Huzursuz bağırsak sendromu tedavisi: Huzursuz bağırsak sendromuna ne iyi gelir?
'Huzursuz bağırsak sendromuna ne iyi gelir?' sorusu, İBS'den şikayeti olanların en sık sorduğu soru. Ancak burada soruyu değiştirmek gerekiyor. Çünkü aslında daha doğrusu, "huzursuz bağırsak sendromuna ne iyi gelmez?" olmalı. İBS tedavisinin kilit noktası bu. Huzursuz bağırsak sendromu için tıbbi beslenme tedavisi, hastaların şikayetlerini büyük oranda azaltıyor. Yaklaşık 50 yıl önce bir bilim dalı olarak kabul edilen beslenme ve diyetetik, yaşam kalitesi için yol gösteriyor. Uzmanlar, tıpta İrritabl bağırsak sendromu (IBS) olarak geçen ve halk arasında huzursuz bağırsak sendromu olarak ifade edilen hastalığın özel bir diyetle tedavi edilebileceğini belirtiyor.
Uzmanlar, huzursuz bağırsak sendromu için ‘ne yapacağı belli olmayan deniz gibidir, bazen dalgalanır bazen durulur’ şeklinde bir benzetme yapıyor. Tıpta İrritabl bağırsak sendromu (İBS) olarak geçen ve halk arasında huzursuz bağırsak sendromu olarak ifade edilen İBS, kronik tekrarlayan karın ağrısı veya rahatsızlık hissi ve bağırsak alışkanlığında değişiklik ile karakterize, hayatı tehdit etmeyen ancak hastaların hayat kalitesini önemli düzeyde bozan ve sık karşılaşılan fonksiyonel gastrointestinal hastalık. Bu hastalıkta beslenmenin düzenlenmesi, şikayetleri azaltmaya yönelik verilen medikal tedaviden çok daha önemli bir yer tutuyor. Huzursuz bağırsak sendromu tedavisinde beslenmenin önemi için biz de pek çok uzmandan görüş aldık, hangi besinlerin iyi geldiğini ve nelerin iyi gelmediğini konuştuk.
Dünya genelinde yüzde 10-15 görülme sıklığı olan İBS, bölgesel değişiklikler göstermekle birlikte, daha çok kadınlarda görülüyor. 60 yaşından sonra çok nadir hale geliyor. Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Nimet Yılmaz; karın ağrısı, gaz, şişkinlik, kabızlık veya ishal ile başvuran hastaların ayrıntılı değerlendirmesi ve tetkikleri sonucunda organik bir patoloji bulunamaması üzerine İBS tanısının akla gelmesi gerektiğini belirtiyor.
İBS’nin patofizyolojisi multifaktöriyel olup psikolojik, genetik, psikososyal, bilişsel ve çevresel faktörlerin etkileşiminin sonucu ortaya çıktığı bilinmektedir. Hastalarda uyarılara karşı artmış algılama, normal popülasyona göre sık görülmektedir. Diyet, psikolojik faktörler, geçirilmiş enfeksiyonlar, bağırsak florasındaki değişiklikler, mide ve bağırsaklarda hareketliliğinde değişme, bağırsakta bakteriyel aşırı çoğalma, intestinal mukozal inflamasyon ve beyin-bağırsak sistem etkileşimi gibi pek çok faktör hastalığın kaynağında ve gelişmesinde rol alır.
Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Sezgin Barutçu, Halk arasında ‘huzursuz bağırsak’ olarak bilinen İBS’nin her 10 kişinin birinde görülebilen çok yaygın bir durum olduğunun altını çiziyor.
“Hastaların günlük yaşam kalitesini etkileyecek şekilde şikayetlere yol açan İBS, iş gücü kaybına neden olabildiği için de çok önem taşımaktadır”
HUZURSUZ BAĞIRSAK SENDROMU NEDEN OLUR?
Risk faktörleri arasında stres, geçirilmiş bağırsak enfeksiyonları, antibiyotikler ve bunların sonucunda bağırsak florasının bozulmasının yer aldığını vurgu yapan Dr. Barutçu, “Hastalarda beyin-bağırsak aksının bozulması da hastalığın ortaya çıkmasında çok önemli rol oynamaktadır. Kanserle karışabilecek bulgular olması nedeniyle özelikle ileri yaş, kilo kaybı, anemi, ilaç tedavisine dirençli semptomlar, kanlı ishal ve gece şikâyetleri olan hastalarda mutlaka ileri inceleme yapılmalıdır. Ancak İBS’nin kansere dönüşmeyeceği de unutulmamalıdır." diyor.
TEDAVİDE HEM BESLENMENİN HEM DE PSİKİYATRİK DESTEĞİN ROLÜ VAR.
Huzursuz bağırsak sendromunun tedavisinde diyetin çok önemli rol oynadığını belirten Dr. Barutçu, medikal tedavinin ise semptoma yönelik olduğunu ifade ediyor ve "Bu hastalıkta stres önemli bir rol oynadığından tedavide bazen psikiyatrik desteğe ihtiyaç duyulabilir.” uyarısında bulunuyor.
İRRİTABL BAĞIRSAK SENDROMUNDA TIBBİ BESLENME TEDAVİSİ
Günümüzde henüz İBS’nin kesin tedavisinin bulunmadığını ifade eden Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Tuba Ustaoğlu, yapılan çalışmalarda hastalık semptomlarıyla besin tüketimi arasında ilişkiler olduğunun bildirildiğini söyledi. Ustaoğlu, hastalara öncelikli olarak yaşam tarzının ve beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesinin önerildiğini hatırlattı.
"Bu hastalığın geleneksel diyet önerileri; düzenli öğün tüketiminin sağlanması, fazla miktarda öğün tüketiminden kaçınılması, yağlı, gaz yapan, kafeinli yiyecek ve karbonatlı içecek tüketiminin azaltılması şeklindedir. Son dönemde beslenme tedavisinde fermente oligosakkaritler, disakkaritler, monosakkaritler ve polyollerin diyette azaltılması prensibine dayanan FODMAP diyeti ve gluten eliminasyonunun yapıldığı glutensiz diyetin de İBS semptomlarının iyileşmesinde olumlu etkilerinin olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur.”
ÖRNEK VAKALAR
Hastaların genelde tekrarlayan karın ağrısı, ishal, kabızlık, şişkinlik, gaz ve karında gerginlik şikayetleriyle hekim ya da diyetisyene başvurduklarını hatırlatan Diyetisyen Nihal Özdemir, "Güncel çalışmalar diyet düzenlemelerinin bağırsağı düzelterek İBS semptomlarını iyileştirdiğine işaret etmektedir” diyerek diyetin önemini ifade etti.
Beslenme tedavisindeki amaçlarının yeterli besin alımını sağlamak, spesifik İBS semptomlarına göre diyeti düzenlemek ve besinlerin semptom yönetimindeki potansiyel rollerini hastaya açıklamak olduğunu belirten Özdemir, vakalarda ilk olarak hekimle beraber teşhis koyduktan sonra hastayı tedavi olacağına ikna ederek işe başladıklarını belirtiyor. Çünkü, İBS’de beslenme tedavisinin temeli hastayla iyi bir iletişim kurmaktan geçiyor. Psikoterapi tedavi sürecinin önemli bir parçası olduğundan takip sırasında psikiyatristten de hastalar için destek isteniyor. Beslenme ise en kritik konu.
"Hastaların yüzde 70 kadarı, semptom başlangıcının veya alevlenmesinin süt ve süt ürünleri, buğday ürünleri, lahana, soğan, fasulye, acı baharatlar gibi belirli yiyeceklerle ilişkili olduğunu bildirmekte, çoğu glutensiz ve laktozsuz diyetler deneme eğilimindedir."
Sık görülen ve yaşamı etkileyen bu hastalıkta, "Fermente Edilebilen Oligo-, Di-, Mono-sakkaritler ve Polioller”i kısıtlayan bir diyet olan FODMAP diyetinde karbonhidratların diyette olabildiğince az kullanılması hedefleniyor. Beslenme uzmanı takibinde uygulanan bu diyette hangi gıdaların IBS semptomlarınızı tetiklediği saptanıyor. Böylece, belirlenen gıdalar diyetinizden çıkartılıyor ve böylece semptomlar azalıyor. Bu beslenme programı hakkında daha fazla detay için aşağıdaki haberimize tıklayın.
EV YOĞURDU MİDEYE İYİ GELİYOR
Aynı zamanda uzmanlar ev yoğurdu gibi besinlerin de İBS'ye iyi geldiğini ifade ediyor. Ancak süt ve süt ürünlerini tüketirken dikkatli olunması gerekiyor.
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNİN TÜKETİMİNE DİKKAT!
Gastroentoloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Kalaycı, sütte rahatsızlığa yol açanın laktoz adı verilen süt şekeri olduğunu ifade ediyor. Ancak ne yazık ki laktozsuz süt içmek şikayetleri gidermiyor. Özellikle dondurmadan uzak durulması gerekiyor.
Süt rahatsız ettiği halde yoğurt birçok kişiyi etkilemiyor. Çünkü yoğurt içinde laktozun sindirimini sağlayan yararlı mikroplar var.
Prof. Dr. Kalaycı, uzak durulması gereken bir başka gıda grubunun şekerler olduğunu ifade ediyor. Aynı zamanda gluten hassasiyetinin belirlenmesi gerekiyor.
Meyvelerdeki fruktoz, tatlandırıcılardaki sorbitol ve pek çok hazır gıdada bulunan mısır şurubundan mümkün olduğunca kaçınılmalı. Hassas bağırsak sendromunda hastaların dörtte biri gluten (buğday proteini) içermeyen diyetten fayda görüyor. Kişinin gluten duyarlılığı olup olmadığını anlamanın yolu da üç hafta glutensiz beslenmeden geçiyor. Daha sonra diyete yavaş yavaş gluten ekleniyor ve kişi ne kadar miktarda gluteni tolere edebileceğini kendi belirliyor. Yakınmaları artıran bir başka besin grubu gaz yapan gıdalar. Özellikle gaz ve şişkinlik ön plandaysa fasulye, kabak, Brüksel lahanası, karnabahar, brokoli, muz, kayısı ve erik gibi gıdalardan uzak durulmalı. Kabızlığı ön planda olanlarda ise bağırsak hareketlerinin artırılması için posa miktarı artırılmalı. Diyetle posayı artırmak zorsa hazır satılan posa ürünleri tüketilebilir.