Sanatçıyı çok çabuk dinozor ilan edip onu aşağılıyoruz
'Cem Olmak' adıyla Cem Karaca müzikalini sahneye koyan Cem Özer, "Biz hiçbir gerçek sanatçının hakkını yaşarken vermiyoruz. Onları yaşarken alkışlamayı unutuyoruz çoğu zaman. Amerika'da da 'dinozor' diyorlar ama bunu saygı anlamında kullanıyorlar" dedi.
RÖPORTAJ: OYA ÇINAR
Cem Özer, yıllarca televizyonun en yenilikçi isimlerinden olarak anıldı. Talk Show kültürüyle Türkiye’yi ilk tanıştıran isimlerden sayılıyor. Türk sinemasında da hep oyunculuğuyla adından söz ettirdi ama sonra bir an geldi ve geri çekildi. Şimdi uzun bir aradan sonra Cem Karaca müzikali ‘Cem Olmak’la tiyatro sahnesinde. Buluştuk; müzikali, dünü ve bugünü konuştuk.
ERKEKLER ORTAMDAKİ EN PARLAK KADINA YÖNELİR AMA ELDE EDİNCE ONU SÖNDÜRÜR ÇÜNKÜ EZİKTİR
Cem Karaca müzikali ‘Cem Olmak’la 27 Eylül’de tiyatro sahnesindesiniz. Proje fikri nasıl oluştu?
Benim projem. Ben, Cem Karaca jenerasyonuyum. Gençliğimde Barış Manço, Erkin Koray, Zülfü Livaneli, Nükhet Duru gibi isimleri dinlerdim. Onların konserlerine giderdik. Cem Karaca’yı ilk gördüğümde ortaokula gidiyordum. Babam İncirli Sineması’nın müdürüydü. O zaman konser alanları yoktu, konserler sinemada yapılırdı genelde. Bakırköy’de İncirli Sineması’nda konseri vardı bir gün. Merdivenlerde karşılaştım kendisiyle.
Cem Özer’le sahibi olduğu Vegabond Cafe’de buluştuk.
Ne hissettiniz ilk gördüğünüz anda?
Müthiş bir aurası vardı. Önce kocaman gözlükleri dikkatimi çekti. “Cem Abi, bu gözlüklerle mi çıkıyorsun sahneye?” dedim. “Bu gözlükleri çıkarırsam seninle karpuz arasında bir fark kalmaz evlat” dedi. (Gülüyor) O kadar göremiyordu… İlk anım budur.
DERDİM CEM KARACA’YI ANLATMAK DEĞİL ONA BİR SAYGI DURUŞUNDA BULUNMAK
İlerleyen zamanlarda özel bir dostluğunuz gelişti mi?
Sonra zaman zaman karşılaştık, ben program yapmaya başladığımda programıma da konuk etmiştim. Çok özel bir yakınlığımız, dostluğumuz yoktu ama ben fikir olarak, dünya görüşü olarak çok benzeştiğimizi düşünüyorum. O da hep gerçeği arayan bir adamdı. Geldiğimiz yerler, etnik kökenlerimiz, ideallerimiz çok benzeşiyor. Bir gün, bir arkadaşım, “Neden sahnede tek başına bir şeyler yapmıyorsun?” dedi. “Evet ya!” oldum bir an ve “Yapacaksam Cem Karaca ile başlarım” dedim. Fikir öyle gelişti.
Cem Karaca müzikali yapmaktaki asıl derdiniz neydi peki?
Derdim Cem Karaca’yı oynamak, onu anlatmak değildi, ona bir saygı duruşunda bulunmak, onu anlamak fikriyle yola çıktım. Çünkü biz hiçbir gerçek sanatçının hakkını yaşarken vermiyoruz. Onları yaşarken alkışlamayı unutuyoruz çoğu zaman. Sanatçıyı biz çok çabuk dinozor ilan ediyoruz ve bu şekilde aşağılıyoruz. Bu Amerika’dan çıkmış bir deyim ama orada bunu saygı anlamında kullanıyorlar. Oysa onlar zor bulunan, çok değerli anlamında kullanıyor.
BATURAY ÖZDEMİR YİYORSA İKTİDARI ELEŞTİRSİN, SADECE MUHALEFETİ ELEŞTİREREK SİYASİ KOMEDİ YAPILMAZ
Yeni komedyenleri nasıl buluyorsunuz? Mesela Baturay Özdemir, şu ara çok izleniyor ve beğeniliyor. Uzun zamandır Hasan Can Kaya çok beğeniliyor…
Baturay’ı geçen gün izledim. Siyasi komedi yapan çocuk değil mi? Ama yiyorsa iktidarı eleştirsin. Hep muhalefetten gidiyor, o zaman da aslında siyasi olmuyor. Bir zeka parıltısı var, onu kabul ediyorum. Hasan’ı çok standart ve şablon buluyorum.
Ekrandan tanıdığımız Cem Özer’in yanında hep çok güzel kadınlar gördük. Ve onların yanında sizin hep çok özgüvenli bir duruşunuz vardı. Göründüğünüz kadar özgüvenli misiniz?
Neysem oyum. Ezik değilim. Çocukluğumdan beri hep önde durma halim vardır. Hep önde duran, kurşunu ilk yiyen asker vardır ya, ben her konuda her zaman öyle olmuşumdur. Güzel kadın meselesine gelince; ben güzeli severim ve yanımda güzel bir kadın olmasından ezilmem, aksine gurur duyarım.
‘OK BOOMER! KES SESİNİ’ DİYEN EVLAT ÖNCE SEN BİR KES SESİNİ
Bizde şimdi de yaşı ilerlemiş ya da eski kafalı bulunan kişilere ‘boomer’ deniyor. Özellikle sosyal medyada, “OK boomer! Kes sesini” gibi ifadeler kullanılıyor. Bunlara bozuluyor musunuz?
Ya kusura bakmayın ama “Siz kesin bi’ sesinizi” demek isterim onlara. Çocuğum, “Hey boomer!” diyen evlat, ben senin geçtiğin yoldan geçtim ama sen benim yolumu daha yürümedin. Benim deneyimlerime sahip değilsin. Bu ülkede özellikle 2000’lerden sonra müthiş bir gençlik fetişizmi başladı. Tüm üretim onlara yöneldi. Orta yaş ve üstüne göz bile kırpılmadı. Müzik, TV, sinema, kılık kıyafet… Tüm üretimde hedef çocuklar ve gençler oldu. Orta yaş ve üstünü unuttunuz. E ne oldu? Orijinallik diye bir şey yok. Tamam onların da tüketicisi var, onlara o üretim yapılsın ama ben tüketmek istediğim şeyi pazarda bulamıyorum. Bu ne olacak? Çok yanlış buluyorum bunları.
İÇ GÜZELLİĞİ ÖNEMLİ DİYENLER KADINI TERS-DÜZ MÜ EDECEĞİZ YANİ? KADININ İÇİ DE DIŞI DA GÜZEL OLMALI
“Erkekler yanında çok parlayan kadından hoşlanmaz” deniyor. Bu eleştiriye ne dersiniz?
Doğru! Çünkü Türk erkeği çoğunlukla ortamdaki en parlayan kadını almaya çalışır, alabiliyorsa onu alır ve sonra onun ışığını söndürür. Onu söndürdükten sonra başka bir parlak kadına yönelir. Bense yanımdaki kadının gittikçe daha çok parlamasını isterim; bunun tersi saçmadır. O benle beraber işte. Bırak, bakan baksın. Bundan rahatsız olan adam eziktir.
Sizin güzellik tarifiniz ne?
Vallahi Bağdat Caddesi’nde gezerken gördüğüm tüm kadınlar birbirinin aynı artık. Herkeste aynı burun, aynı dudak. Güzellik bu değildir. İç açıcı olmalı, bakınca güzel enerji vermeli. Zeki ve eğlenceli olmalı. Bazen diyorlar ki “Dış güzellik önemli değil, onun içi güzel.” Yahu tamam da ters-düz mü edeceğiz yani. Kadının içi de dışı da güzel olmalı. İçi güzelse o dışına gerçekten vurur zaten. Özgüvenli olur her şeyden önce.
TANIŞTIĞIMIZDA EŞİM, ‘YAZA KADAR AYRILMAYALIM LÜTFEN, YAZIN ÇOK GÜZEL OLUYORUM’ DEMİŞTİ
Beş kez evlendiniz. Sizin için evlilik bir ilişkinin olmazsa olmaz istasyonu mu?
Hiç öyle bakmadım. Biraz böyle denk geldi diyelim. Genellikle hep kadınlar istemiştir evlenmeyi. Bir yerden sonra, “Evet beceremiyorum” demiştim ama şimdi eşimle çok mutluyum. Onunla da tanıştığımda, “Bak evlenmeyi düşünüyorsan ben artık o adam değilim” demiştim. O da çok komik bir cevap vermişti.
Ne dedi?
Tanıştığımızda kış gibiydi. “Ya tamam ama ayrılacaksak da ne olur yazı bekleyelim, ben yazın çok güzel oluyorum” demişti. (Gülüyor) Haklıymış.
- Günlük burç yorumları! Filiz Özkol yazdı: Yay, Akrep, Kova ve diğer burç yorumları
- Siirt'te satışa çıktı! Kilosu 350 TL: Yağışlı ve karlı havalarda tüketin, uzun süre tok tutuyor
- Siyah noktaları tek seferde bitiriyor! Lekeleri 3 ton birden açıyor: Ciltte biriken yağı silip süpürüyor
- Bağırsak kurtlarını patır patır döküyor! Sabah aç karna tüketin: Parazitlerin kökünü kazıyor
- Tarçın alırken 2 kere düşünün! Kokusundan kendini ele veriyor: Toz mu alınmalı çubuk mu?