Hayvandan insana kolayca bulaşıyor, her 10 dakikada bir can alıyor!
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kuduz hastalığı her yıl yaklaşık 59.000 kişinin hayatına mal olmasıyla, dünyanın en ölümcül bulaşıcı hastalıklarından biri olarak kabul ediyor. Kuduz hastalığı konusunda toplumu bilinçlendirmek ve aşılamanın önemine vurgu yapmak amacıyla her yıl 28 Eylül’de Dünya Kuduz Günü düzenleniyor. Kuduz Kontrolü için Küresel İttifak (Global Alliance for Rabies Control) tarafından 2007 yılında başlatılan bu girişimle dünya genelinde insanların bir araya gelerek kuduzdan korunma konusunda farkındalığı artırması amaçlanıyor.
Dünya Kuduz Günü, her yıl 28 Eylül’de düzenleniyor. Kuduz Kontrolü için Küresel İttifak (Global Alliance for Rabies Control) tarafından 2007 yılında başlatılan bu girişimle dünya genelinde insanların bir araya gelerek kuduzdan korunma konusunda farkındalığı artırması amaçlanıyor. O zamandan beri her yıl büyümeye devam eden girişim kapsamında binlerce insan yerel, bölgesel ve ulusal ölçekte düzenlenen etkinliklere katılıyor. Boehringer Ingelheim Türkiye, 28 Eylül Dünya Kuduz Günü’nde, kuduz hastalığı konusunda toplumu bilinçlendirmek ve aşılamanın önemine vurgu yapmak amacıyla önemli açıklamalarda bulundu.
HAYVANDAN İNSANA KOLAYCA BULAŞIYOR, HER 10 DAKİKADA BİR CAN ALIYOR!
‘’Zoonoz Viral’’ olarak adlandırılan kuduz; evcil ve vahşi hayvanlarda görülmekte ve hayvandan insana kolayca bulaşabilmektedir. Hastalık kapsamında en büyük tehdidi; aşılanmamış köpekler, kuduz virüsüyle yakın temas sonrasında aşılanmama, kuduz hastalığını taşıyan hayvan ya da insanların toplum içerisinde yer alması oluşturuyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), kuduz hastalığını her yıl yaklaşık 59.000 kişinin hayatına mal olmasıyla, dünyanın en ölümcül bulaşıcı hastalıklarından biri olarak kabul ediyor. Kuduz hastalığı tüm dünyada günde 160 kişinin ve her 10 dakikada 1 kişinin yaşamını yitirmesine neden oluyor. Hayatını kaybedenlerin yaklaşık yarısını ise çocuklar oluşturuyor.1 Başta Afrika ve Asya1 olmak üzere özellikle gelişmemiş ülkelerde yaygın olarak görülen bir hastalık olan kuduz, aşı ile tamamen önlenebildiği için toplumun aşılanma ile ilgili bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
KUDUZ BELİRTİLERİ KARŞINDA ZAMANA KARŞI YARIŞ OLDUKÇA KRİTİK
Kuduz hastalığının belirtileri ortaya çıktıktan sonra, hastalık neredeyse hem hayvanlar hem de insanlar için öldürücüdür. Hayvanlarda en belirgin kuduz işaretleri şiddetli davranış değişiklikleri ve açıklanamayan ilerleyici felç olurken, insanlarda kuduzun ilk bulguları baş ağrısı, ateş, kaygı, karıncalanma veya ısırık bölgesi yakınlarında değişen duyarlılıklar olabiliyor. Kuduz hastalığı hem insanlarda hem de hayvanlarda felçten komaya, daha sonra ölüme neden olabiliyor.
KUDUZ BELİRTİLERİ NASIL TAKİP EDİLMELİ, İLK MÜDAHALE NASIL OLMALI?
Bu nedenle kuduz belirtilerinin ortaya çıkması ile zaman oldukça kritik hale geliyor. Uzmanlar, bir insanın ya da evcil hayvanın enfekte bir hayvana temas ettiğinden şüpheleniliyorsa öncelikle yaranın bol su ve sabunla yaklaşık 15 dakika yıkanması sonrasında; %70 alkol/etanol, tentür veya iyot gibi virüsidal tedavi uygulanmasını ve gecikmeden bir doktora danışılmasını öneriyor.
Virüsün hızla ilerleyerek ölümlere yol açmasına rağmen, kuduz hastalığının doğru aşılama ve bilinçlendirme programları ile tamamen önlenebilir olması, hastalıkla mücadelede umut kaynağı oluyor. Bu nedenle doğru aşılanma takvimi oldukça önem taşıyor. Aşı, hayvanları korurken hastalığın insanlara taşınmasını engelliyor. Yanı sıra, virüse maruz kalmış insanlara yapılan hızlı müdahalede aşının rolü hayati önem taşıyor.
TÜM DÜNYADA ETKİLİ VE ÖLÜMCÜL BİR HASTALIK OLAN KUDUZDAN KORUNMANIN TEK YOLU AŞI
Hem insan hem de hayvan sağlığını tehdit eden kuduzdan korunmada tek yolun aşı olduğunun altını çizen Hayvan Sağlığı İş Birim Direktörü Przemyslaw Zielinski, tüm dünyada etkili ve ölümcül bir hastalık olan kuduzun tedavisi olmakla birlikte, zaman ve yerinde müdahalenin büyük önem taşıdığını belirtiyor. Bu anlamda toplumda kuduz konusunda farkındalık yaratmak için sürdürülebilir bir çaba göstererek hayvanlarla sıklıkla iletişim içerisinde olan veteriner hekimler, sivil toplum kuruluşları ve hayvan yetiştiricileri başta olmak üzere tüm toplumun en iyi şekilde bilinçlendirilmesi gerekiyor.