Özdemir Erdoğan: Ateistleri anlamıyorum, bilim insanları bir insan yaratsın da göreyim!
2020 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödül Töreni’nde müzik dalında büyük ödüle layık görülen Özdemir Erdoğan’la buluştuk. 81 yaşındaki sanatçı, yıllar içinde onlarca ödül aldı. ‘Devlet Sanatçısı’ unvanına layık görüldü. ‘Bana Ellerini Ver’, ‘Sevdim Seni Bir Kere’, ‘Gurbet’ gibi onlarca hit şarkının babası ile hem hayatı hem ödülü hem de ülke ahvalini konuştuk. Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr
Tebrik ediyorum, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödül Töreni’nde müzik dalında büyük ödülü siz aldınız. Neler söylersiniz?
Cumhurbaşkanımızın şahsında, devletimin beni böyle bir ödülle onurlandırmasından çok mutluyum. Hayatımdaki en önemli olaylardan biri. Hak edilmiş bir ödüldür bu. Devlet tarafından takdir edilmek, her türlü ödülün çok üzerindedir. Sonuçta çok mücadeleler verdim.
Neydi o mücadeleler?
Burada anlatırsam sayfalar yetmez. Geçmişte çok çektim çok! Bu ödülde, sanat kariyerim dışında yapmış olduğum mücadelelerin rolü var. Çünkü ben her türlü haksızlığa, yanlışa, hep karşı çıktım ve bu mücadelemde tektim.
Ne çektiniz? Bir mahalle baskısı mıydı bu?
Sanat insandan hayatını ister. Siz bu hayatı seve seve veriyorsanız başarılı olursunuz. Ben bu işi hiçbir zaman şöhret olmak için yapmadım. Sevdiğim için yaptım. Kurban olduğum Allah da bana büyük yetenek vermiş ve ben sayısız ödül aldım. ‘Devlet Sanatçısı’ unvanını taşıyorum. Daha ne olsun!
BASİT BİR HAYATIM OLDU KUMAR GİBİ, KÖTÜ ALIŞKANLIKLARIM YOK
Sizin eserlerinizi yeni jenerasyon bile biliyor. Çok kıymetli eserleriniz var. Peki, iyi paralar kazanabildiniz mi?
Oldum olası mütevazı yaşadım. Hiçbir zaman gözümü çok lüks arabalara, evlere, yalılara dikmedim. Çok basit bir hayatım oldu. İçki, sigara kullanmıyorum. Sosyal hayatım yok, seyahatleri sevmem. Kumar gibi kötü alışkanlıklarım yok. Bütün hayatım budur. Fazlası yok.
Neşet Ertaş mütevazılığı var demek ki sizde!
Daha da ötesi. Bakın ben Mecidiyeköy’de oturuyorum ve elimde filemle pazara gidiyorum. Tezgahtarın bir domates fazladan verip “Bu da benden abi” demesi, halk otobüsüne binmek beni çok mutlu ediyor.
‘ÖZDEMİR ERDOĞAN ÖDÜLÜ HAK ETTİ KARDEŞİM HATTA DEVLET GEÇ BİLE KALDI’
Cumhurbaşkanının elinden ödül aldığınız için bir kesim sizi iktidar yandaşı olmakla eleştirdi. Bu eleştirileri önemsiyor musunuz?
Sosyal medyayı ciddiye almıyorum, gaddar buluyorum ama herkes benim için “Özdemir Erdoğan bu ödülü hak etti kardeşim, hatta devlet geç bile kaldı” dedi. Zaten ben, devletimin harcadığı üç kuruşu hesap ederim. Belediyeler beni konsere çağırdığında halkı düşündüğüm için yarı fiyatına giderim. Orkestramın parası çıksın yeter. Devlet söz konusu olduğu vakit, ben parayı unuturum. Bu ülke için insanlar canını veriyor. Ben üç kuruş paranın peşine düşmem.
CUMHURBAŞKANIMIZI KUSURLARIYLA SEVİYORUM
Yakın mısınız iktidara?
Bir yere mensup olmak bir sanatçı için en büyük handikap. “Sanatçıların bir tarafa muhakkak eğilimi vardır” derler ama bu yanlıştır. Çünkü insan kusursuz değildir. Tek kusursuz olan Allah’tır. Ben Sayın Erdoğan’ı severim, o da beni sever ama ben onu kusursuz bir insan olarak görmüyorum. Cumhurbaşkanımızı kusuruyla seviyorum. Mesela, eşimle birçok konuda anlaşamam. Bunun için de “Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir” şarkısını yazdım. Ateistleri de hiç anlamıyorum. Profesör, bilim insanı olarak geçinenler kusursuz bir insan yaratsın da göreyim. Ancak o zaman onların tarafına geçerim.
‘ALLAH YOKTUR, İNSAN HER ŞEYİ YAPAR’ DİYEN HAWKING’E DİYORUM Kİ…
Ateizme karşı mısınız?
Ben inançlıyım. İnsanoğlunun yapabildiği en büyük şey, robot ya da yapay zekadır. Benim derimin altından kan akıyor, onların yaptığı robot ise yapay! Haydi derisinin altından kan akan canlı bir insan yapsana, yapamazsın! Nasıl olduğunu çözemiyorsan, niçin geldiğini bilemezsin. “Ol” der Cenab-ı Allah, olur. Haydi o ateistler bana bir insan yapsınlar yapabiliyorlarsa! İngiliz Profesör Stephen (Hawking), “Allah yoktur, insan herşeyiyapar”demişti. Ben de ona diyorum ki; o zaman insan yap kardeşim!
ZEKİ MÜREN KÖTÜ BİR ROL MODELDİ, ONU İZLEYEN ERKEK ÇOCUKLARI TRAVMALAR YAŞADI
Zeki Müren’e dair garip bir “Madam” çıkışınız oldu. Ben bu çıkışınızı pek anlayamadım...
Bakın, Zeki Müren ilk defa 1950’de piyasaya çıkmıştır ve o Türkiye’nin ilk rol modelidir. İnsanlarımız onu küçük erkek çocuklarıyla birlikte televizyonda seyretti. Ve onu izleyen erkek çocuklar travmalar yaşadı. Kötü bir rol modeldi. Sonradan bir sürü Zeki Müren’in taklitçileri çıktı. İnsanlar ona özendi. Ben bir insanın eşcinsel olmasından rahatsız olmam ama eğer bu, toplum önünde örnek olacak şekilde kullanılıyorsa zararlıdır.
FERDİ ÖZBEĞEN DE EŞCİNSELDİ AMA ZEKİ MÜREN GİBİ AFİŞE ETMEDİ, EFENDİ GİBİ ÖLDÜ GİTTİ
Zeki Bey, bunu kullanıyor muydu sizce?
Elbette. Ferdi Özbeğen de eşcinseldi ama efendi efendi davrandı. Bir gün bile eşcinselliğini afişe etmedi. Kendi inançları ve kendi dünyasında efendi gibi öldü, gitti.
Bu sözleriniz bazı insanları incitip öfkelendirebilir.
Bakın mesela Bülent Ersoy, çok daha namuslu, çünkü o kadın oldu. Yani erkek çocuklara kötü örnek olmadı. “Ben böyle hissediyorum” dedi ve gitti kadın oldu. Bu kadına kimse bir şey diyemez ama Zeki Müren kötü bir rol modeldi. Aklı başında olan herkes böyle düşünür. Bugün erkekler mini etek giyip oje sürse, makyaj yapsa hoş karşılanır mı? Hem bu tehlikeyi kabul ediyorsunuz hem de sanat uğruna bunu görmezden geliyorsunuz… Bana kalırsa bu büyük bir sahtekarlık ve çelişkidir. Bunu konuşmamak ahlaksızlıktır. Siz böyle bir tehlikenin varlığını kabul ediyorsunuz ama sanat uğruna ağzınızı açıp tek kelime etmiyorsunuz. Bir tek Özdemir Erdoğan konuşuyor.
Zeki Müren hayatta olsaydı yüzüne karşı bu cümleleri kuramazdınız!
Tabii ki kurardım! O zaman da kurdum. Bakın, ustalığını dünyanın kabul ettiği bir müzisyen olarak söylüyorum; Zeki Müren sadece yerel ve Türkiye hudutlarında kalan yöresel bir sanatçıdır. Kariyerinin ilk 10 senesinde güzel şarkı söyledi ama 1965’ten sonra yaşadığı hayat dolayısıyla şarkı da söyleyemedi.
ZEKİ MÜREN’İ EVRENSEL SANATÇI OLARAK GÖSTERENLER AHLAKSIZDIR
Bir ‘Sanat Güneşi’nden bahsediyorsunuz. Ayrıca o da ‘Devlet Sanatçısı’ unvanını aldı. Kendisine “Paşa” deniyordu...
Hayır! ‘Sanat Güneş’i ifadesini ona ne devlet ne halk verdi. Bizzat kendi kendine yakıştırdı. Çünkü müthiş bir şöhret hırsı vardı. Bilmediğiniz çok şey var. “Paşa deniyordu” diyorsunuz. Bir tek asker çıkıp da bir şey demedi. Nedir paşa? Bir asker ortamında en yüksek ve en şerefli yerdir. Onu bile kullandı, her şeyi kullandı. Buna karşı çıkıyorum. İlk çıktığı seneler sesi iyiydi ama bu kişiyi günümüzde hâlâ evrensel bir sanatçı gibi gösterenler ahlaksızdır.
HORMONLU POPÜLERLİĞE İHTİYACIM YOK DEVLET KİMSEYE BOŞU BOŞUNA ÖDÜL VERMEZ
Siz başarılı olan herkesi eleştiriyorsunuz sanki. Ajda Pekkan’a yönelik eleştirileriniz de var...
Ben kimseden icazet, yardım almadım. Masonluktan istifa ettim. FETÖ bir dolu çanta ile geldi kapıma, reddettim. Devlet, kimseye boşu boşuna ödül vermez. Hormonlu popülerliğe ihtiyacım yok benim kardeşim! Dış güçlerle bir yere gelmedim.
- Kilosu 5 TL'ye düştü! Kapış kapış satılıyor: Kolesterolü yere çakıyor, yağları cayır cayır yakıp kemikleri beton gibi yapıyor
- Ihlamuru solda sıfır bırakıyor! Kabuğunu kaynatıp için: Kalp damarlarını kaya gibi güçlendiriyor
- İnsülin direncini unufak ediyor! Kanda şekerden iz bırakmıyor: Damarları parıl parıl parlatıyor
- Salata sosuna 1 kaşık ekleyin! Kolesterolü tarihe karıştırıyor: Tıkalı damarları hortum gibi açıyor
- 5 Ayda 36 kilo verdi: Sadie Chartrand’ın ilham veren zayıflama hikayesi: Mum gibi erimenin sırrı meğer oymuş!