Öyle bir kariyer yolculuğu ki kafanızı hangi dönemine çevirseniz çevirin, karşınıza büyük bir başarı hikayesi çıkıyor. Hem Türkiye’nin hem Avrupa’nın önde gelen takımlarında forma giydi. 2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası’nda maçın bitimine saniyeler kala attığı turnikeyle Türkiye’yi finale taşıdı. Basketbolu bıraktı ama spor hayatında hep var. A Erkek Basketbol Milli Takımı’nın menajerliğini yürütüyor. Eski basketbolcu Kerem Tunçeri ile hem efsane olmuş spor kariyerini hem de geçtiğimiz aylarda Aslı Enver ile ilişkisinin duyulmasının ardından sosyal medyada ifşa edilen mesajları konuştuk. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
En baştan başlayalım, basketbola nasıl başladınız?
Babamın formaları ve madalyalarıyla büyüdük abimle. Basketbola beş yaşında, Yeşilyurt Spor Kulübü’nde başladım. Sekiz yaşında Galatasaray Spor Kulübü’ne geçtim. Minik takımdan itibaren basketbolu çok sevdiğim için günde üç antrenman yaptığım oluyordu.
Siz de TBF Başkanı Hidayet Türkoğlu gibi Çavuşoğlu Koleji jenerasyonundansınız. Biraz o döneminizi anlatır mısınız?
Cavuşoğlu Koleji’ne ilkokul beşinci sınıfta geçtim. Basketbola yatırım yapan ve liseler arası dünya şampiyonlukları olan, Türkiye basketbolunda star olmuş sporcuları yetiştirmiş bir okuldu. Hidayet’le de o zamandan başlayan bir dostluğumuz var.
Şimdi düşününce, nasıl anılar canlanıyor gözünüzde?
En önemlisi lisede dünya şampiyonu olduk ve bu müthiş bir heyecandı bizim için. Bir de dünya ikinciliğimiz oldu. Ama en zor olan şey şuydu; ilkokul ve ortaokulda, Çavuşoğlu’nda okuyup, yine Çavuşoğlu Kulübü’nde oynayan 11 arkadaşım vardı. Bir tek ben Galatasaray Kulübü’ne gidiyordum. Kulüp maçlarında arkadaşlarımla karşı karşıya kalıyorduk. Düşünsenize, gündüz okulda aynı sınıftayız, aynı takımdayız, maç yapıyoruz; akşam ben Galatasaray’da sahaya çıkıyorum, karşımda bütün sınıf bana rakip. (Gülüyor)
İYİ BİR BASKETBOLCU OLMAMDA EN BÜYÜK PAY BABAMINDIR
Babanız Haluk Tunçeri’nin kariyerinizin gelişimine etkileri büyüktür mutlaka. Basketbolcu bir babanın basketbolcu oğlu olmak zor muydu? Vefatından önce, profesyonel yaşamınızda tecrübelerinden yararlandınız mı?
Rahmetli babam benim için bir rol modeldi. Benim basketbolcu olmamda hatta iyi bir basketbolcu olmamda en büyük pay babamındır. Ama sorarsanız beni basketbola ilk kim götürdü, antrenmanlarımda kim bekledi, kim uğraştı? Tabii ki annem. (Gülüyor) Annemi kızdımayalım.
Babanızdan aldığınız en değerli öğüt neydi?
Önce iyi insan olmak, çok çalışmak, hayal kurmak ve hayallerinin peşinden gitmek! Büyüyüp A Takım’a çıktıktan sonra abim de profesyonel olduğu için her maçtan sonra birlikte kayıtları izleyip kritik yapardık. Eksik ya da yanlış hareketlerimizi tartışırdık. Artık aktif sporcu değilim ama babamın yanımda olmasını ve öğütlerini çok özlüyorum.
BİZ İÇİNDEYKEN FARK ETMEDİK AMA ŞİMDİ ANLIYORUZ Kİ ’12 DEV ADAM’ RUHU GENÇ NESİLE BÜYÜK UMUT AŞILADI
A Milli Takım’ın son yıllarda yetiştirdiği en önemli jenerasyon olan, efsane ‘12 Dev Adam’ kadrosunun bir parçası olmak nasıl bir duygu?
‘Altın jenerasyon’ dedikleri 79 jenerasyonu, altyapı milli takımlarından itibaren hem A Milli Takım’da hem de liglerde, sporu bırakana kadar beraber oynadığımız bir jenerasyon. Özellikle 2001’deki Avrupa ikinciliğinden sonra, Türkiye’ye basketbolu daha çok sevdirdik ve herkesin benimsediği ‘12 Dev Adam’ ruhu o zaman başladı. Biz işin içindeyken çok anlamadık belki ama şimdi fark ediyorum ki biz yeni nesile sporcu olma yolunda umut vermiş, genç, yaşlı herkesin basketbol izleyicisine dönüştüğü bir konsepti yaratan kadro olduk.
KARDEŞLERİME SAÇ AÇICI KULLANMALARINI HİÇ TAVSİYE ETMİYORUM
‘12 Dev Adam’ ekibiyle hatırladığınız en komik hikayeniz ne?
2002’de Dünya Şampiyonası’na gitmeden bir gün önce A Milli Takımı’nın ana sponsoru Turkcell, büyük bir davet veriyordu. Herkes orada ama takım ortada yok. Yöneticiler delirmiş. Hidayet’in dahiyane fikriyle antrenman sonrası saçlarımızı boyamaya karar verdik. Beyaz rengi hedefledik ama saç rengini açmak çok zormuş, kadınlara sabır diliyorum. Biz acele ettik ve çıktık. Saçlar beyaz yerine civciv sarısı oldu... Sahneye öyle çıktık ve tarihe geçtik (Gülüyor).
Şimdi milli takım menajeri olarak başınıza bu gelse, takıma ne dersiniz?
Kardeşlerime saç açıcı kullanmalarını hiç tavsiye etmiyorum. İnsanın kafası yanıyor gibi oluyor hahaha! Tabii ki şaka. Onlar bizim kadar yaramaz değiller, böyle bir şey yapmazlar…
2010’da, Dünya Kupası Yarı Final Maçı’ndaki meşhur son saniye turnikesiyle efsane oldunuz. Biraz bundan bahsedelim…
Aslında hazırlık maçları sırasında performansımız beklentilerin altında kaldı, moraller düştü. Ama maçlar başlamadan iki gün önce, Hidayet ve ben, iki kaptan olarak bir karar aldık ve takım olarak Anıtkabir’i ve GATA’yı ziyaret ettik. Gazi kardeşlerimizle buluştuk. Hem biz onlara moral verdik hem de onlar bize inanılmaz bir güç ve cesaret aşıladı. O motivasyonla finale kadar nağmaglup geldik. Sırbıstan maçı hem benim hem de takım için unutulmaz bir maçtı. Son saniye basketi atmış olmak da benim için bir gurur.
Şimdi A Erkek Basketbol Milli Takımı’nın menajerliğini yürütüyorsunuz. Tecrübelerinizi yeni jenerasyona aktarırken en çok üzerinde durduğunuz konular neler oluyor?
2016’da Hidayet Türkoğlu, federasyona başkan seçildi ve bizim jenerasyonun en önemli oyuncularına güvendi. Biz de bu sorumluluğun altına girdik. Yıllarca edindiğimiz tecrübeyi basketbolun gelişimi için uygulama vakti gelmişti. Başkan da hepimize önemli sorumluluklar verdi.
Pandemi nedeniyle önümüzdeki yıla ertelenen olimpiyat elemeleri turnuvasındaki şansımızı nasıl görüyorsunuz?
Göreve geldiğimizden beri en büyük sıkıntı Türk oyuncu havuzunun oldukça dar olması ve yerli sporcuların kendi takımlarında çok fazla süre ve sorumluluk almayışlarıydı. Yabancı kuralında yaptığımız düzenlemeler ve Basketbol Gelişim Ligi’nin oluşturulmasıyla çok önemli bir aşama kaydettik. Emeklerimiz mutlaka önümüzdeki dönemde çok değerli başarılar getirecektir. Mümkün olan şartlarda iyi bir mücadele vereceğiz.
GENÇLERE TAVSİYEM: PARA KAZANMAK TABİİ Kİ ÖNEMLİ AMA ÖNCE İYİ BİR OYUNCU OLMAK GEREKİYOR
Eski bir sporcu ve basketbolcu olarak genç sporculara neler tavsiye edersiniz?
En önemlisi hayal etmek. Normal bir insan için hayat, üniversite bitirince, 22-23 yaşında başlıyor. Ama elit sporcular için 15-16 yaşında başlıyor her şey. Cok erken sorumluluk almaya ve para kazanmaya başlıyorsunuz. Bu durumun ciddiyetine erken varıp gerektiği şekilde çalışırlarsa başarılı olurlar. Özellikle genç oyunculara abileri olarak söylediğimiz şu; para kazanmak tabii ki önemli ama önce iyi bir oyuncu olmak gerekiyor. Sonrasında mutlaka maddi kazanç geliyor.
Genelde aktif spor yaşantısını noktalayan oyuncuların görünümlerinde hızlı bir deformasyon yaşanıyor. Siz kendinizi nasıl koruyorsunuz?
Bu süreç sporcular için sanıldığı kadar kolay değil. Düşünün; 21 yıl boyunca sizin yanınızda kondisyon ve beslenmenizi planlayan bir ekip var. Aktif spor hayatını bıraktıktan sonra bu düzeni kurmak oldukça zor. Ben de kariyerimi sonlandırdığım bir yıl mental ve fiziksel yorgunluktan dolayı dikkatim dağılmıştı. Sonrasında tekrar sporu hayatıma dahil ettim. Düzenli boks yaparak enerjimi üst seviyede tutuyorum.
Basketboldan sonra boksa merak nasıl gelişti?
Hayatım boyunca her yaptığım sporda karşılıklı mücadele ve rekabetle yaşadım. Açıkçası koşmak bana göre değil. Bujin’de Burak Hoca’yla çalışmaya başlayarak rekabet etme tutkumu besleyebildim. Sanırım benim spor anlayışımda rekabet olmazsa olmazım…
Sıradan bir gününüz nasıl geçiyor?
Uyku düzenime çok dikkat ediyorum. En az yedi saat uyumaya özen gösteriyorum. Gün içerisinde Milli Takım’la ilgili Federasyonda belli toplantılarımız, izlemelerimiz oluyor. Vakit kalırsa birbirimizden hiç kopmadığımız çekirdek arkadaş grubumuzla buluşmaya çalışıyoruz.
KARANTİNA DÖNEMİM HERKES GİBİ DİZİ İZLEYEREK, KİTAP OKUYARAK GEÇTİ
Pandemi dönemini nasıl geçirdiniz?
Pandemiden hemen önce babamı kaybettim. Bu ailemiz için çok zor bir süreç oldu. Eve kapandığımız dönem sadece ailem ve yakınlarımla görüştüm. Herkes gibi ben de dizi izledim, kitap okudum…
MUTLU BİR İLİŞKİNİN ARİFESİNDEYKEN BUNU YAŞADIM. BAZI İNSANLAR MUTLULUĞU KİMSEYE YAKIŞTIRAMIYOR
Yakın zamanda çok talihsiz bir olay yaşadınız. Sosyal medyada ifşa edilen özel mesajlarınızdan bahsediyorum. Ne hissettiniz? Neden bu sizin başınıza geldi?
Aslına bakarsanız çok şaşırmadım. Son aylarda sosyal medya üzerinden benden başka isimlere de bu oyunlar kuruldu. Mutlu bir ilişkinin arifesinde olmam dolayısıyla, hazır gündem de oldukça boşken hakkımda bu ifşalar yapıldı. Bazı insanlar mutluluğu kimseye yakıştıramıyor ve buralarda ünlü olmak için fırsatlar yaratıyor.
BANA AİT OLAN MESAJLARDA TOPLUM AHLAKINA AYKIRI HİÇBİR SÖYLEMİM YOK
O mesajları gerçekten attınız mı?
O mesajlardan bazıları benim eski mesajlaşmalarım. Aylar öncesine, hatta bir yıl öncesine ait mesajlar bile vardı. Ancak hiç benim olmayan mesajlar da Photoshop’landı. Bana ait olan mesajlarda, toplum ahlakına aykırı hiçbir söylemim yok. Bekar bir erkek olarak flört etmiş olabilirim ama bunların yayınlanması benim kişisel haklarıma saldırı ve kanuni olarak bir suç! Ben de bu konuda tüm yasal haklarımın peşindeyim.
KIZIMA KARŞI BÜYÜK MAHÇUBİYET HİSSETTİM, BUNU YAPANLARLA MUTLAKA HUKUK ÖNÜNDE HESAPLAŞACAĞIZ
Sosyal medyadaki tepkileri geçersek, onları hepimiz biliyoruz. Yakın çevrenizden nasıl tepkiler aldığınızı merak ediyorum?
Her şeyden önce ben bir babayım ve kızıma karşı büyük bir mahçubiyet duydum. Babamı kaybedeli henüz iki ay olmuşken bu şekilde gündeme gelmek, hem beni hem de ailemi, özellikle de annemi çok üzdü. Diğer yandan, çok şükür karakterimi uzun yollar içinde doğru ifade etmiş olmalıyım ki insanlar kalplerindeki yerimi bana hatırlatarak tekrar normalleşmeme yardımcı oldu. Bunu yapanlarla mutlaka hukuk önünde hesaplaşacağız.
ÜNLÜ OLMAK İSTEYEN HERKES, TOPLUMUN SEVGİSİNİ KAZANMIŞ İNSANLARA BU KADAR KOLAY SALDIRAMAMALI
Hukuksal süreç şu an ne aşamada?
Bugün herkesin farkında olması gereken üç tane suç var. Özel hayatın gizliliğini ihlal, haberleşmenin gizliliğini ihlal, verileri hukuka aykırı yayma. Basit gibi gözüken bu üç madde, bireyin kişisel haklarını önemli oranda koruyor. Ünlü olmak ya da biraz çıkar sağlamak isteyen herkes, toplumun sevgisini kazanmış insanlara bu kadar kolay saldıramamalı. Ben de avukatlarım aracılığıyla yasal haklarımın peşindeyim. Başkalarının canı da bu kadar kolay yanmasın istiyorum.
BU DURUMUN İÇİNE ASLI HANIM’IN ADININ DA KARIŞTIRILMASI BENİ EN ÇOK ÜZEN ŞEY OLDU
Aslı Enver ile ilişkiniz, gerçekten ortaya çıkan bu mesajlar sebebiyle mi bitti?
Aslı Hanım ile arkadaşlarımız vesilesiyle daha önce tanıştırılmıştık ve evet, pandemi sürecinde iletişimdeydik. Her şeyden önce güzel bir arkadaşlığımız oluştu. Bunun duyulmasının hemen arkasından ciddi bir saldırıya maruz kaldım. Bu durumun içine Aslı Hanım’ın adının da dahil edilmesi beni en çok üzen şey oldu.
- Haftalık burç yorumları ( 17.11.2024)
- Doğanın kalsiyum kralı! Kahvaltıdan eksik etmeyin: Saniyesinde kemiklere işliyor, kalsiyum depolarını dolduruyor, kemikleri betona çeviriyor
- Dünyanın en sağlıklı meyvesi! Adeta antioksidan ambarı: Enerji depolarını fullüyor
- Dilim dilim yiyin! Vitamin eksikliğini saniyesinde gideriyor, el ve ayaklardaki titremenin kökünü kurutuyor, ilaç kadar etkili, doğanın potasyum kralı
- Öksürük ve ateşi vücuttan söküp atıyor! Boğaz tahrişini yumuşatıyor: Bağışıklığı 10 kat güçlendiriyor