Candan Erçetin'i 1996 yılında ters oturduğu sandalyede söylediği 'Umrumda Değil' şarkısıyla tanıdık. Galatasaray Lisesi'nde müzik öğretmeniydi. Fransız chanson'ları, Rum ve Balkan şarkılarıyla farklı bir şekilde girdi hayatımıza
SERAL CUMALI
seral.cumali@posta.com.tr
Anne tarafı Priştina, baba tarafı Üsküp’e dayanan göçmen bir ailenin kızı olan Candan Erçetin, 10 Şubat 1963’te Kırklareli’de doğar. Babası Köy Enstitüsü mezunu bir kütüphane müdürüdür; ama müzik bölümü okuduğu için müzik öğretmenliği de yapmaktadır. Annesi ise 8 yaşında bir kız, 10 yaşında bir erkek çocuktan sonra Candan’ı dünyaya getirmiştir. Candan Erçetin bir röportajında şöyle anlatır: “Bir tek maaşla geçinen bir memur ailesi bizimki... İki çocukta işi bitirmek istemişler, ben kaza çocuğuyum...” Candan 3 yaşındayken, babası öğretmen olarak Almanya’nın Frankfurt şehrine bağlı Hanau kasabası atanır.
Küçük Candan burada Almanca ile tanışır. Babasının 3.5 yıllık görev süresi dolunca doğduğu şehre dönerler. Candan Erçetin çocukluğunu bir röportajında şöyle anlatır: “Fazlaca içine kapalı bir çocuktum. Hala öyleyim. Beni tanımayanlar ‘soğuk’, ‘mesafeli’ ve hatta ‘snop’ biri olmakla suçlarlar, öyle değilim aslında; etrafımda camdan duvarlar örüyorsam, sebebi çekingen ve utangaç olmam. Elimde değil yani, insiyaki. Sokakta oynamaktansa, annemle evde muhabbet etmeyi tercih ederdim. Aklıma bile gelmezdi dışarı çıkmak. Çıkarsam da, babamın yanına kütüphaneye giderdim. Şöyle bir çocuk modeli var mı: Okul 3.5’ta bitiyor, babamın yanına gidiyorum, sessiz bir ortam, ben köşede kitap okuyorum. Babam sayesinde ben de Çocuk Kütüphanesi’nin bütün kitaplarını okudum.”
11 yaşında yatılı okulda
Candan’ın müziğe yeteneği vardı. Candan Erçetin şöyle anlatır: “Bizim aile için bu normaldi. Biz doğduk palazlandık, 5-6 yaşında alfabeden önce, solfeje başladık. Nasıl bazı anneler babalar, yabancı dil bildikleri için çocuklarına yabancı dil öğretiyor, müzik öğretmeni olan babam da bize müzik öğretti. Nota çıkaracaktı diyelim, ben de 7-8 yaşlarındayım, teyp falan yok, makaralı bantlar var o zaman, onlarla da ileri ve geri almak zor oluyor, bana söyletirdi. ‘Şimdi dur ve baştan al’ derdi. Teyp vazifesi görürdüm yani...” Candan Erçetin babasından aldığı şan eğitimini 1979’da girdiği İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda sürdürür.
Ama ondan önce Candan girdiği parasız yatılı sınavlarında Galatasaray Lisesi’ni kazanınca, annesi onu elinden tuttuğu gibi İstanbul’a getirir; kızını okula bırakıp Kırklareli’ne döner. Candan 11 yaşında bu dev şehirde tek başına kalır. Candan Erçetin şöyle anlatır: “11 yaşında yatılı okula gelmenin, bir nebze ezici bir tarafı var, özellikle de ilk yıllarda. Ama sonra, birden karnaval haline dönüşüyor. Akşam etüdlerinde birinin sana, ‘Dersini çalış’ demiyor olması, olağanüstü büyük bir özgürlük. Ama benim sınıfta kalma lüksüm yoktu, o yüzden, ayağımı hep denk aldım. Parasız yatılıydım. Bütün eğitim hayatım boyunca burslu okudum, arkeoloji okuduğum Viyana’da bile. Ne de olsa memur çocuğuyuz...”
Viyana’da okul hayatı
Candan iki yıl üst üste Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması’na okul grubunun solisti olarak katılır. Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra, İstanbul Üniversitesi Klasik Arkeoloji bölümüne girer. Ama müzikten kopmaz. Üniversitenin son yılı olan 1986’da bir tesadüf sonucu Norveç Oslo’da düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması’nda ‘Klips ve Onlar’ grubunun bir üyesi olarak Türkiye’yi temsil eder. Grup o zamana kadarki en iyi dereceyi alır, dokuzuncu olur. Ama Candan Erçetin arkeoloji eğitimini sonlandırmak istemez ve yüksek lisans yapmak üzere bursla Viyana Üniversitesi’ne gider. Bir yıl sonra ülkesini çok özlemiş olarak döner. Müzik hayatına 1989’da ‘Siyah&Gümüş’ adlı gece kulübünde, ‘Fransız chanson’ları söylemeyi şart koşarak döner. 1994’de, mezun olduğu Galatasaray Lisesi’ndeki kadro açığından bir hocası vasıtasıyla haberdar olur ve babasının da mesleği olan müzik öğretmenliğine başlar. Biz Candan Erçetin’i 1996’da ters oturduğu sandalyede söylediği ‘Umrumda Değil’ şarkısıyla tanırız.
9 ay süren evlilik
Candan Erçetin Viyana’da arkeoloji yüksek lisansı yaparken tanıştığı Avusturyalı bir arkeologla evlenir. Ancak bu evlilik 9 ay sürer. Candan Erçetin bir röportajında; “Geldi ve 9 ay sonra, arkasına bakmadan gitti. Alışamadı Türkiye’ye. ‘Ben paçama sıçrayan çamurla yaşayamam’ dedi. Hala çok iyi arkadaşız” diye anlatır bu evliliği. Candan Erçetin 20 yıldır birçok şarkısına ‘Sinan’ müstear adıyla söz yazan eski bankacı Hakan Karahan’la beraber. İki sevgili aynı evde oturmazlar.
Hatta Candan Erçetin Kırklareli- Lüleburgaz’a bağlı Ayvalı Köyü’nde yaptırdığı çiftlik evinde kalmayı, İstanbul’a tercih eder. Candan Erçetin’in ev yaşantısı da farklıdır. Mesela evine tamirci hiç girmemiştir. Çünkü bütün tamiratları kendisi yapar. Hatta badana boya işlerini bile... Candan Erçetin; “Aşk dediğiniz şey iki kişi arasında yaşanır” görüşündedir ve bu nedenle yaşadığı aşk konusunda konuşmamayı tercih eder...
- Günlük burç yorumları! Filiz Özkol yazdı: Başak, Akrep, Balık ve diğer burç yorumları
- Çift terapistinden önemli tavsiye! İlişkinizin sağlıklı devam etmesi için bunları yapın: Adeta aşka doyacaksınız
- Bal ve sütle karıştırın! Cildi beton gibi yapıyor: Gözenekleri küçültüyor, kolajen üretimini 2 kat hızlandırıyor
- Orduya yolu düşen torba torba alıyor! Demir depolarını fullüyor: Sindirim sistemini makine gibi çalıştırıyor
- Araba camında yağmur lekesi bırakmıyor! Araba yıkama derdinden kurtaran çözüm: 5 dakikada etki ediyor