'Mutfaktaki Teselli', otobiyografik özellikte bir yemek kitabı. 23 yıl önce Au-pair olarak gittiği İngiltere'ye yerleşen Özlem Birsel Graves'in hikayesi... Ve bu hikayeye yemekler, tarifler eşlik ediyor. Anlatımdaki duygusal lezzete onlar da lezzet katıyor...
“Annemin ölümünün ardından evini boşaltırken mutfak dolabında bulduğum, içinde beğendiği tarifleri topladığı, sayfaları yemek lekeli, mavi plastik kaplı, bu küçük bakkal veresiye defterini alıp oturuyorum pencerinin önüne. Kutsal bir emanete dokunurcasına dikkatle açıyorum ilk sayfasını.
Mutfaktan gelen lezzetli yemek kokuları gibi sayfalarından çocukluğumun anıları sihirli kelimelerle yayılıveriyor odaya. Özlediğim anne kokusunu duymaya çalışıyorum sararmış sayfalarında, çünkü annem hep yemek kokardı ben okuldan eve geldiğimde...
Annesi çalışmayan çocuğun okul dönüşü şahanedir. Boynundaki ipe takılı anahtarla açmaz sessiz evin kapısını annesi ev hanımı olan çocuk.
Kurabiye kokusu duyulur daha dış kapıdan girmeden, kapı önünde ayakkabılar vardır genellikle evde misafir olduğunu belli eden, el öpme faslı çabucak savuşturulup ikramlara dalınır tatlısıyla, tuzlusuyla.”
Hayatın hüzünlü samimi, komik anlatısı Özlem Birsel Graves, Abis Yayınları’ndan çıkan ‘Mutfaktaki Teselli’ adını verdiği kitabının tanıtım yazısında böyle anlatıyor, onu bu kitabı yazmaya yönelten duygularını...
‘Mutfaktaki Teselli’ bir yemek kitabı değil. Onun deyişiyle “Hayatın yemek metaforuyla samimi, hüzünlü, acıklı, yer yer komik bir anlatısı.”
Özlem, İngiltere’deki adıyla ‘Oz’un hayat hikayesi, tam 23 yıl önce Au-pair olarak 6 aylığına İngiltere’ye gitmesiyle tamamen başka bir yola giriyor.
Ve bu kitap, Ozlem’in part-time çalıştığı tercüme bürosundaki işinden, İngiltere ekonomisinin dara girmesi sonucu çıkartılmasının ardından, çocuklarını okula gönderdiği bir sabah, mutfağında yıllar önce ölen annesine ait yemek defterini bulmasıyla başlıyor.
Yemek bir sembol kitapta, sevginin sembolü, aynı zamanda ani ve erken kaybedilen uzaktaki anne ile kurulan bir köprü. Özlenilen annenin mutfakta izlerini sürmek bir bakıma.
Tadlar, kokular, dokular, anılar, kelimeler hatta mevsimler önemli Özlem için. Bunlardan herhangi biri geçmişe gömülmüş sıradan bir çocukluk ya da gençlik anına geri dönmesi ve ayrıntılarında kaybolması, duygusal keşifler yapması için yeterli.
Her bölümde Özlem’in çocukluğundan, annesinden yani geçmişinden, ve ayrıca İngiltere’de hayatına girmiş kişilerden farklı yemek tarifleri de var.
Ancak bu kitap tek başına bir yemek tarifleri ya da kişisel gelişim kitabı olmadığı gibi, bir gezi, anı, ruh ve beden sağlığı kitabı da değil.
Britanya denen adada, İngiltere’nin güneyinde monoton bir köy yaşantısında geçen ilk gençlik yıllarından, orta yaşına dek gözlemlediği İngilizler’i ve İngiltere’yi anlatıyor bu kitapta.
Özlem Birsel Graves’in, hayati bi-polar hastalığı ile mücadele ederek geçen annesini ve onun matemini, en önemlisi üstesinden bir türlü gelemediği suçluluk hissini, zayıflıklarını gizlemeyen dürüst, duygusal, hesapsız ve samimiyetle anlattığı kendi otobiyografisi bir bakıma ‘Mutfaktaki Teselli’.
İngiltere için rehber kitap niteliğinde Ergenlik çağında oğulları olan 47 yaşındaki Özlem Birsel Graves eşi ve çocuklarının babası ile beraberliğini ise yine kitapta şöyle anlatıyor: “Mark ile ilişkim meraklı turist ile öğreten adam tadında, usta çırak ilişkisi kıvamında, ama her dakikası eğlenceli; dünün acısı, yarının kaygısı yok.
Kültür, dil, yaş farkı bir yana hayata bakışımız, politik görüşümüz, hobilerimiz bile aslında birbirinden dağlar kadar uzak. Henüz bunu idrak edemeyecek kadar meşgul, o kadar uzağı göremeyecek kadar gencim.
Onun hayatına bir bukalemun becerisiyle uyum sağlamış ve bundan memnun görünsem de aslında geçici bir sarhoşluk içindeyim. Meçhul olana, eskiyi ve acılarını unutturan her şeye duyulan bir minnet, aşkın tesiri altında romantik bir yanılsama içinde akıl bağlarından uzakta gönüllü bir kendini koyuverme içindeyim.
Bir sis bulutu içinde akıntıya kapılmanın dayanılmaz cazibesine karşı koymuyor, direkt atlıyorum...” Bugün evliliği sevgi, şefkat ve huzur üçgeninde gördüğünü anlattığı kitabında “Evlilik iyi de ayrı evlerde yaşanırsa” diyecek kadar cesur da...
‘Mutfaktaki Teselli’ sadece İngiltere’de yaşayan bir Türk kadının kendi hikayesi ve yemekle kurduğu bağdan öte, bir rehber niteliginde. İngiltere’ye yolu düşenler için yol gösterici ve aydınlatıcı. Pubda bira içmenin raconundan Christmas geleneklerine detaylı bir dolu enformasyonla dolu...
Facebook: Mutfaktaki Teselli
Twitter: @MutfaktaTeselli
Instagram: @MUTFAKTAKITESELLI
Kitaptan...
Kökleri Selaniğe uzanan annemin yemek kitapları olmadı hiç, turist olup dünya mutfaklarını da denemedi, tadına baktığı en egzotik yiyecek muhtemelen ananastır, yeni bir tat peşinde değildi.
Onun marifeti artık neredeyse genlerine işlemiş olan geleneksel tarifleri en iyi şekilde pişirip müthiş yaratıcılığıyla en güzel şekilde sunabilmesiydi.
İngiltere’de bundan yirmi yıl önce zeytinyağı henüz bu denli moda olmamışken az aramadım marketlerde.
En sonunda eczanede avucum kadar bir şişede rastladım zeytinyağına, meğer kabızlık için ilaç niyetine satılıyormuş, malum İngiliz yemekleri susuz, liften mahrum...
- Nasırın kökünü kurutuyor! Mantar ve egzamayı 1 günde geçiriyor, 10 dakika bekletince ayakları pamuk gibi yapıyor, sadece 2 malzemeyle yapılıyor
- Manda yoğurdunun içine ekleyin! 1 kaşık yiyen 10 yıl hastalanmıyor: Kemiklere kalsiyum yüklüyor, kolesterolün adını unutturuyor, bağırsakları motora çeviren karışım
- Adana'da yılın son hasadı başladı! Tanesi 15 TL: İstanbul, Sivas, Ankara ve Samsun'dan talep çok, mis gibi kokuyor, kırmızı rengiyle görenleri büyülüyor
- Tahinin içine 1 kaşık ekleyin! Damarları çamaşır suyuyla temizlenmiş gibi yapıyor, hastalıklardan koruyor, kemikleri beton gibi yapıyor, C vitamini kralı
- Limonun tahtını ele geçiren meyve! C vitamini bombası olarak biliniyor: Tıkalı damarları açıyor, kolesterolü yerle bir ediyor