Kalp krizi, kalbi besleyen ana koroner damarların, ana atardamarların aniden pıhtıyla veya başka bir nedenden dolayı tıkanması ve beslenen dokunun hasar görmesi ya da ölmesiyle karşımıza çıkan durum. Hastanın mevcut diğer rahatsızlıklarına göre oldukça değişik şekillerde karşılaşılabilir. Ancak sıklıkla yaygın göğüs ağrısı şikayetiyle başvurmaktalardır. Genellikle bu ağrı göğsün özellikle sol tarafına, memenin altında olacak şekilde, baskı tarzında veya ağırlık hissi ya da yanma şeklinde olabilir. Hastaların büyük kısmında sol omuza, sol kola, boynun ve çenenin sol tarafına yansıma şeklinde karşılaşılır. Genellikle lokal ağrı şeklinde gösterilebilen ağrıların kalbin dokusuyla bir ilgisi olmamaktadır. Özellikle yaşlı kadınlarda ve şeker hastalarında ağrı olmayabilir. Bu gibi durumlarda sessiz
kalp krizi denilen durum yaşanmakta ve hastanın ileriki zamanlarda azalmış kalp fonksiyonlarına bağlı olarak nefes darlığı, halsizlik gibi kalp yetmezliği semptomları yaşanabilir. Kalp krizi geçiren hastaların en kısa zamanda bir tıbbi kuruluşa başvurması çok önemlidir. Çünkü kalp krizi başladığı andan itibaren kalp kasları ölmeye başlamakta ve ne kadar erken müdahale edilirse o kadar kalp kası kurtulabilir. Kalp dokusunun az hasar alması, hastanın yaşam kalitesini korumakta ve hastanın hayatta kalma olasılığını arttırmaktadır. Bu nedenle benzer şikayetleri olan ve risk faktörleri bulunan hastaların göğüs ağrısı durumunda en kısa zamanda medikal merkeze başvurması oldukça önemlidir. Kalp krizini geçirilmesi durumunda neler yapılması gerektiğini Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Başar Candemir açıkladı.