Hâlâ güvende değilim tacizleri sürüyor
Sesi de kendisi de çok güzeldi. Katıldığı bir ses yarışmasıyla tanıdı onu Türkiye. Hatta Sibel Can, onun için ‘veliahtım’ demişti. Ama rüya gibi günler kısa sürdü. Mutlu Kaya, 2015’te kendisine takıntılı bir kişi tarafından başından vuruldu. 58 gün yoğun bakımda kaldı. Doktorların ifadesine göre yaşaması bir mucizeydi. Felç geçirdi ama onu da atlatmayı başardı. ‘Direniş’ adını verdiği bir single çıkardı ve tüm şiddet mağduru kadınlara adadı. Diyor ki: O saldırı olmasaydı, ben bugün dünya starıydım.
Alev Gürsoy Cimin röportajı
Mutlu, çok büyük badireler atlattın, ölümden dönüp yaşama tutundun. Şimdi seni dimdik ayakta görmek ne güzel…
İnanın paha biçilemez bir duygu. Hayatta olduğuma değil ama şiddet mağduru bir kadın olarak bugün bu kadar direniş göstermeme ve halen direnmeme daha çok seviniyorum. Artık adımın hakkını vermek, ‘mutlu’ olmak istiyorum.
İsminin hakkını en azından vurulmanın öncesini düşününce hiç veremedin mi?
Çok zor bir hayattı benim ki. İnsanlar ismiyle yaşarmış ama benim için öyle olmadı. Benim mücadelem doğuştan başladı ve çok acılar çektim. Çok büyük bir yoksulluğa gözlerimizi açtık; buna rağmen bir yerlere gelmek için çabaladık.
Kaç kardeşsiniz?
Sekiz kardeşiz. Ablam da ben de okuduk, zaten başka da çıkış yolumuz yoktu. Beden Eğitimi bölümünü kazandım. Babam evi terk etmişti. Hem okudum hem de çalışıp aileme bakmak zorunda kaldım. Ama o sırada bir anda hayatıma dahil olan cani, hayatımı allak bullak etti. Beni vuran kişiden, Veysi Ercan’dan bahsediyorum.
SES YARIŞMASINI KAZANIRSAM BENİM KURTULUŞUM OLUR SANDIM
Yardım isteyebileceğin kimse yok muydu?
Ailem dışında herkese söyledim aslında. Polise, savcılığa, arkadaşlarıma… İnsan yolda giderken kuşlardan dua ister mi? Dolmuşta giderken, sağıma soluma bakarken, bitkilerden, kuşlardan bile yardım dilenirdim. Ölmek istemiyordum ama buna cüret edeceğini biliyordum.
Ailene neden söylemedin?
O adam çok tehlikeli. Bizimkiler gariban. Ağabeyim gidip konuşsa ikisinden biri kesin diğerini öldürecekti. Cesaret edemedim buna.
Peki, bu korkuyla ses yarışmasına katılmaya nasıl cesaret ettin?
O dönem bu yarışmalar çok meşhurdu. Benim de sesim güzel. Bunu bir kurtuluş yolu olarak düşündüm. Gözümü kararttım. Babam da o süreçte iki yılı aşkındır yoktu ve biz çok kötü durumdaydık. Babam tefecilere o kadar borçlanmıştı ki biz zarar göremeyelim diye kaçmıştı evden. Bu yarışma benim için şans olur ve kazanırsam en azından aileme bir ev alır, kardeşlerimi okuturum diye düşündüm. Bir umutla o yarışmaya girdim. Ama her gün tehdit ediliyordum. Gördüğü yerde direkt bana saldırıyor ve işkence dozunda şiddet uyguluyordu.
VEYSİ ERCAN SEVGİLİM DEĞİLDİ BANA TAKINTILI BİRİYDİ
Olaylar nasıl başından vurulmana kadar geldi? Veysi Ercan sevgilin miydi?
Hayır, sevgilim değildi. Zaten sevgilisi olmadığım için bu bedelleri ödedim. Lisede tanıştım kendisiyle. Yaşım küçüktü. Ne olduğunu anlamadım. Önce arkadaş olduk, ardından bir baktım takıntılı saplantılı bir aşık haline dönüştü. Ama benden büyüktü ve öyle bir ilişki yaşayacak yaşta değildim. Zaten aile olarak zor durumdaydık, o tarz şeylere ayıracak hiç vaktim yoktu.
Sonra neler oldu?
Sözde beni seviyor ve evlenmek istiyormuş. Ben de yaşımı, şartlarımı söyledim, kibarca reddettim. Ama ardı arkası kesilmeyen tehditler başladı. Onu tanıdıktan sonra normal bir arkadaş bile olunmayacağını, kötü biri olduğunu anladım. Artık onu görmek istemediğimi söyleyince delirdi. “Hayır ya benimsin ya toprağın, başka seçeneğin yok” dedi. Ben 15 yaşındaydım, o 20.
KADINLAR, ‘SON KEZ KONUŞALIM’ DİYEN ERKEKLE SAKIN BULUŞMASINLAR O ‘SON KEZ’İN SONU HEP ÖLÜM
Yarışmadasın ve hayatın değişecek diye düşünürken bir yandan bunlarla mı uğraşıyordun?
Rüyada gibiydim ama şarkı söylerken bile içimde korku vardı. Sonra bu bir gün kanal binasına gidiyor, adını Mehmet Kaya olarak söylüyor ve diyor ki “Mutlu Kaya’nın amcasının oğluyum; bu kızı asla bir daha televizyona çıkarmayacaksınız.” Oradaki yetkililer bana sordu. Ben de doğru olmadığını söyledim. Sonra ben birinci olunca kısa süreliğine İstanbul’dan Diyarbakır’a döndüm. O sırada insanlar beni çok sevdi ve tanındım, bu onu delirtti. Epeyce bir tehdit etti, en son gün, “Son kez konuşalım” diye çağırdı.
Eve mi geldi?
Hayır, 18 Mayıs Pazar’dı hiç unutmuyorum. Gece saatleri… Yine aradı, bir sürü de mesaj atmış. “Kapının önüne gel seni son kez göreceğim ve sonrasında özgür olacaksın. Karşına çıkmayacağım hiç” dedi. “O son kez”lere hiçbir kadın inanmasın. O ‘son kez’in sonu hep ölüm. Zaten deli gibi olmuştum, beni öldürsün kurtulayım kafasındaydım.
Buluşma anında neler oldu?
Korkmak ölümden daha beter bir işkenceydi benim için. Dışarı çıktım; avluda bileğimden tuttu, “hadi gidiyoruz” dedi. “Gelmem” dedim, direndim. Hiç unutmam “Allah rızası için dur” der demez saçlarımdan tuttu ve yerde sürükledi. O an silahı çıkardı, alnıma dayadı ama demek ki ecelim gelmemişti, silah tutukluk yaptı, patlamadı. Ben de can havliyle elinden kurtulup içeri kaçtım. O sırada peşimden koştu. Ateş açtı; pencereden seken kurşun kafama geldi. Zaten o andan sonra yere yığıldım. Ablam Dilek ile göz göze geldik ve konuşamıyorum, beynim hasar görmüş. İçimden ‘kurtar beni’ diyorum sanki. Sonrası zaten yoğun bakımdı.
Yoğun bakımda ne kadar kaldın?
Bir buçuk ay sonra gözümü açtım ama uyandığımda o eski benden eser yoktu. Ağzımla yüzüm resmen yer değiştirmişti. Konuşamıyordum. Felçtim. Yine de derin bir nefes aldım. O caninin tehditlerinden kurtuldum diye. Herkesin çok güzel dediği kızın yüzü gözü delik deşikti. Elim, ayağım tutmuyor, eski Mutlu yok ama yine de o adam yok diye şükrettim. 1 ayda 48 kiloya düşmüşüm. Dişlerim hortumu ısırmaktan dökülmüş, ağzımda diş yoktu. Ben vurulduktan sonra yarışma bitmiş zaten. Aylarca fizik tedavi gördüm ve hâlâ görüyorum. Fiziken tam olarak iyileşmiş değilim. O korkunç olay olmasaydı, bugün belki çok farklı şeyler konuşacaktık. Belki bugün dünya çapında bir stardım.
Niye bu kadar uzadı tedavin?
Çünkü benim vurulmamdan birkaç yıl sonra ablam bir erkek şiddetine kurban gitti. Katledildi. Sonra avukatım, doktor olan kocası tarafından katledildi. Sırf boşanmak istediği için. Ben de dünyaya küstüm. Sonra tüm kadınlar için ayağa kalkmaya karar verdim.
SİBEL CAN SADECE ŞOV YAPTI YARDIM ETMEDİ
Direniş’ diye bir single çıkardın. Sanki seni anlatıyor bu şarkı?
Beni ve şiddet mağduru tüm kadınları. Asla bizi bitiremeyecekler. Asla yok edemeyecekler. Biz direneceğiz ve iyi erkekler de mücadelemizde yanımızda olacak. Şu an maddi gücümüz yok, tedavim çok pahalı, kimseden para pul istemiyorum, sadece tedavimi üstlensinler yeter.
Sibel Can bunu üstlenmedi mi zaten?
Vallahi kameralar önünde bir şovmuş hepsi. Çok merhametsiz biri. Ailem hastane önünde 1 liralık suyu alıp da içemeyecek kadar garibandı. O günden sonra bir daha ne aramış ne sormuş. Şovunu yaptı, gitti. Bir kuruşluk yardımı yok. Bana yardım etmek zorunda değil tabii. Tek üzüntüm, belki o yardım edeceğim diye yalan söylemeseydi, birileri tedavime yardım edebilirdi. Sibel Can aileye her türlü yardımı yaptı diye düşündü herkes sanırım, kimse yardım eli uzatmadı. Bir de onlara ev, araba aldım diye yalanlar söylendi. Çok üzüldüm. Ben kimsenin veliahtı falan değilim.
Seni vuran adam nerede şimdi?
Yedi yıl yatmış, şimdi dışarıda. Ellerini kollarını sallayarak geziyor. Mutlu’yu nasıl öldüreceğinin planlarını yapıyor. Sosyal medyada takipçilerim benim paylaşımlarımın altında bir şey yazınca onlara yazıyormuş. Ben hiçbir şekilde güvende değilim. Şu an istese aynı dakika gelip bir pencerenin önünde beni öldürebilir. Ve halen musallat oluyor. Benim sevenlerime hayranlarıma mesaj atıyor. İsterse yine yapar. Koruma talebim var ama işte… Hiçbir şey onu durdurmaya yetmiyor.
- Alt karın yağlarını mum gibi eritiyor! Göbek, bel ve simit bölgesini yok ediyor: Aç kalmadan zayıflatan karışım
- 1 hafta boyunca için! 7 günde 7 kilo verdiriyor, aç kalmadan zayıflatıyor, kaşık kaşık yiyince yağları cayır cayır yakıyor
- Çay suyuna 1 parça ekleyin! Çayın lezzetini 10 kat artırıyor: Saatlerce taze kalmasını sağlıyor
- Kışın favorisi, faydasını duyan kapış kapış alıyor! Kilosu 250 TL: Kemikleri beton gibi yapıp bağırsakları motora çeviriyor! Dünyanın en zengin magnezyum kaynağı
- Bardak bardak içince bağırsakları motor gibi çalıştırıyor! Vücudu C vitamini ve demirle dolduruyor, bağırsakları yumuşatıp kabızlığa son veriyor!