Nazlı Bulum: Dünyada mansplaining sorunu var
Kanal D’nin reyting rekortmeni dizisi ‘Sadakatsiz’in ‘Nil’i Nazlı Bulum gösterdiği performansla dikkat çekiyor. Güzel sanatlar lisesi ve Kadir Has Üniversitesi Tiyatro Bölümü mezunu olan Bulum daha 15 yaşında profesyonel olarak tiyatro yapmaya başlamış. Bugüne dek bağımsız filmlerde ve televizyon dizilerinde yer alan Nazlı Bulum’u artık herkes tanıyor. Kadına, çocuğa, hayvana şiddet kadar erkek egemenliğin kadını küçümsemesinden de şikayetçi... Uğur Alkapar / ugur.alkapar@posta.com.tr
Sadakatsiz ile büyük kitlelere ulaştınız. Hayatınızda ne değişti?
Dizi benim mesleğimdeki yerimi değiştirdi. Her hafta çekilen bir işte yer almak çok geliştirici, yer yer zorlayıcı. Daha önce kamera önünde bu kadar yoğun oynamamıştım o yüzden çok mutluyum. Çok da güzel tepkiler alıyorum. Negatif bir şey yaşamıyorum. Seyircimiz işi sahipleniyor ve takdir ediyor.
Set nasıl geçiyor?
Yönetmenimiz Neslihan Yeşilyurt zaten aynı dili konuştuğu bir ekiple çalışıyor. Yapımcılarımız, oyuncu kadrosu ve set çalışanlarımız da çok kıymetli insanlar. Uyum ve heyecan içinde geçiyor set.
Hikaye şu an başka bir yere evrildi ama başlarda şiddet mağduru bir kadını oynadınız. O sahneler size kendinizi nasıl hissettirmişti?
Psikolojik olarak etkilenmedim. Zaten bu sahneler çok tekniktir. Taro ile oynadığım için de çok şanslıyım. Fiziksel ve duygusal olarak zor sahnelerimiz oldu. İyi eğitim almış ve bu konuda çok hassas. Yalnız sahnelerde değil, kamera arkasında da herhangi bir temas kuracağı zaman müsaade isteyen bir oyuncu.
Bu konuda mesaj verme anlamında bir sorumluluk hissettiniz mi?
Tabii ki bir sorumluluğu oluyor. Çünkü bu mesele çok güncel ve bu konuda bir şey söyleme fırsatınız var. Bu hassasiyetle ilerlemek için çok çabalıyoruz. Yaşanan şiddet, Asya ve Nil’in yol arkadaşlığının başlamasına vesile oluyor. Ben bu ilişkiyi çok seviyorum ve önemsiyorum.
Dizilerin bu konuda bir bilinç oluşturma misyonu var mı sizce?
Bu sorumluluk gerektiren bir iş. Kanal D gibi ulusal bir kanalda olmak da büyük bir araç. Her ne kadar dizi hikayeleri kurmaca olsa da, kurgulanan insanlar, yaşadıkları kendi hayatlarına dair öznel durumlar olsa da toplumdaki sorunları gözeterek üretmek önemli. Karakterler katmanlı yazıldığında vereceğiniz mesajlar yerine ulaşıyor. Kadına, hayvana, çocuğa şiddet, aile içi istismar artık insanlığın kaldıramadığı şeyler. Tüm dünyada bir bilinç hareketi başladı. Dizilerin bu konuda üstlerine önemli bir pay düştüğünü düşünüyorum.
‘MANSPLAINING’ NEDİR?
Şiddete maruz kalsanız nasıl davranırsınız?
Büyük konuşmamak lazım ama ben maruz kalmam. Birinin bana zarar verme hakkının olmadığının iyi öğretildiğini düşünüyorum. Dünyada fiziksel şiddet dışında da ‘mansplaining’ sorunu var. Bu İngilizce erkek (man) ve açıklamak (explaining) sözcüklerinden oluşan bir terim. Yani “Bir erkeğin bir kadına, küçümseyici veya büyüklük taslayan bir biçimde bir şeyler anlatması” anlamına geliyor. Bu ataerkil bir anlayışla ilgili. Sosyal çevremizde, ailemizde karşılaşabildiğimiz bir cinsiyet problemi. Bununla ilgili bir farkındalık geliştirmeye çalışıyorum.
HAYATI TiYATRO
Sizi arkadaşlarınıza sorsak hakkınızda ne söylerler?
Komik ve çalışkan derler.
Hayat Nil değil de Nazlı için nasıl geçiyor?
Ben genelde üç gün çalışıyorum. Diğer günlerde pandemiyi de gözeterek evde kalıyorum. Köpeğimle vakit geçiriyorum. ‘Büyük İstanbul Depresyonu’ kısa filmimiz için çalışıyorum. Onun bir mesaisi var.
Filmden bahseder misiniz?
Bir öğrenci filmiydi ama çok kıymetli bir senaryo olduğu için yapımcısı olmak ve profesyonelleştirmek istedim. Hazırlığı iki yıl sürdü. Sonunda ortak yapımcılardan, yarışmalardan fonlardan aldıklarımızla ve kitlesel fonlama kampanyasıyla biz bunu çektik. Dünyanın önemli festivallerinden ödülle döndük. Yolculuğu devam ediyor.
Tiyatroyla da sıkı bir bağınız var değil mi?
Lisede tiyatro yapmaya başladım. Galata Perform’un ‘liseli gençler oyun yazıyor’ programında iki yıl oyun yazarlığı eğitimi aldım. Sonra Galata Perform Genç isimli bir oluşum kurduk ve üç performans yaptık. Çok ilgi çekti. Aynı ekip ‘Mavi Dalga’ filminde yer aldık. Bir belgesel ve kısa metraj çektik. Yapımcılığa meyilliydim zaten. O alana yöneldim. O dönem aynı zamanda tiyatro yaptım.
Dizi ya da film yazmayı düşünür müsünüz?
Oyunculuk dışında yaptığım her şeye hikayeyi çok çekici bulduğum için dahil oldum. Belki bir gün bir şey hayal edip onu yazmayı hayal edebilirim. Ama şu an oynamayı ve kendimi oyuncu olarak geliştirmeyi tercih ediyorum.
Sahne mi kamera önü mü?
Tiyatro yapmadan yaşarsam çok mutsuz olurum. Oyuncu oradan kuvvet alıyor. Kral Lear’da oynuyorum. Üç sezondur. Diziyi filmi çekiyorsun bitiyor. Düzenli olan pratiğim hayatımda tiyatro. Sinemadan da vazgeçmem. Uzun ve daha yoğun bir sinema hayatı hayal ediyorum.
- Canan Karatay açıkladı: Yıllarca sağlıksız diye yedirmediler! Kaşık kaşık tüketin, insülin hormonunu baskılayan en önemli besin...
- Tahinin içine kaşık kaşık ekleyin: Tıkalı damarları yağ çözücü gibi açıyor! Kemikleri beton gibi güçlendirip demir depolarını fullüyor!
- Pekmezin içine ekleyip kaşık kaşık yiyin! Kemikleri beton gibi yapıyor, demir depolarını fulleyip bağırsakları fokur fokur çalıştırıyor!
- Son hasadı yapıldı, Türkiye'nin en kalitelisi seçildi! En güçlü antioksidan: Kalbe giden damarlarda yağ çözücü etkisi yaratıyor
- 1 kaşık yiyen 30 yıl öksürmüyor! Zencefille karıştırmak yetiyor: Balgam, hırıltı ve kuru öksürüğü kesiyor