Ümit Kaftancıoğlu kimdir? Ümit Kaftancıoğlu nasıl öldü?
Gazeteci, yazar ve radyo programcısı Ümit Kaftancıoğlu, 12 Eylül öncesinin kurbanlarından biriydi. 11 Nisan 1980’de kızının gözleri önünde öldürülen Ümit Kaftancıoğlu’ndan geriye öykü, roman, derleme ve röportaj çalışmaları kaldı... İşte Ümit Kaftancıoğlu'nun hayatı, başarıları ve kariyeri... Görkem Evci / Milliyet
Ümit Kaftancıoğlu, yoksul bir ailenin çocuğuydu. 1935 yılında Kars’ın Hanak ilçesine bağlı Saskara köyünde doğdu. Köydeki ilkokul eğitiminin ardından o dönem köy çocukları için tek kurtuluş yolu olan Köy Entitüsü'ne adım attı. Cılavuz Köy Enstitüsü’nü bitirip öğretmen oldu. Köy Enstitüsü yıllarını anlattığı Dönemeç adlı öykü kitabıyla 1970 yılında TRT Büyük Ödülü’nü alacaktı.
Ümit Kaftancıoğlu, enstitüyü bitirdikten sonra 3 yıl ilkokul öğretmenliği yaptı. Ardından yükseköğrenime devam etti. Balıkesir Necati Bey Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra TRT’nin açtığı sınavı kazandı ve yeni bir dünyaya adım attı. TRT İstanbul Radyosu’nda “Av Bizim Avlak Bizim”, “Dilden Dile”, “Günden Güne”, “Yurdun Dört Bucağından”, “Köy Odası”, “Türk Halk Masalları” gibi programlarla halk kültürünü, halk âşıklarını, halkın sıkıntılarını mikrofona taşıdı. “Beyin Göçü” programında Türk vatandaşlarının yurt dışına gidip geri dönmek istememelerinin nedenlerini araştırdı. “Öğretmen ve Eğitimin Sorunları” programı ile de eğitime ışık tuttu. Özellikle Dilden Dile isimli yapım, yayımlandığı dönemde büyük ilgi görüyordu.
Tütengil’in cenazesi
70’li yıllar Türkiye’de siyasi ortamın gerildiği, siyasi cinayetlerin birbirini takip ettiği yıllardı. Bu dönemdeki siyasi suikastlardan birinin kurbanı Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil’di. 7 Aralık 1979’da öldürülen Tütengil’in 9 Aralık’taki cenazesinde olaylar çıktı. Ümit Kaftancıoğlu da bu cenaze törenindeydi.
Polis, Şişli’deki törenin ardından yürümek isteyen öğretim üyelerine sert müdahalede bulundu. Törene alınmayan bir grup öğrenci ile polis arasında da çatışma çıktı. Olaylarda bir kişi hayatını kaybetti, 13 kişi yaralandı. Yaralananlardan biri de Ümit Kaftancıoğlu idi.
Tehditler alıyordu
23 Ocak 1979’da yayımlanan bir haber ise dönemin koşullarının anlaşılması için önemli. Haberde Ümit Kaftancıoğlu’nun hazırladığı, ülke ekonomisinin ve sorunlarının da işlendiği Öğle Üzeri programından yedisinin denetimden onay alamadığı için yayımlanamadığı belirtiliyordu. Reddedilen programların yerine Ümit Kaftancıoğlu yeni programlar hazırlamış ancak bundan böyle hazırlayacağı programların yalnızca müzik içermesi istenmişti. Daha sonra Ümit Kaftancıoğlu, bu programın yapımcılığından alındı. Ardından da bir gazetede çıkan röportajı nedeniyle kendisine kınama cezası verildi.
Saldırı haberlerinin art arda geldiği o günlerde Ümit Kaftancıoğlu da ölüm tehditleri alıyordu. Eşi koruma için başvurmasını söylediğinde “Beni kim koruyacak?” yanıtını vermişti. Çok geçmeden saldırı haberlerini veren gazetelerin sütunlarında Ümit Kaftancıoğlu’nun da adı görüldü.
5 kurşun sıktılar
11 Nisan 1980 sabahı Ümit Kaftancıoğlu, her sabah olduğu gibi 13 yaşındaki kızı Pınar’ı okula bırakmak için Mecidiyeköy Ortaklar Caddesi Ünsal Sokak’taki evinden çıkmıştı. Kızıyla arabaya yürüyorlardı. Nurcan Kaftancıoğlu, kızının beslenme çantasına elma koyup koymadığını hatırlayamayınca babasının peşinden giden kızını eve çağırdı. Geri dönüp annesiyle konuşan Pınar Kaftancıoğlu babasının yanına giderken iki kişi Ümit Kaftancıoğlu’na yaklaştı. Saldırganlar art arda ateş etmeye başladı. Ümit Kaftancıoğlu, kızının gözleri önünde 5 yerinden vurulmuştu. Saldırganlar daha sonra çalıntı olduğu anlaşılacak lacivert bir otomobille olay yerinden uzaklaştı. Hastaneye kaldırılan Ümit Kaftancıoğlu ise hayatını kaybetti.
Olaydan sonra gazetelere telefon eden bir kişi, Ümit Kaftancıoğlu’nun 4 Nisan’da öldürülen İsmail Gerçeksöz’ün intikamını almak için “Müslüman Kardeşler Örgütü” tarafından öldürüldüğünü söyledi.
Ümit Kaftancıoğlu, 12 Nisan’da Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. İstanbul Radyosu önünde yapılması düşünülen törene ise Sıkıyönetim Komutanlığı izin vermedi.
Suikast cezasız kaldı
Ümit Kaftancıoğlu’nun katillerinden Ahmet Mustafa Kıvılcım, 2 Aralık 1980’de İstanbul’da silahı ile birlikte yakalandı. Katil, Ümit Kaftancıoğlu’nu “genç beyinleri yıkadığı için öldürdüklerini” söyledi. Öldürme emrini ise Ülkücü Gençlik Derneği Başkanı Hasan Küçük’ün verdiğini itiraf etti. Cinayeti İrfan Çakırca ile birlikte işlemişler, Yusuf Teke isimli suç ortakları da arabayla onları olay yerinden kaçırmıştı. Polis diğer sanıkları aramaya başladı ancak çoktan yurt dışına kaçmışlardı. Daha sonra itiraflarını değiştiren Kıvılcım, ömür boyu hapse mahkum edildi. Ancak Askeri Yargıtay bu kararı bozdu. Kıvılcım, birkaç yıl cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Bir aydının öldürülmesi daha böylece cezasız kaldı.
‘Beni eserlerim yaşatacak’
Ailesi, Ümit Kaftancıoğlu’nun ölümünden sonra zor günler geçirdi. O dönemde teröre kurban gidenlerin yakınlarına bağlanan maaş Kaftancıoğlu ailesine bağlanmadı. Nurcan Kaftancıoğlu, eşiyle ilgili şunları anlatıyor:
Böbreklerinde ciddi bir rahatsızlık vardı. ‘Sen ölürsen biz ne yaparız, hiç olmazsa çocukları düşün’ dediğimde ‘Beni eserlerim yaşatacak, çocuklarım benimle iftihar edecekler. Onlara bir şey bırakmıyorum ama bir raf dolusu kitap bırakıyorum’ derdi.
2005 yılından bu yana Ümit Kaftancıoğlu anısına gelini, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu öncülüğünde bir öykü yarışması düzenleniyor.
Milliyet’in düzenlediği yarışmada birinci oldu
Milliyet’in 1972 yılında düzenlediği “Bir Memleket Gerçeği” konulu yarışmada Ümit Kaftancıoğlu, Hakullah adlı eseri ile birinci oldu. Kaftancıoğlu’nun çalışması Alevi kültüründe “dede”lerin aldıkları bir tür “vergi” olan “hakullah”ın zamanla yozlaştığını ve sömürüye dönüştüğünü anlatıyordu. Ümit Kaftancıoğlu, bu konunun çoçukluğundan beri ilgisini çektiğini belirterek şunları söylüyordu:
Küçüktüm. 6 koyunumuz vardı kuzu iken alıp büyüttüğümüz. Bir gün dede diye birisi geldi hakullah diye koyunlardan birisini aldı gitti. Oysa on kişilik bir aileydik ve altı koyunumuzdan başka hiçbir şeyimiz yoktu.
Esnaf eylemi Ankara’da çatışmaya dönüştü
Türkiye, 2001 yılında ekonomik krizle boğuşuyordu. Kemal Derviş, ekonominin başına geçmiş, krizden çıkış için dış destek aranıyordu. Hükümet, bir yandan da esnaf için müjdeler açıklıyordu. Ancak çare arayışları esnafın tepkisini azaltmadı. 11 Nisan 2001’de Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Odası tarafından bir protesto yürüyüşü düzenlendi. Ankara Tandoğan Meydanı’nda yaklaşık 80 bin kişi toplandı. Eylemcilerden bazıları Meclis’e yürümek istedi. İzin vermeyen güvenlik güçleri ile eylemciler arasında çatışma çıktı. Polis cop kullanırken, eylemciler de taşlarla polisleri ve bazı kamu binalarını hedef aldı.
Polis, 131 kişiyi gözaltına aldı. 30 eylemci ile biri ağır 84 polis yaralandı.
‘Esnafla ilgisi yok’
Polis; BBP, DYP ve FP’lilerin eyleme katılarak esnafı tahrik ettiğini iddia ediyordu. İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da o gün Milliyet’e yaptığı açıklamada “Bunların esnafla ilgisi yok. Önce tertip komitesini tahrip ettiler, mitingi kontrolsüz bıraktılar. Sonra kitleyi daha kolay yönlendirebildiler” diyerek yaklaşık iki bin kişilik aşırı sağ ve sol örgüt üyesinin eyleme katıldığını savunuyordu. Aynı gün Türkiye’nin her yerinde esnaf eylemleri vardı ancak diğer eylemler Ankara’daki olayların gölgesinde kaldı.
- Sevgi İzi nedir? Sevgi İzi başvurusu nereden ve nasıl yapılır? Kayıpların bulunması için Sevgi İzi projesi
- 'İçinde hazine var' diyen gelip kazıyor! iç Anadolu'daki ilimizin piramidleri
- Kız Kulesi Hikayesi Ve Tarihi: Kız Kulesi Özellikleri Ve Mimarı Yapım Tarihi..
- Kontrolden çıkan araç 7 metrelik istinat duvarından bahçeye uçtu
- 17 yaşındaki Hüseyin, gölet kanalında boğuldu