Sivrisinekler bazı insanları neden daha çok ısırıyor?
Sivrisinekler insanları ısırmak için neye göre tercih yaptığı birçok kişi tarafından merak ediliyor. " Koyu tenlileri sever, kalın derili insanları tercih eder, 0 kan grubuna daha çok gider" gibi şehir efsaneleri oldukça konuşuluyor. Peki, sivrisinekler neden bazı insanları daha çok ısırır? İşte, uzmanlara göre sivrisineklerin tercih ettiği insanlar...
Genel olarak sivrisinekler bazı kan gruplarını, açık tenlileri, derisi daha ince olanları daha çok ısırır gibi genel bir düşünce hakim. Bunların bazıları deneyimlere dayalı yorumlar bazıları ise yapılan araştırmalara dayanıyor. Yapılan yeni bir araştırma ise sivrisineklerin sevdiği bazı kokular olduğunu, belirli insanlara daha fazla ilgi duymasını sağlayan başka fiziksel ve kimyasal işaretlerin de bulunduğunu ortaya atıyor.
ABD'de Miami Uluslararası Üniversitesi'ndeki bir grup araştırmacı tarafından yürütülen çalışmada, sivrisineklerin neden bazı insanları daha fazla ısırdığını araştırıldı. Araştırmaya göre indol, nonanol, oktenol ve laktik asit gibi moleküllerin sivrisineklerin dikkatini çeken kokular oluşturduğu tespit edildi.
NEDEN BAZI İNSANLARI HİÇ SİVRİSİNEK SOKMUYOR?
Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi’nden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, sadece dişi sineklerin aç olduklarında kan emdiğini, insan ten renginin belirgin bir şekilde sivrisinekleri çekici bir özellik göstermediğini belirtti. Çetin, özellikle vücut sıcaklığı yüksek olan çocukların, gebelerin ve bazı hormonal rahatsızlığı olan insanların sivrisinekler tarafından daha çok saldırıya uğrayabileceğini belirtti.
Sivrisinekler sadece insanlardan kan emmezler. Özellikle kuşlar, vücut sıcaklıkları insanlardan biraz daha fazla olduğu için birçok sivrisinek türü tarafından tercih edilirler. Kuşlar tarafından taşınan bazı virüsler bu sebeple insanlara bulaşabilir. Bunlara örnek olarak Batı Nil Ateşi virüsü verilebilir.
Prof. Dr. Hüseyin Çetin
Normal koşullarda sadece dişi sivrisineklerin, kan emdiğini ama kan emmedikleri zaman dişi ve erkek sineklerin bitki öz sularıyla beslendiğini söyleyen Çetin, sivrisineklerin karbonhidrat ihtiyacını bitkilerin öz sularından karşıladığını, bu sebeple bazı bitki esanslarının sivrisinekler üzerinde çekici özellikleri olabileceğini ifade etti.
İNSANLARI NEDEN ISIRIYORLAR?
Çetin, sivrisineklerin oldukça tehlikeli hayvanlar olduğunu, yapılan çalışmaların her yıl yaklaşık bir milyon insanın sivrisinek kaynaklı hastalıklardan öldüğünü gösterdiğini belirtti ve Sıtma, Sarı humma, Batı Nil ateşi, Zika ve Dang gibi hastalıkların sivrisinekler tarafından taşınan hastalıklar olduğunu belirtti.
Peki, bu kadar büyük öneme sahip ve her yıl bir milyona yakın insanın ölümüne sebep olan bu canlılar bizi neden tercih ediyorlar?
Çetin, sivrisineklerin insanlara yönelmesindeki en büyük etmenlerden bir tanesinin karbondioksit olduğunun bilindiğini, sivrisineklerin insanların solunum sırasında çıkarttığı karbondioksiti uzak mesafeden algılayabildiklerini belirtti ve diğer nedenleri şöyle sıraladı:
“Solunumumuz sırasında çıkarttığımız değişik gazlar sivrisinekler için bu anlamda cezbedici olabilir. Geceleri sineklerin kulaklarımızın etrafında çıkarttığı vızıltının nedeni de burnumuzdan ve ağzımızdan çıkan karbondioksite yönelmelerinden dolayıdır.”
SICAK İNSANLARI DAHA ÇOK ISIRIYOR
Vücut sıcaklığının sivrisineklerin insanlara yönelmelerinde etkili diğer faktörlerden biri olduğunu vurgulayan Çetin, insan vücut sıcaklığının sivrisinekler tarafından algılandığında özellikle kan damarlarının yoğun bulunduğu sıcak bölgelere doğru yöneldiklerini, aynı ortamda oturan iki kişinin vücut sıcaklığı yüksek olanın sivrisinekler tarafından daha fazla ısırılma riski altında olduğunu ifade etti.
Sivrisinekler bileşik gözlere sahiptirler ve etraflarında hareket eden canlıları görebilirler. Yaklaşık on metre mesafedeki organizmaları gören bu canlı, siz hareket ettiğiniz zaman silüetinizi algılayarak size doğru yönelir.
TERİMİZ DE SİVRİSİNEKLERİ CEZBEDİYOR
Sivrisineklerin en çok sevdiği şeylerden bir tanesinin nem olduğunu belirten Çetin, bu sebeple terleyen insanların sivrisinekler tarafından çok daha fazla tercih edildiğini, terimizin içerisinde bulunan değişik maddelerin onları cezbettiğini bu nedenle aşırı terleyen kişileri sivrisineklerin daha fazla tercih edeceğini ifade etti.
“BEN ALKOL ALIYORUM BENİ ISIRMAZ”
Yine alkol tükettiğinde kendisini sivrisinek ısırmadığını iddia eden pek çok insan var ama Prof. Dr. Hüseyin Çetin bunun doğru olmadığını söyledi. Aksine yapılan bir bilimsel araştırmada bir bira tüketen kişinin sivrisinekler tarafından daha fazla ısırıldığının tespit edildiğini, bunun sebebinin de vücut ısısındaki artış ve vücut terinde ortaya çıkan alkol olduğunu, ayrıca alkol şişesinden çıkan karbondioksiti de unutmamak gerektiğini sözlerine ekledi.
Sineklerin insanları sokarken kullandıkları iğne çok dayanıklı bir yapıya sahip. Sinek ağzı ile cildimizde bu iğnenin geçebileceği bir delik açıyor ve iğne cildin altından geçip damara isabet ederek nerdeyse bir sondaj gibi kanı sineğin sindirim sistemine aktarıyor. Eğer cildiniz kalın ise sineğin bu sondaj işlemini yapması tabii ki daha zor, o yüzden açık tenli, kan damarlarına daha rahat ulaşabileceği ve kalınlığı daha az olan bir cildi tercih ederler.
Acil Servis Hekimi Dr Emir Hüseyin Ağar
TURUNCU, KIRMIZI VE SİYAH KIYAFETLERDEN KAÇININ
Yapılan bazı araştırmalarda koyu renkli kıyafet giyen insanlara sivrisineklerin daha fazla saldırdığının doğrulandığını ifade eden Çetin, bunun temel sebebinin sivrisineklerin görme duyularının çok iyi gelişmemesi ve insanların silüetlerine göre hareket etmelerinden kaynaklandığını ifade etti. Bu nedenle daha koyu renkli giysilerin sivrisinekler tarafından daha fazla ısırılmanıza sebep olabileceğini belirten Çetin, metabolizma hızı yüksek insanların daha fazla karbondioksit ürettikleri için daha çok terlediklerini, bebek bekleyen gebelerin, küçük yaştaki bebeklerin metabolizmaları hızlı çalıştığından dolayı vücut sıcaklıkları yüksek olduğu için sivrisinekler tarafından daha fazla tercih edildiklerinin altını çizdi.
Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya da bu konuyla ilgili gerçekleştirilen bir araştırmanın sonuçlarını bizlerle paylaştı.
“Araştırmaya göre sivrisinekler yeşil, mor, mavi ve beyazın daha soğuk tonlarını görmezden gelmeyi tercih ediyor. Bunun yanında bazı renkler daha cazip geliyor. Bu renkler turuncu, kırmızı ve siyahlar oluyor. Bu renklerin çoğunun uzun ışık dalga boylarına karşılık geliyor. İnsan derisinin de kırmızı ve turuncu aralıkta ve uzun dalga boyunda yer almasından dolayı sivrisineklere cazip gelebildiği düşünülüyor. Dolayısıyla kıyafet seçiminde yeşil, mor, mavi ve beyaz renkleri tercih etmek belki de sivrisinekleri uzak tutmak için farklı bir yol olabilir. Ancak bu konuyla ilgili daha net veriler ortaya koymak için araştırmaların devam etmesi gerekir."
İnsanların cildinde bulunan bazı bakteriler yaşarken bazı maddeler ortaya çıkarırlar. Bu maddelerin de sivrisinekler üzerinde çekiciliği olabilir ve vücudunuza daha fazla saldırırlar.
KAN GRUBU 0 OLANLARI DAHA ÇOK TERCİH EDİYORLAR
Prof Çetin, yapılan bazı araştırmalarda sivrisineklerin 0 kan grubu insanlara daha çok etki ettiğinin bilindiğini, özellikle A kan grubuyla 0 kan grubu değerlendirildiğinde A kan grubuna göre sivrisineklerin iki kat daha fazla sıfır kan grubu insanları tercih ettiği biliniyor.
2019 yılında Japonya Zararlılarla Mücadele Enstitüsü uzmanlarının yaptığı bir araştırma, kan grubu "0" olanların, kan grubu "A" olanlara kıyasla sivrisinekler tarafından ısırılma olasılığının yaklaşık iki kat fazla olduğunu ortaya koydu. Kanı B grubu olanlar ise "0" ve "A" grubu arasında yer alıyor. Huffington Post'un haberine göre Florida Üniversitesi'nden entomoloji uzmanı Prof. Jonathan F. Day, kan gruplarıyla ilgili daha fazla çalışmaya gerek duyulduğunu belirtmekle birlikte sivrisineklerin özellikle belli insanları seçmesinde belirleyici olan bazı faktörler olduğunu vurguladı. Prof. Day'e göre sivrisinekleri kan kaynağına insanların verdiği işaretler yönlendiriyor. Day, "En önemli işaret Karbondioksit. Ürettiğiniz karbondioksit miktarı sizi sivrisinekler için daha cazip bir hedef haline getiriyor. Metabolizması hızlı olanlar daha fazla karbondioksit salgılıyor" diyor.
Topkaya, sivrisineklerin insan vücudunda belli bölgelere daha çok ilgi gösterdiğini, özellikle ayak bileği gibi bölgelere saldırdıklarını, bu durumun bakteri florasının daha yoğun olarak bulunduğu vücut bölgelerimize daha çok ilgi gösterdiğinin saptandığını belirtti. Bu sonuç aynı zamanda yine bu bölgedeki bakterilerin metabolizmasına bağlı olarak ortaya çıkardıkları metabolik maddelere bağlanıyor.
“Bazı viral, paraziter ve bakteriyel hastalıkların mikrobik etkenlerinin sivrisinekler aracılığıyla taşınabildiğini biliyoruz. Özellikle alerjik bünyeli kişilerde sivrisinek ısırıklarının daha rahatsız edici boyutlara ulaşması mümkün.” diyen Topkaya, sık sık sabunla suyla duş yaparak hem ter kokusunu azaltıp hem de derimizdeki flora bakterilerinin kolonizasyonunu düzenleyebileceğimizi, bu durumda doğal olarak sivrisinek ısırması için daha az riskli duruma gelebileceğimizi ifade etti.
'KAŞIMAKTAN KAÇININ'
Topkaya, özellikle yaz aylarının ve akşamlarını çekilmez hale gelen sivrisinek ısırması sonucunda kaşıntı ve küçük şişme ve kızarıklığın nedeni aslında bağışıklık sisteminin verdiği bir reaksiyon olduğunu, ısırma sonrasında sivrisineğin bıraktığı salgıya karşı vücudun yanma, kaşınma gibi tepki verdiğini belirtti. Her ne kadar zor olsa da kaşımamaya çalışmanın önemli olduğunu, çünkü kaşımanın o bölgede enfeksiyon gelişmesine neden olabileceğinin altını çizdi. Ayrıca özellikle kirli tırnaklarla kanatacak kadar kaşıma cilt enfeksiyonuna karşı zemin hazırladığını önemle vurguladı.
Topkaya, sivrisinek ısırıklarından sonra o bölgeyi su ve sabunla yıkamak ve kaşıntıyı azaltabilecek tropikal kremlerden yararlanmanın en daha doğru olacaktır.
Cildimiz sadece bizi dış ortamlardan korumakla kalmıyor ayrıca pek çok maddeyi üreterek adeta bir fabrika gibi çalışıyor. Cildin ürettiği steroidler, ürik asit, amonyum, laktik asit gibi maddeler sinekler için bir cazibe merkezi haline geliyor. Bu maddelerin de üretimi kadından erkeğe, kiloludan zayıfa değiştiği için ısırılma oranlarında farklılıklar olabiliyor.
AEDES SİVRİSİNEĞİ TEHDİDİ! SAYILARI ARTIYOR
İstanbul'da son günlerde 'Aedes' türü sivrisineklerde artış yaşanıyor. Özellikle Zika virüsü bulaştıran 'Aedes' türü sivrisineklerle mücadelede ilaçlamanın yeterli olmadığı belirtiliyor. Prof. Dr. Hüseyin Çetin, ülkemizde yayılış göstermeye başlayan Aedes albopictus türü sivrisinekle mücadele hakkında çok değerli bilgiler verdi.
Bu tür, genellikle diğer sivrisineklerden farklı olarak gündüz saatlerinde saldırmayı tercih eder. Bu da genellikle insan aktivitesinin çok olduğu zamanlara denk geldiğinden bu sivrisinekler vasıtasıyla taşınan hastalıkların bulaşma riski yüksek olur. Aedes sivrisineği ile mücadele çok ciddi şekilde ve belediyelerin alışkın olmadığı şekilde yapılması gerekiyor. Normalde bu türdeki sivrisinekler evlerin etrafındaki irili ufaklı her türlü su birikintisine yumurta bırakabiliyorlar. Genellikle küçük kovalara, süs havuzlarına, otomobil lastiklerine ve küçük bitki saksılarının altında birikmiş sulara yumurta bırakırlar. Belediyeler ağırlıklı olarak foseptik çukuru, rögar, kanalizasyon sistemi, yağmur suyu kanalı gibi noktaları ilaçlıyor. Bu anlamda vatandaşın bilinçlendirilmesi gerekiyor. Evlerin etrafında, içinde yağmur suyu ve benzeri birikebilecek ortamları vatandaşların ortadan kaldırması gerekiyor. Herkesin kendi binasının bodrum katındaki su sayaçlarından su sızıp sızmadığını, bodrum katında ya da çatıda su birikintisi olup olmadığını kontrol etmesi lazım. Eğer bir sivrisinek şikayeti varsa mutlaka belediyelerin yetkilileriyle hızlı bir şekilde diyaloğa geçilmeli. Evin etrafında, içinde su birikebilecek kaplar varsa bunlar ters çevrilmeli. İçinde su birikebilecek lastik, kap ve benzeri kullanılmayan süs havuzu veya yüzme havuzu gibi ortamların içinin temizlenmesi ve içinde su birikiminin engellenmesi gerekir. Aedes sivrisineğinin ülkemize özellikle otomobil lastikleri ve süs bambularının taşındığı kaplarla geldiğiyle ilgili değişik görüşler var. İstilacı özelliği oldukça yüksek olan bu tür, şu anda Türkiye'nin özellikle Karadeniz, Marmara ve Ege kıyılarında artık bu tür yerleşti ve çoğalmaya çalışıyor. Vatandaşların çok ciddi bir şekilde uyarılmaları gerekiyor. İleriki yıllarda bu sivrisineklerin taşıyabileceği dank ateşi, Zika gibi hastalıklardan korunmak için hep birlikte hareket edilmesi gerekiyor. Özellikle denize kıyı olan bölgelerimizdeki belediyelerin sivrisineklerle sivrisineklerle ilgili yaptığı çalışmalar sayesinde ülkemizde sivrisinek kaynaklı hastalıklar neredeyse hiç görünmüyor. Ancak bu Aedes cinsi sivrisineklerin mücadelesi sadece belediyelerin başarabileceği bir şey değil. Vatandaşın çok büyük katkısının olması lazım. Belediyeler tek başlarına bu sivrisinekle yeterli mücadeleyi sağlayamayabilirler.