Dini bilgilerİzaca suresinin anlamı, fazileti, Türkçe meali ve tefsiri! Ezberleme için Türkçe ve Arapça okunuşu

İzaca suresinin anlamı, fazileti, Türkçe meali ve tefsiri! Ezberleme için Türkçe ve Arapça okunuşu

Paylaş
İzaca suresinin anlamı, fazileti, Türkçe meali ve tefsiri! Ezberleme için Türkçe ve Arapça okunuşu

İzaca suresi olarak da bilinen Nasr suresi, sadece 3 ayetten oluşması nedeniyle ezberlemesi oldukça kolay olan sureler arasında yer alır. Bununla birlikte fazileti bakımından olukça zengin olan İzaca (Nasr) suresi, Türkçe ve Arapça olarak da sık sık okunuyor. İşte, İzaca suresinin meali, tefsiri, anlamı ve hakkında bilinmesi gerekenler...

İzaca (Nasr) suresi Kuran-ı Kerimde 110. sırada yer alır ve Allahu Tealâ’nın İslam dinine ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) nasip ettiği fetihlerden bahseder. Bununla birlikte İzaca (Nasr) suresinde Allah’ın tövbeleri kabul ettiği vurgusu da yapılır. İşte, İzaca suresinin anlamı, fazileti, Türkçe meali ve tefsiri ile ezberleme için Türkçe ve Arapça okunuşu…

Haberin Devamı

NASR SURESİNİN TÜRKÇE OKUNUŞU

1. İza cae nasrullahi velfeth

2. Veraeytennase yedhulune fiy diynillahi efvace

3. Fesebbıh bihamdi rabbike vestağfirh* innehu kane tevvaba

NASR SURESİNİN TÜRKÇE ANLAMI

1. Allah'ın yardımı ve zaferi geldiği,

2. Ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit ,

3. Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.

NASR SURESİNİN ARAPÇA OKUNUŞU

İzaca suresinin anlamı, fazileti, Türkçe meali ve tefsiri Ezberleme için Türkçe ve Arapça okunuşu

NASR SURESİNİN TEFSİRİ

Müfessirlere göre “Allah’ın yardımı”ndan maksat, Mekke putperestlerine veya bütün düşmanlarına karşı Allah’ın Hz. Peygamber’e yardım etmesi ve onu zafere kavuşturmasıdır; mecazen “dinin kemale ermesi, son şeklini alması” anlamında da yorumlanmıştır. “Fetih”ten maksat ise başta Râzî’nin “fetihlerin fethi” dediği Mekke’nin fethi olmak üzere Hz. Peygamber’e nasip olan bütün fetihlerdir. Fetih mecaz olarak “Hz. Peygamber’e verilen ilimler, dünya nimetleri, cennet” olarak da yorumlanmıştır (Râzî, (XXXII, 153-155; Şevkânî, V, 602-603).

Haberin Devamı

Sûrede Hz. Peygamber’in şahsında genel olarak müminlere hitap edilerek Allah Teâlâ kendilerine bir nimet ve yardım lutfettiğinde O’na hamd ve şükretmeleri gerektiği ifade edilmektedir. Müminler Mekke döneminde fakir ve güçsüzdü; müşriklerin kendilerine yaptıkları zulme karşılık verecek durumda değillerdi. İnsanlığı kurtuluşa çağıran Hz. Peygamber, çağrısına olumlu cevap alamadığı için üzülüyor, hatta kendi kavmi tarafından din konularında yalan söylemekle suçlanıyordu (bk. Hûd 11/12; En‘âm 6/33-35). Fakat Medine döneminde müminler güçlenerek kendilerine haksızlık eden inkârcılara karşı savaşacak duruma geldiler ve fetihler başladı. Bu durum Araplar’ın İslâm’a girmesinde büyük etken oldu. Özellikle Mekke’nin fethinden sonra Arap kabileleri savaşmaksızın İslâm’ın hâkimiyetini kabul etmiş ve akın akın İslâm’a girmişlerdir. 2. âyet bunu ifade etmektedir. 3. âyette ise daha önce müşrikler tarafından “sihirbaz, şair, kâhin, mecnûn” gibi yakışıksız sıfatlarla nitelenerek her türlü hakarete mâruz bırakılan Hz. Peygamber’e, kendisini bu durumdan kurtaran Allah’a hamd ve şükretmesi buyurulmaktadır. Mekke’den hicret ederken Sevr mağarasında gizlendiğinde yanında sadece Hz. Ebû Bekir vardı; şimdi ise binlerce sahâbî ile birlikte Mekke’yi fethetmiş, bu arada tarihin en büyük ve en yapıcı inkılâbını gerçekleştirmişti. İşte bu sebeple müminlerden yüce Allah’a hamdetmeleri, kendilerine nasip edilen zafer ve fetih nimetlerinin şükrünü yerine getirmeleri istenmektedir.

Haberin Devamı

Hz. Peygamber’in günahtan korunduğu bilinmektedir (ismet). Buna rağmen ona Allah’tan af dilemesi emredildiğine göre bunun mânası ya ümmeti için, onların adına af dilemesi veya –günahtan uzak dursa bile– Allah’tan af dilemek kullukta kemalin gereği olduğu için “Allah karşısında alçak gönüllülük sergilemesi, her şeye rağmen ibadetlerini mükemmel görmeyip bu sebeple O’ndan af ve özür dilemesi”dir. Bu sûre indikten sonra Hz. Peygamber’in, “Allahım! Sana hamd eder ve seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Beni bağışla, çünkü sen tövbeleri kabul edensin!” anlamındaki duayı sık sık tekrarladığı rivayet edilmektedir (İbn Kesîr, VIII, 532-533; ayrıca bk. Fetih 48/1-3). Sahabeden bazıları bu âyetlerden Hz. Peygamber’in görevinin tamamlandığı ve artık vefatının yakın olduğu sonucunu çıkarmışlardır (bk. Buhârî, “Tefsîr”, 110). Bundan dolayı sûreye “vedalaşma” anlamında “Tevdî” ismi de verilmiştir. Nitekim bu âyetler indikten sonra Hz. Peygamber’in ancak seksen gün gibi kısa bir süre yaşadığı rivayet edilmektedir (bk. Kurtubî, XX, 233).

Haberin Devamı

NASR SURESİNİN FAZİLETLERİ

Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:

  • “İzâ câe nasrullahi sûresi, Kur’ân’ın dörtte birine denktir.”
  • “Kim İzâ câe nasrullahi’yi okursa, Mekke-i Mükerre-me’nin fethinde hazır bulunup da şehîd olmuş gibi sevâb alır.”
  • “Ey Cübeyr! Yolculuğa çıktığında, arkadaşlarının içinde en iyi durumda olmak, sıkıntı çekmemek ve nzık bakımından rahat olmak istersen, Kâfirûn, Nasr, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini oku…”
  • Kim Nasr sûresini okursa, ona, Mekke’nin fethinde Muhammed (aleyhisselâm) ile berâber olan kimsenin sevâbı verilir. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
  • Fahreddîn-i Râzi buyurdu ki: “Nasr sûresi mü’minlerin sûresidir. Her mü’min bu sûreyi okuduğunda, Allahü teâlâ işlerini kolaylaştırır, onu düşmanlan üzerine gâlip kılar, maîşet sıkıntısı çektirmez, tevbesini kabul, günahlarını affeder.”
  • Âlimler buyurdu ki: “Fetih sûresini okumaya gücü yetmeyen Nasr sûresini okusun.”