Hamilelik yalan, fotoğraflar sahte
Musa Aytun: Seren Serengil Yunanistan'da çocuk falan düşürmedi çünkü zaten hamile değildi! Fotoğraflarımızı Photoshop'latıp basına verdi
Hürriyet gazetesinin Kelebek ekinde Pınar Yılmazerler imzasıyla yayımlanan röportaj şöyle:
Aslında niyetim Musa Aytun’un gerçekte bir işi var mı, yok mu onu öğrenmekti. Bir de Seren Serengil’in basın açıklamasındaki iddiaların cevabını alayım demiştim. Ama Aytun’un yaptığı bir açıklama bunları bir anda gölgede bıraktı: Seren, Yunanistan’da çocuk falan düşürmedi çünkü zaten hamile değildi!
Geçtiğimiz günlerde Seren Hanım’la buluşmuşsunuz. Yoksa yeniden bir araya mı geliyorsunuz?
- Onun hayal gücüne hayranım gerçekten. Bazı olaylar çarpıtılabilir, tamam. Ama ben 9 aydır ne yüzünü gördüm ne de telefonla görüştüm. Yolda görsem kafamı çevireceğim bir insanla niye buluşayım!
Ama sizi o günkü kıyafetinize kadar tarif ediyor...
- Diyorum ya inanılmaz bir hayal gücü ve senaryo yazma kabiliyeti var. Her şeyin üzerine yemin ederim ki ne 9 aydır yüzünü gördüm, ne kendisinden haber aldım ne de onunla ilgilendim. Aylardır avukatlarımız aracılığıyla ayrılmak için pazarlık yapıyoruz. Başka hiçbir bağımız yok.
Hem Seren Serengil’in hem de annesinin kredi kartlarıyla kumar sitelerinde büyük oyunlar oynadığınız söyleniyor. Hiç kumarhane kapısından içeri girmemiş olabilirsiniz ama size ait olmayan kredi kartlarıyla internette kumar oynadınız mı?
- Bunların hepsi mahkemeye bir bir delil olarak sunuldu, bütün hesaplarım çıkartıldı. İddaa oyunlarını hep kendi hesabımdan oynadım. Benim ne sigaram, ne alkolüm var. Yemeğe gitmem, oraya buraya gitmem, bunu yaparım. Bu da benim zevkim.
Ama 150 bin liralık bir tutardan bahsediliyor...
- Annesi hastanedeyken Seren Serengil annesinin haberi olmadan iki kartı çantasından aldı. İki bankanın müşteri hizmetlerini arayarak da kartların şifresini değiştirdi. Ses kayıtları mahkemeye sunuldu zaten. Ben o şifreleri nereden bilebilirim ki! Benim bu kartlarla tek ilgim şu: İnternet üzerinden bir alışveriş yapacaktım. Kendisi dedi ki “Nakit ödeme, karttan al. Sonra o nakdi bana ver”... Annesinin bahsettiği 150 bin TL’lik tutar aslında 4 bin 750 TL’dir. Bu 4 bin 750 TL de Seren Serengil’in eline nakit olarak verilmiştir. Seren Serengil de bu parayla Levent’teki kuaförüne gidip takma saç, takma kirpik taktırmıştır. Annesi bana bu 150 bin TL’yi kanıtlayacak. Annesinin hayatı boyunca 150 bin TL’lik kredi kartı olmuş mu ki? 7 Ekim’e kadar kendisine gün veriyorum. Bu 150 bin TL’yi kanıtlamazsa, hayatında yaşayacağı kaç sene kalmışsa, hepsini mahkemede geçirteceğim.
NEVİN SERENGİL’İN 1 LİRASI BİLE YOK
Siz neyin pazarlığını yapıyorsunuz boşanmak için?
- Evden ayrılırken evinin kirasını bile ödedim, öyle çıktım. Yoksa sokağa atacaklardı. “Arabamın borcu var” dedi. “Tamam onu da öderim” dedim. “Ama 30 bin nakit lazım” dedi. Anlaşıldı, el sıkışıldı. Ben askerdeyim. Avukatımla buluşup, mahkemede imza atacaklar. Pazartesi sabahı avukatımı arıyor, kendisinin uydurduğu senaryo şu şekilde: “Aysel Hanım, ben çok hastayım. Kanser oldum, boğazım deliniyor. Şu an Amerikan Hastanesi’nde operasyona giriyorum. Bir ay beni müşahade altında tutacaklar, atom verecekler. Bir ay boyunca evden çıkamam.” Bir ay sonra yine pazarlıklar başladı, bu sefer istenen para çıktı 50 bin liraya. Sonra 70 bin lira oldu. Şimdi de 150 binden söz ediliyor. Benim annesine ne diye borcum olacak? Doğduğunda terk edip 10 sene sonra gördüğü kızlarından günde 50 - 100 lira alarak yaşayan bir kadın Nevin Serengil. Bir lirası olmayan bir kadın.
Ama çok varlıklı görünüyor...
- Hangi varlık? Dolmuşlarla gezen, günlük 100 lirayla yaşayan bir insan. İki tane evi var, birini 10 senedir satmaya çalışıyor. Bir de Seren ve annesi birbirine düşmandır aslında... Kendi açıklamaları var, “Ben bir gün şefkat görmedim, bir gün bana sarılmadı” diye. Bana kaç kere annesi için “İnşallah ölür de kurtulurum” dedi. Şimdi ana-kız rolleriyle bana saldırıyorlar. Böyle Bizans oyunlarıyla bir yere varamazlar.
Ne gibi Bizans oyunları mesela?
- Mesela Seren, annesinin kartının şifresini değiştirdi ya... Onun bir de takıntıları vardır; “Yalnız bankaya giremem, şuraya gidemem” gibi. Bana “Şu ATM’den parayı çek, bak şifresi bu. Şimdi beni görmesinler” dedi. Ben gittim, parayı çektim. Sonra da “Bankadan parayı çekerken kamera senin görüntünü aldı. Kredi kartını sen kullanmış oldun” dedi.
KARNINA BEZ KOYUP 70 MİLYONU AĞLATTI
İyi de Acarkent’te villaları var. Madem hiç paraları yok, nasıl geçiniyorlar?
- Orada kiracılar. Kendisi bu 5 sene içinde sadece iki kere para kazandı. Bir tanesi Kanal D’yle Paris Hilton’un benzeri bir program için anlaşma yaptı. Daha sonra iptal oldu. Bir avans aldı cüzi. Bu parayı da geri ödemediği için davalık oldular, o da ayrı problem. Daha sonra Kanal D vazgeçti davadan. Bir getirdiği para odur, ikincisi de tabak işi yaptı. O tabak işinden de gelen maksimum para 50 bin TL. O 50 bin TL’yi de benim kurmuş olduğum firmadan tahsil ettiği için, o gittikten sonra arkasından o paranın vergisini ödedim. Bir de Uçankuş’a bir şeyler yaptı, ondan 4-5 bin lira aldı. Ama ben bir yandan Seren Serengil’e de hak veriyorum. Şu anda 40 yaşına gelmiş olmanın psikolojik sıkıntısı var. Başka türlü reklam yapma durumu da yok. 5 senenin arşivlerini çıkarın; evliliği, hamileliği dışında başka röportaj konusu yok.
“Bu evlilik kıskançlık yüzünden bitti” dediniz. Eğer kıskançlık yüzünden bittiyse, niye ayrılmadan 5 ay gibi kısa bir süre önce tüp bebek sahibi olmaya çalıştınız?
- Sonuçta hep kendinize bir bahane uyduruyorsunuz. Her olumsuzluğa beyninizde bir çözüm üretiyorsunuz. Ta ki son ana kadar. Ben çok kişi biliyorum; çocuk sahibi olup da ikinci ayında boşanan. Yani çocuk olunca ilişki sonsuza dek sürmüyor! Benim bugüne kadar sakladığım bir şey var aslında. Karşınızdaki insan “Şu kişinin bana 150 bin TL. borcu var” derse, onu kendiniz gibi zannedip sözüne inanırsınız. Ama şimdi söyleyeceğim şey, bir insanın ne kadar korkunç yalanlar söyleyebileceğinin kanıtı! Seren Serengil’in en başta bir hamileliği vardı. Yunanistan’a gidildi; “Kordon dolanması sonucu bebek öldü” dendi. Onların hepsi düzmece. Seren Serengil hamile falan değildi. Karnına bezleri koyup 70 milyonu ağlattı! Kendisi de kameranın karşısında hüngür hüngür ağladı. Bu kadın bunu yapan bir kadın. Ben onunla aynı kulvarda yarışamam.
Neden böyle bir şey söyledi?
- Bir plak şirketiyle anlaşma yapmış, ama istediği gibi yürümedi işler. Ben eşimin hamile olduğunu dergiden öğrendim. Bir sabah kalkıyorum, dergide “Seren Serengil hamile” yazıyor. “Bu ne” dedim. “Yok işte ben bu adamlarla anlaşma yaptım. Peşimi bırakmıyorlar. Anlaşmada bir madde vardı, sağlık sorunları nedeniyle bir şey olursa sözleşme iptal edilirmiş. Ben de öyle söyledim” dedi. Dedim “Bunu haftaya açıklayacaksın”... Nasıl kavga ediyoruz! “Yok ama bunu açıklarsam bana tazminat davası açacaklar. Sen bunu ödeyecek misin? Benim hayatımı bitirirler” falan... Durumu düzeltme sözü verdi ama üç ayı geçti. “Bugün halledeceğim, yarın halledeceğim” derken, geçti mi 4,5 ay! Onun bir fotoğrafı var; Gazeteciler Derneği Gecesi’nde, turuncu bir kıyafetle. “Aman ellemeyin” diyor çevredekilere ama aslında hamile falan değil! 6 ay oldu, biz birbirimize giriyoruz. Annemlere de bir şey diyemiyorum. Evi terk etmişim, onlarla da görüşmüyorum. En sonunda aileme haber yolladım “Aramızda kalsın ama böyle bir şey yok, içiniz rahat olsun. Seren hamile değil” diye.
9 AYLIK BEBEĞİN MEZARI NEREDE
Onlar istemez miydi ki torunlarının olmasını?
- Daha 23 yaşındaydım. Hangi anne baba ister 23 yaşında oğlunun kendinden 11 yaş büyük biriyle evlenip hemen ardından çocuk sahibi olmasını! Seren en sonunda dedi ki: “Burada bunu yaparsak gazeteciler peşimizi bırakmaz. Yunanistan’a tatile gitmiş gibi yapacağız. ‘Orada düşürdük bebeği’ deyip geri geleceğiz. Biz apar topar gittik Yunanistan’a. Sözde oradan bir vatandaşmış gibi kendisi bir mail attı İstanbul’a; “Seren Serengil fenalaştı, aldığımız habere göre çocuğu düşürdü” gibilerinden. Geldik Türkiye’ye, otele geçtik. Basın geliyor, karşılarında hüngür hüngür ağlıyor. Ben artık ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemez oldum. Evlisiniz, açıklasam zor durumda kalacak. Kaldım öyle. “Sen konuş, ben konuşamam beceremem” dedim. Şimdi diyorum ki kendisine; gerek Türkiye’den gerekse Yunanistan’dan bir doktor raporu göstersin bana. 6 aylık bebeğimiz için mezarları açtırdı, sonunda babasının mezarına gömdürdü. Peki 9 aylık olduğunu iddia ettiği bebek tıbbi bir atık mıydı, cesedi nerede? Neden onu da alıp babasının mezarına gömmedi? Tabii ortada böyle bir bebek varsa! Bu kadının sınırsızca senaryo yazabileceğinin kanıtı bu. 70 milyonun önüne çıkıp “Ben bir hata yaptım, 70 milyonun duygusuyla oynadım. Onlara gözyaşı döktürdüm” deyip ruhunu temizlemesini bekliyorum. Bu insanı seven sevmeyen, tanıyan tanımayan insanlardan, Erzurum’dan bile arayan oldu oteli. Türk halkından özür dilesin. Bunu yapabilen bir insan neyi yapamaz? Benim için “Bir hafta evvel buluştuk” da der, “Kredi kartlarımı çaldı” da der.
Ama Seren Serengil’in hamile fotoğraflarını gördük hepimiz...
- Onlar nasıl oldu biliyor musunuz? Yunanistan’da fotoğraf çektirdik. Burada photoshop’latıp, gazetelere verdi.
TÜRK HALKINDAN ÖZÜR DİLEYECEK
Siz 1 sene boyunca sustunuz da neden şimdi anlatıyorsunuz bunları?
- Ailem için “Ölüm haberini almadan rahatlamam” dedi. Artık benim için tamamen yabancıdır. Ona karşı ne sevgim, ne saygım kaldı. Dediğim gibi artık benim için en önemlisi 7 Ekim. Mahkemeye her şey sunuldu. Karşı taraftan beklediğim, benim için sattıklarını iddia ettikleri evi ortaya çıkarmaları ve bu 150 bin liranın dekontlarını göstermeleri. Ayrıca Türk halkını var olmayan bir bebekle ilgili kandırdığı için de özür dileyecek.
- Asıl faydası sütünde gizli! Cildi gerim gerim gerip doğal botoks etkisi sağlıyor, kolajen üretimini destekliyor! Mermer gibi cildin sırrıymış
- Demeti 45 TL, faydasını duyan torba torba alıyor! Kemikleri beton gibi yapıyor, bağırsakları harıl harıl çalıştırıp kabızlığı bitiriyor! Doğal şeker ilacı
- Japonlar bardak bardak içiyor! Metabolizma hızını yüzde 100'e çıkarıyor, potasyum, demir, kalsiyum ne ararsan onda! Doğanın antioksidan kralı
- Suyunu sıkıp bardak bardak içenin kolesterol seviyeleri anında yere çakılıyor, doğanın C vitamini kralı olarak biliniyor
- Kaşık kaşık yiyoruz ama kan şekerini 300'e fırlatıyor! Damarları tıkayıp mideyi şişiriyor, kabızlığın en büyük sebebi!