Pazar PostasıBerhan Şimşek: Bu ülkeyi yönetmeyi çok istedim, Türkiye'yi yönetmekte ne var Allah aşkına?
Paylaş
Berhan Şimşek: Bu ülkeyi yönetmeyi çok istedim, Türkiye'yi yönetmekte ne var Allah aşkına?

Hem sinema oyuncusu, hem yönetmen, hem siyasetçi… CHP eski milletvekili, aktör Berhan Şimşek ile buluştuk. son zamanlarda yaptığı sivri çıkışlarla dikkatleri üzerine çeken Şimşek, sinemayı bıraktığı dönemde büyük travmalar yaşadığını söylüyor. Diyor ki: Başbakan olabilirdim, oscar alan bir film de çekebilirdim ama seçimlerim yolunda büyük bedeller ödedim

Sizi uzun zamandır göremiyoruz. Nelerle meşgulsünüz?

Haberin Devamı

Koşturuyorum. Hayat emek istiyor. Emek vermediğinde hayat da seninle barışık olmuyor. Hayatımda her şey çok planlı programlı. Aman bir gün işsiz uğraşsız kalmayayım, hep üreteyim derdindeyim. Kendi işlerim olmasa da vatandaşın, eşin dostun işleriyle ilgilenirim. Birçok insan uyumak için uyku ilacı kullanır ama ben eğer o gün birkaç kişiye yardım etmişsem; yastığa kafamı koyduğumda rahatça uyurum. Başkaları gibi öyle ilaç kullanmam.

İç dünyanızda mutlu musunuz? Özel hayat yolunda mı?

Hiçbir ahenksizliğim yok. Bir kere kendimle barışık bir insanım. Kendinle barışık olunca çevrenle de barışık olursun. İlkem şu: Kendisiye kavgasını bitiren insan kimseyle kavga edemez. Ben kendimle kavgamı bitirdim, kendimi yendim. Çünkü insanın kavgası başkaları ile değildir. İnsan kendisiyle kavga eder.

Haberin Devamı

Berhan Şimşek: Bu ülkeyi yönetmeyi çok istedim, Türkiyeyi yönetmekte ne var Allah aşkına

ZAMANINDA KENDİMLE İNANILMAZ KAVGALAR ETTİM

Siz kendinizle çok kavga eder miydiniz?

Elbette hem de çoook! Zamanında hedeflerim adına kendimle inanılmaz kavgalar ettim. Büyük iddialarım vardı; Türkiye’yi yönetmekten tutun da, Oscar alacak film çekmeye kadar.

Türkiye’yi yönetmek derken Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık gibi mi?

Tabii canım hem de çok istedim. Türkiye’yi yönetmekte ne var Allah aşkına? Hem yönetenlerin bizden ne fazlası var? Ben de dokuz ay 13 günlüğüm. Ayrıca çok zenginim. 13 kardeşli bir ailenin 10 numaralı çocuğuyum.

“Çok zenginim” derken maddi varlıktan mı yoksa maneviyattan mı bahsediyorsunuz?

Her ikisi de. Mesela ben çocukken ailem çok varlıklıydı. Bayburt’un önde gelenlerindendik. Ama ben 11 yaşında İstanbul’a geldim ve kendi ayaklarımın üzerinde durdum.

Peki, neden oscar almak gibi bir hayaliniz varken ve sinemada zirvedeyken, o yolu bırakıp siyasete girdiniz?

Ben kendi yaş grubumun içerisinde o sürecin en iyi filmlerini yaptım. Herkesin cesaret edemeyeceği rolleri oynadım. Mehmet Ali Ağca’yı oynadım. İlk PKK’lıyı oynadım. Deniz Gezmiş’i oynadım. Kemal Tahir’in Kurt Kanunu’nu oynadım. İttihat ve Terakkicileri oynadım. Hepsi de birbirine zıt karakterler. 1987-2001 arası sinemada en fazla film çeken oyuncuydum. Ve Türkiye’nin parlak dönemleriydi. Kitlem de büyüktü. Ben sinemayı bıraktığımda doğan çocuklar şu an 18 yaşında. Yani bu kadar senedir sinema yapmıyorum. Ben sinemaya aşıktım.

Haberin Devamı

MİLLETE VEKİL OLAN TİCARET YAPMAMALI

Neden bıraktınız?

98-99 yılında parti meclisi üyesi oldum. Bir anda siyasetin derinliğinin içerisinde öyle bir kaldım ki, milletvekili oldum, yemin töreninden sonra sanki bütün ülkeyi sırtımda hissettim. Millete vekalet ediyorsun. Sabah kalkıp, Meclis’e giderdim. Meclis’te memur arkadaşlar derdi ki, “Mesai başladı.” Ben çıktığımda da, “Evet, meclis kapanıyor” derlerdi. Bir günde yedi kez kürsü kullanırdım. Dışarıda kar yağdığından haberim olmazdı. O vekalet görevimi alnımın akıyla yapmak için böyle çalıştım. Ben milletvekili olmaya karar verdiysem, sinema yapamazdım artık. Vekil olduğum dönem iki şirketim vardı. Biri film şirketi, diğer inşaat şirketi. İkisini de kapadım milletvekili olduktan sonra. Millete vekil olan ticaret yapmamalı. Eğer yapıyorsa adı nüfus ticareti olur.

Haberin Devamı

Hata mıydı siyasete girmek?

Hayır, hiç pişman olmadım. İlk dönemler sinema rüyalarıma girerdi. Büyük travma yaşadım. Siyaset Türkiye’de mesleksizlerin işi. Benim mesleğim vardı. Türkiye’de siyaset zengin olma aracı. Benim param vardı. Biz namusumuzla yaptık servetimizi. Vekilliğim bittikten sonra da parti görevim 2011’e kadar devam etti. 2011’den sonra geri döndüğümde de benim yaptığım filmi gösterecek sinema kalmamıştı. Benim çekeceğim filme para yatıracak yapımcı da kalmamıştı. Sektör bitmişti. Çünkü 2002 itibarıyla başlayan siyaset, Türkiye’deki bütün alanları kendi kapsama alanı içine aldı. Kendi sanatçısını, kendi yönetmenini sahiplendi. Çıkıp da kötü bir film çekemezdim. Bir filmi çekerken benim bir derdim olmalı.

Mehmet Ali Ağca filmini çektiğiniz için pişman mısınız?

Asla. Bugün olsa çekemeyiz. Bugün öyle bir filmi çekecek yönetmen de, oyuncu da, yürek de yok. O zamanlar bana tehdit mektupları geldi. Onları emniyete teslim etmiştik. Bize ruhsatlı silah vermişlerdi. Oyuncu her rolü oynar.

Haberin Devamı

OYUNCU HER ROLÜ OYNAR FÜSUN DEMİREL'İ SUÇLAYAMAZSIN

Bir oyuncu bir Pkk’lının annesini oynamak istediğini söylediği için topa tutuldu. ama siz o dönem PKK’lıyı oynamışsınız.

Bir PKK’lıyı oynadığım Işıklar Sönmesin’i çekme gerekçem şuydu: 96 Türkiyesi’nden bahsediyoruz. Kürt kardeşlerim “Kürdüm” diyemiyordu. Biz evlatlarımızın her gün şehit olduklarını dinliyorduk. Cemal Şan diye bir arkadaşımızın öyküsünü alıp, Reis Çelik’e gittim. “Bu filmi çek” dedim. Yüzbaşını oynaması için teklif ettiğimiz arkadaş korktu oynamadı. Sonra Tarık Tarcan’a gittik. O oynadı yüzbaşıyı. Yaşanan onca acıya bir damla su vermek için o filmi çektik. Kardeşliğimizi anlattık. 1071’den beri Kürt kardeşlerimiz bu topraklarda. Biz kardeşiz, barış içinde yaşamalıyız. Işıklar Sönmesin’in kaygısı buydu. Ve oyuncu her rolü oynar. Yani bir PKK’lının annesini oynamak istediği için Füsun’u (Demirel) suçlayamazsın.

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in başına gelenler hakkında ne dersiniz?

Trajikomik. Sayın Cumhurbaşkanı’nın yerinde olsaydım, telefon açar şöyle derdim, “Metin Abi oldu mu ya? Bu kadar sert olmayacaktın.” O kadar. Onlar bu ülkenin yüz akları, dediklerinde bir hakaret yok.

Sanatçıların siyasetin içinde bu kadar olması doğru mu?

Kesinlikle doğru. Neden olmayacaklarmış? Mustafa Kemal Atatürk ne der? “Sanatçı karanlığı ve aydınlığı alnında ilk hisseden insandır.” Sanatçı bu ülkenin feneridir, karanlığa ışık tutanıdır. Ve ister CHP iktidar olsun, ister AKP sanatçı hiçbir zaman iktidarla barışık olmaz.

TÜRKİYE GENÇLİĞİ ATEİSTLEŞİYOR

“Türkiye muhafazakarlaştı” diyenlere katılıyor musunuz?

Hayır, Türkiye muhafazakarlaşmıyor. Türkiye gençliği gittikçe ateistleşiyor ya da deizm’i benimsiyor. Bana gelince ben son derece muhafazakarım. namazımı kılarım. Ben iman etmiş bir insanım. Ben anadoluyum.

Bir dönem size “Başörtü düşmanı” denildi...

Benim tüm bacılarım başörtülü. Kardeşlerimin başını örtmeleri inançlarından ve kültürlerinden kaynaklanıyor. Biz Mevlânâ'yız, Hacı Bektaşi'yiz, Pir Sultanız. Biz Anadolu'yuz. Kur'an-ı Kerim'de hoşgörü var, birlik var. Ama maalesef uydurulan bir din var artık.

Neden bir kesim CHP’yi dinsizlikle suçluyor?

Bizim kabahatimiz aleni, ibadetimiz gizli. Allah’ın ve Resulü’nün dediklerini yaparız ama kimsenin gözüne sokmadan. Bir gece yarısı camiyi açtırıp, Yasin’i Şerif’i okutarak cep telefonuna çektirip medyaya servis ettirmiyoruz . Bu istismardır. Biz CHP olarak bu meseleleri çok iyi anlatamamışız.

YÖNETİLMESİ BU KADAR KOLAY, UYUMLU, SESSİZ BİR MİLLET YOK

“Türkiye’yi yönetmeye talip olurum” dediniz ama CHP’de bir şey olamamak nasıl?

Şu an olduğum yerden memnunum. Bugün bu noktadaysam ürettiklerim sayesindedir. İnsanların hedefleri olmalı. Ben 2007’ye kadar hedeflerimi koymuştum. 2007 itibarıyla şiraze kaydı. Deniz Bey (Baykal) daha sonra fark etti, beni 13. sıraya koymakla yanlış yaptığını. Sonra beni yeniden parti yönetimine aldı. Türkiye’yi yönetmek çok zor bir iş değil. Dolaylı vergiyle işi götürürsün. Bu ülkeyi çocuk idare eder. Bu ülkeyi idare etmek dünyanın en kolay işi. Bu kadar kolay, uyumlu, sessiz bir millet yok.

Şu an ChP’nin durumu nedir?

İyi gidiyor. Ülkenin ekonomik şartları artık bir noktaya geldi ve mevcut iktidarın Türkiye’yi yönetemediğini herkes görüyor. Kemal Bey (Kılıçdarolu) her şeyden önce çok dürüst ve düzgün bir insan. Kemal Bey gidecekse de başararak gitmeli. Daha önce Kemal Bey’i çok eleştirdim ama ben muhalefet ettim, ihanet etmedim. İhanet edecek olsam, teklif aldığım partilere giderdim. Ve hepsinden teklif geldi bana, AK Parti’den bile. Ama ben siyaseti koltuk için yapmıyorum.

HAKLARINI TESLİM EDEYİM AK PARTİ ÇOK İYİ İŞLER DE YAPTI

İktidarın takdir ettiğiniz yanı yok mu hiç?

Yaptıkları iyi şeyler de var elbette. Mesela bu sigara meselesi 10 numara iş. 2002 ile 2007 arasında çok iş yaptılar. Haklarını teslim edelim. Hukukta, insan haklarında, Avrupa Birliği yolunda çok büyük reformlar yaptılar. 2007’den sonra maalesef düşman yaratarak iktidar oldular. Bir şey üretmediler. gözle görülür ne var? Duble yolları var. yeşil yok. İstanbul’da soluk alabiliyor muyuz? Eğitim, sağlık, yargı, gençlik, sanat nerede? Milletvekili olamayışımızın nedenleri arasında soru önergeleri de vardır. Berhan şimşek gelirse yine sorgular diye korktular. Benim partimden de buna çanak tutanlar oldu, rant için.

Alev Gürsoy Cimin

Fotoğraflar: Paşa Güven