Yaşlanmanın önüne geçmek için bunları yapın
İnsan organizmasının en önemli yapı taşlarından hormonlar, hareketsizlik, kötü beslenme ve kilonun etkisiyle her 10 yılda bir yüzde 10 oranında azalarak, yaşlanmayı hızlandırıyor. İşte yaşlanmanın önüne geçmek için yapmanız gerekenler...
Anti Aging uzmanı Dr. Nihat Güven, hormonların vücuttaki organların işleyişini iyi hale getiren, en iyi performansta çalıştıran iç salgılar olduğunu ifade etti. Gramın milyonda biri düzeyinde ağırlıkta olan hormonların, etkilerinin büyük ve her bir hormonun birbiriyle girift olduğunu, ayrı ayrı düşünülemeyeceğini dile getiren Güven, tiroit hormonu eksik olan bir hastanın, sadece tiroidiyle ele alındığında problem çıkabileceğini belirtti.
HORMONLARIN AZALMAMASI İÇİN...
Hormonların insanların nasıl ve ne kadar konforlu yaşayacağını gösterdiğini, dışarıdan verilecek hormonlarla da eksikliğin tamamlanamayacağını anlatan Güven, insan vücudundaki hormonların hepsinin "olmazsa olmaz" özellikte olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: "30 yaş civarı, hormonların zirvesidir. 30 yaşından itibaren her 10 yıllık dönem bir dönemdir. Her 10 yıllık dönemde fizyolojik olarak hormonların yapımı yüzde 8-10 azalır. Yaşlanmayı da hormonların azalması oluşturur. Kilolu, hareketsiz, kötü beslenen insanlarda bu oran yüzde 5-10 daha da artar. Hormonların azalmaması için, insanların düzenli beslenmesi ve hareketli olması gerekir. Hareket etmek, hormonların yüzde 8-10’luk azalmasını yüzde 3-4’e indirir. Profesyonel bir egzersiz programıyla bu daha da iyi olur. Egzersiz hormonların daha fazla salınmasını sağlar. Hareketli olmak hormon deşarjını 8-10 puan arttırır."
VÜCUTTAKİ YAĞLAR HORMONLARI ENGELLİYOR
Hormonların, cinsiyet ve metabolik faaliyetlerle ilgili olmak üzere ikiye ayrıldığını anlatan Güven, "30 yaşında ve 150 kilogram ağırlığındaki bir hasta, hormonal ve metabolik açıdan 60 yaşındaki birinin hormonlarına sahip olur. Bu da erken yaşlanma anlamına gelir. Fazla kilolu insanlarda yağ dokusundan dolayı hormonlar fazla etkinlik gösteremiyor. Yağ dokusunun en önemli özelliği, kandan hormonları sünger gibi çekip almasıdır. Zayıflamak bu nedenle çok gerekli" şeklinde konuştu. Güven, alkolün, hormonların etkisini azalttığını, her gün alkol alan bir kişinin hormonal anlamda ciddi zarar gördüğünü ve toksik deşarjını bozduğunu dile getirdi.
Tiroit hormonunun az olduğu durumda insanların daha yavaş düşündüğünü, okula giden normal çocukların "geri zekalı" gibi algılandığını anlatan Güven, "O çocuk hormon eksikliği nedeniyle tahtada gördüğünü algılayamıyor, öğrenemiyor. Rutin kontrole gitmeyen bir çok çocuk var, bu nedenle hormonlarla ilgili sağlık durumları sağlıklı şekilde takip edilemiyor. Zeka geriliği olduğu zannedilen bir çocuk basit bir tiroit ilacıyla tedavi olabilir. Bu tedaviyle çok zeki, geleceğin bilim insanı olacak birisi çıkarılabilir ortaya" dedi. Güven, "İnsanların bir vücut saati vardır ve doğumdan itibaren değiştirilemez. Gündüzü gündüz, geceyi gece yaşamak üzerine kurulmuş bir saattir bu. Vücutta bazı hormonlar gündüz, bazıları gece aktiftir. Gece o hormonlar tamir mekanizmalarını uyarır. Bazı şeyleri gevşetir, bazılarını kasar. Geceleri, gündüz oluşmuş bir çok atığı, toksini zararsız hale getiriyor" diye konuştu.
YAŞLANMANIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN BUNLARA DİKKAT EDİN
Hormonların eksilmeleri halinde yerine koyma tedavilerinin uygulanabildiğini ancak öncelikle hormonların vücutta azalmasını önlemek, sonrasında yapımını uyarmak ve artırmak için yaşam tarzının yeniden gözden geçirilmesi ve düzeltilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Güven, hormonları arttırıcı yaşam tarzı değişiklikleri için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
Kişi kilolu ise muhakkak fazla kilolar verilmeli, ideal kiloya yakın olunmalıdır.
Beslenmede karbonhidratlardan zayıf, protein, sebze, meyve ağırlıklı, yağlı olmayan, doğal hazırlanmış, endüstriyel işlem görmemiş besinler tercih edilmelidir.
Bol su ve sıvı tüketilmelidir.
Gazlı ve kafein içeren içecekler ile süt ve sütlü içecekler fazla tercih edilmemelidir.
Akşam 19.30’dan sonraki yemekler çok hafif yenmeli hatta yenilmemelidir.
Hareketli yaşam tarzı sağlanmalı, tempolu egzersizler (yürüyüş gibi) muhakkak günlük yapılmalıdır.
Rafine şeker içeren tatlı, çikolata ve besinler çok az tüketilmelidir.
Alkol tüketilmemeli, haftada bir defa şarap gibi alkolü yüksek olmayan içeceklerden çok az alınmalıdır.
Sigara kesinlikle içilmemelidir.
Üstünden yüksek gerilim kabloları geçen binada oturulmamalıdır.
Akşam stres oluşturan aktivitelerden kaçınılmalıdır.
Sabah uyanır uyanmaz gün ve güneş ışığına bakmalı ve bu süre olabildiğince uzatılmalıdır.
Gece zifiri karanlıkta ve yeterince uyumalı, aydınlık ya da pencereden gelen hafif ışık ya da gece lambası ışığında uyumamalıdır.
YİYECEKLER HORMONLARIMIZI BOZUYOR
Çocukluk ve ergenlikte etkin olan büyüme hormonunun, erişkinlerde de hayati önem taşıdığını, çocukluk çağında beyin, cilt, kemikler ve iç organların gelişimini özellikle büyüme hormonunun sağladığını söyledi. Büyüme hormonunun erişkinlerde cildin kalınlığını ve sıkılığını, kemiklerin ve kasların direncini sağladığını, bu hormonun eksikliğinde kaslarda, bağ dokusu ve deride pörsüme, sarkma, kırışıklarda derinleşme ve yağlanma oluştuğunu belirten Güven, bu hormonun ayrıca kasların, kalp, karaciğer, böbrekler, eklemler, sinir sistemi ve beyinin hasarlarının tamirini ve sağlıklı işleyişini sağladığını, sakinleştirici, depresyon çözücü, sinirlilik ve kara
TİROİD HASTALIĞININ BELİRTİLERİ
Güven, tiroid hormonlarının kan akımının artırılmasını, kalp hızının, vücut sıcaklığının ve metabolizma hızının ayarlanmasını, enerji ve kolesterol oluşumu ile barsak hareketlerini düzenlediğini, düşünme hızını arttırdığını, bağışıklık sistemini infeksiyon ve kanserli hücre oluşumuna karşı hazır tuttuğunu anlattı. Hipotiroidi olarak adlandırılan tiroid hormonu eksikliğinin yerine koyma şeklinde giderildiğini belirten Güven, şişman ve yağlı vücut, zayıflamaya karşı direnç ve şişmanlamaya meyil, sabah yorgunluğu, soğuğa karşı tahammülsüzlük, dolaşımın yavaşlaması, horlama ve apne, sabah yataktan çıkma zorluğu, iştah azlığı fakat şişmanlamaya meyil, kuru, ince ve dökülmeye yüz tutmuş saçlar, baş ağrıları ve kulaklarda çınlama, yavaş uzayan tırnaklar, kabızlık, sırt ağrısı, eklem sertliği ve geceleri kas kramplarının hipotiroidi belirtileri arasında sayılabileceğini söyledi.
Böbrek üstünden salgılanan "kortizol" adlı hormonun görevinin vücudu canlı tutmak olduğunu belirten Güven, bu hormonun enerji oluşumunu garantilemek için kan şekerini yükseltici, tansiyonu yükseltici ve iltihaplanmaları azaltıcı etkisinin bulunduğunu ifade etti. Güven, "kortizol" hormonunun moralin yükseltilmesini sağlamasının yanı sıra, dinamizmi, çalışma kapasitesini, strese karşı direnci, bağışıklık sistemini, savunma direncini arttırdığını, anti romatizmal ve ağrı azaltıcı etki yaptığını dile getirdi.
MELATONİN ÖMRÜ UZATIYOR
"Gençlik hormonu" olarak da adlandırılan "melatonin" hormonunun zifiri karanlıkta uyunması halinde, uyuduktan 1-2 saat sonra uyku esnasında salınan önemli hormonlardan biri olduğunu söyledi. Melatonin hormonunun uyku esnasında sinirlerin ve kasların gevşemesini sağladığını, uykunun kaliteli ve dinlendirici olmasını sağladığını, vücutta sirkadiyen ritmin ayarını hatırlattığını, vücut sıcaklığı ve hormon salınım zamanlarını düzenlediğini, kadında gebelik oluşumunu kolaylaştırdığını, hormon yapımını arttırdığını anlatan Güven, bu hormonun eksikliği halinde hormon dengesizlikleri ve eksikliklerinin görüldüğünü, kaslarda gerginlik meydana geldiğini, kişinin yorgun göründüğünü, yaşlılığa bağlı hastalıkların erken ortaya çıktığını, kalbin nabız sayısının yavaşladığını ifade etti.
Doğal olarak melatonin hormonunun üretiminin artması için sabah parlak güneş ışığına gözlerin maruz bırakılması, sabah 10.00-14.00 saatleri arsında bolca güneş ışığında dolaşılması ve gece zifiri karanlıkta uyunması gerektiği önerisinde bulunan Güven, ayrıca alkollü ve kafein içeren içeceklerden kaçınılması, sigara içilmemesi, akşam stres oluşturan aktivitelerden kaçınılması, yüksek gerilim kabloları geçen bir yerde yaşamaktan kaçınılmasının önemli olduğunu vurguladı.
AA