Şöhret bir zehir o tuzağa düşen sonunda dibe iner
Taner Ölmez ile, Avrupa şampiyonu Ampute Futbol Milli Takımı'nın kaptanı Barış Telli'yi canlandırdığı 'Hayatla Barış' filmini konuşmak için buluştuk. Oyuncu şöhretin herkesin kaldırabileceği bir şey olmadığını belirtiyor.
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
Zor rollerin adamı o. ‘Mucize Doktor’daki Ali Vefa rolüyle ona hayran olmuştum. Tanıyınca daha çok sevdim. Mütevazı, içten ve samimi. Başarılı oyuncu bu kez 23 Şubat’ta vizyona giren ‘Hayatla Barış’ isimli sinema filmiyle gündemde. Barış Telli’nin, Ampute Futbol Milli Takımı oyunculuğu ve Avrupa şampiyonluğuna uzanan hayat hikayesinin anlatıldığı filmde, Barış’ı canlandıran Taner Ölmez’le buluştuk.
HAYATLA BARIŞMAK İÇİN EPEY SAVAŞ VERDİK
Hep iyi projelerdesin ve girdiğin her iş muhakkak tutuyor. Sen mi iyi seçiyorsun, iyi iş mi seni buluyor?
Aslında seçmediğin işler senin kariyerini belirliyor. Bu bir seçim ve hayat seçimlerle dolu. Ben her işe hemen atlamıyorum, beklemeyi seviyorum. Yaptığım işi de postacı yürüyüşüne benzetiyorum. Hızlı yürürler ama koşmazlar. Koşarsan çabuk yoruluyorsun. Benim kovaladığım bir tren, uçak ya da kaçırdığım bir şey yok. Bedenen ve zihnen sağlıklı kaldığın sürece iş yaparsın ama doğru işleri seçmek mesele.
‘Hayatla Barış’ filminin projesi ilk sana geldiğinde ne hissettin?
Çok farklı bir hikayeydi ve senaryo şahaneydi. Üzerine çok kafa yorduk ve hemen başlamadık. Çok zor bir hikaye olduğunu düşündüm ama asıl zorluk filmin hazırlık sürecinde ortaya çıktı. Barış’ı oynamak ve hayatla barışmak hiç kolay değildi benim için. Epey savaş verdik.
Filmin nasıl bir hikayesi var?
Henüz küçük bir yaşta yaşadığı talihsiz bir kaza sonucu bacağını kaybeden Barış Telli’nin, sonrasında verdiği yoğun mücadeleyle sadece Ampüte Futbol Milli Takımı’nın değil, ülke tarihinin en ilham veren sporcularından biri olma yolculuğunu anlatıyor. Büyük bir başarı hikayesi bana göre.
BİR YANLIŞ ANLAŞILMA YÜZÜNDEN TİYATRODADAN ATILDIM
Gerçek hayatta, hayata küstüğün anlar oldu mu?
Muhakkak vardır. Hiçbirimiz Polyanna değiliz ama benim hayata küsmeye çok vaktim olmadı. Çok emek verdim, uğraştım. Tiyatrodaydım ve atıldım. Bunun beni hayata küstürmesi gerekiyordu mesela. Beni biraz salladı ama hayata küsmedim.
Neden atıldın?
Bir yanlış anlaşılma yüzünden. Bir oyun var ve hafta sonları oynuyorduk. 6 ay da böyle devam etti. Bir pazar oyundan çıktım, kulise geldim ve herkes orada. Yönetmen, tüm ekip. “Arkadaşlar, ben şehir dışına, İzmir’e gidiyorum bir şey ister misiniz” diye sordum. “Yok canının sağlığı, iyi eğlenceler” diyerek beni gönderdiler. Meğerse ertesi gün oyun varmış (Gülüyor) Allah’tan kastlı bir roldü, arkadaşımla beraber oynuyorduk, hemen yerime o gelip oynadı, oyun o gün oldu ama benim kovulmama mani olamadı. (Gülüyor) Hayırlısı, demek ki olacağı varmış.
OLGUN ŞİMŞEK’TEN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM
2009’da, ‘Kapalı Çarşı’ dizisinde, çaycı rolünde gördük seni ilk. Sonra nasıl oldu da bu kadar büyük işler geldi seni buldu?
Çaycı rolü deyip geçme, hiç öyle basit bir rol değildi benim için. Çok özeldi. Ve günde iki bölüm çekiyordum Üstelik o dönem konservatuvarda okuyordum. Ben o rolü oynarken tir tir titrerdim, çay tepsisi zangırdardı. Bir şey dendiğinde okla vurulmuş gibi hissediyordum, “Acaba yapamıyor muyum?” diye düşünüyordum. Bana Olgun Şimşek çok yardımcı oldu. O ne dediyse yaptım, ondan çok şey öğrendim. Bir de beni sevdi. Hatta beni evden alıp eve bırakır oldu. Düşünsene, çok sevdiğin, hayran olduğun bir oyuncu, sana gün geliyor servis çekiyor. (Gülüyor) Onlar bizim ustalarımız, ağabeylerimiz.
PES ETMEYE ÇOK YAKLAŞMIŞTIM AMA…
Pes ettiğin anlar oldu mu?
‘Kapalıçarşı’ için ilk defa kamera karşısına geçtiğimde yönetmen bana dedi ki, “Bir türkücü gibi kafanı sallama oğlum.” Ben bunu duydum… Çaycıyım, elimde çay tepsisi var, servis yapıyorum. Kim var servis yaptığım? Nejat İşler, Erkan Can, Olgun Şimşek. Ne kadraj bilirim, ne açı bilirim! Hiçbir şey bilmiyorum. Yemek arasında yönetmenin yanına gittim, dedim ki “Abi beni bırak, bu iş bana göre değilmiş, ben tiyatroma geri dönmek istiyorum. Okula geri döneceğim.”
İlginç bir hikayeymiş. Yönetmen ne cevap verdi?
“Oğlum saçmalama” dedi. “Bak abi kaçacaktım, geldim yanına, sana söyleyeyim diye” dedim. Yemeği bıraktı. “Sen ciddi misin oğlum?” dedi. “Evet, ben gidiyorum” dedim. O kişi Yasin Uslu’dur. Allah razı olsun ondan. Beni odaya çekti, dedi ki, “Kardeşim, bu senin ilk işin. Sen yapamamış ol, ben bir daha çekeceğim. Olacak, merak etme.” İyi ki pes etmeme izin vermemiş.
ŞÖHRET BİR ZEHİR
Sonrasında çok büyük işler kapını çaldı, reytingler yıkıldı. Hiç mi şımartmadı bunlar seni?
Hayır, asla. Çünkü aile burada çok önemli. Ben iyi bir ailede büyüdüm. Problemli insanların ailesini tanıyınca neden problemli olduğunu hemen anlarsınız zaten. Ailede bitiyor iş. Bu iş zaten bir virüs, şöhret bir zehir. Düşmemek lazım o tuzağa, yoksa sizi dibe çeker. Çünkü sana hak ettiğinden fazla değer veriyorlar. Sen de dolayısıyla bunu kaldıramayabilirsin.
Nasıl bir ailede büyüdün?
Sıcak, birbirine bağlı bir ailede büyüdüm. Akrabalarla buluştuğumuzda sırayla türküler söyleyip bağlama çaldığımız, bolca sohbet ettiğimiz tatlı bir sülale işte.
Gerçek hayatta futbolla ilgili misin?
Okul takımında oynuyordum. Üniversitedeyken maç yaparken ağır bir sakatlık yaşadım, birkaç ay yürüyemeyince bir daha oynamadım. Her Türk gibi futbolu seviyorum. Maçlara pek gidemesem de hasta Beşiktaşlıyım.
İYİ Kİ KIZ BABASIYIM ERKEK DE YOLDA
Yıldızının en parladığı dönemde evlendin. Kariyer açısından hiç “Acaba?” demedin mi evlenirken?
Tabii ki hayır. Seyirci benim oyunculuğuma bakıyor, medeni durumuma değil. Ben işimi iyi yaparsam benden neden vazgeçsinler? Bilakis aile olmak iyidir. Aile önemlidir.
Baba olmak nasılmış?
Kız babasıyım, muazzam bir duygu. 2 yaşında gelen kız bebekleri babaya bayağı düşkün oluyormuş. Zeynoşum’la acayip güzel bir ilişkimiz var. Şükrediyorum her gün Allah’a. İyi ki kız babasıyım. İkinci çocuk da yolda, bu kez erkek geliyor. Gerçekten çok mutluyum.
- Günlük burç yorumları! Filiz Özkol yazdı: Boğa, İkizler, Aslan ve diğer burç yorumları
- 'Bugün ne pişirsem' diyenlere günün menüsü (19 Kasım 2024)
- Pazarda kilosu 100 TL'den satılıyor: Son yılların en verimli hasadı: Kalbi saat gibi çalıştıran besin
- Manavgat yeniden renklere büründü! Yanan alanlardan eser kalmadı
- Kayseri'de üretildi! Patent başvurusu yapıldı, böbrek taşlarını yok ediyor