışmaya. Uykumuzdan, her şeyimizden fedakarlık yaptık çünkü işaret dilini tam anlamıyla öğrenmeden bunu yapamazdık. Yeni bir dil yeni bir insan, yeni bir dünya demek. Psikolojik olarak da maddi ve manevi olarak da zordu ama izleyince sonuna kadar değmiş dedim.
ENGELLİ DOSTLARIMIZ HEP YANIMIZDAYDI
Faruk Bey, siz de senaryoyu yazarken epey zorlanmışsınızdır, değil mi?
Tabii ki! Deneyimlemediğiniz bir duyguyu anlatmak çok zordur. Benim için en büyük sorumluluk, işitme engelliler filmi izlediğinde en küçük yanlış bir şey görmesin hissiydi. Çekim sürecinde engelli dostlarımız hep yanımızda oldular ve onları doğru yansıttığımızı söylediler. Bunun mutluluğu paha biçilemez.
Gerçek hayatta birçok engellinin herhangi birine göre çok daha güçlü olduğuna şahit olabiliyoruz. Leyla bu anlamda güçlü bir karakter mi?
S.A.: Başka bir engelliye göre kıyaslayamam ama kendi içinde ve Baha’ya göre güçlü çünkü ailesi ona gerekli tüm donanımları yüklemiş. Alması gereken tüm eğitimleri almış Leyla. Hayata bağlanmayı öğrenmiş her şeyden önce ve bunu Baha’ya da öğretmeye çalışıyor. Bu anlamda çük güçlü bence.
ZOR OLANA ÇEKİLMEK HEPİMİZİN DOĞASINDA VAR
Zor olanın, imkansız olanın büyüsü diye bir şey var mı? İnsan ruhu her zaman zor olana daha mı çok çekiliyor sizce?
S.A.: Bence evet, hepimizin doğasında var zor olana, yasak olana daha çok çekilme hali. En basitinden ‘çimlere basmayınız’ örneğindeki gibi, çocukken hepimiz bir basmışızdır o çimlere. Zorluğun güçlü ve bağlayıcı bir yanı olduğuna da katılıyorum ama bizim hikayemizde yapay bir zorluk durumu yok. Gerçek bir zorluk var ve buna rağmen gerçek bir umut da var. Zaten o yüzden aynı zamanda büyük bir sabır ve bekleyiş var.
BU HİKAYEDE BÜYÜK BİR SABIR VE BEKLEMEYİ BİLMEK VAR
‘Aşk her şeyi değiştirir’ fikrine inanıyor musunuz? Sizin hayattaki deneyiminiz de bu yönde mi?
Ö.F.Y.: Bence kişiye göre ve kişinin hayata bakışına göre değişir. Ama biz kendi hikayemizde aşkın iyileştirici gücüne parmak basmak istedik. Buradaki aşk sadece insanın karnında kelebeklerin uçması gibi bir durum değil, özünde çok gerçek bir sevgi var. Benim gerçek hayatta da daha kutsal bulduğum budur, hikayede de böyle. Gerçek aşk fedakarlığı beraberinde getirir ve iyileştiremeyeceği şey yoktur.
S.A.: Aşk kesinlikle çok güçlü ve dönüştürücü bir duygu ama bu hikayenin her yerinde aşk var. Büyük bir sabır var, beklemeyi bilmek var. Günümüzde en büyük sorunumuz bu bence. Beklemeyi, sabretmeyi bilmiyoruz. Gerçek aşk bunlarla büyüyen bir duygu oysa. Bu filmin bana kattığı en değerli şeylerden biri de bu. Sabretmenin, empatinin ne kadar değerli olduğunu çok daha derin hissettim. Her şey emek vermekle ilgili. Bizim hikayemizin de her noktasında emek var.
BU FİLMİN HATIRASI HEPİMİZE UZUN YILLAR YETECEK
Nedense yönetmen deyince insanların aklına genelde sert, katı tipler geliyor. Ömer Faruk Yardımcı çalışması zor bir yönetmen mi?
S.A.: İnanılmaz konforlu Ömer Hoca ile çalışmak. Hem arkadaşımız, dostumuz oldu hem de yeri geldiğinde yönetmeniminiz oldu. O çizgiyi çok iyi koruduk. Ailemden biri gibi hissediyorum. Yeni bir projede yine onunla çalışmayı çok isterim.
‘Hatıran yeter’ deyince film dışında aklınıza gelen biri ya da bir şey sorsam?
S.A.: Annem geliyor, ailem geliyor çünkü yaptığım her şeyde, attığım her adımda, onların hatıralarıyla, onların bana kattıklarıyla var olduğumu düşünüyorum. Ayrıca filmden ayrı düşünemem. (Gülüyor) “Hatıran yeter” benim için her zaman filmimizi de hatırlatacak ve hatıramız gerçekten uzun yıllar yetecek diye hissediyorum.
Ö.F.Y.: Benim için de ailem ama filmin duygusu da o kadar baskın ki içimde… Bana yeni yıla girerken, “Geçtiğimiz yılla ilgili en çok ne kaldı hafızanda?” dediler. “Hatıran yeter” dedim. Tüm senem bu filmle geçti, o yüzden filmden gayrısını çok düşünemiyorum. Ben de umuyor ve biliyorum ki hatırası hep yetecek!
- Buzdolabının sebzelik kısmına 1 parça koymak yetiyor! Sebze meyvelerin çürümesini önlüyor, 1 hafta tazelik sağlıyor!
- Kasım ayı saç kesim tarihleri! Kasım ayı saç kesim günleri 2024 ne zaman? Saç ne zaman kestirilir?
- Bilinen en güçlü kolajen deposu! Her evde var ama yüzüne bile bakmıyoruz: Kemikleri beton gibi sağlamlaştırıyor, kolesterolü damardan silip atıyor!
- 3 Kasım 2024 Pazar TV yayın akışı! Hafta sonu televizyonda ne var? Kanal D, Show TV, TRT1, ATV, Star TV, Now TV, TV8 yayın akışı
- Dünyanın hayran kaldığı lezzet! Herkes ayıla bayıla yiyor ama gerçek hikayesini bilen yok! Meğer 9 yıl önce...