Hayat korkularla dolu, ışıkları çalışmayan karanlık bir sahneden ibaret geliyor bazı zamanlar. Korkularımızla hareket ediyoruz. 60-70 yıllık bir ömrü biz değil de korkularımız ve kaçtıklarımız yönetiyormuş gibi yaşıyoruz. Bunu çok sık yapıyorum. Bazen sabahın erken saatlerinde günün korkusuyla uyanıyorum. Yaşamın bana getirdiklerinden korkuyorum. Bazen öğlen saatlerinde çevremin sözlerinden korkuyorum. Akşamları yastığa başımı koyduğumda ise duygularımdan kaçarak uykuya sığınıyorum. Günün sonunda başrol hep başkaları oluyor. Kaygılar, korkular, diğer insanlar. Tıpkı dikenli bir zeminin üstünde herhangi bir yerimi kanatmadan yürümeye çalışıyor gibi hissediyorum.
Geçtiğimiz günlerde çok yakın olmayan ama bir o kadar da yakın olan bir arkadaşım bana hayatı dikiz aynasına bakarak yaşayamayacağımı söyledi. Dikiz aynası. Ne kadar da doğru bi tabir diye düşündüm. Boynumun geriye bakmaktan ne kadar ağrıdığını o cümleyi duyana kadar sadece kendimin gördüğünü düşünüyordum. Dışarıdan birinin bunu bana söylemesi ise bende ilk olarak kaçma hissi uyandırdı. Bunun ne kadar yanlış olduğunu bilsem de kaçarak görünmez olabileceğimi düşündüm. Sonra kendi kendime dedim ki her şeyden kaçarak korunamazsın.
Duyguların kaçtığın yerde seni buluyor, problemler yakanı bırakmıyor, insanların sözlerinden korktuğun kadar kendinden korkmuyorsun. Ardından bu yazının başına oturdum.
Hayatı dikiz aynasından izleyerek yaşamaya devam etmek... Gerçekten çok tanıdık bir duygu.
Geçmişe takılıp dört duvar arasında kalmaktan kendimizi alamıyoruz. Fakat asıl sorulması gereken soru şu: Neden artık dönüşü olmayan anların içinde yaşıyoruz? Burada aynı arkadaşımın bana söylediği iki kelime daha geliyor aklıma ‘vazgeçme özgürlüğü’ Bunun üzerine uzunca bir zaman düşünüp binbir farklı anlam çıkarabilirim ama bunu bir sonraki bırakıyorum. Şimdi ise hem kendime hem de denk gelirse bunu dinleyecek olanlara sormak istiyorum neden orta yolu kabul etmektense, geçmişin dikenli yollarında yürümeyi seçiyoruz?
Buna kendi cevabım ilerlemek oluyor. Yeniyi kabul etmekten kaçıyorum. Bunu hayatımın her alanında harika bir şekilde yapıyorum. Çünkü yenilik benim için çoğu zaman belirsizlik demek.