Magazinİşimde de ilişkilerimde de obsesifim

İşimde de ilişkilerimde de obsesifim

Paylaş
İşimde de ilişkilerimde de obsesifim

İşinde başarılı bir mimar, çok iyi olanaklarda yaşıyor, ilk bakışta çok kolay bir hayatı olması gerek ama hayat ona bambaşka imtihanlar sunuyor. ‘Ayazın Sonu Güneş’te Ayaz olarak izlediğimiz yetenekli oyuncu Birand Tunca ile dizi setinde buluştuk. Biraz Ayaz’ı biraz da Birand’ı konuştuk.

‘Ayazın Sonu Güneş’ çok tempolu ilerliyor ama günlük dizide oynamak çok zorlayıcı değil mi? Bir bölümü kaç günde çekiyorsunuz?

Haberin Devamı

Benim de ilk defa tecrübe ettiğim bir set ortamı. Yedi sekiz bölüm iç içe çekiyoruz. Haftanın altı günü, 10-12 saat çalışıyoruz. Bir de Ayaz karakteri hemen hemen her sahnede olduğu için dinlenme vaktim de olmuyor. Temposu diğer işlere göre farklı ama çok güzel gidiyor. Ben keyifli ve mutlu çalışıyorum.

İlk duyduğunuzda bir önyargınız, çekinceniz olmadı mı hiç?

Olmadı çünkü çok çalışmak istediğim bir dönemdeydim. Altı ay önce annemi kaybettim ve onun bana çok güzel bir duası vardı. ‘Öyle bir çalış ki beni hatırlamaya vaktin kalmasın’ diyordu. Galiba duası kabul oldu. Çok çalışıyorum ama onu unutmuyorum.

Ayaz’ın karakter olarak sizi cezbeden yanları neler?

Ayaz çok mükemmeliyetçi, obsesif bir karakter ama tek boyutlu yazılmış bir karakter değil. Genç bir iş insanı, bir sürü olanağı var ama o olanakların içinde samimi bir dünya arıyor kendine. O ters köşeleri beni cezbetti.

Haberin Devamı

Ayaz çalışkan, dürüst ve kuralcı biri. Bu ifadeleri Birand için de söyleyebilir misiniz?

Kuralcı olduğum, çok disiplinli olduğum yerler var ama ben genel olarak hiçbir kalıba girmemeye özen gösteriyorum. Çünkü hayat bir devinim. Bugün böyleyiz, üç gün sonra öyle bir durumla karşılaşırız ki verdiğimiz tepkiler de çok değişebilir. O yüzden kendimi tanımlamaktan kaçıyorum.

Ayaz’ın hayattaki en büyük imtihanı aşk mı sizce?

Bence aşk değil, kadınlar. Annesini çok eskiden kaybetmiş bir karakter, hep kadınlarla ilgili bir sorun yaşamış. Hoşlandığı birinin etrafındaki diğer kadınlara benzediğini fark edince direkt soğuyor.

Güvensizlik mi aslında hissettiği şey?

Güvensizlik de var. Belli bir doğruyla yetişmiş ve o doğrular dışında bir şeyi kolay kolay kabul etmiyor. O yüzden onunla beraber olabilecek bir kadın gerçekten saf ve masum biri olmalı. Ancak o şekilde kalbini açabiliyor. Yoksa çok duvarlı biri.

HAYAT MOTTOM: BEN HERKESE GÜLEYİM HAYAT DA BANA GÜLSÜN

‘Erkek çocuğu anneyi kaybedince adam oluyor’ demişsiniz. Oradaki adam olma tarifiniz nedir?

Büyüme hissi. Kökünden ayrılıyorsun. Tek çocuğum, hayatını annesine adamış bir çocuğum. Bu hissi herhangi bir cümleyle ifade etmek çok zor. Bir şey diyeceğim; biliyorum ki içini doldurmayacak. O yüzden özetle büyümek diyorum buna ben.

Haberin Devamı

Bir yayında bir konuşmanıza denk geldim ve izlerken ‘düzgün insan’ diye bir duygu geçti bana. Siz kendiniz için böyle söyleyebilir misiniz?

Sistemin bize öğrettiği bir düzgün insan profili var ve o ne kadar düzgün? Mantık olarak bakınca neye göre, kime göre? Kültürler, yaşama şekli, coğrafya… O kadar faktör var ki. Burada iyi olan başka bir yerde çok başka şekilde karşılanabilir. Böyle bir his geçirmek beni çok mutlu eder tabii ama ben düzgün olmaktan ziyade iyi insan olma gayretindeyim. Mümkün olduğunca kimseyi kırmayayım, herkese güleyim, hayat da bana gülsün şeklinde bir mottom var.

Defo olarak gördüğünüz, düzeltmek ya da onarmak istediğiniz yanlarınız var mı?

Biraz obsesifim işimde de ilişkilerimde de ama şu an onları da en rahat bıraktığım bir dönemimdeyim. Olabildiğince o defolardan uzaklaşmaya çalışıyorum. Tabii bunu bir yıl önce sorsanız çok farklı şeyler söylerdim. Dediğim gibi annemin kaybından sonra hayata bakışım komple değişti.

Haberin Devamı

ESKİDEN BİRİNİ YEMEĞE ÇIKARMAK İÇİN BİLE BÜYÜK ÇABA SARF EDİYORDUK

Aşkla ilgili büyük bir imtihan yaşadınız mı?

Hayatıma giren kadınlar iyi ki geldiler, bir şeyler öğrettiler ve gittiler.

Büyük bir aşk acısı çektiniz mi hiç mesela?

Öyle bir dönem oldu ama çok önceden. Konservatuarı birlikte kazandığım bir kız arkadaşım vardı. O zaman yaşamıştım o duyguyu.

Kime sorsam büyük aşk acısını 20’lerinde yaşamış oluyor nedense…

E çünkü günümüzde her şey o kadar hızlı ki. Eskiden birine ulaşmak, onu bir yemeğe çıkarmak için büyük bir çaba sarf ediyordun. Şimdi her şey öyle olağan ki. İster istemez duyguların yoğunluğunu da değiştiriyor bu tabii.

Günümüzde kadın-erkek fark etmeksizin birçok insan tek eşli olmakta zorlandığını söylüyor. Sizde durum ne?

Herkesin fikrine saygı duyuyorum ama bu biraz karşındakiyle de ilgili bir durum. Onu insan tek başına belirlemiyor bence. İlişki içinde karşılıklı olarak şekilleniyor.

Haberin Devamı

ANNEMİ KAYBETTİKTEN SONRA BANA BİR TEVEKKÜL GELDİ

Peki Birand’ın hayatındaki en büyük imtihanı ne?

Annem. Beraber geçirdiğimiz 19 yıl devam eden hastalık süreci. Babamla ayrılardı, o da çok destek oldu sağ olsun ama ben tüm hayatımı anneme göre dizayn ettim. Tatilime de onunla gittim. Her şeyimi ona göre şekillendirdim.

Çok yakınını kaybeden birçok insandan duyduğum bir söz var; ölümün yanında tüm acılar tırı vırı kalıyor… Katılıyor musunuz?

Çok doğru. Yakın zamanda bir flörtüm oldu. Bir gün konuşurken dedi ki; bensiz nasıl yaşarsın? O an dedim ki, ‘Bir dakika dur, bensiz yaşamak mı dedin?’ Ben altı ay önce hayatta onsuz yaşayamam dediğim insanı beş metre çukura gömdüm. Senin gitmen ne ki?’ Diyeceğim o ki; tırı vırı demem hiçbir acıya ama böylesini yaşadıktan sonra çok büyük bir kabule geçiyorsunuz. Bir tevekkül hali geliyor insana. Bir defter kapanır, biri açılır. Hiçbir şeye tapmıyorum. Hayatımı bu anlayış üzerine kurdum.

KISA KISA..

Hayatta en şükrettiğiniz şey ne?

Sahip olduğum aile terbiyesi.

En çekilmez yanınız ne?

Dağınığım.

Bir kadında fiziksel olarak sizi en kolay ne tavlar?

Gözlerine bakarım. Bakışı ve duygusu önemli.

Uyandığınızda eliniz ilk neye gider?

Telefona gidiyor maalesef.

Kadın olsanız Birand’la sevgili olmak ister miydiniz?

İsterdim ya. Bu zamanda Birand gibi birini bulmuşum, daha ne! (Gülüyor)

Sadık bir sevgili misiniz?

Karşımdaki insan sadıksa ben de sadığım.