Koronavirüs hakkında uzmanlardan korkutan yorum: Kurtulanlar yarım insan

Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. İsmail Cinel ve Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, CNN TÜRK yayınında koronavirüs aşısının önemine ilişkin çok önemli açıklamalarda bulundu. Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. İsmail Cinel, sırası geldiği halde aşı olmayanları çarpıcı bir örnekle uyardı:

İşte Prof. İsmail Cinel'in açıklamaları:

Vurgulamak istediğim şu. Ya hasta olacağız ya da bilimin bize gösterdiği yolla aşı olacağız ve bağışıklığı kazanacağız. Hastalandığımız zaman yüzde 80'imiz bu hastalığı hafif geçirebiliyor bunda sorun yok ama geri kalan yüzde 20 hatta bunun içinde olan yüzde 5-7 çok ağır geçiriyor, kritik geçiriyor. Organ fonskiyonları bozuluyor ve yoğun bakımlara düşüyor. Düştükleri anda Kovid'in attığı yumruk sonrası bağışıklık sistemleri yerle bir olmuş oluyor. Ve bunun üzerine yoğun bakımlarda sekonder enfeksiyon ve diğer risklerle karşı karşıya kalıyorlar.

"BU RİSKE GERÇEKTEN DEĞMEZ"

Bu nedenle bu riske gerçekten değmez. Aşı olduğumuz zaman özellikle Kasım - Aralık'taki ikinci pik ile Nisan ayında zirveye varan üçüncü pik arasında temel fark ülkemizdeki belli bir yaşın üstündekileri, 65 yaşın üstünü ve sağlık çalışanlarımızı aşılayabilmiştik. Bunun arasında 2 ve 3'ün arasında yoğun bakımlarda yaş ortalaması geri geldi. Daha gençlere yöneldi virüs...

Çok kritik ve ağır geçirme riskiniz var. Böyle geçirip yoğun bakımlara düşerseniz bizler canla başla çabalıyoruz ve yoğun bakım hayat kurtarır. Fakat maalesef organ fonksiyonları tam olarak düzelmeyebiliyor. Eskiden 2 kat merdiveni nefes nefese kalmadan çıkan hastalarımız 3 basamak merdiven sonrası nefes nefese halde kalabiliyorlar.

"TEKRAR KISIRDÖNGÜLER BAŞLIYOR"

Bunlar Kovid'in bıraktıkları. Bununla kalmıyor olay. Kullandığımız bazı ilaçların etkileriyle birlikte Kovid'de ağır geçirenlerin kullandığımız ilaçlarla yutma fonksiyonlarında değişiklikler oluyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Hasta yutabildiğini sanıyor ama bir kısmı akciğerlerine kaçıyor bunların. Ve o zaman tekrar kısırdöngüler başlıyor.

"YARIM İNSAN OLARAK KURTULMAK DEMEK"

Yani bu risklerin hiç birisine değmez. Aşı sıramız geldiği zaman koşmamız lazım. Yarım insan olarak kurtulmak demek bütün organ fonksiyonları açısından sadece akciğer değil böbrekler açısından organ fonksiyonlarımız bozulmuş halde iyileşebiliyoruz. Yoğun bakımlarda septik şok atakları yaşanıyor. Diğer mikroplarla. Bu neden oluyor? Kovid'in bizi düşürdüğü durumlardan dolayı oluyor. Tamamen darmadağın olmuş bir bağışıklık sistemi bunlara zemin hazırlıyor.

Septik şok ataklarına zemin hazırlıyor. Yoğun bakım çalışanları olarak bu kadar yüksek yüzdede ölümlere alışık değiliz. Bizler bu dönemde bunlarla karşı karşıya kalmak zorunda kalıyoruz. Çünkü salgın devam ediyor. Yüzde 80'ler deniyor. Belli bir dönemde yaygın bağışıklanmayı sağlamamız lazım ki önümüzü daha rahat görelim.

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Bülent Ertuğrul:

Tüm dünyada bugüne kadar 1.5 milyarın üstünde aşı oldu. Aşıya bağlı ölüm bildirilmiş ölüm neredeyse yok. Şu anda 172 milyon insan Kovid oldu. Resmi sayılarla 3 milyon 577 bin insan öldü. Aşıdan çekinecek, korkacak durum söz konusu değil. Kovid 19 geçirdiğiniz zaman ölebiliyorsunuz. Bu kadar net. İnsanlar ölüyorlar. Bunun daha ötesi yok. En önemli insan hakkı yaşam hakkıdır. Aşı karşıtlığı anlaşılabilir bir şey değil zaten, akılla mantıkla da anlaşılabilir bir şey değil. Kovid geçirdiğiniz zaman yoğun bakımlarda oksijen gereksinimi olan hastalara halk arasında kortizol olarak bilinen stereoid tedavileri başlamak zorunda kalıyoruz.

Ne yazık ki şeker hastalarında da aynı şeyi yapıyoruz. Kullandığımız stereoidler şeker hastalarında şeker regülasyonunun bozulmasına, kan - şeker düzeyinin bozulmasına yol açıyor. Yüksek kan - şeker düzeyleri kara mantar denilen hastalığın oluşmasına yol açıyor.

Aslında bu doğada yaygın olarak bulunan bir mantar türü ama bunu sakın şeyle karıştırmayın. bu sofralarımızda yediğimiz mantar gibi değil. bu bir küf türü. Bir meyve küfü diyebiliriz. Meyveyi bir yere bırakınca üzeri siyahlaşır, işte oradaki küf bu hastalığa yol açan etkendir ve doğada çok yaygın olarak bulunur.

Bizler bunu sürekli olarak soluruz. Bağışıklık sistemimiz yerindeyse bizde hastalık oluşturmaz. Bir kere bu insandan insana da bulaşmaz. Doğadan solumakla da bulaşabilir. Bizim Batı Anadolu'da Mantar Çalışma Derneği diye bir deneğimiz var. 8 üniversiteden gelen verilerde 6 yılda 16 hasta gördük. Çukurova Üniversitesi'nde benzer bir çalışmada 10 yılda 51 hasta görüldü. Bu bağışıklığı baskılanmış bir hastalık.