Öykü Gürman, kendi öyküsünü yazmayı başaran bir kadın. Bunun için yaklaşık 20 yılını harcamadı ama kariyerinde geldiği noktadan hayli memnun. En son Trabzon’da çekilen ‘Sen Anlat Karadeniz’ dizisindeki Asiye karakterine hayat verdi. Asya-Pasifik Yayın Birliği (ABU) tarafından TRT’nin de katılımıyla gerçekleştirilen ‘9. ABU TV Şarkı Festivali’nde Türkiye’yi temsil etti. Yer aldığı her projenin içinde mutlaka müzik vardı. En son Yıldız Tilbe imzalı ‘Yine Sevenler Sevsin’ parçasıyla dillere dolandı. Her şeyi enine boyuna konuştuk. Buyurun sohbetimize… Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr
Geçen ay Türkiye’yi 9. ABU TV Şarkı Festivali’nde temsil ettiniz. Bu size nasıl hissettirdi?
Benim için büyük bir onurdu. Bu bir yarışma değildi, dolayısıyla bir puanlama yoktu. Söz ve bestesi bana ait olan bir şarkıyla Türkiye’yi temsil etmek tarif edilemez bir duyguydu. İstanbul’un muhteşem görselleriyle şarkıya bir klip çekildi, o şarkıyı bestelerken yıllar sonra bu şekilde dinleyicilerle buluşturmayı hayal edemezdim.
Size göre başarı ve başarının ölçütü ne?
Başarı, kişisel mutluluktur. Bence başarı ölçütü; kazancınız, gücünüz, şöhretiniz değil yaptığınız iyilikler, kişisel mutluluğunuz, kendinize ve sevdiklerinize ne kadar fayda sağladığınızla ilgili.
İHTİRASA DÖNÜŞEN HIRS TEHLİKELİDİR
Peki, hırs?
İhtirasa dönüşen hırs tehlikelidir. Aşırı hırslı ve ihtiraslı insanların birçok şeyi kaybettiğini ve
kendilerinden çaldıkları mutluluğu gözlemledim. Hırsın olmalı ama dışarıya fazla taşırmadan...
MÜKEMMELİYETÇİ BİRİ OLMAK BENİ YORUYOR
Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Prensipleri olan, duyarlı, adalet duygusu çok yüksek biriyim. Hoşgörülü, empati yapabilen, sevgi dolu, nezaketli, saygılı, iyi niyetliyim. Önyargılı ve katı kuralları olan biri değilim. İnsan zamanla hayata karşı daha akıcı, esnek ve sabırlı oluyor. Kontrol mekanizmam biraz fazla ve mükemmeliyetçi biriyim. Bu da bazen beni yoruyor. Çocukluğumuzdaki masumiyeti ve mutluluğu kaybetmemeliyiz. Çocuk sevinci ve saflığı bize kalan yegane gerçeklik ve samimiyettir.
Sizce hak ettiğimiz yerde misiniz?
Her yaşanan bir sınavdır. Yaşadıklarımızdan öğreneceğimiz çok şey var. Ben yerimden memnunum. Güzellikleri, mutlulukları, başarıları, iyi dilekleri, iyi niyetleri hak ettiğimi bildiğim, çok dürüst ve samimi bir ruhum var. Her türlü inanca saygı duyan, düşünce özgürlüğüne inanan, duyarlı, sağduyulu biriyim.
Yaşınızı hiç göstermiyorsunuz, özel bir reçeteniz var mı?
Bakım, beslenme, spor, uyku düzeni, iç huzur… Hepsi bir bütün.
Müzik yolculuğunuz nasıl başladı, nasıl gelişti?
15 yaşında keman eğitimi almaya başladım. Ortaokulu İstek Vakfı Özel Acıbadem Lisesi’nde bitirdim., Pera Güzel Sanatlar Lisesi’nde liseyi okudum. İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı ses eğitimi bölümünü kazandım ve birincilikle mezun oldum. Profesyonel müzik hayatıma sevgili ikiz kardeşim Berk Gürman'la yaptığım 'Evlerinin Önü Boyalı Direk' türküsüyle adım attım. 2008 yılından bu yana oyunculuk, şarkıcılık ve sunuculuk alanında çalışmalarım devam ediyorum.
ANNEM VE BABAM BOŞANMIŞ OLSA DA DOĞRU İLETİŞİM KURMAYI BAŞARAN BİR AİLE OLDUK
Nasıl bir aileye doğdunuz?
İkizim Berk’le iyi eğitimler aldık, iyi okullarda okuduk. Bir yetenekle doğduk ama sonrasında müzikle ilgili yeteneklerimizi geliştirmek adına çok çaba sarf ettik. Ailemiz hep bize destek oldu. 15 yaşındayken dil eğitimi için İngiltere’ye gittik mesela. Annem ve babam her ne kadar boşanmış olsa da biz, doğru iletişim kurabilmeyi başarmış bir aile olduk. İkisi de bizim için sorumluluklarını yerine getirdi.
Her ikisiyle de aranız iyi mi?
Anne, baba hakkı ödenmez. İkisiyle de uzun, derin sohbetler yaparız, aile bağları kuvvetli insanlarız. Ne mutlu ki hep iletişim içinde olduk, konuşabildik. Bizimle çocuk gibi değil yetişkin bir birey olarak iletişim kurdular, kararlarımıza saygı gösterdiler, bizi hep dinlediler.
ÇOCUKLUK YILLARIMI ÇOK ÖZLÜYORUM
Mutlu bir çocukluk geçirdiniz, yani.
Evet, kesinlikle. Çocukluk yıllarımı çok özlüyorum. Komşuluk ilişkilerini, sokakta sek sek oynadığımız, ip atladığımız, Berk’le birlikte arkadaşlarımızla futbol maçı yaptığımız günleri hasretle, sevinçle anımsıyorum.
Anneniz Serap Hanım; Selahattin Altınbaş'tan, Ziya Taşkent'ten el almış bir solistmiş. Duyunca çok ilgimi çekti. Hatta hocaları anneniz için “Yeni bir Muazzez Abacı doğuyor” demiş. Doğru mu?
Annemin harika bir sesi varmış. Küçük yaşta Ankara radyosunun sınavlarını kazanmış ama devam edememiş. İçinde ukde kalan şeyler olmuş ama bizim başarımız onu her zaman çok mutlu etti, bizimle gurur duyuyor.
Babanız da aslında Boğaziçi Üniversitesi mezunu bir elektrik mühendisi ancak kısa filmler çeken, sanatçı ruhlu biri. İlginç bir aileniz var.
Babam çok yetenekli, zeki ve çok okuyan biri. Fotoğraf çekmeyi çok seviyormuş. Eski bir fotoğraf makinesi ve mandolini var. Hâlâ saklıyoruz. Sanatla, kitaplarla, müzikle, sinemayla yaşamı boyunca çok ilgiliymiş. Bize bu anlamda birçok şey kattı.
BABAM ONURUYLA YAŞAMIŞ, HAK YEMEMİŞ BİR İNSAN
‘BABAM ATEİSTTİ’ SÖZLERİMİN BU DENLİ TARTIŞILMASINA ÇOK ŞAŞIRDIM
Katıldığınız bir programda “Babam ateistti. İnançsızlık egoizm ve bencillik getirir. Babam da öyleydi” sözleriniz çok tartışıldı. Buna ne dersiniz?
Son derece içtenlikle ve samimiyetle yaptım o açıklamayı. Annem ve babam biz altı yaşındayken ayrıldı. Babamla olan paylaşımlarımda eksik kaldığını hissettiğim, özlem duyduğum bazı duyguların hezeyanını ve biraz da sitemimi ifade ederken sözlerimin başka yerlere çekilmesi beni çok rahatsız etti. O kısa programda duygusallıkla ve samimiyetle kendi özelimle, maneviyatla ilgili bir şeyleri ifade ederken konunun tartışılmasını şaşkınlıkla karşıladım.
Babanız üzülmüş müdür bu sözlerinize?
Babam; Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirmiş, kendi hayat mücadelesini kendisi vermiş, iş hayatında inişleri çıkışları olmuş, ailesine bakmış, hayatı boyunca çalışmış biridir. Çalmadı, çırpmadı, hak yemedi, tüm sevdiklerinin iyi olması, mutlu olması için çabaladı, kalp kırmadı. Bizi iyi okullarda okuttu, onuruyla yaşadı. Var olma nedenimizdir babam. Başımın üzerinde yeri var, severim, sayarım. Kimseyi rencide etmek adına bir söylemde de bulunmadım. Herhangi bir kırgınlık yok aramızda.
RUHUN DOYGUNLUĞU İNSAN HAYATINDAKİ EN ÖNEMLİ KEŞİFTİR
Peki, siz inançlı biri misiniz?
“Hayatın genişliği, uzunluğundan daha önemlidir” der İbn-i Sina. Hayatında maneviyatı güçlü olan insanlar, zorlukları daha kolay aşar. Ben de huzuru ve mutluluğu göz önünde bulundurarak yaşamaya özen gösteriyorum. Ruhunun doygunluğu insan hayatındaki en önemli keşiftir.
DÜNYADAKİ BÜTÜN OLUMSUZLUKLAR SEVGİSİZLİKTEN KAYNAKLANIYOR
Vicdanın sizdeki anlamı nedir?
İnsanı oluşturan düşünce, duygu ve davranışların tümünü kapsayan insani bir vasıftır. İnsan olabilmektir. Nasıl düşünürsek düşünelim, neye inanırsak inanalım en başta iyiliğe, iyi olana inanmak zorundayız. Güzel, ahlaklı, iyi niyetli olmalıyız! Dünyadaki bütün problemler olumsuzluklar ve kötülük sevgisizlikten kaynaklanıyor.
YOZLAŞTIRICI BİR ETKİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Sosyal medya acımasız bir yer haline geldi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İçinde bulunduğumuz dönem; insan olabilmenin, empatinin, egoistliğin, hoşgörünün tartışıldığı hatta maalesef anlamını yitirdiği bir dönem. Yozlaştırıcı bir etkiyle karşı karşıyayız. Gözlerimiz kapalı, kulaklarımız sağır sanki. Önyargılarımızla yorumlar yapıyoruz. Bir fotoğrafın altına yorum yaparak nefret kusan insanlar var. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum ve çok üzücü buluyorum.
Türkiye’yle alakalı düşünceleriniz neler?
Erkek şiddeti, tecavüz, çocukları istismar edenler, çocukların eğitilmesini engelleyenler, çocuk gelinler, köpeğin bacağını kesenler... Kendinden daha zayıf birine şiddet uygulanması cehalettir. Eğitimsizlik, işsizlik ve ekonomik darboğaz, psikolojik, sosyolojik sorunlar yaratır. Herkes birbirine meta gözüyle bakmaya başladı. bunlara duyarsız kalmak imkansız.
SEVGİ VE MUHABBET RUHUMUZU BESLER
Aşkın tanımını sizde ne?
Aşk muhabbettir, muhabbeti paylaşmaktır. Aşkın sevgiye dönüşen kısmıyla daha çok ilgileniyorum. Sevgi ve muhabbet, bizi birbirimize bağlıyor. Ruhumuzu besler. Perişanlıkları gideriyor. Her şeyi iyi ve güzel görmemizi sağlıyor. Her canlı türünün sevmeye ve sevilmeye ihtiyacı var.
Özel hayatınız nasıl gidiyor?
Şükür, her şey yolunda. Çok mutlu ve huzurluyum.
Evlilik aşkı öldürür mü?
Sürekli aynı heyecan ve tutkuyla yaşanmaz. Bu çok yorucu ve yıpratıcı olur. Hayat tuzaklarla ve kötülüklerle dolu, iki güzel ruh buluşursa evlilik aşkı yaşatır.
Bir kadında en önem verdiğiniz şey ne?
Eğitim.
MEDENİ TOPLUMLARDA İNSANLAR ‘HER ŞEYİ’ KONUŞUR AMA ‘KİŞİLERİ’ KONUŞMAZLAR
Sanatçı toplum adına neler yapmalı?
Bir sanatçı olarak insanlara pozitif enerji vermekle, iyiyi, doğruyu, güzeli estetik bir anlayışla sunmakla yükümlüyüm ama bizler de yorgunuz, yoruluyoruz. Barışın, birlik ve beraberliğin olmadığı yerde gelişme olmaz. Medeni toplumlarda insanlar ‘her şeyi’ konuşur ama ‘kişileri’ konuşmaz. Tüm bu diyaloglar çözüme yöneliktir. Ötekileştirmeler yüzünden birbirimizden uzaklaşıyoruz. Sanat dünyayı iyiye ve güzele taşıyacak yegane en kıymetli olgudur.
- Pekmezin içine kaşık kaşık ekleyin! Kemikleri beton gibi yapıyor, kolesterolün kökünü kurutuyor, vücuda demir yüklüyor
- Tahinin içine 1 kaşık ekleyin! Damarları çamaşır suyuyla temizlenmiş gibi yapıyor, hastalıklardan koruyor, kemikleri beton gibi yapıyor, C vitamini kralı
- Her gün çöp atmaya son! Çöp atmaktan bıktım diyenler denesin, mutfak atıklarını %60 azaltıyor
- Kömür gibi kararmış gözaltlarını beyazlatıyor! Gözaltına parlaklık ve canlılık katıyor, 5 dakikada hazırlanan gözaltı kremi
- Şifa mı tehlike mi? Gözlükten kurtarıyor diye biliniyordu meğerse körlüğe yol açabiliyormuş