‘Yaşlılıkta beynin susuz hissetme mekanizması yavaşlıyor’
Yaşlılıkta su tüketiminin azalmasının ciddi sorunlara yol açabileceğini belirten Prof. Dr. Mehtap Kaçar, “Yapılan çalışmalara göre yaşlı bireylerin yaklaşık yüzde 40’ı kronik susuzluk ve yol açtığı sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Vücut susuz kalınca beyin susuzluk sinyali gönderir ve su içme ihtiyacı doğar. Ancak yaşlanma ile birlikte sinir sisteminin bu işlevi de zayıflıyor ve yaşlılar susadıklarını hissettiklerinde, büyük ihtimalle zaten uzun bir süredir susuz kalmış oluyorlar” dedi.
Yaşlılıkta su tüketiminin azalmasının ciddi sorunlara yol açabileceğini belirten Prof. Dr. Mehtap Kaçar, “Yapılan çalışmalara göre yaşlı bireylerin yaklaşık yüzde 40’ı kronik susuzluk ve yol açtığı sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Vücut susuz kalınca beyin susuzluk sinyali gönderir ve su içme ihtiyacı doğar. Ancak yaşlanma ile birlikte sinir sisteminin bu işlevi de zayıflıyor ve yaşlılar susadıklarını hissettiklerinde, büyük ihtimalle zaten uzun bir süredir susuz kalmış oluyorlar” dedi.
‘SU VÜCUDUN DÜZGÜN ÇALIŞMASINI SAĞLAR’
“Su yaşamın kaynağıdır. Bu nedenle su tüketimini diğer bütün gıdalardan ayrı bir yerde konumlandırmak gerekir” diyen Prof. Dr. Kaçar, “Vücudumuzun yüzde 60’ı sudan oluşmaktadır. Su vücudumuzdaki hücrelere besin ulaştırmaya yardımcı olur, vücut sıcaklığını ve kan basıncını düzenler, enfeksiyonları önler ve organların düzgün çalışmasını sağlar. Bu nedenle, iyi su içen yetişkinlerin daha sağlıklı görünmesi ve daha az kronik rahatsızlık geliştirmesi şaşırtıcı değildir” ifadelerini kullandı.
‘YAŞLILIKTA SUSUZLUK HİSSİ AZALIYOR’
Yaşlı yetişkinlerin yeterince su içmekte zorluk çektiğine değinen Prof. Dr. Kaçar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sorunun temel nedeni, susuzluk hissinin yaşla birlikte azalmasıdır. Susuz kalmak vücutta dehidratasyona yani vücut suyunun azalmasına yol açar. Fizyolojik olarak bu durum beynimizdeki susuzluk merkezini uyararak susuzluk hissetmemize ve yine beynimizin vücudumuzun ilgili bölgelerine gönderdiği uyarılar ile su içme davranışını gerçekleştirmemize neden olur. Ancak yaşlanma ile birlikte sinir sisteminin bu işlevi de zayıflıyor ve yaşlılar susadıklarını hissettiklerinde, büyük ihtimalle zaten uzun bir süredir susuz kalmış oluyorlar. Diğer nedenler de susuzluk hissettiğinde yutak ve boğaz kaslarındaki zayıflamalar nedeniyle suyu güvenli bir biçimde içmelerinin de mümkün olmaması, demans, diyabet gibi hastalıklarının olması veya kullandıkları ilaçlar nedeniyle su atılımının artmış olmasıdır.”
‘KRONİK RAHATSIZLIKLARI KÖTÜLEŞTİREBİLİR’
Susuzluğun belirtilerine ilişkin konuşan Prof. Dr. Kaçar, şunları söyledi:
“Susuzluğun belirtileri arasında koyu sarı renkte idrar, halsizlik, yorgunluk, düşük tansiyon, baş dönmesi, sinirlilik, gerginlik, bilinç bulanıklığı, yakın hafızada kayıplar, ağız kuruluğu, kabızlık ve kas krampları bulunur. Uzun süre susuzluk olması yaşlılarda kronik rahatsızlıkları kötüleştirebilir veya yaşlılar için daha ciddi sağlık sorunları yaratabilir. Örneğin; pıhtı oluşumu, sıcak çarpması, böbrek taşları, kan hacminde azalma, safra kesesi taşları, elektrolit dengesizliğinden kaynaklanan epilepsi nöbetleri, şok, idrar yolu enfeksiyonları.”
GÜNLÜK SU TÜKETİMİ MİKTARLARI
Günlük su tüketimi miktarlarından bahseden Prof. Dr. Kaçar, şöyle anlattı:
“Susuzluğu önlemek için, gün boyunca kademeli olarak sıvı tüketilmelidir. Erkekler günde ortalama 15 su bardağı, kadınlar ise 12 su bardağı su içmelidir. Bu miktar yaşa, cinsiyete, havanın sıcak olup olmamasına, fiziksel aktiviteye bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Yaşlılar için önerilen su tüketimi miktarı değişir, ancak genellikle vücut ağırlıklarına göre su içmeye çalışmalıdırlar. Örneğin, 67 kg ağırlığında bir yaşlı birey günde 1500-2250 mililitre su içmeyi hedeflemelidir.”
‘AİLE DESTEĞİ ÖNEMLİ’
Yaşlıların susuz kalmasını önlemede ailelerin ve profesyonel bakıcıların önemli rol oynadığını belirten Prof. Dr. Kaçar, şu önerilerde bulundu:
“Daha fazla su içmelerini sağlamak zor olsa da, meyveler, şekersiz içecekler veya dondurulmuş atıştırmalıklar gibi yeni sıvı-su kaynakları sunarak yaratıcı olabilirsiniz. Yaşlınızın yanına bir su şişesi koyun, böylece gün boyunca sık sık yudumlayabilirler ve günlük tüketilen miktarı takip etmek kolaylaşır. Eğer soğuk su içmeyi tercih ediyorsa buzdolabında bir sürahi suyu hazır bulundurun. Suya limon, taze nane yaprağı ekleyerek daha lezzetli hale getirebilirsiniz. Öğle yemeğinde veya atıştırmalık olarak ev yapımı çorbalar veya sıvı içecekler tercih edebilirsiniz. Özellikle sıcak havalarda hem suyu hem de meyveyi birleştiren smoothie’ler, limonata veya kompostolar yapılabilir. Yaşlı kişinin ilaçla birlikte bir bardak su içmesini sağlayın. Şekerli içecekleri suyla değiştirin. En sevdiği içeceği bulun. Kavun, çilek, turunçgiller, marul, domates, biber ve salatalık gibi su içeriği yüksek meyve ve sebzeleri tüketin. Kadınlar için günde bir, erkekler içinse iki içkiyle alkolü sınırlayın. Çay-kahve tüketimini günde 1-2 fincan ile sınırlayın. Saatinizi saatlik su molası için ayarlayabilirsiniz ve yemeklerle veya atıştırmalıklarla her zaman su için. Bir su içme rutini oluşturun.”