Beden Sağlığı20-25 yaş arası kadınlarda görülüyor: Memede görülen fibrokistik değişiklikler tedavi edilebilir mi?

20-25 yaş arası kadınlarda görülüyor: Memede görülen fibrokistik değişiklikler tedavi edilebilir mi?

Paylaş
20-25 yaş arası kadınlarda görülüyor: Memede görülen fibrokistik değişiklikler tedavi edilebilir mi?

Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Sera Yazıcı, fibrokistik meme değişiklikleri hakkında bilgi verdi. Dr. Yazıcı, “Memenin fibrokistik değişiklikleri kadınlarda sık görülen ve memede ağrı, hassasiyet ve ele gelen kitle şikayetlerine neden olan bir durumdur ve hastalık değildir. Genelde meme dokusundaki bu değişiklikler zararsızdır ve tedavi gerektirmez. Kanser gelişme riski yoktur. 20-50 yaş arası kadınların yaklaşık yüzde 50’sinde bu duruma rastlanmaktadır, ancak her yaş grubundaki kadınlarda görülebilir. Memedeki fibrokistik değişiklikler, memede var olan bağ dokusunun memenin bir bölgesinde yoğunlaşması sonucu oluşur. Doku içerisinde sıvı toplanırsa kistler de oluşabilir. Ayrıca kahve, çay ve alkol tüketiminin de memedeki ağrı oluşumunda etkili olabileceği düşünülmektedir” diye konuştu.

Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Sera Yazıcı, memenin fibrokistik değişikliklerinin kadınlarda sık görülen bir durum olduğunu söyleyerek, “Genelde meme dokusundaki bu değişiklikler zararsızdır ve tedavi gerektirmez. Kanser gelişme riski yoktur. 20-50 yaş arası kadınların yaklaşık yüzde 50’sinde bu duruma rastlanmaktadır, ancak her yaş grubundaki kadınlarda görülebilir. Tedavi sürecinde destekleyici bir sütyenin tercih edilmesi de faydalı olabilir. Ayrıca meme üzerine uygulanacak sıcak veya soğuk kompresler de ağrı kontrolünü desteklemektedir” dedi.

Haberin Devamı

‘AŞILAR, HASTALIKLARA KARŞI DİRENÇLİ OLMAYI SAĞLAR’

Dr. Alili, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve bulaşıcı hastalıklara karşı korunma sağlanması için aşıların önemine vurgu yaparak şunları söyledi:

"Çocukların aşı takviminin tamamlanmış olması, hem onların hem de çevresindekilerin sağlığını korumada kritik bir rol oynuyor. Özellikle grip ve zatürre aşısı gibi koruyucu aşıların zamanında yapılması, hastalıkların ağır seyretmesini önleyebilir. Aşılar, çocuğun bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlar."

Çocukların bağışıklık sistemini güçlendirmek için sağlıklı beslenmenin ve düzenli uykunun önemine de değinen Alili, "Çocukların yeterli ve dengeli beslenmesi, bağışıklık sistemini destekler. Özellikle C vitamini, D vitamini, çinko ve probiyotik açısından zengin gıdaların tüketilmesi önemlidir. Tatil boyunca geç saatlere kadar oturma alışkanlığı edinmiş çocukların uyku düzeni, okul başlamadan birkaç gün önce düzeltilmelidir. Uyku düzeni, bağışıklık sistemini güçlendiren en önemli unsurlardan biridir" diye konuştu.

Haberin Devamı

 ‘SINIFLARIN HAVALANDIRILMASI HASTALIKLARIN YAYILMASINI ÖNLEYEN KRİTİK BİR FAKTÖR’

Alili, okula giden çocukların hijyen alışkanlıklarının erken yaşta kazandırılması gerektiğini belirterek, "Ellerin sık sık yıkanması, mikropların yayılmasını engellemede en etkili yöntemlerden biridir. Çocuklara, özellikle yemeklerden önce ve tuvaletten sonra ellerini yıkama alışkanlığı kazandırılmalıdır. Ayrıca, ortak kullanılan eşyaların temizliğine dikkat edilmeli ve bulaşıcı hastalığı olan çocukların okula gönderilmemesi konusunda hassasiyet gösterilmelidir. Sınıfların havalandırılması da hastalıkların yayılmasını önleyen kritik bir faktördür” ifadelerini kullandı.

‘BESLENME ÇANTALARI DÜZENLİ OLARAK TEMİZLENMELİ’

Çocukların okula giderken taşıdığı çantaların hijyenine dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Alili, "Çocukların okul çantaları ve beslenme çantaları düzenli olarak temizlenmeli, yiyeceklerin uygun koşullarda saklanmasına özen gösterilmelidir. Beslenme çantasında çabuk bozulabilecek gıdalar yerine sağlıklı ve dayanıklı yiyecekler tercih edilmelidir" dedi.

Haberin Devamı

Sadece fiziksel sağlık değil, çocukların psikolojik olarak da okula hazırlanmasının önemli olduğunu belirten Dr. Alili, "Tatilden okula dönüş süreci bazı çocuklar için zorlayıcı olabilir. Tatil döneminden sonra okul ortamına uyum sağlamakta zorlanan çocuklarda kaygı ve stres belirtileri görülebilir. Bu noktada ebeveynler çocuklarına destek olmalı, onları dinlemeli ve endişelerini anlamaya çalışmalıdır. Okulu sevdiren olumlu yaklaşımlar sergilemek, çocuğun adaptasyon sürecini kolaylaştırır" diye konuştu.

'ÇOCUKLARIN YETERLİ FİZİKSEL AKTİVİTE YAPMASI SAĞLANMALI’

Çocukların fiziksel aktivitelerinin ihmal edilmemesi gerektiğini de vurgulayan Alili, "Dersler ve ödevler arasında çocukların yeterli fiziksel aktivite yapması sağlanmalıdır. Uzun süre ekran başında vakit geçirmek yerine açık havada oyun oynamaları, spor yapmaları ve hareket etmeleri teşvik edilmelidir. Hareketli bir yaşam hem fiziksel hem de zihinsel sağlık açısından oldukça faydalıdır" dedi.

Haberin Devamı