Kendimi kutsanmış hissediyorum

Ege, alkışlar, ıslıklar senin için. Ülkemizi yarışmada çok güzel temsil ettin. Nasıl hissediyorsun?

Çok teşekkür ederim. Sanki kutsanmış gibi hissediyorum. Bu kadar insandan sevgi görmek beni inanılmaz mutlu etti. Sevgi çok büyük bir enerji. Bir çiçeğe bile o sevgiyi hissettirdiğinde daha güzel açıyor. Ben de kendimi daha motive ve iyi hissediyorum. Hem kendim, ailem hem de ülkem adına çok gururluyum.

Yakışıklılığın bir yana, sempatik ve pozitif tavırların da çok ilgi gördü ve konuşuldu. Gerçek hayatında da hep böyle misin?

Bence zaten aldığım güzel dönüşlerin en büyük sebebi bu. İnsanlara o samimiyetim geçti diye düşünüyorum. Asla rol kesmiyorum. İlk 10’a girmemi de ben buna bağlıyorum. 20 gün boyunca oradaydık ve bazıları gerçekten çok kasıntıydı. Ben hep rahattım. Hatta galiba biraz gereğinden fazla rahattım. (Gülüyor)

Ne anlamda rahattın? Giderken çok keskin bir hedefin yok muydu?

Aksine. Mutlaka ilk 10’a gireceğim diyerek gittim. Neticede bu uluslararası bir yarışma. Eğlencesine katılmak olmazdı. Türkiye’yi temsil etmeye gittim sonuçta. Bu büyük bir sorumluluk. Ama bunun için, olmadığım biri gibi görünme çabasına girmedim. Neysem oydum.

Ege Karabenli Mr. World yarışmasında

Hırslı mısındır normalde?

Çok… Çok hırslıyımdır hem de. Hele de biri ‘yapamazsın’ dediğinde. Demir iradeye dönüşürüm direkt.

İlk 10 okunurken, adını ilk duyduğun an ne hissettin?

Sevinç, şaşkınlık, gurur… Bir sürü duygu bir aradaydı. Bir de açıkçası alfabetik sırayla okunduğu için, Filipinler’e geçecek herhalde dedim bir an. Türkiye’yi duyunca, “Vay be!” dedim. Hayatın insana ne getireceğini tahmin etmek zor, onu çok güzel bir şekilde öğrendim bu yarışmada.

Genelde bu tip yarışmalara herkes arkadaş yönlendirmesiyle katıldığını söyler. Sen nasıl karar verdin?

O da ilginç oldu. Ben aslında bir modellik çekimi için Amerika’ya gidecektim. Vizem çıkmadı. ‘FlashModel’ ajansıyla çalışıyorum. Postaneden çıkıp ajansa geldim. Cemal Abi, (Dindar) yarışmadan bahsetti, başta biraz negatiftim aslında ama sonra yarışma konusunda Cemal Abi’nin de beni aydınlatmasıyla gitmeye karar verdim. “İleride çocuklarına anlatacağın hikayen olacak, Türkiye’yi temsil edeceksin” deyince ikna oldum.

EN ÇOK GÜLÜŞÜME VE VÜCUDUMA İLTİFAT ALIYORUM

Sosyal medyada, “Hayalimdeki erkeğin tüm kriterlerine sahip, Tanrı’dan torpilli” gibi yorumlar okudum. Deyim yerindeyse, sen kendine aynada bakıp halleniyor musun hiç?

Ben neyim be gibi bir tribim hiç yok. Onu daha çok çalışarak yaptığım şeyler için söylüyorum. Spor yapıyorum mesela. Bedenimi kontrol ediyorum. Çalışarak yapınca, “Aferin, yapıyorsun bu işi” dediğim oluyor.

Kendinde en hayran olduğun şey ne?

Çalışkan ve hırslı olmam. Bir de atletik bulurum kendimi. Fiziksel zekam epey baskın. Yaptığım bir şeyi hemen kavrarım. Bileğime güvenirim.

Dışarıdan aldığın fiziksel övgüler genelde hangi bölgede toplanıyor?

Genelde güzel güldüğümü söylüyorlar. Bir de vücuduma çok iltifat alıyorum.

Ege Karabenli yarışmada giydiği Zeybek kostümü ile büyük ilgi topladı

GÖZÜM HOLLYWOOD’DA OSCAR’I ALMAK İSTİYORUM

“İnşallah sinema sektöründe kendini yedirmez” gibi yorumlar okudum hakkında. Oyunculuğa başlamak gibi bir planın var mı?

Benim İstanbul’a gelme sebebim oyunculuktu zaten. Şu an Türkiye sineması da çok iyi bir yerde bence. Dünya çapında oyuncularımız, yönetmenlerimiz var.

Ege’yi taşımak istediğin mutlu ve başarmış diyebileceğimiz karenin içinde neler var?

Gözüm Hollywood’da. Oscar’ı almak istiyorum.

Hayatın bir gecede değişmiş gibi hissediyor musun?

Güzel teklifler gelmeye başladı ama öyle kendini kaybetmiş bir ruh hali içinde değilim. Birden bir sürü şey denemek yerine önce kendimi geliştirmek, donatmak istiyorum. Oyunculuk eğitimi almak istiyorum.

DOĞUM HARİTAMI ÇIKARMIŞLAR AMA YANLIŞ…

Peki, Ege Karabenli aslında kim, birçok insan şimdi bunu merak ediyor. Nasıl bir aileye doğdun?

Aydın doğumluyum. Tek çocuğum. Annem Aydınlı, baba tarafım Selanik göçmeni. Büyük dedem Selanik doğumlu. Liseyi Kuşadası’nda okudum. Sonra Dokuz Eylül Üniversitesi’nde işletme okudum.

Şimdi senin doğum haritanı çıkarmaya falan da başlamışlardır…

Hem de hemen ama yanlış çıkarmışlar. (Gülüyor) Doğum tarihimi her yer 1 Ocak diye yanlış yazmış. 9 Kasım doğumluyum.

Çocukken ne olmak istiyordun?

Asker olmak isterdim hep, asker oyuncaklarım vardı. Törenlerde askerler geçerken seslenirmişim onlara hep, bana bakmazlarsa sinirlenip yere tükürüyormuşum.

Şımarık ve zıpır çocuklardanmışsın yani?

Çook! Zaten o yüzden okula da bir yıl geç başladım. Teneffüs olunca kaçardım hep. Durmak istemiyordum okulda.

Çok sakin ve neşeli göründüğün için seni acaba ne sinirlendirir diye merak ediyorum…

Sevdiğim insanlara yapılan bir haksızlık beni çok sinirlendirir. Koruma güdüm girer hemen devreye. Öyle durumlarda kralını tanımam.

TAVLANMAK DEĞİL TAVLAMAK İSTERİM

Yarışmadan sonra Instagram DM kutuna en çok hangi sorular geldi?

Boyun kaç, burcun ne? (Gülüyor) Buradan da cevaplamış olayım. Boyum 1.90 cm, burcum Akrep.

Nazar, enerji, totem konularına ilgin nasıl?

İnanırım ama çok kurcalamam, takılmam. Karmaya çok inanırım ama.

Tavlamak mı tavlanmak mı, hangisi hoşuna gider?

Kesinlikle tavlamak. Ben uğraşmak isterim.

Terk etmek mi daha zor terk edilmek mi?

Terk etmek daha zor.

Mesaj insanı mısın, arayıp konuşmayı mı seversin?

Direkt yüz yüze konuşmayı tercih ederim.

AŞK, İNSANI APTALLAŞTIRIYOR

Sevgilin var mı?

Yok, üç yıldır devam eden bir ilişkim vardı, dört ay önce bitti.

Ay o ne yanmış, tütmüştür şimdi…

Olabilir… (Gülüyor)

Aşk sana ne ifade ediyor?

İnsanı olumlu yönde çok etkileyen ama bazı konularda da maalesef aptallaştıran bir his.

Aşk acısı çektin mi hiç?

Çektim ama çok sürmedi.

Şıpsevdi misin?

Yok, hiç değilim hem de.

Bazıları ergenliğini beğenmez. Sonradan güzel ve yakışıklı olduklarını söylerler hatta. Sen hep sınıfın o yakışıklı çocuğu muydun?

Yok beni severdi herkes, arkadaşlarım da hocalarım da… Hatta her sınıfın takvimi olurdu, oraya bir öğrencinin fotoğrafı konurdu. Orada hep ben olurdum. Beden Eğitimi dersinde hep ben başkan olurdum.