Kadınlar için kadınlarla yürüyorum ve yol çok güzel
Kadın ve Doğum Uzmanı, Cinsel Terapist Doç. Dr. Gökçen Erdoğan POSTA'daki köşesinde özellikle kadınların dertlerine derman oluyor. Cinsel konulardaki cehaletin sınırının olmadığını söyleyen Dr. Erdoğan, "Cehalet bazen seçim, bazen yazgı. Ama kimseyi cehalete terk edemeyiz" diyor.
RÖPORTAJ: OYA ÇINAR
Doç. Dr. Gökçen Erdoğan, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, aynı zamanda cinsel terapist. Mesleğinde fark yaratanlardan. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların pek çok sorunu üzerine ciddi araştırmalar ve çalışmalar yürütüyor. Sosyal medyada da hayli aktif. POSTA’daki köşesinde de çok eğitici ama bir o kadar eğlenceli yazılar yazıyor. Onu daha yakından tanımak istedik.
KADINLAR İÇİN KADINLARLA YÜRÜYORUM
İyi bir hekimsiniz. Gazetemizde özellikle kadınlara yönelik şahane yazılar yazıyorsunuz. Peki, bunların ötesinde siz kendinizi nasıl anlatırsınız?
Bir insan, bir kadın, bir anne, eş, evlat, kardeş ve elbette hekim. Uzmanlık alanımı ise kadın hastalıkları ve doğum, cinsel terapi ve genital estetik olarak özetleyebilirim. Uzun yıllardır, kadının toplumsal varlığını besleme üzerine çalışmalar yapıyorum ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratma çabası içindeyim. Yazılar yazıyor, projeler üretiyorum, sosyal medya ve medyayı bu amaçların bütünü için efektif kullanmaya çabalıyorum. Ve bildiğiniz üzere Posta’nın da yazarlarından biriyim.
Kadınlara pek çok farklı konuda destek olduğunuzu biliyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğini çok önemsiyor ve bu konuda çalışmalar yürütüyorsunuz…
Toplumumuzun maalesef kemikleşmiş bazı yanılgıları ve değişmesi gereken alışkanlıkları var. Erkeği öncelemek, kadını erkeğe hizmetle görevli kılmak ve bilhassa cinsel yaşamda kadının varlığını yok saymak gibi. Her şeyden önce kadınların erkeklerle eşit haklara sahip oldukları bir dünyanın düşünü kuruyorum. Ancak bunun yalnızca düşlemek ya da oturup şikayet etmekle değişmeyeceğini biliyorum. Toplumda, gerçek ve ulaşılabilir bir bilinç yaratmak gerekiyor.
Siz bu konuda nasıl çalışmalar yürütüyorsunuz?
Kadınlara kendilerini anlatmakla başladım işe. Bedenlerini tanımalarına dahi izin verilmeyen kadınlara bedenlerinden, cinsel sağlıktan ve haklarından bahsetmekle başladım. Bu bir halka ve inanın emek verdikçe büyüyor. Kendini tanıyan, anlayan kadınlar, haklarına sahip çıkmaya, kendilerini ifade etmeye ve toplumun kalanıyla eşit ve bütün olmaya başlıyorlar. Çıkmaz sokaklarda dolanıp durmanın faydasızlığını anlatıyorum aslında, başka hayatların da mümkün olduğunu, yazgının kırılamaz olmadığını. Değişimin mümkün olduğunu anlatmaya çabalıyorum. Bu konuda kitaplar yazdım, gerçek yaşam ve terapi öykülerinden oluşan ve nelerin başarılabileceğini anlatan kitaplar...
Sosyal medyada da hayli aktifsiniz…
Evet. Medyanın bu farkındalık çalışmalarımdaki desteğini de asla yadsıyamam. Sosyal medyada, kliniğimde, çeşitli projelerle kadınların ve toplumun farkındalığı için elden ne gelirse yapıyorum. Yıllardır, kadınlar için kadınlarla yürüyorum. Ve yol uzun olduğu kadar güzel de… Çok güzel.
CEHALET BAZEN SEÇİM BAZEN DE YAZGI KİMSEYİ CEHALETE TERK EDEMEYİZ
Sosyal medyanızda zaman zaman size gelen ilginç soruları cevaplıyorsunuz. Denk geldiğim bir tanesi hayli ilginçti. Vajinada bulduğunuz en ilginç şeyin ceviz olduğunu söylediniz. Hamile kalmak için konulmuş. Bu yüzyılda bu kadar cehalet size de korkutucu gelmiyor mu?
Cehalet nasıl bir şey biliyor musunuz? Dipsiz ve sınırsız. Aklınıza, hayalinize gelmeyecek ve burada yazamayacağım çok öykü var. Çok gerçek var. Cehalet bazen seçim olabiliyor evet ama bazen de yazgı oluyor. Bunun içine doğuyor insanlar, başka türlüsünü bilmiyorlar ve mukayese etme şansları da olmuyor. Ve kimseyi cehalete terk edemeyiz. Buradan çıkış var. Her şeyi topyekün değiştirmeye gücümüz yetmeyecek belki ama bir her zaman sıfırdan büyüktür.
“Bu işi neden yapıyorum?” sorusunun sizdeki en temel açıklaması ne?
Kadınların, mutlu, sağlıklı, eşit ve özgür bir yaşamı hak ettiklerine tüm kalbimle inanıyorum. ‘Ben bir doktor olduğum için hak ediyorum ama ev hanımına bu kadarı fazla’ diye bir şey yok. ‘Zenginler hak ediyor ama yoksullara çok bile’ diye bir şey yok. Biz hepimiz birlikte, hazzı, sağlığı, mutluluğu, söz hakkını hak ediyoruz. Bunun bir parçası olmaktan başka çarem yok, başka türlü mutlu olamam.
ORGAZM DAHİL TÜM MUTLULUKLAR HAKKINIZDIR
Bir milyondan fazla insan sizce sizi neden takip ediyor?
İnsanların, kendilerini dinleyen ve anlayan birilerine ihtiyacı var. Sabırla anlatacak birilerine. Utanmadan soru soracakları, aşağılanmadan yanıtlanacakları diyaloglara ihtiyaçları var. Bilmek, şanstır. Şansını, bu şansa sahip olmayanlarla paylaşmaya açık insanlara ihtiyaçları var. Bunu yapıyorum sanırım en yalın haliyle. Her şeyi konuşabilecekleri, danışabilecekleri biri olduğumu biliyorlar. Gücümü, bu güvenden alıyorum ve sonra da bu gücü onlarda da yaratmak için kendinin ve haklarının farkında kadınlar olmalarını sağlamaya çalışıyorum.
21. yy’da kadın olmak başlıklı söyleşiler yapıyorsunuz. Kadınlara o sohbetlerde ilk ne diyorsunuz? Onları en çok hangi konularda ‘uyandırmayı’ amaçlıyorsunuz?
Orgazm dahil, tüm mutluluklar hakkınızdır. Dünyaya, erkeğin ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara bakım vermek için gelmediniz. Saygı ve sevgi gördüğünüz ilişkilerde kalın. Bazen zor olacak ama değerinizin bilinmediği ve zarar gördüğünüz yerlerden gitmeyi mutlaka deneyin. Çaresizlik, tek seçenek değil. İnsan kendinden yeni bir insan doğurabiliyor. Kusursuz olmak zorunda değilsiniz ama kendinizi gözetmek zorundasınız. Bunları mutlaka söylüyorum. Ve bence gözle görülür bir uyanış da var. Herkes uyanmadı evet ama uyku eskisi kadar tatlı gelmiyor.
Yüzlerce farklı kadın hikayesine hakimsiniz. Tecavüze uğrayan, şiddet gören, mağdur kadın hikayesi… Bu kadar kötü hikaye insanın psikolojisini zamanla çok yormuyor mu? Kendinizi ruhsal olarak olarak nasıl koruyorsunuz?
Profesyonel destek aldığım dönemler de oluyor. Kötü hissettiğim için değil, bütün insanların profesyonel psikolojik destek almasını temel ihtiyaçlardan biri olarak gördüğüm için. Herkesin bu imkana erişmesini hayal ediyorum. Ama bence asıl korunma yöntemim, elimden geleni yapmak ve özel yaşamımla iş yaşamımı elden geldiğince ayırmak. Sırtımı dönmüyorum, görmezden gelmiyorum, elimi taşın altına koyuyorum.
Mesleğinizin en zevkli yanı ne?
Kadınların ne kadar harika varlıklar olduğunu görmek, tekrar tekrar görmek ve bunu onlara söylemenin, göstermenin her zaman başka bir yolunu fark etmek. Hastalıkta, sağlıkta ve her durumda.
Kadın girişimcilere de ilham ve destek oluyorsunuz bir yandan. Kendi girişiminiz de hızla büyüyor. Bunun da kadınlar üzerinde etkili olduğuna inanıyor musunuz?
Kim ne derse desin Türkiye’de kadınların çaresizliğinin en büyük nedenlerinden biri ekonomik özgürlüklerinin olmayışıdır. Ben imkanlarım doğrultusunda iyi bir marka yaratıp klinik çalışmalar yapabiliyor, ihtiyaçlara en iyi yanıtları verecek ürünleri formülize edebiliyorum. Daha büyük düşünüp daha büyük hareket edebiliyorum, kabul. Ama bir başka kadın dikiş dikebiliyor, boncuk dizebiliyor. Merdiven sileni var, çocuk bakanı var. Adı ilhamsa ilham, destekse destek. Ben yıllardır özel günlerde el emeği ürünler sunan kadın girişimcilere başvururum. Olabildiğini görmeliler çünkü. Olabildiğini bir gören hemen yanındakine de gösteriyor. E güçleniyoruz işte böylece.
- Siirt'te satışa çıktı! Kilosu 350 TL: Yağışlı ve karlı havalarda tüketin, uzun süre tok tutuyor
- Siyah noktaları tek seferde bitiriyor! Lekeleri 3 ton birden açıyor: Ciltte biriken yağı silip süpürüyor
- Bağırsak kurtlarını patır patır döküyor! Sabah aç karna tüketin: Parazitlerin kökünü kazıyor
- Tarçın alırken 2 kere düşünün! Kokusundan kendini ele veriyor: Toz mu alınmalı çubuk mu?
- Evdeki gizli tehlike! Sakın bulaşık makinesine koymayın: Tahta kaşıklar nasıl temizlenir?