MagazinHem çok olgun hem de çok genç hissediyorum

Hem çok olgun hem de çok genç hissediyorum

Paylaş
Hem çok olgun hem de çok genç hissediyorum

Oynadığı rollerin hakkını her zaman fazlasıyla veriyor. Duru bir güzelliği var. Tiyatro, sinema, müzik, her dalda yetenekli. Şimdi de sürpriz bir projeyle sevenleriyle buluştu. Muhteşem sesiyle ‘Al Yazmanın Oyası’ türküsünü yorumladı. Deniz Barut ile müziğe olan tutkusunu ve yeni projesini konuştuk.

Sevgili Deniz; sporcu, oyuncu, tiyatrocu yönünü biliyordum ama sesinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum. Müzik ne zamandan beri hayatında?

Haberin Devamı

Kendimi bildim bileli müzik hayatımda. Her tür müzik dalını dinler, yaratıcısına ve icrasına büyük saygı duyarım. İçinde bulunduğum her duygu durumunun bir şarkısı olur. Birçok insan için olduğu gibi, benim de üzüntümün, sevincimin eşlikçisi hep müzik. Ama en yakınlarım bile şarkı söylediğimi pek bilmezdi. Onlar da şaşkın. Zamanı gelmişti diyelim.

Kadife gibi sesin var, dinleyenlerin yorumları nasıl?

İnanılmaz mutlu oluyorum bunları duydukça. Anlatamam bendeki karşılığını. Söylerken hissettiğim geçiyor dinleyene, bundan eminim. Ne mutlu bana.

‘Al Yazmanın Oyası’ harika bir eser. Çok hüzünlendim ben dinlerken. Hikayesi ne?

Oldum olası türkü dinlemeyi de söylemeyi de çok sevdim ben. Her yörenin ve dönemin kendine özgü karakteri, acıları, kederleri, kadın erkek ilişkileri türkülerinde gizli. Bu türküyü de hep çok sevdim. Çok bilinen bir türkü değildi. Anonim bir eser. Kadın ağızlı bir türkü. Kadınlarımızın yıllardır sanatın ve üretimin içinde var olduğunun kanıtı.

Haberin Devamı

Proje nasıl gelişti?

‘Kadının Türküsü’ projesi, prodüktörü Mahmut Çınar tarafından bana anlatılınca aklıma ilk gelen ve en sevdiğin kadın ağızlı türküydü bu. Duygusu çok güçlü. Kederi sıradan cümlelerle ifade edecek kadar güçlü. Türküyü kaydettikten sonra ilk olarak anneanneme dinlettim. Çünkü o; duygulu, güçlü, sevgi dolu bir Yörük kadınıdır. Ağlayarak dedi ki, “Nereden buldun en sevdiğim türküyü?” Çok etkilendim bundan. Ve biraz araştırınca ikinci memleketim dediğim, tüm yazlarımın geçtiği Ula’ya ait olduğunu öğrendim.

Ben araştırdım hikayesini türkünün. Bir kadının ağzından kavuşamadığı sevgiliye yazılmış. Senin de kavuşamadığın, büyük hasret çektiğin insanlar oldu mu?

Ne güzel ifade etmiş değil mi özlemini basit sıradan cümlelerle. Ben kavuşamadığım bir sevgi yaşamadım ama inan benim sevmek algım öyle büyük ki, ben benzer duyguları sevdiklerim yanı başımdayken de yaşarım.

Platonik aşka inanır mısın?

Elbette. Ne güzel şeydir. Hepimiz yaşamadık mı? Sanırım benim gibi ilk gençlik yıllarında yaşayanlar daha şanslı oluyor. Çocukluk aşkı dediğimiz zararsız, iyi gelen bir duygu.

Haberin Devamı

TEMBELLİĞE TAHAMMÜLÜM YOK

‘Avlu’ dizisinde muhteşemdin. Demet Evgar ile başroldeydiniz. En son Demet’in setlerde çok problemli olduğu, ekibini üzdüğü söylendi. Senin gözlemin nasıldı?

O projeye emek veren herkes için ‘Avlu’nun çok özel ve unutulmayacaklar arasında olduğunu biliyorum ama bir oyuncu arkadaşımın çalışma ortamını ve koşullarını konuşmak üstüme vazife olan bir konu değil. Ben şahit olmadım ve hiç şahit olmadığım bir konuda açıklama yapmak istemem.

Peki seninle çalışmak zor mudur?

Benimle çalışmak çok kolay tabii ama sette hangi departmanda olursa olsun çalışkan, disiplinli, özverili ve saygılı biriyseniz… Kolektifi çok önemser ve uyum sağlarım. Hayatı kolaylaştırmayı severim ama her şeye rağmen değil. Tembelliğe ve samimiyetsizliğe tahammülüm yok. Birlikte üretebildiğim, çoğalabildiğim insanlarla çalışmayı seviyorum.

Hem çok olgun hem de çok genç hissediyorum

YA BİRİ İÇİN DEĞİŞİYORUZ YA DA BİRİNİ DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ

“Artık eskisi gibi aşklar yaşanmıyor” diyenlere katılıyor musun?

Haberin Devamı

Ben de bu cümleyi birçok kez kurduğumu hatırlıyorum. Birey olabilme çabası beraberinde kontrolsüz bir bencillik getirdi. Sevme tanımlarımız değişti. Artık ilişkiler kar-zarar üzerinden yürüyor. Alışveriş gibi görülüyor. Fazla hesap kitap girdi sanki aşkın içine. Samimiyetini yitirdi. Birini olduğu gibi sevebilmeyi unuttuk. Ya biri için değişiyoruz ya da birini değiştirmeyi amaçlıyoruz. Halbuki “Sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?” dizelerindeki gibi, şu günlerde şart anlaşılan.

Çok yönlü bir sanatçısın. Peki, sanatın hangi dalı seni daha çok heyecanlandırıyor?

En iyi antidepresandan daha iyidir sanat. Sanatçının bu aktarımı beni her zaman heyecanlandırdı. Hangi dalı olursa olsun, bana hep yüksek bir haz verdi ama sanırım müziği hep ayrı tutuyorum.

Hayatının nasıl bir dönemindesin?

Nefis bir dönemindeyim. Neyi, neden istediğimi ve istemediğimi çok iyi bildiğim, hatalarımı görüp, kendimi anlayabildiğim bir dönemimdeyim.

Şu sıralar seni en çok neler üzüyor?

Haberin Devamı

Hâlâ bir yerlerde savaşın olması, çocukların ölmesi ve bizim nispeten iyi yaşadığımız bir noktadan, elimiz kolumuz bağlı gibi sadece seyrediyor olmamız beni çok üzüyor. Sosyal medyadan savaşı lanetleyerek insani görevimizi yaptığımızı sanmamız beni üzüyor. Bu yüzyılda, yaşadığımız topraklarda, birtakım anaların, birtakım ‘aslan parçası’ ve ‘paşa’ sandıkları oğullarının, hükmedemedikleri kadınları öldürmeleri beni çok üzüyor. Sokaktaki hayvan dostlarımızın ‘can’ olduğunun unutulması beni üzüyor. Bu insani ve vicdani olarak tamamlanmamışlık çok üzüyor.

SABIRSIZIM HER ŞEY HEMEN OLSUN İSTERİM

Peki 40’lı yaşlarla birlikte nasıl bir Deniz ortaya çıktı?

Çok keyifliyim. Geçenlerde bir arkadaşıma da söyledim bunu. Mutlu uyanıyorum. Daha farkında ve daha kadın hissettiğim yaşlardayım. Hem olgun hissediyorum kendimi hem de hâlâ çok genç hissediyorum.

Tahammül edemediğin şeyler neler?

Şımarıklık ve kibir beni çileden çıkarır.

Değiştirmek istediğin bir özelliğin var mı?

Çok sabırsızımdır. Her şey hemen, bir anda olsun isterim. Bunu değiştirmek isterdim.