'Sevda Mecburi İstikamet’ filmi, oyuncuları ve hikayesiyle büyük bir merak uyandırdı. Filmin başrolünde oynayan ve Selim karakterine hayat veren usta oyuncu Selçuk Yöntem ile buluştuk. Hayli heyecanlıydı. O şahane ses tonuyla hem filmi anlattı hem de hayata dair konuştuk. Röportaj: Alev Gürsoy Cimin- alev.gursoy@posta.com.tr
SEVDA, VİCDAN VE AHLAK HER İNSANIN HAYATINDA MECBURİ İSTİKAMET OLMALI
‘Sevda Mecburi İstikamet’ şahane bir film olmuş. Siz nasıl hissediyorsunuz?
İyiyim ve çok heyecanlıyım. Büyük bir coşkumuz var. Güzel bir ekip, güzel bir senaryo. Çağan Irmak çok güzel bir senaryo yazmış. İzleyici, beklediğiyle değil, gördüğüyle bir anlam kazandıracak kendisine.
Sevda, sizin hayatınızda da mecburi istikamet mi?
Tabii ki benim hayatımda sevginin ve sevdanın çok evrensel bir anlamı var. Hepimizin mecburi istikametinde olması gerekiyor sevdanın, paylaşmanın. Hatta vicdanın, ahlakın mecburi istikamet olması gerekiyor.
Canlandırdığınız Selim Erensoylu karakteri de bir oyuncu… Benzer yanlarınız var mı?
Selim Erensoylu bütün aktörlerin hayatına birer nokta atışı yapıyor. Çünkü her aktörün kendi yaşamında, geçmişinden bugüne kadar olan değerler vardır. Her aktörün hayatında Selim Erensoylu’nun yaşadığından izler vardır.
Selin Şekerci ile baba kızı oynamak nasıldı?
Gayet güzeldi. Selin, çok yetenekli, pırıl pırıl bir genç oyuncu. İyi bir ekip, iyi bir baba kız olduk. Enerjimiz çok tuttu.
SEYİRCİYLE GÜZEL BİR DOSTLUĞUMUZ VAR
Size “Şiir gibi adam” diyorlar ve hemen herkes çok karizmatik buluyor sizi…
Güzel bir alışverişimiz var. Sanat, sahnede canlı performans ama ekranda da perdede de hissettiğinizi yansıtmaktır. Bu seyirciye samimi bir şekilde geçiyorsa doğru bir şey var demektir. Ben de bu alışverişin çok güzel olduğunu hissediyorum.
Kırmızı çizginiz var mı?
Onu proje elime gelmeden söyleyemem ama çok olumsuz, çok kötü şiddet içeren şeylerden hoşlanmam.
Erkek şiddetine dair ne söylersiniz?
Korkunç bir şey. Gerçekten utanç verici. Ben bu kadar basiretsiz, korkak, dengesiz varlıklar olduğuna inanmak istemiyorum. Eğitim sisteminde köklü bir değişim lazım. Topluca el birliğiyle buna bir çözüm bulmamız lazım.
İNTERNET ÇIKTI MERTLİK BOZULDU ŞU TELEFONLARA NE GEREK VARDI?
Herkes çok mutsuz, ne değişti sizce, insanlar neden bu kadar tahammülsüz?
Pandemi ve ekonomik koşullar çok şeyi değiştirdi. Ayrıca internet çıktı, mertlik bozuldu. İnsanlar daha çok bireysel zenginliğini yaşamaya başladı kendine göre. Bu da paylaşımı yok ediyor. Robotlaşıyorsunuz resmen. Keşke bu olmasaydı. Şu telefonlara ne gerek vardı?
Ciddi ihtiyaç ama!
İhtiyaç tabii ki ama bizler zaten ihtiyacımızı karşılamıyor muyduk? Onlar olmasaydı yaşamıyor muyduk yani! Bir kere verdiğin sözü tutuyordun. Bir kere hayatta disiplinli oluyordun. Yararlı, güzel bir şey ama biz onun ölçüsünü kaçırıyoruz.
HAYATI ÇOK GÜZEL YAŞADIM
“Hayatı güzel yaşadım” diyebiliyor musunuz?
Elbette. Aslanlar gibi hem de. Gayet olması gerektiği gibi yaşadım. Siz istediğiniz kadar sitem edin, isyan edin ama olan oluyor. Yaşadığınızı yaşamış oluyorsunuz. Bunu ya kabullenecek ve bununla mutlu olacaksınız ya da buna isyan edeceksiniz. İsyan etmenin de hiçbir anlamı yok. Ben hayata, yaşadıklarıma teşekkür ediyorum.
Ülkeye baktığınızda ne görüyorsunuz?
Kesinlikle umutluyum. Hakikaten enseyi karartmamak lazım. Ömer Seyfettin’in çok güzel bir lafı vardır, “Umut insanın kalbinde öten geveze bir kuştur” diye. O kuşun ötmesi lazım, yoksa hayata tutunamayız.
ADNAN BEY DİYE ANILMAK BENİ RAHATSIZ ETMİYOR AKSİNE MUTLU EDİYOR
Aşk-ı Memnu final yapalı neredeyse 12 yıl oldu ama biz halen tekrarlarını izliyoruz. Unutamıyoruz ve siz halen çoğu insan için Adnan Bey’siniz. Bu, sizi rahatsız ediyor mu?
Aksine, mutlu ediyor. Seyirci o karakteri çok sevdi. Her yıl iki kez yayımlanıyor ve tazeliğini hiç yitirmiyor. Konu olarak ve yapım olarak da tazeliğini yitirmiyor. 12 yıllık o jargon, o kostümler, eskimiyor. Müzik bile öyle. Bıraktığınız yerden tekrar izliyorsunuz. Ben bile defalarca izliyorum.
“Adnan Bey yüzünden aldatılan adam imajı üzerime yapıştı” diye sitem ettiğiniz olmuyor mu?
Yoo! Aldatılan adam imajının yapışmasını değil de aldatanı konuşmak lazım. Aldanan değil aldatan suçludur. Aldatılan adama üzülerek bakmak kadar yanlış bir şey yok. Çünkü o gayet namuslu, saf ve temiz bir şekilde hayatını yaşıyor. Aldatılan adam ezikliği, boynuzlu gibi çirkin söylemler, toplumun yarattığı çok kendine güvensiz laflar. Böyle kodlamamak gerekiyor. Her kim ne yaparsa kendine yapar, kendini aldatır aldatan....
- Tadını sevmeseniz de yiyin! Karaciğerde biriken yağı eritiyor: Zeytinyağlısını yapıp kaşık kaşık yiyin
- Haftalık burç yorumları ( 17.11.2024)
- Doğanın kalsiyum kralı! Kahvaltıdan eksik etmeyin: Saniyesinde kemiklere işliyor, kalsiyum depolarını dolduruyor, kemikleri betona çeviriyor
- Dünyanın en sağlıklı meyvesi! Adeta antioksidan ambarı: Enerji depolarını fullüyor
- Dilim dilim yiyin! Vitamin eksikliğini saniyesinde gideriyor, el ve ayaklardaki titremenin kökünü kurutuyor, ilaç kadar etkili, doğanın potasyum kralı